2.1.4.5.2. DYY’ler Yoluyla Gelen Teknolojinin Yerel Firmalara Yayılması
(Spillover Effect)
ÇUŞ’lar yoluyla bağlı firmalara aktarılan teknoloji gerçekleşmesi beklenen bir
durum iken, ev sahibi ülkedeki yerel firmalar ile ÇUŞ’ların bağlı kuruluşları arasındaki
ekonomik ilişkilere bağlı olarak gerçekleşen ikincil bir teknoloji transferi vardır ki, esas
bu tür bir teknoloji transferinin ev sahibi ülke ekonomisi üzerinde daha büyük etki
yaratması beklenmektedir. Çünkü, ÇUŞ’lardaki merkez ve bağlı kuruluşlar arasındaki
teknoloji transferi sadece belli bir kesitte sınırlı kalırken, bağlı kuruluş ve yerel firmalar
arasındaki transfer işlemi daha büyük kesime hatta ev sahibi ülkenin tamamına hitap
etmektedir. Bu nedenle ev sahibi ülke üzerinde en büyük etkiye sahip teknoloji
transferinin ikincil yolla gerçekleşeceği idda edilmektedir
16
.
A.O. Hirschman’a göre, AGÜ’lerde piyasanın darlığı ve mali yetersizlikler
nedeniyle aynı anda farklı sektörlere yatırım yapılmasına imkân vermemektedir. Bu
nedenle, bazı kilit sektörlere ağırlık verilerek yapılacak yatırımlar ve sağlanacak kalkış
diğer sektörlerin de gelişmesine yol açacaktır. Çünkü, belli sektörü geliştirmeye yönelik
yatırımlar dışsal ekonomiler yaratarak yeni yatırımları uyaracağını belirtmiştir (Acar,
1990, 62).
Bağlı kuruluşlar ve yerel firmalar arasındaki bu ikincil teknoloji transferi,
kendiliğinden oluşan bir süreç halinde ortaya çıkmasından ayrıca herhangi bir
16
DYY’ler yoluyla dışsallıkların oluşumu çeşitli şekillerde gerçekleşebilir. Bunlar; yeni ürün ve
teknolojileritanıtmak, yerel firmalara teknik yardım sağlanması, piyasada rekabet artışı yoluyla etkin
üretim yapılmasının sağlanması, yerel işgücünün yabancı firmalarca istihdam edilmesi aşamasında
eğitime tabi tutulması, Arı Kokko, Ruben Tansını, Marıo Zejan , 1996.
104
fiyatlandırma
ödeme
karşılığı
olmadığından
dolayı
dışsallık
olarak
değerlendirilmektedir.
ÇUŞ’lar yoluyla ev sahibi ülkede oluşan dışsallıklar, farklı şekillerde ortaya
çıkabilmektedir. ÇUŞ’ların ev sahibi ülkenin yerel firmaları üzerinde dışsallık
yaratmasının ana kaynağı etkin bir rekabet ortamının yaratılmasına bağlanmaktadır.
Çünkü, ekonomide etkin bir rekabet ortamının varolması, ekonominin dinamik bir
süreçte çalışarak, yeni teknolojilerin takibini, standartlaştırılmış kaliteyi tutturmayı,
üretimde, pazarlamada, dağıtımda ve yönetimde etkinliği arttırmayı zorunlu
kılmaktadır. Global şirketlerin ürün ve hizmetleri standartlaştırılmış olduğundan, artan
üretimle birlikte, ölçek ekonomisiyle önemli maliyet tasarrufları sağlanabilmektedir.
Ölçek ekonomisinin yarattığı maliyet avantajı ile büyüyen şirketler, Pazar payını
arttırdıktan sonra, yaratmış oldukları imaj sayesinde kapsam ekonomisinden (
Economies of scope ) yararlanarak, yeni ürünler piyasaya sunabilmektedir. Firma,
mevcut ürünlere yeni ürünler ilave ettiğinde ilk ürünlerdeki evreleri tekrar
geçirmeyeceği için, önemli bir avantaj yakalamış olacaktır. Bu etkiler nedeniyle,
ÇUŞ’ların ev sahibi ülke üzerinde dışsallık etkisi yaratabileceği düşünülmektedir (R.
DE. Mello, 1997; Chuang Hsu,2004; Lipsey, Sjöholm, 2004, Aydın, 1997, 26; Esener,
1997, 100; Makkı, Somwaru, 2004; Kokko, Tansını ve Zejan, 1996).
Yukarıda da ifade edildiği üzere ulusötesi şirketlerin hiç şüphesiz ki, firmaya
özgü yeteneklerinin (ölçek ekonomileri, pazarlama kabiliyetler vb.) fazlalığı ve
genişliğinden dolayı, ulusal firmalardan daha etkin üretimde bulunarak, verimlilik
seviyesinin, ulusal rakiplerinden daha yüksek olduğunu gösteren birçok çalışma
mevcuttur. Bu şirketlerin davranışı, rekabeti arttırıcı olduğu takdirde, söz konusu
yatırımlar, endüstri performansının dinamik ve statik etkinliğinin ve tüketici refahının
artırılması açısından önemli potansiyeller taşıyabilir. Bununla birlikte, ulusötesi
şirketlerin piyasaya girmesiyle birlikte, o ülkedeki piyasa yapılarında bazen daha büyük
bir yoğunlaşma ve antir-rekabetçi davranışların olması da muhtemeldir. Çünkü bu
şirketler, ulusal şirketlerden daha büyük ölçekli oldukları için, hem daha çok kaynağa
hem de daha büyük bir piyasa gücüne sahip olabilmektedir.
ÇUŞ’ların dünya ekonomisinde ve tek tek ülke ekonomileri üzerinde rekabeti
hem azaltıcı hem de arttırıcı etkide bulundukları bir gerçektir. Ancak, bu etkilerin
görece ağırlıklarının ne olduğu ve sonuçta ortaya çıkan net etkinin hangi yönde olacağı
konusunda görüş ayrılıkları söz konusudur.
105
Ulusötesi şirketlerin rekabet üzerindeki etkilerini belirleyen en önemli faktör
yerel ve yabancı firmalar arasındaki verimlilik boşluğudur. GOÜ’lere yönelik olarak
orta ve küçük ölçekli ulusötesi şirketler tarafından yapılacak DYY’lerin rekabet
vasıtasıyla performans arttırıcı etkilerinin yayılma ihtimalinin, daha büyük ulusötesi
şirketlere göre daha kuvvetli olduğu gözlenmektedir. Çünkü küçük ve orta ölçekli
yapıdaki ulusötesi şirketler, genellikle daha emek yoğun ve daha düşük teknolojili
endüstürilerde faaliyette bulunurlar ve rekabetçi avantajları da gelişmiş ülkelerin
ulusaşırı şirketlerinkinden daha düşüktür. Dolayısıyla yerel firmaların, bu tür ulusötesi
şirketlerden kaynaklanabilecek rekabetten fayda sağlayabilme ihtimalleri daha yüksektir
(Çetintaş, 2004)
Aitken ve Harrison’un (1999) Venezuela ve F. Sjöhol’ün (1998)
Endonezya’daki DYY’lerin ev sahibi ülke firmalar üzerindeki rekabetçi etkisini
inceledikleri çalışmalarında ulusaşırı şirketlerin AGÜ’lerde rekabet etkisini yok edici,
tekelleşmeyi arttırıcı etki yarattıkları sonucuna ulaşmışlardır. DYY’lerin rekabeti
azaltmasının arkasındaki neden olarak ise, yatırımların büyük çoğunluğunun sadece
birkaç büyük ülkeye ait olup, birkaç merkezden alınan mali kararların tüm ülkeyi
etkilemesi, DYY’lerin belli endüstrilerde yoğunlaşması, ulusaşırı şirketlerin girdikleri
piyasalarda ulusal ekonomiyi denetimleri altına almaları ve piyasalarda oligopolistik
koşullar yaratmaları ayrıca, piyasa gücündeki üstünlüğe dayalı olarak üretimi düşük
düzeyde tutarak yüksek fiyattan mal satılması gösterilmektedir.
17
Lipsey ve Sjöholm’ün (2004) ayrıca Blomström ve Sjöholm’ün (1998)
Endonezya üzerinde gerçekleştirdikleri iki farklı çalışmada diğer taraftan Blomström’ün
(1986) Meksika, Sinani ve Meyer’in ise Estonya üzerinde yaptığı çalışmalarda ulusaşırı
şirketlerin rekabeti yok ettiği tezine karşı çıkarak ulusaşırı şirketlerin rekabet yaratıcı
etki gösterdikleri ifade etmişlerdir. Ulusaşırı şirketler tarafından rekabetin arttırılması şu
nedenlere bağlanmıştır.
- Firma sayısının artması rekabetin artması anlamına gelir. 1950’den bu yana
ÇUŞ’ların sayısı hızla artmıştır.
