Kader beni, iki Alman devletinin tam sınırları üzerinde bir kasabada, Braunau am Inn'de



Yüklə 1,96 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə20/30
tarix31.12.2021
ölçüsü1,96 Mb.
#49735
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   30
Adolf Hitler - Menim mubarizem

malıdır ki, tek bir amaç, ancak [ek bir cemiyet tarafından takip edilmelidir. Di er 
cemiyetlerin bu amaca katılmaları pek akla uygun gelmez. Gaye yahut hedef, ilk önce tek bir 
grup tarafından tespit edilir. Bir  ahıs, bir hakikati meydana çıkarır, belirli bir meselenin 
halini uygun görür, bir hedef ortaya koyar ve hedefinin gerçekle mesini sa layacak bir 
hareket meydana getirir, i te böylece bir cemiyet veya partinin programı mevcut hatalı gidi i 
düzeltmekten veya gelecekte bazı yenilikler yapmaktan ibarettir. Hareket bu  ekilde meydana 
gelince, hareketi meydana getirenin bir kıdem hakkı bulunur. Tarih nazarı itibaren alınacak 
olursa, bu hareketin, di er aynı karakterdeki hareketler tarafından takıp edilmesi icap eder. 
Di er hareketler, ilk hareketin arkası sıra yürüyerek, o hareketin kuvvetlenmesine yardımcı 
olurlar. Bu tabiidir ve mantık bunu icap ettirir. Böyle yapılırsa ortak hedefin gayenin lehine 
olur. 
Özellikle aydın kafaların yeni partiye dahil olmaları ile ortak hedef zafere daha kolay ula ır, 
ilerde, tek bir maksat takip eden bir hareket meydana getirmek akla uygun ve mertçe bir 
davranı  olur. 
Fakat bu söylediklerim bu biçimde olmuyorsa bunun sebebi iki tanedir. Birincisine "feci" 
demek zorunda kalıyorum, ikincisi, üzülerek söyleyeyim insanın kı ili indeki zaaftır. 


Beni feci deme e sevkeden durum,  öyledir: insanlar ço u zaman ortak bir dâvanın pe inde 
oldukları halde, bir küme durumuna gelip, soruna dört elle sarılmazlar. Bu feci sonucun 
sebebi  udur. Büyük çapta her türlü hareket, ancak uzun zamandan beri insanların kalplerinde 
mevcut olan bir temenninin ve o kalplerde sükût içinde uyuyan ate li bir arzunun tespit 
edilip,gerçekle tirilmesidir. Asırlar boyunca, insanlarla belirli bir dâvanın hallini arzu ederler, 
tahammül edilemez devamlı bir vaziyetten acı çekerler de, kendileri için kutsal olan eylemin 
gerçekle mesine yardımcı olmazlar. Böyle sıkıntı içinde bulunup, acı çeken ve bu duruma bir 
hal çaresi bulmak için icap eden harekete giri mek cesaretini göstermeyen milletlere ancak 
âciz vasfı verilir. 
Bir milletin ya amsal kuvvetini ve bu kuvvet tarafından teminat altına alınan hayat hakkını, 
günün birinde, Allah'ın lütfuyla, yapılması icap eden i i ba arabilecek kabiliyete sahip bir 
kimse çıkarsa bundan daha iyi ve daha hayırlı bir tesadüf olamaz. Binlerce insanın, büyük 
çaptaki sorunlardan bir bölümünü çözümlemek için dünyaya getirildiklerini sanmaları 
mümkündür ve ola andır. Bazen Tan-rı'nın aynı zaman içinde, bir davanın halli için çe itli 
insanlar ortaya çıkardı ı ve nihai zaferi, kuvvetlerin serbest bir faaliyet içinde bulundu u 
sırada en kuvvetliye, en çok lâyık olana kazandırdı ı ve böylece o kimseye davayı halletme 
vazifesini verdi i de görülmü tür. Asırlar boyunca, dini hayatlarından memnun olmayanlar, 
kendi dinlerinin  eklini de i tirmek istemi lerdi. Bu manevi hareketi" neticesi olarak 
toplulukların içinden, fikir ve bilgileri itibariyle, bu dini buhrana iyi bir reçete yazmaya aday 
olduklarına inanan, yeni bir görü ün peygamberleri veya hiç olmama, mevcut inanı ın 
kar ısında olan birkaç insan çıkmı tır. Bu i te de Tanrı, en kuvvetliyi, ı n büyük görevi 
yapmaya memur etmi tir. Kritik nokta buradadır. I >ı ger insanlar, Tanrı'nın lütfuna eri mi  
böyle bir kimseye pek geç teslim olurlar. Hattâ birçok kimse, kendini en az onun kadar hak 
sahibi sanır ve sorunu çözümlemeye en az onun kadar kendini yet kili ve yetenekli kabul eder. 
Günümüzdeki insanlar ise, büyük davanın ancak büyük liderlerin çözümlemeye ehil 
olduklarını ve ken dilerinin bu kimseye yardımcı olabileceklerini anlamayacak kadar 
âcizdirler. 
undan dolayı, hemen hemen her devirde çe itli kimseler tarih sahnesine çıkar, birbirlerine 
benzeyen birtakım hareketler meydana getirirler. Bu durum kar ısında halk açık bir temenni 
göstermekten uzak kalır. Halkta dâvaların tamamına dair bir fikir vardır. Fakat, halk, ideal ve 
temennilerin özü hakkında açık ve net bir fikir üretmekten mahrumdur. 
Bu i te feci olan taraf, iki ayrı kimsenin aynı maksada do ru tamamen farklı yollardan ve 
birbirlerinden habersiz olarak gayret göstermeleridir. Bu gibi kimseler, ki isel görevlerine 
kar ı en temiz bir imanla ve canlı bir  ekilde, di er kimseleri nazarı itibara almadan, kendi 
yollarında yürümeyi mecbur hissederler. Feci olarak görünen bir ba ka durum da, böyle 
siyasal hareketler ya da böyle dinsel grupla malar, bir devrin genel e ilimlerinden do dukları 
için, çalı malarını aynı yönde yürüttükleri halde, birbirlerine kar ı ba ımsız olarak 
örgütlenmeleridir. 
Pek açıktır ki, çe itli yollar üzerinde da ılan bu kuvvetler tek bir kuvvet halinde bir noktada 
birle ecek olursa ba arı ihtimali çok daha çabuk ve muhakkaktır. Fakat bugüne kadar yapılan 
i  böyle olmamı tır. 
Tanrı, yanılmaz mantıkla ve kesin olarak hareket eder. Çe itli kümeleri birbirleri ile rekabet 
etmede serbest bırakır ve onlara zafer u runda mücadele etmelerine izin verir. Fakat en 
sonunda, kısa ve emin yolu seçmi  olan hareketi amacına ula tırır. 
Birbiri ile kar ı kar ıya gelen kuvvetler serbest bir  ekilde rekabete giri mezlerse ve en büyük 
karar, ma rur kimselerin doktrinler hükümlerinden kurtarılıp, açık bir ba arının sa ladı ı 
itiraz kabul etmez delil ve ispatla verilmezse, iyi ve ba arıya giden en kısa yolun hangisi 
oldu u dı ardan tespit edilemez. Keza bir hareketin zirveye çıktı ı ve faydalı oldu u ancak 
ba arısı ile ölçülebilir. Sonuç olarak, çe itli gruplar, çe itli yollardan aynı amaca do ru 
yürürlerse, çevrelerinde gerçekle tirilmi  olan e  çalı malara tanık ve vâkıf olduktan sonra, 


kendi yollarının de erinin ne oldu unu incelemeksizin bu yolu mümkün oldu u kadar kısalt-
maktan ve enerjilerini en yüksek dereceye çıkararak amaçlarına en kısa zamanda ula maktan 
geri kalmayacaklardır. 
Bu rekabet sonunda her mücahidin seviyesi yükselir, insanlık birçok geli mesini neticesiz 
kalmı , birkaç te ebbüsten çıkan derslere borçludur. Nihayet takip edilecek en iyi yolun 
tespiti, önceleri bize feci gibi görünen ve ferdi,  uursuz ve sorumlu olmayan unsurların ilk 
da ınıklıklarından ibaret olan bir vaziyetin neticesi oldu una varılır. 
Almanya'nın meselesini halletmek için mümkün olan bütün vasıtaları tetkik ettikten sonra, 
tarih bunlardan aynı anda istifade edilmesi icap eden iki tanesini muhafaza etmi tir. Bu iki 
esaslı eylem ve iki çözüm çaresinin önderleri Avusturya ile Prusya idi. Yani Habsbourglar ve 
Hohenzollemler. 
Aynı zamanda bu yollardan birinin ya da ötekinin bütün kuvvetlerle birle tirilerek takip 
edilmesi gerekti ine hükmediliyordu. O zaman, Avusturya'nın takip etmekte oldu u yoldan 
gidilecekti. Keza o günlerde en büyük kuvveti Avusturya te kil ediyordu. Fakat, 
Avusturya'nın takip etti i maksat ise bir Alman Reich'i meydana getirmek de ildi. Kuvvetli 
bir Alman birli inin kurulmasına imkân verecek hâdise milyonlarca Almanın, kalpleri 
kanayarak, üzüntü duydukları bir  ekilde meydana geldi. Bu hâdise, karde ler arasındaki 
kavgamızın en yeni ve en korkunç belirtileri olarak de erlendiriliyordu. Çünkü, gerçekte 
Alman imparatorlu unun tacı, daha sonraki günlerde sanıldı ı gibi Paris civarında de il, daha 
sonra tahmin edildi i gibi Königgratr'da ezildi. Alman Reich'ının kurulması mü terek yollara 
uygulanan bir mü terek iradenin meyvesi olmadı. Bu gaye daha ziyade hegemonya u runda 
uurlu, ço u zaman da  uursuz bir mücadelenin neticesi oldu. Nihayet, bu mücadeleden 
Prusya galip çıktı. Bu neticeyi, iki yüz sene önce bir gün Habsbourgların de il de, 
Hohenzollernlerin, yani Prusya'nın yeni Alman Reich'nın çekirde i, kurucusu ve hamisi 
olaca ını kim tahmin edebilirdi? Fakat, kaderin böyle olmasıyla daha iyi netice alındı ını da 
kim inkâr edebilir? Veyahut bugün çürümü , kokmu , ahlâkı bozulmu  bir hanedan temeli 
üzerine kurulan bir Alman Reich'ını kim dü ünebilir? 
Biz burada "hayır" diyece iz ve sözümüze  öyle devam edece-giz.. 

Yüklə 1,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin