I türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans



Yüklə 2,97 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/94
tarix31.01.2017
ölçüsü2,97 Mb.
#7251
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   94

dilinden Ermeniceye geçen kelimeler  İstanbul  Ermeni halk lehşesinin Van, Karabağ ve Yeni 

Naxçıvan diyalektleri ile kıyaslarken” olan kitabı (Ermenicesi: «

Թուրքերէնէ փոխառեալ բառերը 

Պօլսի  հայ  ժողովրդական  լեզուին  մէջ  համեմատութեամբ  Վանի,  Ղարաբաղի  եւ  Նոր-

Նախիջեւանի բարբառներուն», Մոսկուա-Վաղարշապատ (1902).  yayınlanmıştır. Adı geçen 

kitapta ve onun 4 ciltlik  “Ermeni dilinin etimoloji sözlüğü” («

Հայերէն  Արմատական 

Բառարան» (1926-1935) kitabında  bunlardan geniş şekilde  bahis etmiştir. Tam adı  “Türk dilinden 

Ermeniceye geçen kelimeler  İstanbul  Ermeni halk lehşesinin Van, Karabağ ve Yeni Naxşıvan 

diyalektleri ile kıyaslarken” eserinin yazıldığı dönemde (1902) Türk dili  etkili bir dil idi ve  

Ermenice’ye oldukça fazla kelime geçmesi yazılan eserlerden belli oluyordu. Bu kitapta toplanan 

kelimelerin  kökeni, etimolojisi, Ermeni dilinde seslenme şekli, onun hangi bölgede hangi şekilde 

kullanılması geniş araştırılarak ortaya konulmuştur. Eser Türk dilinden Ermeniceye geçen 

kelimelerden bahis ediyor.  O, Ermeni halk dilinde olan kelimeleri  titizlikle toplayarak İstanbul 

ağzında konuşulan kelimeleri sistemleştirmiş ve bu kelimelerin Van, Karabağ ve yeni Nahçıvan  

diyalektleri ile kıyaslamıştır. Sunacağımız çalışmada amacımız bu kıymetli eseri bilim dünyasına 

kazandırmaktır. Türk dilinin diğer dillere, o cümleden Ermeniceye ne derecede etkili olduğunu 

anlatmaktır. Bu kitabın Türk okurlarına tercüme edilerek  sunulması neticesinde dilcilik alanında  bir 

ilke imza atılacaktır. Tanınan bilim adamı Hraçya Acaryan’ın tespitleri ile Ermeni dilinin önemli bir 

bölümünün Türkçe kelimelerinden oluştuğu ve bu dilin yapılanmasında Türkçenin etkin faktörlerden 

biri olması görülecektir. Bununla da bazı Ermeni yazarların yanlış olarak ortaya attıkları iddialara son 

verilecektir.  Eserin gelecekte Türkçeye çevrilmesinin çok büyük hizmet olacağını da vurgulanmalıdır 

. Acaryan da araştırmalarında bildirmiştir ki, Ermeni alfabesi ile yazılı dil olarak ortaya çikan eski  

Ermenice –Grabar’da Türkçe kelimeler fazla  olmasa da vardır, bu ise o demektir ki 1071 Malazgirt 

savaşından  önce de bu coğrafyada yaşayan Türklerin dilinden Ermenice’ye kelimeler geçmiştir.   Bu 

çaışmada adıgeçen konuların araştırılmasından bahis edeceğiz. Kuşkusuz ki, esas konu Hraçya 

Acaryan ve onun Türkoloji Kurultaylarda  yaptığı konuşmalar olacaktır. 

 

 



Mehmet Fatih Kirişçioğlu, prof. Dr. 

Gazi üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Ankara-Türkiye 

mfatihkr@gmail.com  

 

BAKÜ TÜRKOLOJİ KONGRESİNE KATILAN 



SAHA (YAKUT) DELEGELERİ 

Sovyetler Birliği bazında İlk kez 130’dan fazla delege katıldığı, 1926 yılında Bakü’de 

gerçekleştirilen Birinci Türkoloji Kongresi bütün Türk halkları için bir dönüm noktası olmuştur. 

Kongrenin detayları üzerinde daha önce çok bilgi verildiği için fazlaca üzerinde durmayacağım. 

Kongre, Türklükbiliminin üç temel konusu üzerinde çalışmıştır: Türk tarihi, Türk etnografyası ve 

Türk dili (Şimşir 1991: 16, Buran 2009: 434, BTK 2008: 15). Kongrede imla problemiyle birlikte 

hepinizin bildiği gibi alfabe konusu da geniş bir yer tutmuştur. Genellikle tartışmalar Türkçeye 

giren bütün kelimeler için bir tek imla kullanılması, fonetik imla kullanılması, fonetik imlaya en 

yakın alfabenin Latin kökenli Azerbaycan alfabesi olduğu, Latin alfebesinin büyük harf yazma, 

hecelere ayırma kolaylığı, vb. hususlarda olmuştur. 1926 yılında yapılan bu kongreye Saha (Yakut) 

Cumhuriyetinden devlet adamı, Saha Özerk Cumhuriyetinin kurucularından biri olan İsidor 

Barahov,  klasik yazar Anempodist Sofronov-Alampa, ünlü yazar ve dilci Aleksey İvanov-

Künde’nin de katılmış olması önemlidir. Çünkü uzak bir mesafeye ve maddî desteklerin 

yetersizliğine rağmen bu kongre sonrası Saha Özerk Cumhuriyeti’nde kültür ve imlâ hususlarında 

önemli değişiklikler olmuştur. Alfabe konusunda Rus türkoloğu Yakovlev şunları söylemiştir: 

“Tarihsel bakımdan Rus alfabesi, çar zamanındaki Ruslaştırma politikası ve rus 

misyonerleri propagandası ile bağlantılıdır. Bu durum, Rus olmayan halkların hoşuna 

gitmemiştir ve bu halklar ulusal bir yazı sistemi yaratırken Rus alfabesini almak 



I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans: 

 

TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (I hissə) 



 

 

 



 

 

 



61

istememişlerdir. Hatta daha önce Rus alfabesi almış olanlar (Yakutlar gibi) da bunu 

reddetmişlerdir”. 

Yakovlevden sonra konuşan Azerbaycan delegesi Mehmet Zade, Rus profesörü Jirkov, 

Pavloviç, Samoyloviç, Avusturyalı Türkolog Paul Wittek, Galimcan Şeref, Barahov ve birçok 

delege Sahaları örnek göstererek Latin kökenli alfabenin kullanılması gerektiğini savunmuşlardır 

(BTK 2008: 185, 294, 342, 345, 441). Nitekim bunun sonucunda Moskovadaki merkezî hükümet 

11 Mayıs 1927’de kongre sonrası kurulan Yeni Türk Alfabesi Merkez Komitesini ve onun ana 

tüzüğünü onaylayıp bu komiteyi yeni Türk alfabesini yaymak için yetkiyle donatmıştır (Şimşir 

1991: 17-21).  

Sahalardan Barahov’un Kurultay başkanlık divanına seçildiğini, kurultay sonrası kararların 

tashih ve düzeltme komisyonunda da yer aldığını (Nerimanoğlu, Öner 2008: 53,376) ve bir 

konuşma yaptığını bilmekteyiz (Nerimanoğlu, Öner 2008: 342, 343). Barahov konuşmasında tarihî 

sebebler sonucunda ana Türk topluluklarından tecrit olduklarını, kendileri için Arap alfabesinden 

