Meltem DELEN
152
nim istişare meclisimde herkes istediği kadar konuşsun ve hiç
çekinmeden istediği fikri söylesin. Eğer hata ederse bir şey kay-
betmez ama isabet ederse kendisine iki sevap vardır.
Timur aslında istişare konusunda, Piri Ebu Bekir Taybâdi’nin öğüdünü
tutmaktadır. Taybâdi’nin kendisine yazdığı bir mektupta şu ifade bulun-
maktadır: “Ey muzaffer Timur! Devlet işlerinde şu üç şeyi ihmal etme:
Birincisi istişare, ikincisi sabır, üçüncüsü sağlam ve uyanıklıkla iş yapma.”
İstişareye verdiği önem bir başka ifadesinde ise şöyle yer bulmaktadır:
“Siyaset işlerinin dokuz kısmını istişareyle yürütüp sadece bir kısmını
kılıca bıraktım… Benim tecrübemle sabittir ki, iş gören, uyanık, sezgileri
kuvvetli bahadır bir kişi böyle olmayan bin kişiden elbette daha iyidir.”
(Şakirov, Aslan, 2010, 23-24). İstişareyi de ikiye ayırmaktadır: “Fikirler
iki türlü olur. Biri dilin ucundan söylenilen, ikincisi yürekten çıkan. Dil
ucuyla söyleneni işitirdim. Yürekten söylenilen
tavsiyeyi ise kalp kula-
ğımla dinler, gönlüme yerleştirirdim.” (Şimşirgil, 2017, 94).
Görüldüğü
üzere istişare ederken de yine temkinlidir, sözü söyleyeni ve söyleme bi-
çimini de dikkate alarak önerileri her zaman kendi süzgecinden geçirmiş-
tir. Ayrıca, mevkii ne olursa olsun herkesin fikrine önem vermiş, lakin hiç
kimsenin de tesiri altında kalmamıştır. Başarı prensipleri arasında sırala-
dığı şu ifadeler dikkat çekmektedir; “Hükümdar hiçbir kimsenin tavsiye
ve teklifini küçük görmemelidir. Bunlardan uygun görüp kabul ettiklerini,
gerekince kullanmak üzere, hafızasında ve kalbinde saklamasını bilmeli-
dir.”, “Hükümdar ordu ve halk işlerinde, hiç kimsenin tesiri altında olma-
malı. Eğer vezirler ve komutanlar birinin leh ve aleyhine söylerse hikâye
gibi dinlemeli fakat hakikat tamamen meydana çıkıncaya kadar dikkat ve
basiretle hareket etmelidir.” (Kocaoğlu, 2011, 43).
Duygusal, ani ve düşünülmeden verilen kararların büyük felaketlere yol
açacağına inanan Timur, hiçbir zaman hiddetine kapılmamış, yakın kad-
rosunda yer alanların ihanetleri bile söz konusu olsa yeterli inceleme ve
tahkikat yapılmadan hüküm verilmemesi gerektiğini belirtmiştir (Koca-
oğlu, 2011, 50):
Bir vezir, hanı devirmek için bir plan tertip etmiş olsa bile sü-
ratle idama mahkûm etmekten çekinilmelidir. Meseleyi inceden
inceye anlayıp dinledikten sonra doğru olup olmadığını meyda-
na çıkarmak lazımdır. Çünkü maksat ve gayelerine vasıl olmak
Emir Timur ve Yönetim İlkeleri
153
için hakikatleri yalanla örten fena insanlar az değildir. Bu ha-
reketleri ile imparatorluğun düşmanlarına cesaret verecek ve
kıymetli insanları kaybettirecek alçaklar vardır.
Timur bir strateji dehasıdır. Belki de gelmiş geçmiş en büyük stratejisttir
desek çok iddialı konuşmuş olmayız. Savaşta ve siyasette pek çok farklı
strateji, taktik veya oyuna başvurmuş olsa da, değişmeyen üç temel stra-
teji ilkesi bulunmaktadır. Bunlar;
asla kendi ülkende savaşma,
asla sa-
vunmaya çekilme, daima taarruz et ve atların dayanabileceği en yüksek
hızla saldır. Bu stratejileri düşmanlarının özelliklerinden kaynaklı olarak
geliştirdiği düşünülebilir. Özellikle ikinci ilke olan “daima taarruz et”, sal-
dırı ve yağmacılıkta sınır tanımayan fakat savunmada çok zayıf olan ve
hemen dağılan Gat’lara karşı geliştirdiği bir stratejidir. Böylelikle Gat’la-
rı sınırlarından geri püskürtmüş ve şehirlerden uzak tutabilmiştir. Savaş
planına uygun davranmak ve zamanlamaya kati bir şekilde uymak, her
savaşı en ince ayrıntısına kadar planlayan ve kurgulayan Timur için çok
önemlidir. Hatta bir gün şöyle demiştir; “İstenilen bir yerde on bin kişilik
ordu ile bulunamamaktansa, on kişi ile orada vaktinde bulunmak daha
iyidir” (Lamb, 2009, 157).
Gerektiği kadar kuvvetle saldırı prensibi de ona aittir. İhtiyaçtan daha
fazla bir kuvvet toplamak ona göre ihtiyatlı olmak değil sadece ordu ve
komutan için gereksiz bir yük olacaktır. Hatta bazı durumlarda, ordunun
beslenmesi açısından, büyük bir sorun bile teşkil edebilir (Lamb, 2009,
157). Savaş konusunda bu kadar hünerli olan Timur için aslında kılıç en
son başvurulacak yoldur. Çin savaş sanatının da önemli düsturlarından
biri olan yaklaşım, yaşanılan coğrafya düşünüldüğünde çok da şaşırtıcı
değildir. Timur, çatışmadan zafere ulaşma yöntemlerini “tedbir” olarak
tanımlamaktadır. Ufak oyunlar, aldatmacalar, taktikler, bunların tümüne
tedbir demekte ve önemini şu şekilde belirtmektedir: “Benim tecrübele-
rimle sabittir ki; yüz bin süvarinin yapamayacağı bir iş yolu bulunarak,
bir tedbir ile yapılabilirmiş.” (Şakirov, Aslan, 2010, 28).
Kendisinden yüzyıllar sonra geliştirilen bir takım isteklendirme teorileri-
ni bile geride bırakacak bir idare yaklaşımı bulunan Timur, bunu en güzel
kendi dilinden anlatmaktadır (Şakirov, Aslan, 2010, 43):
Dostları ilə paylaş: