Haidinger brushes/ Haidinger demetleri: Normal bir göz, düz polarılmış beyaz ışıkla aydınlatılan bir yüzeye baktığı zaman ortaya çıkan entopik fenomen (fiksasyon noktasından yayılan sarı veya mavi demetler görülür).
Hallucination, visual/ görsel sanrı: Görme duyusu ile ilgili olarak meydana gelen sanrı.
Halo/ hale: Işık halkası. s/ haleler görme: Işık kaynağına bakıldığında çevresinde halkalar görme şeklinde bir görme kusuru.
Hamartoma/ hamartom: Dokudaki kusurlu gelişime bağlı olarak meydana gelen, bir hücre tipinin fazla çoğalmasıyla karakterize tümöre benzer yumru şeklinde oluşum. Combined of the retinal pigment epithelium and retina/ retina pigment epiteli ve retinanın kombine hamartomu: Retinada gliozis, epiretinal membranlar, genişlemiş kapillerlerin oluşturduğu ince bir ağ ve damarlarda tortuosite ile birlikte bulunan kabarık lezyon.
Haploscope/ haploskop: Binoküler fonksiyonları test etmek için iki göze iki ayrı görüntü vererek birleştirilmesinin amaçlandığı bir âlet. Mirror / aynalı haploskop: İki gözün görme alanlarını ayırmak için aynaların kullanıldığı haploskop.
Haploscopic/ haploskopik: Haploskop ile ilgili; stereoskopik.
Haptic/ haptik: Yapay göz içi lensini yerinde tutmaya yarayan uzantılar.
Haze/ sis, duman, pus, buğu. Capsular / kapsül kesafeti: Katarakt cerrahisi sonrasında arka kapsülde meydana gelen ince, kesif skar dokusu. Corneal / kornea bulanıklığı: Kişiye ortamı sisli gösterecek şekilde korneanın beyaz hücre birikimi ile hafif kesif hâl alması. Vitreous / vitreus bulanıklığı: Fundus görünümünü engelleyecek şekilde vitreusun bulanması.
Hay fever/ saman nezlesi: Ani başlayan kaşıntı, yanma hissi, kapaklarda hafif ödem, konjunktivada hiperemi, kemozis ve sulanma ile ortaya çıkan alerjik rinokonjunktivit.
Head, optic nerve/ optik sinir başı: Bkz. Optic papilla.
Hemangioma/ hemanjiyom: Kan damarlarından gelişen iyi huylu tümör. Capillary / kapiller hemanjiyom: Genişlemiş ve birbiriyle anastomoz yapan damar boşluklarından oluşan konjenital tümör. Cavernous / kavernöz hemanjiyom: İnce bir fibröz stroma içerisinde arteryel, venöz ve lenfatik elemanları bulunduran tümör. Racemose / salkımsı hemanjiyom: Retina veya optik sinirde, arada bir kapiller yatak bulunmaksızın doğrudan irtibat halindeki arter ve venlerden oluşan, genellikle tek taraflı bir konjenital malformasyon.
Hemeralopia/ hemeralopi, gündüz körlüğü: Işıklı ortamlarda sıklıkla saydam göz tabakalarının kesifliğine bağlı olarak görme keskinliğinin azalması.
Hemianopia/ hemianopi: Görme alanının bir yarısını tutan görememe hali; bu kusur ile karakterize görme bozukluğu. Altitudinal / altitudinal hemianopi: Görme alanının üst ya da alt kısmında bulunan tek taraflı veya iki taraflı hemianopik defekt. Binasal / binazal hemianopi: Her iki gözün nazal yarı alanları görememe hali. Bitemporal / bitemporal hemianopi: Her iki gözün temporal yarı alanları görememe hali. Central bitemporal / santral bitemporal hemianopi: Kiazmatik lezyon sonucu sadece çaprazlaşan nazal maküler liflerin etkilenmesi ile ortaya çıkan bir görme alanı defekti. Heteronymous / heteronim hemianopi: Her iki göz görme alanlarının birbirine ters yarı kesimlerinin görememe hali. Homonymous / homonim hemianopi: Her iki göz görme alanlarının aynı yarı kesimlerinin görememe hali. Quadrantic / kadrantanopi: Bkz. Quadrantanopia.
Hemianopsia/ hemianopi: Bkz. Hemianopia.
Hemorrhage, dark blot/ koyu leke biçiminde kanama: Diyabetik retinopatide görülen kanamalı retina enfarktüsleri. Expulsive / ekspülsif kanama: Cerrahi esnasında göz içi yapılarının dışarıya çıkmasına neden olabilen veya retina yüzeyinde düzensizliklerle sonuçlanabilen büyük suprakoroidal kanama. Massive suprachoroidal / büyük suprakoroidal kanama: Bkz. Expulsive hemorrhage. Retinal / retina kanaması: Kan damarlarından retinaya ve retinanın altına kan sızması. Retrobulbar / retrobulber kanama: Cerrahi, anestezi veya travma sonucu göz küresi arkasında kanama meydana gelmesi. Subconjunctival / subkonjunktival kanama: Konjunktiva altındaki damarlardan kan sızması. Vitreous / vitreus kanaması: Retinadaki damarlardan vitreus içine kanama meydana gelmesi.
Herpes, ocular/ oküler herpes hastalığı: Herpes simpleks virüsüne bağlı tekrarlayan göz enfeksiyonu.
Heterochromia/ heterokromi: Tümüyle aynı rengi göstermesi gereken bir cismin değişik kısımlarında renk farkı bulunması hali. iridis/ iris heterokromisi: Her iki göz irislerinin renk bakımından farklı oluşu.
Heterophoria/ heteroforya: Bkz. Phoria.
Heterotopia/ heterotopi: Bir organ veya oluşumun normal yeri dışında bulunuşu; herhangi bir dokunun normalde bulunmaması gereken bir yerde gelişmesi. Macular / maküler heterotopi: Retrolental fibroplazi ve diğer periferik retinal skar oluşturan hastalıklarda makülanın yerinden sürüklenmesi.
Heterotropia/ heterotropi, şaşılık: Göz kaslarının çalışmasındaki dengesizlik nedeniyle gözlerin görüş eksenlerinin paralelliğini kaybetmesi.
High water marks: Bkz. Subretinal demarcation lines.
Hinge/ bağlantı, menteşe: Gözlük cephesi ve şakak kısmını birbirine bağlayan gözlük aksamı; LASİK girişiminde kornea yüzeyinden kaldırılan flebin kornea ile bağlantı kurduğu kısım.
Hippus/ hippus: Pupillanın ışık, konverjans veya psikolojik uyarı olmaksızın 1 mm’den fazla ardışık daralıp genişlemesi.
HM (hand motions)/ EHS (el hareketlerini seçme): Görme keskinliğinin değerlendirilmesinde hastanın sadece el hareketlerini seçebilmesi.
Holder, lens/ lens tutucu: Perimetrede hastanın kırılma kusurunun tashihi için lensin yerleştirildiği bölüm. Micro-needle / portegü: Küçük iğneli sütürlerin tutulmasında kullanılan pens. Needle / kalt portegü: Büyük iğneli sütürlerin tutulmasında kullanılan pens. Razor blade / jilet tutucu: Jiletten kırılarak yapılan bıçakları tutmak için kullanılan âlet.
Hole, idiopathic macular/ idyopatik maküla deliği: Bkz. Senile macular hole. Macular / maküla deliği. Retinal / retina deliği: Duyu retinanın kronik atrofisi sonucu oluşan defekt. Senile macular / senil maküla deliği: Sebebi bilinmeyen ve ileri yaşlarda meydana gelen maküla deliği.
Hook, iris/ iris retraktörü: Pupilla kenarından irisi çekmek için kullanılan bir âlet. Lens / lens rotatörü: Göz içi yapay lensi çevirmek için kullanılan bir âlet. Strabismus / (şaşılık) kroşe(si): Şaşılık cerrahisinde kasların bulunmasına ve tutulmasına yarayan âlet.
Hordeolum/ hordeolum, arpacık: Göz kapağı kenarındaki yağ veya ter bezlerinin akut pürülan enfeksiyonu. External / dış hordeolum: Kıl folikülü dibindeki Zeis bezinin stafilokoklarla akut iltihabı. Internal / iç hordeolum: Tarsus içindeki Meibom bezlerinin stafilokoklarla akut iltihabı.
Horn/ boynuz: Üst kapağın levator kasının aponörozunun medial ve lateral uzantıları. Cutaneous / cilt boynuzu: Ciltten uzanan hiperkeratotik bir lezyon.
Horopter/ horopter: Her iki gözün korespondan retina elemanlarından kaynaklanan görme eksenlerinin uzayda çakıştığı noktalardan oluşan düzlem.
Hyalosis/ hyalozis: Vitreusta görülen dejeneratif değişiklikler. Asteroid / asteroit hyalozis: Vitreusta ışık düşürüldüğünde parlayan, kalsiyum içerikli yıldız şeklindeki veya yuvarlak kesafetler.
Hydrocystoma/ hidrokistom: Ter bezinin kistik tümörü. Apocrine sweat gland / Moll kisti: Bkz. Cyst of Moll. Eccrine sweat gland / ekzokrin ter bezi hidrokistomu: Moll kistine benzeyen, ancak göz kapağı dışındaki yerlerde de görülebilen bir kist.
Hydrodelamination/ hidrodelaminasyon: Katarakt cerrahisi esnasında sıvı enjeksiyonu ile lens katmanlarının birbirinden ayrıştırılması.
Hydrodissection/ hidrodiseksiyon: Katarakt cerrahisi esnasında sıvı enjeksiyonu ile lens korteksinin lens kapsülünden ayrıştırılması.
Hydrophthalmus: Bkz. Buphthalmos.
Hydrops/ hidrops: Herhangi bir vücut boşluğu veya dokularda sıvı toplanması. Acute / akut hidrops: Bkz. Corneal hydrops. Corneal / kornea hidropsu: Keratokonusta Descemet membranının yırtılmasına bağlı kornea stromasında sıvı toplanması.
Hyperacuity/ üst keskinlik: Bir görsel hedefi, aynı hedefin bir başka elemanıyla ilişkili olarak lokalize etme yeteneği.
Hyperchromia/ hiperkromi: Pigment fazlalığı; doku veya hücrenin koyu boyanma niteliği gösterişi.
Hyperfluorescence/ hiperflüoresans: Fundus flüoresein anjiyografide flüoroseinin yoğun olarak görülmesi.
Hypermetrope/ hipermetrop: Bkz. Hypermetropic.
Hypermetropia/ hipermetropi: Görüntünün retinanın arkasına düşmesi sonucu daha çok yakını net görememe ile karakterize kırılma kusuru. Acquired / kazanılmış hipermetropi: Gözdeki patolojik durumlar veya göz cerrahilerinin meydana getirdiği hipermetropi. Axial / aksiyel hipermetropi: Gözün ön-arka ekseninin kısa olması nedeniyle ortaya çıkan hipermetropi. Curvature / eğrilik hipermetropisi: Lens veya korneanın eğiminin düşük olması nedeniyle ortaya çıkan hipermetropi. Latent / latent hipermetropi: Gözün uyum yeteneği ve silier kasın tonüsü ile düzeltilebilen hipermetropi. Manifest absolute / manifest absolü hipermetropi: Hastanın uyum yaparak üstesinden gelemediği hipermetropi. Manifest facultative / manifest fakültatif hipermetropi: Hastanın uyum yeteneği, düzeltici lensler veya her ikisi ile düzeltilebilen hipermetropi. Refractive / refraksiyon hipermetropisi: Gözün kırıcı ortamlarından herhangi birinin kırıcılık indeksinin düşük olması nedeniyle ortaya çıkan hipermetropi. Structural / yapısal hipermetropi: Gözün anatomik yapısının bozukluğu ile ilgili (aksiyel, eğrilik ve refraksiyon) hipermetropi.
Hypermetropic/ hipermetrop, hipermetropik: Hipermetropi ile ilgili; hipermetropi gösteren.
Hyperopia/ hipermetropi: Bkz. Hypermetropia.
Hyperphoria/ hiperforya: Bir gözün diğerine göre daha yukarıda durma eğilimi göstermesi.
Hyperplasia/ hiperplazi: Dokuda normal hücre sayısının aşırı artımı; doku veya organ hücre sayısındaki artış nedeniyle büyüme. Conjunctival intraepithelial / konjunktival intraepitelyal hiperplazi: Hafif kabarık, üzerinde püskül şeklinde damarların yer aldığı etli bir kitle şeklindeki konjunktiva lezyonu. Pseudoepitheliomatous / psödoepitelyomatöz hiperplazi: İrritasyon sonucu ortaya çıkan ve hızlı büyüyen, beyaz renkli, hiperkeratotik, jukstalimbal yerleşimli nodül.
Hyperplastic/ hiperplastik: Hiperplazi ile ilgili; hiperplazi gösteren.
Hypertelorism/ hipertelorizm: İki organ veya organ parçası arasındaki anormal açıklık; iki orbita arası mesafenin normalden fazla olması. Ocular / oküler hipertelorizm: Lateral kantuslar arasındaki mesafenin ölçümüyle belirlenen hipertelorizm. Orbital / orbital hipertelorizm: Medial kantuslar arasındaki mesafenin ölçümüyle belirlenen hipertelorizm.
Hypertension, ocular/ oküler hipertansiyon: Göz içi basıncının glokom bulguları ortaya çıkarmaksızın yüksek oluşu.
Hypertrophic/ hipertrofik: Hipertrofi ile ilgili; hipertrofi gösteren.
Hypertrophy/ hipertrofi: Dokuyu oluşturan hücrelerin hacimce artış göstermesi; doku veya organın hücre hacim artışı sonucu büyümesi. Congenital of retinal pigment epithelium/ retina pigment epitelinin konjenital hipertrofisi: Genellikle tek taraflı, düzgün, gri veya siyah renkli, belirgin sınırlara sahip, yuvarlak veya oval lezyon veya lezyonlarla karakterize bozukluk.
Hypertropia/ hipertropya: Bir gözün yukarı kayması.
Hyphema/ hifema: Ön kamarada kan bulunması.
Hypochromia/ hipokromi: Pigment azlığı; doku veya hücrenin açık renkli boyanma niteliği gösterişi.
Hypofluorescence/ hipoflüoresans: Fundus flüoresein anjiyografide flüoroseinin seyrek olarak görülmesi.
Hypoophthalmus/ hipooftalmus: Göz küresinin aşağı yer değiştirmesi.
Hypophoria/ hipoforya: Bir gözün diğerine göre daha aşağıda durma eğilimi göstermesi.
Hypoplasia, optic nevre/ optik sinir hipoplazisi: Optik sinir liflerinin sayısında azalmayla karakterize, tek veya çift taraflı görülebilen bir klinik durum.
Hypopyon/ hipopyon: Ön kamarada iltihap toplanması.
Hypotelorism/ hipotelorizm: İki organ veya parça arasındaki mesafenin normalden kısa olması. Ocular / oküler hipotelorizm: Orbitalar arasındaki mesafenin normalden kısa olması. Orbital / orbital hipotelorizm: Bkz. Ocular hipotelorism.
Hypotony/ hipotoni: Göz içi basıncının düşük olması; göz küresinin yumuşak olması.