Latin alfabesine geçmek gibi bir problem olmadığını, devrimden önce Yakut dilinin özelliklerine 

göre değiştirilmiş Rus alfabesi kullandıklarını, devrimden önce farklı dört alfabe olduğunu bu 

alfabelerden Böhtlingk’in hazırladığı alfabenin Bilimler Akademisince kabul edildiğini, devrimden 

sonra ise S.A.Novgorodov tarafından hazırlanan uluslar arası fonetik transkripsiyona dayanan Latin 

alfabesi kullandıklarını ifade ettikten

1

 sonra konuşmasını şu temenniyle bitirmiştir: 



“Ümit ediyoruz ki, Türkoloji Kurultayı’ndan sonra önümüzde Latin yahut Arap 

alfabesinin üstünlüğü problemi değil, diğer Türk dilleriyle birlikte yakutça için de faydalı 

olan Ortak Türk alfabesini oluşturmak için perakende teşebbüslerin birleştirilmesi görevi 

duracak” (BTK 2008: 342,343). 

Sahalarla ilgili en geniş bilgiyi M. P. Pavloviç vermiştir. Pavloviç, Türk toplulukları içinde ilk 

olarak Yakutlar (Sahalar), 1917 yılında Lâtin alfabesini kullanmaya başladılar. Sahalar Müslüman 

olmadıkları için Arap alfabesini hiç kullanmamışlardı. Esasen 20. yüzyıl başlarına kadar bir yazı 

dilleri de yoktu. Bir Saha Türkü olan Semen Andreyeviç Novgorodov (1892-1924) ,N.E.Afanasyev 

ile birlikte hazırladıkları 33 harften müteşekkil Sahaca Alfabe Kitabı (Saxalıı Suruk-Biçik, 

Yakutsk,1917)’ nı 1917 yılında bastırmıştır (Kirişçioğlu 1999:127).  

Bundan sonra da ilk Latin harfi uygulaması Azerbaycan’da olmuştur. Azerbaycan Türkleri 

1922 yılından itibaren Lâtin harfleriyle gazete çıkarmaya başladılar. 1926 yılına gelindiği zaman 

Kafkasya Türkleri arasında Lâtin alfabesinin kullanılması oldukça yaygınlaşmıştı (Şimşir 

1992:100).1926 yılında yapılan Bakû Türkoloji Kongresi’nin bu sürece katkısı büyüktür. Kongre, 

Lâtin alfabesini Türk cumhuriyet ve topluluklarına tavsiye etme kararı aldı. 1926'da çalışmalarına 

başlayıp 11 Mayıs 1927'de resmîleşen "Yeni Türk Alfabesi Tüm Sovyetler Birliği Merkez 

Komitesi", 3–6 Haziran 1927'de Bakû'da yaptığı birinci kurultayda Prof. Bekir Çobanzade'nin rapor 

ve teklifi üzerine yeni Türk (Lâtin) alfabesinin birleştirilmesine karar verdi ve "Birleştirilmiş Yeni 

Türk Elifbası" adı verilen Lâtin alfabesini kabul etti. (Şimşir, 1995: 131 vd.). 1927–28 ders yılında 

Azerbaycan yeni alfabeye resmen geçti.  Ercilasun 1993:X,XI). 

Şimdi bu kongreye katılan Saha delegasyonu hakkında bilgi vermek istiyorum: 

İsidor Nikiforovich Barahov (1898-1938) Kurultaya Yakut (Saha) delegasyonu başkanı 

olarak katılan Barahov, Yakutistan'daki Sovyet iktidarının organizatörlerinden biri olup 

Xarbalaxskom Naslegi Verxenvulyuysk köyünde doğdu. Yakutskda eğitimine devam ederken siyasî 

faaliyetlere katılan ve öne çıktığı için 19187de sürgüne göndererilen siyasetçi 1920 yılı yazına 

kadar öğretmenlik yapmıştır. Bu tarihten sonra YKP içinde hızla yükselerek 1921’de Vilyuy bölge 

sekreterliği, Yakutistan polütbüro sekreterliği, Yakut bölgesel komitesi birinci sekreterliği, gibi 

görevlerde bulunmuştur.1921 yılında Moskovadaki KP toplantısına devlet başkanı P. A. Oyuunskiy 

ile katılan iki kişiden biridir. Barahovun pek çok siyasî görevleri üstlendiği bilinmektedir. 

                                                            

1

 Birinci Türkoloji Gurultay 4 Mart sabah ve akşam oturumları (Barahov) //Kommunist.-1926 7 mart (No. 56).-s.2 



(Arap harfli). 

Barahov İ.N. İtogi 1-go Vsesoyuznogo tyurkologiçeskogo s’ezda 26 fevral’- 6 Mart 1926g//Kaspi.-2006.-23-24 

fevrale.( BTK 2008: 28,47) 


I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans: 

 

TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (I hissə) 



 

 

 



 

 

 



62

Hükümette Tarım bakanlığı da yapan Barahov 1937 yılında başbakan seçilmiştir. Ancak 3 Şubat 

1938’de "anti-Sovyet milliyetçi örgüt" kurmaktan Moskova’da tutuklandı. 15 Eylül 1938’de SSCB 

Yüksek Mahkemesi Askeri ölüm cezasına çarptırldı ve aynı gün ceza infaz edildi. 31 Ekim 1956 

SSCB Yüksek Mahkemesi Askeri Heyeti kararı rehabilite etti. Kendisiyle ilgili bilgilerin bir kısmı 

hala arşivlerde erişime açık değildir. 

Aleksey İvanov- Künde (16.01.1898-30.10.1934), Suntar ilçesinde doğdu. İrkutsk 

Öğretmenlik Ruhban Okulunda okurken siyasî faaliyetlere katıldı.1917-23 yılları arasında 

öğretmenlik yapan Künde1924 yılından itibaren SSCB Merkez Yayınevinin Yakut Bölümünün 

genel sekreteri olmuştur. 1926 yılında okuma kitabı ve dilbilgisi kitabı hazırlayan yazar, 1927-1929 

yılları arasında Kıım gazetesinin editörlüğünü, 1929-1931 yılları arasında Yakut kitap yayıncıları 

editörlüğünü yapmıştır.1931 yılında,   YASSR Başkanlığının Yeni Alfabenin Komitesi Bilimsel 

Sekreteri olan Künde 1934 yılında bilnmeyen bir sebepten ölmüştür. Edebiyatın hemen her dalında 

eserler vermiştir. Onun tabiat ve köy hayatı tasvirleri Saha şiirinin en seçkin örneklerini teşkil eder. 

Eserleri arasında Traktorist "Traktörcü", Bastakı Xaar "İlk Kar", Sayıññı"Yaz", Sarsıarda "Sabah", 

Törööbüt Sir "Doğduğum Topraklar", Kühün"Sonbahar Zamanı" ve Ol Cıllar "O Yıllar" adlı 

Piyesle Marba "Marfa" adlı hikâye kitapları vardır. 

Anempodist İvanoviç Sofranov -Alampa (1886-1935)  1886’da şimdiki adıyla Tatta 

Rayonunda doğdu. Küçük yaşta yetim ve öksüz kalan Sofranov'u Aldan'da bulunan ve daha sonra 

Saha aydınlarını temsil edecek bir eğitimci olan abisi Vasilyev eğitti. 1907'de iş bulmak için geldiği 

Yakutsk'da Saxa Oloğo adlı gazetede bir müddet çalıştıktan sonra, gazetenin kapanmasıyla değişik 

işlerde çalıştı. 1912 yılında Kulakovskiyle tanışana kadar Krilov'un fabllarını tercüme eden yazar, 

ilk edebî eserlerini bu tarihten sonra vermiştir. 1912-13 yıllarında Saxa Sañata adlı dergide çalışan 

yazar, bu fablları ve İye Doydu "Anayurt" adlı şiirini bu dergide yayımlamıştır. Yazar, bu şiirinde 

buz ve karlarla kaplı Yakutistan’ı yer altında ölü bir cesete benzeterek baharın gelmesiyle karların 

eriyeceğini yani Sahaların dirileceğini belirtmiştir. Şiir, muhteva olarak Çar'a karşı savaşmak 

gerektiğini anlatmaktadır. 1919 yılında "Şair Petr Çernix'e", "Melek ve Şeytan" şiirlerini kaleme 

almıştır. Melek ve Şeytan şiiri, I. Dünya Savaşı'na karşı tepkiyle kaleme alınmıştır. Aynı yıl yazdığı 

Çadañı Çakıp "Zavallı Yakup" adlı piyesi Sahaların günlük hayattaki zorluklarını dile 

getirmektedir. Yazar, 1915-16'da kaleme aldığı Taptal "Sevgi" adlı oyununda başlık parasından 

hareketle eskimiş gelenekleri eleştirir. Yazarın bunlardan başka Büdürüybüt Kömmöt "Düşen 

Kurtulmaz" (1917-18), Olox Carabata "Hayat Bataklığı", "Vasiyetsiz Cimri" (1921), "Allah'ın Ce-

zası", "Herşey Ondandır" gibi piyesleri; "Gençlikte", "Atama Mektup", "Dost", "İnsan", "Dinleyin", 

"Ruhların Şarkısı" gibi şiirleri de bulunmaktadır.  

Sofranov, 1921 yılında Mançari adlı kültür-eğitim kurumunun başkan yardımcısı oldu. Daha 

sonra bu kurum Saxa Omuk "Saha Milleti" adını aldı ve Sofranov buranın başkanı oldu. Ardından 

Çolbon dergisinin yazı işleri müdürlüğünü, Saha Yazılı Eserler Komisyonu'nun başkanlığını, Saha 

Millî Tiyatrosu'nun yöneticiliğini yaptı. Bu dönemde Komünist Partiyle arası iyi olan Sofranov, 

tiyatro eğitimi yapması için Moskova'ya gönderilmiştir. 1926 yılında yapılan Bakü Türkoloji 

Kongresine katılmıştır. Belki de bu sebepten 1928 yılında yaptığı bir konuşmadan dolayı haksız 

olarak 5 yıl sürgüne gönderilmiştir. Sürgünde ağır hastalandığı için serbest bırakılan ve 1934'te 

Yakutistan'a dönebilen yazar 1935’te vefat etmiştir.  

A.E. Kulakovskiy Öksöküleex Ölöksöy  (1877-1926)  1877 yılında şimdiki adıyla Tatta 

Rayonunda doğmuş, 1897 yılında Öğretmen Okulunu bitirdikten sonra bütün Yakutistan'ı 

baştanbaşa dolaşmış ve Saha dili, folkloru ve etnografyasıyla ilgili birçok malzeme toplamıştır. 

1925 yılında da Saxa Keskile"Sahaların Geleceği" adlı ilmi cemiyetin üyesi olmuştur. 1909'da 

kaleme aldığı "Lena'nın Hediyeleri" başlıklı uzun şiirinde Yakutistanın uçsuz bucaksız coğrafyasmı 

anlatmıştır. Saxa Caxtalların Metiriettere"Saha Kadınlarının Portreleri" (1904) adlı uzun şiirinde 

ise, Yoksul Saha halkının zor hayat şartlarını dile getirmiş, 1907'de Kaççagay Baay"Zengin Cimri" 

şiirini, 1910 yılında Oyun Tüle "Şamanın Rüyası" adlı şiirlerini kaleme almıştır. Bu şiirinde 

Kulakovskiy ülkesine birçok insanın göç ettiğinden bahisle yakında Yakutistanın bir sömürge ülkesi 

haline geleceğini ve buna karşı hazırlıklı olunması gerektiğini ifâde etmiştir. Yazarın 1912 yılında 

büyük bir toplantıda Yakutskay İntelligentsii "Saha Aydınlarına" adlı tebliği yasaklanarak uzun 


I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans: 

 

TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (I hissə) 



 

 

 



 

 

 



63

müddet el yazısıyla kalmış, ancak, 1992 yılında basılabilmiştir. Yazar, bu makalesinde ülkenin 

sosyal ve ekonomik şartlarından kurtulabilmek için hangi yolların izleneceği yönünde düşünceler 

öne sürmüş, Sahaların geleceği konusunda bütün aydınların ve halkın birlikte karar vermeleri 

gerektiğini belirtmiştir. 

Yazarın diğer eserleri arasında İtirik Burjua Irıata"Sarhoş Burjuvanın Şarkısı" (1915), Kuoarat 

Kırgıttara"Şehrin Kızları" (1916), Tıa Caxtara"Taşralı Kadın", Törüü Ilgıttan Tünneri 

Tölkölöx"Doğmadan Lanetlenmiş", Süühün Tuolbut Emexsin Irıata"Yüz Yaşındaki İhtiyarın 

Şarkısı", Sayın Keliite "Yazın Gelişi" (1924) "Kar-Buz Ülkesinin Ordusu" (1925), "Vapur", 

"Düşünce İle Aklın Tartışması" sayılabilir. Şiirleri Irıa-Xohoon adı altında 1924 ve 1925 yıllarında 

yayımlanmıştır. Yazar, 1926 yılında Bakü'de yapılan I. Türkoloji Kurultayı'na delege olarak 

katılmış, dönüşte uğradığı Moskova'da bilinmeyen bir sebepten hastalanarak 6 Haziran 1926'da (?) 

Moskova'da ölmüştür. Ancak, yazarın Kongreye katıldığına dair kesin bir bilgi yoktur. Bazı 

kaynaklara göre Kongreye katılmadan önce uğradığı Moskova’da ölmüştür (Şamilov Əli 

Hüseynoğlu, İnternet 1).Tebliğin yazımı biterken son dakikada Saha gazeteci ve yazar Çokuur 

Gavrilyev, kongreye katılamadan Moskova’da öldüğünü bildirmiştir. 

Yuriy Vasilyev, kurultaya katılan Saha delegasyonuyla ilgili bir belgesel hazırlamıştır. Fakat 

bu belgesel elimizde değildir

1

. Ayrıca Barahov’un yazdığı tahmin edilen “Итоги 1-го Всесоюзного 



Тюркологического съезда ("Хозяйство Якутии ", 1926, № 5, сс. 37-50. В публикуемых 

материалах сохранены стиль и орфография оригиналов) (İnternet 2) 

Sonuç olarak SSCB sınırları içerisinde yaşayan Türklerin 1939 yılından itibaren yeniden 

alfabe değişikliğine bırakılması bu kurultayda alınan kararları rafa kaldırdığı gibi Stalin’in ölümüne 

kadar bu kurultaydan bahsetmek de yasaklanmıştır (Kasımov,  2011,  s.  10). Bazı araştırıcılar 

kurultayı Moskova’nın bir fantezisi olarak kabul etse de (Kazımoğlu, 1999, s. 4; Şimşir, 1992, s. 

98) Bakü Türkoloji Kurultayı,  Türklük bilimi tarihinde kendisinden en çok bahsedilen 

toplantılardan biridir. Hakkında yapılan her bir çalışma kurultayın siyasi yönünü değerlendirmekle 

beraber Türkoloji tarihinde birçok ilklere imza attığı,  günümüzde bile önemli ve güncel meseleleri 

tartıştığı görülmektedir (Buran, 2009, s. 435; Buran, 2011,   s. 295; Hesenli, 1999, s. 7). Meseleye 

Sahalar açısından bakarsak, o günün olumsuz şartlarında binlerce kilometre öteden bu kurultaya 

katılan Sahaların ilim, siyaset ve edebiyat alanındaki bu dört mümtaz şahsiyeti sudan sebeplerle 

repressiyaya uğramıştır. Bugün Sahaların hürmetle andığı bu şahısların ruhları şad olsun. 