17
Piyasanın rekabet derecesini belirleyen ölçütler; satıcı toplulaşma oranı (seller concentratıon ); bir
piyasada nekadar çok satıcı var ise rekabet o kadar kuvvetlidir. Genellikle piyasadaki en büyük 4
firmanın % olarak piyasa payı toplulaşma oranını gösterir. Ürün farklılaştırması; firmaların yoğun reklam
harcamaları ile tüketici gözünde ne kadar farklılaştırılabilmiş ise piyasada rekabetten o kadar uzaklaşılmış
demektir. Ürün farklılaştırmasının yapılıp yapılmadığı reklam harcamasının karşılaştırılması ile dolaylı
olarak ölçülebilir. Giriş engelleri, bir diğer rekabet ölçütüdür. Endüstüriye başka firmaların girişi ne kadar
zor ise, rekabet o kadar zayıf demektir. Bir endüstüriye dışarıdan girişi zorlaştıran en önemli etkenler
olarak, optimal ölçek büyüklüğü, mevcut firmaların sahip olduğu mutlak maliyet avantajları, teknoloji
tekeli, yeni girişim için çok büyük reklam harcamaları gereksinimi olarak sayılabilir, Yıldırım, 1983.
106
- Ulusaşırı şirketlerin yerel firmaları satın almasının tekelleşmeyi arttırdığı her
zaman doğru değildir. Örneğin iflas etmek üzere olan bir firmanın satın alınması,
firmanın canlandırılması, ekonomide rekabetin arttırılması anlamına gelir. Ayrıca ÇUŞ
satınaldığı firmayı bir diğer firma ile birleştirmiyor ise, o ülkedeki firma sayısı satın
alma işleminden etkilenmeyecektir.
- Bir ülkedeki rekabet ve etkinliğin derecesi piyasa büyüklüğüne bağlıdır.
ÇUŞ’ların iç piyasası dar olan hem gelişmiş hem de GOÜ’ler üzerinde rekabet azaltıcı
ancak, iç piyasası geniş ülkeler üzerinde, ise rekabet arttırıcı etki gösterecektir.
- İhracata yönelik olan ÇUŞ’ların, dünya ticaretini geliştirerek, bu yolla dünya
piyasalarında rekabetin artmasında sağladıkları katkı büyüktür.
- Ulusaşırı şirketler, dışarıda sık sık kendi ürün çizgileri dışındaki endüstrilerde
faaliyette bulunarak rekabeti geliştirmektedir. Şirketlerin kendi çalışma alanları dışında
faaliyet göstermelerinin nedenleri; şirket içinde biriken yeniden yatırılacak fonların aynı
endüstriye yatırılması halinde kâr oranının düşecek olmasından kaynaklanmaktadır.
- AGÜ’lerde rekabet zayıflığının nedeni, iç Pazar küçüklüğüne bağlı olarak
ÇUŞ sayısındaki azlıktan ziyade, bu ülkelerin ithal-ikameci politikalar nedeniyle
ithalata koydukları kısıtlamalardır.
- Ulusaşırı şirketlerin mal ve girdi ihracatlarının önemli bir kısmının şirketlerin
kendi şebekeleri içerisinde cereyan etmesi halinde, dış ticaretin rekabet yaratma etkisini
zayıflattığı söylenmektedir. Oysa bu şirketlerin, nihai ürünlerini yine kendilerine dışsal
olan pazarlarda satmak zorunda oldukları için, firma içi mal ve girdi akımı otomatik
olarak ulusaşırı şirketlere nihai pazarlarda tekel gücü sağlayamaz (Yıldırım, 1983; s
109-113).
ÇUŞ’lar yoluyla oluşan dışsallıkların bir diğer oluşum şekli ise, gösteriş etkisi
(Demonstration Effect) olarak adlandırılmaktadır. Bu etki yabancı firmaların bağlı
kuruluşa getirdikleri yeni teknolojilerin taklit edilmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır.
ÇUŞ’ların ev sahibi ülkenin tüketim tercihlerinde yeni ürün tanıtımları yoluyla
değişiklik yaratabileceği dolayısıyla, yerli firmanın oluşacak olan yeni ürün piyasasında
varolmak amacıyla yabancı firmaları takibe yöneldikleri belirtilmektedir.
ÇUŞ’ların ev sahibi ülke işgücünü, kısa süreli veya uzun süreli olarak istihdam
etmesi işgücüne, modern organizasyonlar ve uluslararası standartlarda üretim teknikleri
ile çalışma imkânı sunarak, işgücünün yönetim, üretim, piyasa bilgilerinin ve
yeteneklerinin yaparak öğrenmeden (Learning by doing) dolayı gelişeceği zamanla
107
edinilen bu bilgilerin yerel firmalarda işe başlanmasıyla söz konusu firmalara transfer
edileceği belirtilmektedir.
Diğer taraftaftan ÇUŞ’ların ürettikleri ticari üretime yönelik makinelerin yurtiçi
firmalara satışı sonrasında bakım, montaj veya satış sonrasında teknik servis
hizmetlerinde
bulunurken
sağlanan teknoloji transferi
yoluyla dışsallıkların
oluşabileceği ifade edilmektedir( Chuang, Hsu, 2004; R. DE. Mello, 2004).
A.O. Hirschman’a göre, uyarılmış olan yeni yatırımlar dışsal ekonomiler
yaratacağından, stratejik bir yatırım politikası hızlı bir kalkınmayı harekete geçirebilir.
Ancak kalkınmayı gerçekleştirebilmek için, hangi kesimdeki yatırımlara öncelik
verilmesi gerektiği, yatırım kesimlerinin ileri ve geriye dönük bağlantılarına bakılarak
bağlılık değerleri yüksek kesimlerin öncelikli olması gerektiğini ifade etmiştir
18
. Ancak
yine bu seçimde de ekonominin özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır (Acar,
1990).
Dışsallıkların oluşumunda ÇUŞ’lar ile yerel firmalar arasındaki ileriye ve geriye
dönük bağlantılar oldukça etkili bir kanaldır. İleri doğru bağlantılar; ÇUŞ’a bağlı
kuruluşların ürettikleri ürünleri girdi olarak kullanılmak üzere yerel firmalara satması,
geriye doğru bağlantılar ise, ÇUŞ’a bağlı kuruluşların üretim için gerekli mal ve
hizmetleri yerel firmalardan satın almaları sonucunda ortaya çıkan bağlantı şeklidir.
ÇUŞ’ların yerel firmalar ile ileri-geri bağlantılar kurmalarının nedeni, bütün
ticari faaliyetlerden bekleneceği gibi en kârlı üretimi gerçekleştirebilmektir. Dolayısıyla
yabancı firmalar, taşıma maliyetlerinden kurtulmak, tedarikçiler ile iletişim içerisinde
olabilmek ve daha kaliteli girdi temini sağlayabilmek amacıyla geriye dönük bağlantılar
kurarken, bağlantı kurdukları yerel firmaları kendilerine daha iyi hizmetler
sunabilmeleri için daha verimli koşullar altında çalışmalarını sağlayarak teslimat süresi,
fiyat, üretim kalitesi gibi konularda uyarıcı etkide bulunabilmektedir. İleri dönük
bağlantılar ise, yerel firmaları yeni üretime adapte ederek daha fazla satış yapabilmek
için diğer bir ifadeyle kendi üretimlerine talep kaynağı yaratabilmek amacıyla teknoloji
transferinde bulunarak yerel firmalar üzerinde dışsallıklar yaratabileceklerdir. Yerli ve
yabancı firmalar arasında oluşan bu bağlantılardan geriye dönük bağlantıların ev sahibi
ülke ekonomisinde dışsallıkların ortaya çıkmasında daha etkili olduğu belirtilmektedir
18
Hirschman, Chenery ve Watanabe tarafından ABD, İtalya ve Japonya üzerinde ileriye ve geriye dönük
bağlantı derecesini ara mallar, tamamlanmış mallar, ara hammaddeler ve tamamlanmamış hammaddeler
üzerinde olmak dört grupta araştırma sonuçları ortaya konmuştur, Acar, 1990.
108
(Elmawazini, Sadi ve Candidate, 2005; Blomström ve Koko, 2003; Sinani ve Meyer,
2004, UNCTAD, 2001; Shiong, 1997; Uludağ, 1988, 490).
ÇUŞ’lar yoluyla ev sahibi ülke üzerinde yaratılan dışsallıklar, olumlu olabileceği
gibi olumsuz etki de gösterebilmektedir. ÇUŞ’ların bağlı kuruluşlar aracılığıyla ev
sahibi ülkeye getirdikleri teknolojik yeniliklerin olumlu ya da olumsuz etki yaratıp
yaratmayacağı, öncelikle ev sahibi ülkenin beşeri sermayesine, diğer taraftan yerli
firmalar ile yabancı firmalar arasındaki ilişkiye ve yatırımlardaki bölgeselleşme
eğilimine bağlı olacaktır.
Ülkelerin ve firmaların yabancı sahipli üstün teknolojilerden faydalanabilme
özellikleri farklılık arz eder. Bu farklılığın en önemli nedeni, ev sahibi ülklerin beşeri
sermaye stoğundaki farklılıktan kaynaklanmaktadır. Ev sahibi ülkenin gelişmiş bir
beşeri sermaye stoğunun var olması, diğer bir ifadeyle, iyi eğitim almış, yetenekli,
yüksek kapasiteli bir işgücü yapısının dışsallıkların pozitif yönlü olmasını sağlayacağı
ifade edilmektedir. Çünkü, beşeri sermaye birikiminin yüksek olması yabancı
firmalardan elde edilen bilgilerin yerel endüstrilerde daha hızlı ve daha doğru biçimde
uygulamaya geçirilerek, mevcut bilgilerden en etkin biçimde faydalanma imkânı
sağlayacaktır (Lipsey ve Sjöholm, 2004; Aitken ve Harrison,1999; Blomström ve Koko,
2003; R. DE. Mello, 2004; Berthelemy ve Demurger, 2000).
Dışsallıkların etkisinin olumlu olup olmamasını belirleyen bir diğer faktör, yerel
ve yabancı firmalar arasındaki mevcut ilişkilerdir. Yurtiçi yatırımlar ve yabancı
yatırımlar arasındaki ikame ya da tamamlayıcılık ilişkisinin derecesi dışsallıkların
oluşumunu dolayısıyla, çıktının büyüme oranını belirleyecektir. Eğer, ülkeye gelen
yabancı firma, yerel firmalar ile tamamlayıcılık ilişkisi içerisinde bulunmaz, yerel
firmalar üzerinde olumlu dışsallıklar sağlamaz ise, yabancı firmalar yüksek teknolojili
üretimler nedeniyle marjinal maliyeti düşük üretim gerçekleştirerek, yerel firmalar
üzerinde sıkıştırıcı etki (crowds out) yaratıp, yerel firmaların varolan üretim gücünü
zayıflatarak onların piyasa payını ele geçirebilir. Ancak, yabancı ve yerli firmalar
arasındaki ilişki kuvvetli bir tamamlayıcılık niteliği taşıyor ise, yabancı firma yurtiçi
firmalar üzerinde rahatlatıcı etki (crowd in) yaratıp yurtiçi firmaların verimliliklerinde
artış yaratarak olumlu dışsallıkların ortaya çıkmasında etkili olacaktır (Borensztein,
Gregoria, Lee, 1998; Sinani, Meyer, 2004; Desai, Foley ve Hines, 2005, Berthelemy,
Demurger, 2000).
Desai, Foley ve Hines (2005) tarafından 1980 yılında 20, 1990’da ise 26 OECD
ülkesi ve Amerika’daki yabancı yatırımların yurtiçi yatırımlar üzerine olan etkisini
109
incelendiği çalışmada OECD grubu ülkeler için yatay kesit Amerika için ise, zaman
serisi analizi uygulanmıştır. Elde edilen sonuç OECD ülkelerinde DYY’lerin yurtiçi
yatırımları azalttığı, Amerika’daki DYY’lerin ise yurtiçi yatırımlarla tamamlayıcılık
ilişkisi içerisinde bulunarak yurtiçi yatırımları arttırdığı gözlenmiştir.
Eğer ev sahibi ülkeye kaynak olarak gelen DYY yurtiçi yatırımlar ile
tamamlayıcı ilişki içerisinde değil ise, parasal yardım veya borçlanma ülkenin
ekonomik gelişimini daha olumlu etkileyeceği ifade edilmektedir (Aitken ve Harrison,
1999).
Dışsallıkların oluşumunu belirleyen bir diğer faktör ise, ev sahibi ülke ve merkez
ülkeler arasındaki teknoloji boşluğudur. Bu konuda farklı görüşler ortaya çıkmaktadır.
Bir gruba göre, ülkeler arasındaki teknoloji boşluğunun yüksek olması dışsallıkların
oluşum alanını genişleteceği için dışsallıkları pozitif yönlü olarak etkileyeceği ifade
edilirken, bir diğer gruba göre, teknoloji boşluğunun yüksek olmasının teknolojinin
massetme kapasitesini azaltacağı için dışsallıkları negatif yönlü olarak etkileyeceği ileri
sürülmektedir ( Lipsey ve Sjöholm, 2004; Chuang ve Hsu, 2004).
Dostları ilə paylaş: |