İ S T A N B U L
YA B A N C I L A R İ Ç İ N T Ü R K Ç E Ö Ğ R E T İ M S E T İ C 1
107
HAZIRLIK ÇALIŞMASI
çalışması
durumunda, geçirmeniz duru-
munda
-Çok çalışması durumunda başarılı olabilir.
-Kaza geçirmeniz durumunda bütün masrafları
sigorta şirketi
karşılayacaktır.
C. BİLİM YUVASI
BİLGİ
DÜNYASI
ÜNİTE
6
1 Aşağıdaki açıklamaları resimlerle eşleştirelim.
a. Celsus Kütüphanesi: İzmir, Selçuk’a bağlı Efes’te bulunan bir kütüphane kalıntısı. Roma döneminde 110-135 yılları
arasında inşa edilen kütüphane iki katlıdır. Zamanında 14.000 kadar kitaba ev sahipliği yaptığı düşünülmektedir.
b. İskenderiye Kütüphanesi: Mısır’ın İskenderiye kentinde bulunuyor. MÖ 3. yüzyılda kurulmuş olan kütüphane, in-
sanlık tarihinde meydana getirilmiş olan en önemli eserlerden biridir. Eski kaynaklar burada 900 bin cilt el yazması eserin
toplandığını kaydeder. Yakılan İskenderiye Kütüphanesinin bulunduğu alanda yeni İskenderiye Kütüphanesi yapılmış ve
2002 yılında hizmete açılmıştır.
c. British Museum Kütüphanesi: Londra’da hükümet tarafından 1753’te kuruldu. British Museum koleksiyonları dört
ana bölümde toplanmıştır: Eski Çağ yapıtları bölümü, sikkeler ve madalyalar bölümü, baskılar ve çizimler bölümü, günü-
müzde ayrı bir yapıda bulunan İnsanlık Müzesi adı verilen bölüm.
İ S T A N B U L
YA B A N C I L A R İ Ç İ N T Ü R K Ç E Ö Ğ R E T İ M S E T İ C 1
108
OKUMA
BİLGİ TOPLUMU VE ÜNİVERSİTELER
20. yüzyılın son on yılı tüm dünya ekonomisinde ve günlük hayatımızda
değişikliklere neden olan iki büyük harekete sahne olmuştur. Bunlardan birisi
ekonominin küreselleşmesi diğeri ise teknolojideki evrimdir. Küreselleşme ile
dünya ekonomileri birbirine bağımlı hale gelirken, teknolojik evrimle de in-
ternet ve diğer bilgi ve iletişim teknolojileri gelişmiştir. Maddi ürünler yerine,
bilişim teknolojileri sayesinde bilgi üretiminin önem kazanacağı bir çağa gir-
miş bulunuyoruz. Bu çağ, “üçüncü dalga” (birinci dalga tarım toplumu, ikinci
dalga sanayi toplumu), “modernlik sonrası çağ”, “endüstri sonrası toplum” ,
“ enformasyon çağı” ve “bilgi toplumu” gibi değişik isimlerle adlandırılmakla
birlikte bunlardan en fazla kabul gören ise “bilgi toplumu” kavramıdır. Çünkü
bu çağın en önemli elemanı bilgidir. Bu çağ için Thomas A. Stewart’ın, “İçinde
yaşadığımız çağda, zenginlik bilginin ürünüdür. Bilgi ekonominin başlıca ham-
maddesi ve en önemli ürünü haline gelmiş bulunuyor. Günümüzde zenginlik
yaratmak için gerek duyulan sermaye; arazi, bedensel emek, imalat aletleri
ve fabrikalar değildir; bunların yerini bilgi almış durumdadır.” ifadeleri bilgi
toplumu ve bilgi tabanlı ekonomiyi çok iyi tarif etmektedir. Bilgi toplumu,
başta emek faktörü olmak üzere tüm üretim faktörlerinin, kamu ve özel sek-
tör işletmelerinin, bireylerin ve devletin teknolojik gelişmeler karşısında ye-
niden yapılanmasını, yeni bir dünya görüşü ve yaşam felsefesini
beraberinde
getirmektedir. 20. yüzyılın son on yılına kadar hüküm süren sanayi toplumun-
daki maddi sermayenin, kol gücünün yerini bilgi toplumunda bilgi ve insan
sermayesi, beyin gücü almaktadır. Sanayi toplumunda fiziksel ve düşünsel
anlamda insan sermayesinin üretime katılımı
söz konusu iken, bilgi toplu-
munda düşünsel anlamda, yükseköğrenim görmüş nitelikli insan sermayesinin üretime katılımı söz konusudur. Örneğin, yapılan
araştırmalarda, bir yıl daha fazla yüksek öğrenim veren ülkelerde zaman içerisinde ekonomik randımanın %3 ile % 6 arasında
arttığı gözlenmiştir. Modern toplum daha fazla kalifiye elemana ihtiyaç duymaktadır.
Bilgi toplumu birbirine bağlı dört elemanın bileşkesinden doğmaktadır. Bunlar; bilimsel araştırmalar ile yeni bilgilerin üretil-
mesi, üretilen bilgilerin eğitim yoluyla iletilmesi, bilişim ve iletişim teknolojileri yardımıyla yayılması ve teknolojik yenilik (inovas-
yon) aracılığı ile işletilmesidir. Araştırma, eğitim ve yeniliğin kesişme noktasında bulunan bilgi toplumunun merkezinde üniversi-
teler bulunmaktadır.
Bilim adamı olabilmenin temel gereksinimi nedir? Sağduyu, sabır, özen, çalışkanlık, dikkati yoğunlaştırma gücü, gerekli şart-
lardır. Ama yaratıcı zekâ bir bilim adamının sahip olması gereken en önemli özelliktir. Zekânın tanımını vermek güç. Ancak zekânın
en önemli özelliklerinden biri önceden hiç karşılaşılmayan durumlarla baş edebilme yetisidir. Bu anlamda önceden karşılaşmadığı
durumlarla baş edebilen birey ya da toplumların, önceden karşılaştığı durumlarla bile baş edemeyenlerden daha zeki olduğunu
rahatça söyleyebiliriz.
İnsanları araştırma faaliyetine ne yöneltir? Öğrenmeye ve bilime duyulan tutku mu, meslekteki ilerlemenin zorladığı gereksi-
nimler mi, ticari amaçlar mı? Bilim insanlarını herhangi bir konuyu incelemeye yönelten güdülerin arasında yeni şeylerin buluna-
bileceği ve daha derinlemesine anlama olasılığının bulunduğu inancı da vardır. Araştırma, ilerlemenin olabileceğine inanmanın
bir işaretidir. Bu bakımdan insanlığın durumu hakkında iyimser olma anlamına gelir. İlerleme olasılığının bulunduğuna inanan ve
dolayısıyla entelektüel açıdan iyimser bir bakış açısına sahip öğretim üyeleri herhalde daha iyi öğretmenlerdir.
Üniversite eğitimi, bir mesleği yürütebilmek için gerekli bir diplomayı almanın yanı sıra, kişinin bir bütün halinde gelişmesini
kapsar. Yani, bireyin yaşamdaki amaçlarının uygarlaşması, duygusal tepkilerinin incelmesi ve günümüzdeki yeni ve geçerli bilgi-
lerin ışığı altında nesne ve olayların doğası hakkındaki anlayışının olgunlaşmasını kapsar. İnsan üniversiteye bilginin de ötesinde
bir şeyler almak, bazı alışkanlıkları ve sanatları kazanmak için gider. Özen gösterme alışkanlığı için, başkasının ne düşündüğünü
hemen anlayabilme sanatı için, görüşlerimizin onaylanması ya da reddedilmesine katlanabilme alışkanlığı için, medeni bir şekilde
olumlu ya da olumsuz görüş bildirebilme sanatı için, en küçük ayrıntılara dikkat edebilme alışkanlığı için, belli bir zaman süre-
sinde mümkün olanı kestirebilme alışkanlığı için, ayırt edebilmek için, zihinsel cesaret için ve zihinsel sağlamlık için. Hepsinden
önemlisi insan üniversiteye kendisini tanımak için gider.
Çağdaş üniversitenin vermesi gerekenler en etkin ve kalıcı bir şekilde nasıl verilebilir? Kuşkusuz bunlar sadece ders program-
larıyla verilemez. Toplumun, üniversiteden mezun ettiğimiz meslek sahiplerinden yüksek düzeyli teknik beceri beklemeye hakkı
vardır. Bu hekimler için de, ziraat mühendisleri için de, fenciler için de geçerlidir. Mesleki yetkinlik çok gereklidir, ancak kuşkusuz
yeterli değildir. Yani ideal bir meslek topluluğu yalnızca işini iyi yapan profesyonellerden ibaret değildir. Bütünsel hedef, profes-
yonel
yetkinlik ile alçakgönüllülük, rasyonellik ve çalışma azmini birlikte kazandırmaktır.
Bilim insanlarının büyük çoğunluğuna göre insanoğlunun karşılaştığı sorunlar, insan doğasındaki kusurlardan kaynaklananlar
da dahil, bilimsel araştırmalarla çözülecek, yorgun ve hırpalanmış olan bu dünya yerine, barış ve refahın egemen olduğu huzurlu
bir dünyanın yolu açılacaktır. Çok mu ütopik? Ütopik olsa da, düşlemesi bile mutluluk vermiyor mu insana?