 

KAYNAKLAR 



1.

  (BTK) 1926 Bakü Türkoloji Kurultayı-Tutanaklar- (çeviri ve aktarma Kâmil Veli 

Nerimanoğlu, Mustafa Öner) TDK, Ankara 2008. 

2.

  Buran, A. (2009). Sovyet Türkolojisi ve Birinci Türkoloji Kurultayı.  Turkish Studies,  



3.

  4(3), 430-444. 

4.

  Ercilasun, Ahmet B.(1993) Örneklerle Bugünkü Türk Alfabeleri, Ankara. 



5.

  Kaluzunski, Stanislaw (1964) "Die Jakatische Literatür" Ph. T. F. c. İL s. 886-895, 

Wiesbaden. (tercümesi: Yüksel Baypınar. Türk Dünyası Edebivatı. s. 73-84, İstanbul 1991) 

6.

  Kasımov, C. (2011). Azerbaycan Folklorşünaslığı ve Sovet Totalitarizmi. Bakı: Nurlan  



7.

  Matbaası. 

8.

  Kazımoğlu S. (1999) “Alman Türkologları ve Birinci Bakü Türkoloji Kongresi. (Prof. Dr. 



Georg Jakob, Prof. Dr. Theodor Menzel, Prof. Dr. Paul Wittek)”, 1926 Baku Türkoloji Kongresinin 

70.  Yıl Dönümü Toplantısı Bildirileri  (29-30 Kasım 1996)  ss. 1-5)  Ankara: TDK Yayınları. 

9.

  Kazımoğlu Samir (1997) “Saha (Yakut) Türklerinin Edebiyatı”, Türk Toplulukları 



Edebiyatı, c.II, s 26-43, Ankara. 

10.


  Kirişçioğlu, Fatih (1998) “Saha (Yakut) Türkleri Edebiyatı “ , Türk Dünyası El Kitabı 

(Türkiye Dışı Türk Edebiyatları) , c.IV, Ankara, s.501–512. 

                                                            

1

 “Yakutistan Delegasyonu 1926 Bakü - Birinci Sovyetler Birliği Türkoloji Kongresinde” Modern Türklük Araştırmaları 



Dergisi Cilt 1 . Sayı: 1 . Kasım 2004, Ankara. 

I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans: 

 

TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (I hissə) 



 

 

 



 

 

 



64

11.


  Kirişçioğlu, Fatih (1999) “Saha Yerinde Alfabe Çalışmaları” , G.Ü. Gazi Eğitim 

Fakültesi Dergisi Himmet Biray Özel Sayısı, Ankara, s.122–129. 

12.

  Şimşir Bilal N. (1991) Azerbaycanda Türk Alfabesi Tarihçesi, Ankara. 



13.

  Şimşir, Bilal N. (1992) Türk Yazı Devrimi,   Ankara. 

14.

  Şimşir, Bilal N. (1995) “Türkmenistan'da Lâtin Alfabesine Geçiş Hazırlıkları”, Türk 



Dili, sayı: 518 s. 115–138, Ankara. 

15.


  Vasilyev Yuriy  (2007) “Yakut Edebiyatının Kurucularından Şair Anempodist 

Sofronov’un Doğumunun 120. Yıldönümü Kutlandı “Kardeş Kalemler Şubat 2007 s.89-90, Ankara. 

16.

  İnternet 1 http://www.trtazerbaycan.com/trtworld/az/newsDetail.aspx?HaberKodu= 



387533b2-d879-44d6-a156-087e8fba4d4b (Erişim 06.09.2016). 

17. İnternet 2 http://ilin-yakutsk.narod.ru/1999-12/50.htm (Erişim 08.09.2016). 

 

 

 



Məsud Mahmudov, fil.ü.e.d., prof. 

AMEA Nəsimi adına Dilçilik İnstitutu, baş elmi işçi  

masud@lan.ab.az  

 

I TÜRKOLOJİ QURULTAY VƏ AZƏRBAYCANDA LATIN QRAFİKALI ƏLİFBAYA 



KEÇİD TƏCRÜBƏSİ 

 

Türk xalqlarının həyatında ən mühüm tarixi hadisələrdən biri olan I Türkoloji Qurultayda 



əlifba məsələsi də ciddi müzakirə obyekti olmuşdur. Qurultay materiallarında türk xalqlarının vahid 

latın qrafikalı əlifbaya keçidi məsələləri geniş yer tutur. Etiraf etmək lazımdır ki, vahid əlifba 

problemi indi də ən aktual bir məsələ kimi müzakirə olunmaqdadır və hələ də həllini tapmamışdır. 

Türkoloji Qurultayın yeni latın qrafikalı əlifbaya keçid barədə qərarı yalnız qardaş Türkiyə və 

Azərbaycanda reallaşdırılmışdır. Məsələnin aktuallığını nəzərə alaraq Azərbaycanda latın qrafikalı 

əlifbaya keçid təcrübəsi ilə bağlı müzakirələr aparılması faydalı olardı.  

2001-ci ilin avqustunda müstəqil Azərbaycan Respublikasının həyatında mühüm bir hadisə 

baş verdi. Təxminən 10 illik keçid dövründən sonra 2001-ci il avqustun 1-dən Azərbaycanda 

bütövlükdə və tam şəkildə latın qrafikalı yeni Azərbaycan əlifbasına keçildi. Yeni əlifbaya keçidin 

müstəqil Azərbaycan Respublikasının ictimai-siyasi həyatında, yazı mədəniyyətinin tarixində 

olduqca mühüm hadisə olduğunu nəzərə alaraq 9 avqust 2001-ci il tarixli Prezident Fərmanı ilə 

avqust ayının 1-i Azərbaycan Respublikasında Azərbaycan əlifbası və Azərbaycan dili günü elan 

olundu. O vaxtdan hər il Azərbaycan əlifbası və Azərbaycan dili günü ən əziz bayramlardan biri 

kimi qeyd olunur.  

Azərbaycan əlifbasının tarixini türk kontekstində araşdırmaq lazımdır. Arxeoloji qazıntılar 

zamanı eramızdan əvvəl V əsrdə hun yazıları aşkar edilmişdir. Həmin yazılar əski göytürk 

yazılarından qrafik cəhətdən fərqlənmir. Eramızın VI əsrinə aid tarixi mənbələrdə qədim türk 

əlifbası haqqında məlumatlara rast gəlinir. Müxtəlif ərazilərdə qeydə alınmış göytürk abidələri isə 

VII-VIII əsrlərə aid edilir. Sibirdə Orxon-Yenisey çayları ərazilərində türk sərkərdələrinin şərəfinə 

ucaldılmış qəbrüstü kitabələr qədim türk əlifbası ilə yazılmışdır. 

Ərəb istilası dövründə İslam dini ilə bərabər ərəb qrafikası da geniş yayılmağa başladı. VII 

əsrdən başlayaraq tədricən bütün müsəlman dünyasında bu əlifbadan istifadə olunmağa başladı. 

Azərbaycanda ərəb əlifbası min ildən yuxarı istifadə olunmuş, bu qrafika ilə xeyli elmi əsər, tarixi 

xronika, ədəbi-bədii nümunələr yaranmışdır. Lakin, bu əlifbanın türk dillərinə, o cümlədən 

Azərbaycan dilinə yaramadığı danılmaz faktdır. Təsadüfi deyil ki, görkəmli Azərbaycan 

mütəfəkkiri, ictimai xadim, Azərbaycan dramaturgiyasının banisi Mirzə Fətəli Axundov (1812-


Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   94




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin