Kader beni, iki Alman devletinin tam sınırları üzerinde bir kasabada, Braunau am Inn'de



Yüklə 1,96 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə26/30
tarix31.12.2021
ölçüsü1,96 Mb.
#49735
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30
Adolf Hitler - Menim mubarizem

olduklarına dair milletimizin gözünü açmalı ve ona  imdiki dünyanın gerçek dü manının kim 
oldu unu hatırlatmaktan geri kalmamalıdır, insanlı a fenalık yapan dü manın üzerine 
herkesin hiddetini yöneltmeli ve bütün felâketlerimizin gerçek sebebinin o oldu unu 
göstermeliyiz. 
Memleketimiz can dü manının kim oldu unu bilmeli ve tarafımızdan bu dü man aleyhine 
idare edilen mücadele di er milletlere sava çı ve saf insanlı ın selâmeti u runda tutacakları 
yolu gösterecek yeni zamanlar müjdecisi bir yıldız niteli inde olacak biçimde hareket 
etmelidir. Akıl rehberimiz, irade kuvvetimiz olsun! Hareket ve davranı larımızı emreden 
mukaddes vazife bize sebat ve devamlılık versin, imanımız bizim için bir koruyucu ve en 
yüksek hâkim olarak kalsın.  


 
 
 
 
BÖLÜM 27 
iki dü ünce beni Almanya ile Rusya arasındaki münasebetleri özellikle dikkatli bir surette 
inceleme e sevk ediyordu. 
A) Önce Alman dı  politikasının en kesin  artları bahis konusudur. 
B) Bu sorun, genç Nasyonal Sosyalist Partısi'nin basireti ve uy-
1
 gulamasındaki isabeti 
hakkında bir ölçü te kil etmektedir. .        Özellikle ikinci nokta, itiraf etmeliyim ki, çok kere 
içime acı f"bir endi e dolduruyor. Genç hareketimiz fertlerim lakaytlar sahasın-"dan ve çok 
nefret edilen doktrinler arasından temin eder. Binaenaleyh bir adam üzerinde dı  politikanın 
anla ılması hususunda, evvelce mensup oldukları siyasi veya doktrinler mahfillerin kasti ka-
rarlarının ve zayıf fikirlerinin tesir yapmakta devam etmesi pek tabiidir. Bunların, bu kabil 
meselelere dair almı  oldukları dersler ne kadar zararlı olursa olsun sa duyu sayesinde, hiç 
olmazsa kısmen, o derslerin telâfi ve tamir edilmi  olması nadir de ildir. O zaman, evvelce 
tesir yapan nüfuzun yerine daha iyisi ikâme edilmesi kâfidir. Çok kere, muhafaza 
edebildikleri sa lam e ilimlerin ve canlı içgüdünün en faydalı müttefikler meydana 
getirdikleri görülür. Öte yan-, dan terbiyesi çılgınca ve mantıksız olan ve bununla beraber 
içgüdüsünün son kalıntılarını da objektiflik mihrabı üzerinde feda etmi  , bulunan bir adamı 
siyasi dü üncelerin içine çekebilmek, çok daha zordur. Bizim aydın denilen çevrelerimize 
mensup olan kimseleri ' kendi çıkarları ve dı ta milletlerinin menfaatleri lehinde vaziyet 
alma a sevk etmek gayet zor bir i  te kil ediyor. Bunların üzerinde yalnız gayet garip 
dü üncelerin ve zanların ezici a ırlı ı hüküm sürmez. Bunlar devamlı olmak içgüdüsünün 
hamlelerim takipte a ırı bir mahrumiyet içinde kalmı lardır. 
Nasyonal Sosyalist Hareket, bu adamlarla çetin mücadelelere katılmak zorunda bulunuyor. 
Bunlar üzücü mücadelelerdir. Çünkü, bu adamlar, ne yazık ki, büyük acizliklerine ra men çok 
kere fevkalâde bir gurur ve büyüklük ile doludurlar. Bu yüzden ba kalarına, hatta 
kendilerinden daha yüksekte olanlarla ili ki kursalar bile, bütün adalete ra men, yukarıdan 
bakma a e ilim gösteriyorlar. 
Her  eyi herkesten iyi bilen bu ma rur kimseler so ukkanlılıkla bir  eyi incelemekten veya 
tartmaktan âcizdirler. Halbuki dı  politikada herhangi bir  eye te ebbüs veya herhangi bir  eyi 
gerçekle tirmek için bu esaslı bir  arttır. 
Bu çevreler, bizim dı  siyasetimizi gayet felâketli bir surette idare ettikleri, milletimizin ırkçı 
menfaatlerini her türlü etkileyici savunmadan uzakla tırıp kendi garip ideolojilerinin 
hizmetine soktukları için, dı  politikamızın en önemli meselesi, yani Rusya'ya kar ı olan 
durumumuzu, taraftarlarımın önünde, özellikle itina ile inceleme e kendimi mecbur 
görüyordum. Bunu herkesin anlaması için icap etti i nispette ve bu eserin çerçevesinin müsait 
oldu u derecede yapaca ım. Bu münasebetle a a ıdaki  u dü ünceyi ileri sürece im. 
E er, dı  siyaset deyimi ile bir milletin bütün dünya ile münasebetlerinin düzenlemesini 
anlarsak, bu tanzim i i tamamen açık vakalara tâbi bulunur. Biz Nasyonal Sosyalistler ırkçı 
bir devletin dı  politikası hakkında  u prensibi ilân edebiliriz. 
Irkçı devletin dı  politikası, bir taraftan nüfusun adedi ve di er taraftan topra ın geni li i ve 
de eri arasında sa lam hayat yetene ine sahip, tabii "kanunlara uygun bir ili ki kurarak bu 
dünya üzerinde ya ama  artlarını sa lamalıdır. Bundan ba ka sa lam ili ki diye öyle bir 
durum kabul edilebilir ki, bu da bir milletin devamlılı ını kendi topraklarının kaynakları ile 
sa lamasıdır. Ba ka herhangi bir rejim asırlarca devam etse bile aklı selime uyamaz. Bu bir 
millet için mahvolmak de ilse bile, büyük zararlara sebep olur. 
Yeryüzünde yeterli bir alan, bir milletin ya ama hürriyetini temin eder. 


Iskan edilen bir arazinin geni li i hakkında zamanın  artlarına ve tarımsal üretimin, nüfus 
sayısı ile oranına göre hüküm verebiliriz. Çünkü, "Almanya'nın antla malar politikası" 
bölümünde açıkladı ım gibi, her devletin toprak geni li inin önemine, askeri ve siyasi 
bakımdan ehemmiyeti de eklenir. Bir millet, mevcut topra ının geni li i ile mai etinin temin 
edildi ini gördü ü zaman, mevcut topra ının güvenli im garanti etmek mecburiyetindedir. 
Bu garanti, devletin siyasi kudret ve kuvvetinin toplamından do ar. Kuvvet ve kudret onun 
co rafi durumunun, askeri kıymetinin do rudan do ruya neticesidir. 
Alman Devleti kendi gelece ini ancak bir dünya devleti sıfatı ile dü ünebilir, iki bin yıla 
yakın bir zaman içinde, az çok ba arılı dı  politika faaliyeti adını vermemiz gereken 
milletimizin menfaatlerini idaresi bakımından dünya tarihinde bir parçayı te kil ediyorduk. 
Biz bile buna  ahit olmu tuk. Çünkü, 1914'ten 1918 yılına kadar devam eden büyük 
milletlerin mücadelesi, Alman milletinin dünya üzerinde varlı ı için bir mücadeleden ba ka 
bir  ey de ildi. Biz, bu olaya Dünya Sava ı diyoruz. Alman milleti bu kavgaya sözde bir 
dünya devleti gibi giri ti. "Sözde" diyorum; çünkü gerçekte bir dünya devleti de ildi. 1914'te 
yüzölçümü ile nüfusu arasında ba ka bir münasebet mevcut olsa idi, Almanya gerçekten bir 
dünya devleti olacaktı ve sava , di er sebepler vazgeçerse, müsait bir neticeye ula acaktı, i in 
içine karı an olmasaydı ne gibi neticeler meydana gelecekti? Bunu göstermek benim vazifem 
de ildir, buna niyetim de yoktur. Fakat, vaziyeti hiç süslemeden bütün sadeli i ile izah etme i 
ve hiç olmazsa Nasyonal Sosyalist Partisi için de gerekli olan  eyler hakkında daha açık bir 
görü  için endi e verici zayıf noktalar üzerinde durmayı mutlaka gerekli sayıyorum. Bugün 
Almanya bir dünya devleti de ildir. Geçici askeri zaafımız ortadan kalksa bile, artık böyle bir 
unvan iddia edemeyiz. Nüfusunun, yüzölçümüne nispeti bakımından  imdiki Alman Reich'i 
gibi üzüntü verici bir varlı ın dünya üzerinde ne önemi olabilir? Dünyanın her parçasının 
yava  yava  bir devlete ba landı ı bir devirde bu devletlerden bazıları hemen hemen koca 
kıtaları ihtiva ederler, ba ehri ancak be  yüz kilometre kare olan gülünç bir dünya 
devletinden bahse imkân yoktur. 
Yalnız toprak görü ünü ele alırsak, Alman topraklarının yüzölçümü dünya devletleri adı 
verilen, devletlere göre tamamıyla ortadan kaybolur, ingiltere bunun aksine bir delil diye ileri 
sürülmemelidir. Çünkü ingiliz anavatanı gerçekte Dünya ingiliz imparatorlu unun büyük 
ba kentinden ibarettir. Bu imparatorluk hemen hemen yeryüzünün dörtte birini kaplar. 
Bundan ba ka, her  eyden önce Amerika Birle ik Devletleri'ni, Rusya'yı, Çin'i birer dev 
devlet saymalıyız. Bunlarda öyle toprak te ekkülleri bahis konusudur ki, yüzölçümleri  imdiki 
Alman imparatorlu u topra ından on kere fazladır. Fransa bile bu devletler arasında 
sayılmalıdır. Ordusunu, gittikçe artan bir ölçü içinde büyük imparatorlu unun renkli 
ahalisinin kaynakları sayesinde kuvvetlendirmesinden ba ka, zenciler tarafından istilâsının 
Avrupa toprakları üzerinde bir Afrika devletinin do masından gerçekten söz edebilecek bir 
biçimde seri ilerleme göstermesi de bunda rol oynuyor. Bugünkü Fransa'nın sömürge 
politikası, eski Almanya'nın politikası ile mukayese edilemez. Fransa'nın geli mesi  imdiki 
tarzda üç yüz sene daha devam edecek olursa son Fransız kanı, kurulmakta olan Afrikalı ve 
Avrupalı melez devletin içinde ortadan kalkacaktır. Rhinden Kongo'ya kadar uzanan ba ımsız 
bir yerle me arazisi vücut bulacak ki, bu saha, devamlı bir melezle menin etkisi altında a ır 
a ır te ekkül eden a a ı bir ırk ile dolacaktır, i te Fransız sömürge politikasını, eski Alman 
politikasından ayıran nitelik budur. Alman sömürge politikası, bütün yaptıklarımız gibi hep 
yarı tedbirlerden ibaretti. Ne Alman ırkının iskân toprakları geni letildi, ne de canice olmakla 
beraber zenci kanma müracaat suretiyle Reich'ın kuvvet ve kudretini takviye etmek 
te ebbüsüne kalkı ıldı. Do u Alman Afrika'sının Ascaris'leri bu yolda korkak bir tecrübe 
te kil etmi lerdir. Gerçekte bu kuvvetler, yalnız sömürgenin savunmasına hizmet ettiler. Zenci 
askerleri Avrupa'da bir harekât sahnesine nakletmek fikri, Dünya Sava ı sırasında 
imkânsızlıklar istisna edilirse, müsait fırsatların do abilece i dikkate alınmadı ından proje 
halinde bile hiçbir zaman mevcut olmamı tır. Oysa bu husus öteden beri Fransızlarda 


sömürge faaliyetlerinin derin sebeplerinden biri olarak kabul edilmi tir. Bugün yeryüzünde 
birtakım devletler görüyoruz ki, bazıları nüfuslarının miktarı ile Almanya'ya kar ı üstün 
geliyorlar. Bu devletler üstünlüklerinin belli ba lı sebeplerini özellikle yüzölçüm-lerinin 
geni li inde buluyorlar. Alman imparatorlu u ile di er dünya devletleri arasındaki arazinin 
yüzölçümü ve nüfusu bakımından mukayeseleri hiçbir zaman bize bugünkü kadar gayri 
müsait gelmemisti. Me er ki, iki bin sene geriye, tarihimizin ba langıçlarına y\ den o 
zamanlar taptaze bir millet idik; harap olmak üzere bulunan büyük devletlerden mürekkep bir 
âleme ate li bir hamle ile giriyor dük. Bu devletlerden sonuncusunu, Roma'yı yıkma a yardım 
ettik. Bugün kurulu  halinde bulunan büyük ve kuvvetli devletlerden mürekkep bir alemde 
ya ıyoruz. Bunların arasında bizim kendi imparatorlu umuz, her gün bütün önemim 
kaybedecek kadar geriliyor. Bu acı gerçe i sükûnet ve so ukkanlılıkla göz önünde tutmamız 
lâzımdır. Nüfus ço unlu u ve yüzölçümü bakımından Alman  mparatorlu u ile di er 
devletleri yüzyıllar arasındaki halleri ile takip etmemiz, kar ıla tırmasını yapmamız 
gerekmektedir. Biliyorum ki, o zaman herkes kendi görü lerini açıklarken söyledi im dü-
üncelere büyük bir üzüntü içinde varacaktır. Almanya artık bir dünya devleti de ildir. Askeri 
durumun kuvvetli veya zayıf olmasının bu hususta bir önemi yoktur. Biz artık yeryüzünün 
ba ka hiçbir devletiyle mukayese edilemeyiz. Bu bizim dı  siyasetimizin açıktan açı a 
alçakça bir hareketin sonucudur. Belirli bir amaca ba lılı ın ürünüdür. Sözün kısası sürekli 
ya ama duygularının kaybedilmesi sonucu ortaya çıkan durumdur. E er Nasyonal Sosyalist 
Hareket tarih huzurunda milletimiz lehinde büyük bir kutsi vazifesinin tasdik ve kabulünü 
gerçekten üretim etmek isterse; yeryüzünde Alman milletinin gerçek durumunu tamamen acı 
bir biçimde oldu una kanaat getirerek  imdiye kadar Alman milletinin dı  politikasına 
rehberlik etmi  olan  uursuzlukla ve basiretsizlikle mücadeleye gi-ri melidir. O zaman 
"geleneklere" ve "batıl fikirlere" hiç önem ve de er vermeden, milletimizi, kuvvet ve 
kudretimizi bir araya toplamak cesaretini bularak, onu  imdiki dar yuvasından çıkaracak ve 
yeni topraklara götürecek ve bu suretle yeryüzünden kaybolmak veya ba kalarının esareti 
altına girmek tehlikesinden kurtaracak yola sokmalıyız. Nasyonal Sosyalist Hareket 
nüfusumuzun toplamı ile topra ımızın yüzölçümü arasındaki nispetsizli i ortadan kaldırma-
sında tarihi geçmi imizle hiçbir çıkar yolu olmayan  imdiki aczimiz arasındaki uçurumu 
açıklamaya çalı malıdır. Yüzölçümü tıpkı geçinme kaynakları gibi siyasal kuvvet ve kudretin 
istinat noktası telâkki edilir. Bu yeryüzünden en yüksek insanlı ın muhafızları olarak bizlerin 
en büyük görevlerle de yüklü bulundu umuzu idrak etmeliyiz. Alman ırkının  uurunu vermek 
hususunda ne kadar rne gül olur ve köpek, beygir ve kedi yeti tirmekten ba ka kendi kanı-
mıza da merhamet edersek, bu görevi o kadar mükemmellikle yerine getirmi  oluruz.  imdiye 
kadar takip edilen Alman dı  politikasına ehliyetsiz ve kör vasfını verdi im zaman, bunun 
delilini bu politikanın hakikaten yoklu u ortaya koymaktadır. E er, milletimiz fikir 
bakımından küçülmü se veya korkak bir hale gelmi se yeryüzündeki mücadelesinin sonuçları, 
bugün gözümüzün önünde bulunan sonuçlardan daha kötü olamazdı. 
Hattâ sava tan evvelki son on yıl içindeki geli me bizi bu konuda yanıltmamalıdır. Çünkü bir 
imparatorlu un haddi zatında kuvvetim ölçmek kabil de ildir. Bu, yalnız ba ka devletlerle 
mukayese edilerek yapılabilir. 
Böyle bir kıyas ise, di er devletlerin kuvvet ve kudretinin artması, daha muntazam ve daha 
önemli sonuçlara ba lı oldu unun bir delilini elimize verir. 
Bu  artlar altında Almanya, görünen yükseli ine ra men, gerçekte di er devletlerden gittikçe 
daha çok uzakla ıyor ve çok arkada kalıyordu. Sonuçta fark, bizim zararımıza olarak 
artıyordu. Hattâ nüfus artı ı bakımından da, aradaki fark gittikçe büyüyordu. Milletimiz  üphe 
yok ki kahramanlık yönünden bu dünyada hiçbir milletten geri kalmamı tır. Her  ey hesaba 
katılırsa, milletimiz, kendi varlı ını devam ettirmek için, yeryüzünde herhangi bir millette e i-
ne rastlanmayan kan fedakârlı ında bulunmu tur. Bu fedakârlıklar bo a gitmi se, sebebi fena 
kullanılmı  olmalarıdır. Aynı dü ünceyi takip ederek, bin seneden beri Almanya'nın tarihini 


esaslı surette inceledi imiz, onun bütün sava larına ve sayısız kavgalarına hayalimizde bir 
geçit resmi yaptırdı ımız ve  imdi meydana çıkmı  kesin sonuçları tahlil etti imiz zaman, bu 
kan denizi içinden yalnız üç olayın yükseldi ini görürüz. 
Bu olayları dı  politikada ve kısaca bir tabir ile politikada basiretli bir hareketin devamlı 
emareleri gibi telâkki edebiliriz. 
A) Do u sınır vilâyetinin kolonize edilmesi ki özellikle Baiouva-resler tarafından yapılmı tır. 
B) Elbe'nin do usundaki yerlerin fethi ve oralara nüfuz edilmesi. 
C) Prusya, Brandebourg, Hohenzoller Devleti tarafından meydana getirilen te kilât ki yeni bir 
imparatorlu un modeli ve çekirde idir. Bu vakalar gelecek için verimli derslerle doludur. Dı  
siyasetimizin ilk iki büyük ba arısı en devamlıları olarak kalmı tır. Bunlar olmasaydı 
milletimiz artık hiçbir rol oynayamayacaktı. Bunlar gittikçe artan nüfus ile topra ı dengeli bir 
halde bulundurmak için yapılmı  ilk te ebbüstür. Ne yazık ki, bizim Alman tarihçileri eskiler 
için e siz bir önemi olan fakat, ba arılı olmayan bu kudretli icraatı gerçek de erleri ile takdir 
edememi lerdir. Aksine tarihçilerin, mümkün olan  eyleri övmeleri, garip kahramanlıklar ve 
milletin gelece i bakımından önemsiz kalmı  birçok sava lan ve kavgaları göklere 
çıkarmaları gerçekten bir felâket sayılabilir. Siyasi faaliyetimizin üçüncü ba arısında Prusya 
Devleti'nin kurulu unda ve bundan sonra devlet hakkında özel bir inanı ın do u unda Alman 
ordusunun mevcut durum ve  artlara uygun ve te kilâtlı bir  ekil altındaki devamlılı ının ve 
kendi kendisini savunma duygusunun rolü büyüktür. Ki isel savunma duygusunun milli 
savunma zorunlulu u duygusuna dönü mesi, devletin bu  eklinden ve bu görü ünden ileri 
gelmi tir, ihtiva etti i ırkların çe itli olu unun semeresi olan ferdiyetçili in ifratı ile ayrılık 
içinde kalan Alman ırkı, Prusya ordusunun disiplini sayesinde çoktan beri kendisi için yabancı 
bir hale gelmi  olan te kilât sorununun hiç olmazsa bir kısmını tekrar çözümledi. Ba ka 
ırklarda esasen sürü birli inin içgüdüleri içinde var olan  ey, bizim milli toplulu umuzda 
askeri terbiye gibi suni bir yol ile telkin edilmi tir. Onun için mecburi askerli in kaldırılması 
bizim için pek kötü neticeler tevlit etmi tir. Daha on Alman nesli, askeri bir e itim almadan, 
ırk ve felsefi dü üncelerin farkına varmadan müstakil birer fert haline getirilecek ve Alman 
ırkı artık bir medeniyet gübresinden ibaret kalacak ve nihayet temiz kanının son kalıntısı da 
içimizde mahvolup sönecektir. Irkımızın bin yıllık siyasi kazancını, bizden ziyade 
dü manlarımız daha iyi anlamı  ve takdir etmi lerdir. Irkımızın en temiz milyonlarca evlâdını 
kapıp alan ve bir sonuç alınamayan e siz kahramanlıklar bugün kulaklarımızı hâlâ 
u uldatıyor. 
Bugünkü ve gelecekteki davranı larımız için, milletimizin kazanmı  oldu u gerçek ba arılarla 
milli kanın hiç faydasız tehlikeye atıldı ı hal ve  artları birbirlerinden ayırmak gereklidir. 
Biz Nasyonal Sosyalistler, hiçbir  ekilde bugünkü burjuva âlemimizin yersiz ve gürültülü 
vatanperverli ine i tirak etmemeliyiz. Özellikle sava tan önceki son geli menin gelece imizi 
bir parçacık bile bir kayıt altına almı  gibi dü ünmede dahi öldürücü bir tehlike vardır. Biz, 
yeniden dı  siyaset dü üncesinin  ampiyonu olmalıyız. Yani topraklarımızla nüfusumuzu, 
uyarlı bir biçime sokmalıyız. Evet! Bizim maziden ö renece imiz  eylerin hepsi siyasi 
hareket ve icraatımıza çifte bir hedef tespit etmektir: Dı  siyasetimizin gayesi olan toprak ve 
iç siyasetimizin amacı olan yeni bir felsefi doktrin. Arazi kazanmak davasının ahlâk 
bakımından ne dereceye kadar me ru oldu unun tayini konusu üzerinde kısaca duraca ım. Bu 
konu çok önemlidir. 
Sözde ırkçı muhitlerde kendim be enmi  gevezeler çıkıyor, Alman ırkına 1918 haksızlı ının 
tamirini tavsiye etme e u ra ıyorlar, i te bu sebeple ırkçı ki iler, bütün dünyaya güven 
vermeye kendilerini zorunlu görüyorlar. 
Ben,  unu söyleyece im: 1914 hudutlarını tekrar kurmak iddiası siyasi bir hezeyandır. 
1914'te Reich sınırlarının hiç de mantıki olmadı ı ayrı bir konudur. Bu sonuçlar, böyle bir 
giri imi gerçek bir cinayet gibi gösterirler. Gerçekte bu sınırlar Alman milliyetine mensup 
bütün insanları ihtiva etmiyordu. Strateji yönünden de akla uygun de ildir. Hatta amaç 


edinmeye ve dü ünceye dayanan siyasal bir hareketin sonucu da olamazlar. Sona ermemi  
mücadele esnasında geçici sınıflardır. Hatta kısmen bir rastlantı sonucudur. 
Alman tarihinin ba ka bir önemli yılı, haklı olarak, hem de çok daha haklı olarak ele alınabilir 
ve o günkü durumun yeniden sa lanabilmesi, bir dı  siyasetin uygulaması için amaç olarak 
gösterilebilirdi. Oysa burjuvalarımız, gelece e ait küçücük bir siyasi fikre mâlik de ildir. 
Onlar maziye, hem de en yakın maziye kapanıp kalırlar. Ba larını arkaya çevirdikleri zaman 
bakı ları kendi zamanlarından öteye uzanmaz. Tembel olu ları, onları belirli bir duruma ba -
lar ve bütün de i iklikler kar ısında direnirler. Gerçi bu kendini savunma ile ilgili faaliyet, 
hiçbir zaman basit bir inattan yukarı çıkmaz, i te bundan dolayı bu adamların siyasal 
ufuklarının 1914 yılından daha gerilere uzanamaması, tamamen akıl erecek bir durumdur. 
Fakat o günkü sınırların yeniden sa lanmasını siyasal çalı malarının amacı olarak 
açıklamakla, dü manlarımızın parçalanmak üzere olan antla malarını yeniden 
sa lamla tırıyorlardı. i te birbirinden çok farklı hedeflere yönelmi  olan devletlerin katılmı  
oldukları bir Dünya Sava ı'ndan sekiz yıl sonra, o günkü galipler antla masının hâlâ bir birlik 
içinde olabilmesi ve bu birli i koruya yukarıdaki sözlerimizle açıklanabilir. Bu devletlerin lu-
psı da, Almanya'nın yıkılmasından yararlandılar. 
Bizim güçlü olu umuzun yarattı ı korku, bu büyük drvlriln den her birinin hırs ve 
kıskançlı ını ortadan kaldırdı. Onlaı bı.-ıın Reich'ımızın mümkün oldu u kadar geni  bir 
bölümünü kalkınma ya kar ı en iyi bir garanti aracı addediyorlardı. Endi e içinde bulu nan 
vicdanları ve ırkımızın kuvvetine kar ı besledikleri korku bu gün bile bu ittifak üyelerini 
birle ik tutan en devamlı çimentodur. Biz, kendilerini fikirlerinden caydırmak için bir  ey 
yapmıyoruz Burjuvalarımız Almanya'ya siyasal program olarak 1914 sınırlarının yeniden 
sa lanmasını taahhüt etti i zaman, dü manlarımızın arasından çıkmak isteyenlerden her birini 
geri çekilmek zorunda bırakıyordu. Hepsi yalnız ba ına hücuma u ramaktan korkuyor. Her 
devlet bu parolanın kendisine ait oldu unu ve ondan tehlikeye dü tü ünü hisseder. Böyle bir 
parola iki kere mantıksızdır. 
1 -Çünkü bunu, toplantı ak amlarının romantizminden realiteye aktarabilmek için gerekli olan 
vasıtalara sahip de illerdir. 
- Çünkü bu sonuçlar gerçekten elde edilse bile, o kadar de ersiz olacaktır ki, milletimizin 
kanını yeniden tehlikeye sokmak zahmetine de meyecektir. 
Çünkü 1914 sınırlarının yeniden sa lanabilmesınin, kan dökmeden olabilece ine kimse 
ihtimal veremez. Yalnız birtakım saf dü ünürler, çocukça ve a a ılık davranı larla, ricalarla 
Versay Antla -ması'nm düzeltilmesinin mümkün olabilece i dü üncesi ile kendilerini 
avuturlar. 
Bizim siyasi adamlarımızın yarısı yalnız kurnaz unsurlardan olu ur. Bunlarda hiç karakter 
yoktur. Sözün kısası ırkımıza dü mandırlar. Di er yarısı ise, aptal, zararsız, nazik ve 
iyimserdir. 
Devletlerin sınırları hakkında artık prensler ve prenslerin metresleri pazarlık yapmıyorlar. 
imdi öteki milletlere tahakküm e den insafsız kozmopolit Yahudi sava ıyor. Hiç kimse 
bo azına sarıları bu eli kılıca ba vurmadan savu turamaz. Milletleri esaret altına almaya 
çalı an uluslararası dolaplara ve oyunlara bir hamlede meydan okuyabilmek, ancak milli 
ihtirasın bir noktada toplanan kuvveti ile mümkündür. Ancak böyle bir hareket kan 
dökülmeden meydana gelmez. Bu arada  unu belirteyim, Almanya'nın gelece i bu ce it siyasi 
oyunların dı ında en büyük fedakârlı ı gerektirdi i kanaati meydana gelse de, bu fedakârlık 
kavganın ona lâyık bir gaye u runda göze alınmasını gerektirir. 
1914 yılının sınırları Alman milletinin gelece i için hiçbir de er ta ımaz. Bunlar ne maziyi 
kurtarmak için bir teminattır ne de gelece i. Bu sınırlarla Alman milleti ne iç birli ini 
koruyabilir ne de yiyece ini sa layabilir. Bu sınırlar askeri açıdan ne iyi seçilmi , ne de güven 
verici sayılabilirler. Sözün kısası, bu sınırlar, bugün öteki dünya devletlerine, ya da gerçek 
dünya devletlerine oranla bulundu umuz durumu düzeltmez, ingiltere ile aramızdaki mesafe 


1914 sınırları ile kısaltılamayacaktır. Amerika Birle ik Devletleri'nin büyüklü üne 
eri ilemeyecektir. 
Fransa bile dünya politikasındaki öneminden esaslı bir de i iklik duymayacaktır. Kesin bir 
ey vardır: 1914 sınırlarım geri almak gayesiyle yapılacak giri im olumlu sonuç verse bile, 
böylece yeni bir kan alma i lemi yapılmı  olacaktır. Bu, o kadar  iddetli olacak ki, 
milletimizin bugününü ve gelece ini temin için yeni bir fedakarlı a katlanmak imkânı 
kalmayacaktır. Mühim olmasa bile böyle bir ba arı sarho lu uyla artık yeni gayeler 
aranmayacaktır. Çünkü "milli  eref ve haysiyet" tamir edilmi  ve ticari geli imin temini 
ihtimalleri 
belirmi  olacaktır. 
Biz Nasyonal Sosyalistler dı  politikamızın amaçlarına sarsılmaz biçimde ba lanmalıyız. Bu 
amaç Alman milletine dünyada hakkı oldu u araziyi temin etmektedir. Yalnız bu hareket kan 
dökmeyi, Tann huzurunda ve Alman milletinin süreklili i u runda kan dökmeyi mazur 
gösterebiliriz. Biz, dünyaya sürekli kavga bahasına her gün ekme imizi kazanmak için 
getirildik. Öyle yaratıklarız ki, hiçbir  ey bize kar ılıksız olarak verilmemi tir. Yeryüzünde 
hâkimlik vasfımızı zekâ ve cesaretimize borçlu olaca ız. Böylece bu sayede yeni topraklar el-
de etmeye ve bu yeni topraklan korumaya kadir olaca ız. 
Gelece in Almanya'sı binlerce yeni vatanda  vermeden tek bir vatanda ın kanı 
dökülmeyecektir. Alman köylü nesillerinin gürbüz evlatlarının üzerinde ço alaca ı topraklar; 
bizim kendi çocuklarımızın fedasını haklı gösterecekler ve dökülen kandan, milletimize 
yüklenen fedakarlıktan sorumlu olan ve hatta bundan dolayı kendi nesilleri tarafından itham 
edilen devlet adamlarının affedilmelerine sebep olacaklardır. Kötü ırkçı yazarların, toprak 
fethini insanlı ın kutsal haklarına bir tecavüz saydıkları için kar ılarına dikilece im. Bunların 
tahrik edece i kıpırdanı lar milletimizin dü manlarının i ine yarar. Bu tip heriflerin 
arkalarında kimlerin saklı oldukları bilinemez. Fakat bu katiller milletimizin hayati 
gereklerinin bir amaç etrafında toplama siyasetini dipten çürütmeye, ortadan kaldırmaya 
hizmet ve i tirak ederler. Alman sınırları ebedi siyasi mücadele için geçici sınırlardır. Çünkü 
hiçbir millet yeryüzünde yüksek bir irade, ya da hak dolayı-sı ile bir metrekarelik yere bile 
sahip de ildir. Almanya'nın sınırları ebedi ve siyasal mücadele sırasında kendim 
savunabilecek nitelikte ve geçici sınırlardır. Öteki milletlerin üzerinde oturdukları toprakları 
da sınırlayan çizgiler de böyledir. Nasıl yeryüzünün olu umu ancak bir aptala granit gibi 
de i mez görünebilirse, gerçekte yeryüzünün sürekli geli imi dı  görünümü itibariyle bir 
hareketsizlik arz eder. Bu geli im tabiat kuvvetlerinin arkası kesilmeyen faaliyetlerinin 
sonucudur. Bu hareketsizlik yarın daha etkili kuvvetler tarafından de i ebilir, ya da yok 
olabilir. Milletleri birbirlerinden ayıran sınırlar için de aynı  ey geçerlidir. Devletlerin sınırları 
insanların i idir ve onlarca de i tirilmi tir. 
Bir milletin çok geni  topraklar elde etmeyi ba armasından do an sonucu, sonsuza kadar 
kabul etmek zorunlulu u yoktur. Ancak olsa olsa, topra ı elde edenin güçlü olu u ve 
yenilgiye u rayanın zaafı ortaya çıkar. Bugün tahammül gösterilemeyecek kadar bir toprak 
parçası üzerinde sıkı ık bir durumda hapsedilmi  olan Alman milleti çok kötü bir gelece e 
do ru gidiyorsa, bu kaderin bir hükmü de ildir ve bu duruma kar ı ayaklanmak, kadere bir 
saldırı anlamına gelmez. Yüksek bir kudret, bir ırka, Alman ırkının sahip oldu u topraklardan 
daha çok yer vaadetmi tir. Atalarımız bugün üzerinde ya adı ımız topra ı Tanrı'dan bir ihsan 
olarak almı  de ildir. Onu, hayatlarını tehlikeye atarak fethetmek zorunda kalmı lardır. 
Bunun gibi, gelecekte de, ırkımıza toprak ve toprak ile beraber ya ama vasıtalarını verecek 
olan kuvvet, hiçbir zaman Tanrı'mn lütfü olmayacaktır. Bunu yalnız muzaffer kılıcın kudreti 
elde edebilecektir. 
Bugün hepimiz, Fransa ile hesapla manın gerekli oldu una inandı ımız kadar, e er dı  
siyasetimizin amaçları yalnız buna yönelik olursa, bu hesapla ma i inin genel görünümü ile 
bizim için geçersiz ve etkisiz bir  ey olaca ına da o kadar inanıyoruz. Böyle bir giri im, ancak 


Avrupa'daki topraklarımızın geni letilmesi için arkamızı güven altına almaktan ba ka bir i e 
yaramaz. Bize dar gelen toprak sorununu, sömürgeler elde etmek yolu ile çözümleyemeyiz. 
Bu i i, ancak anavatanın yüzölçümünü ço altacak toprakları elde etmekle çözümleyebiliriz. 
Böyle hareket edilirse, yeni kolonilerin anavatan ile olan samimi birlikleri sa lanmı  olur. 
Ayrıca buna topraklarımızın birle tirilmesi ile ortaya çıkan büyük görünümün arz edece i 
üstünlük sebepleri de eklenir. 
Irkçı hareket ba ka milletlerin avukatlı ım yapacak de ildir. O, kendi ırkı için dövü ecektir. 
Geçmi e hakaretle hiçbir  ey kazanılmaz. Eski Alman politikası, hanedan bakımından, bir 
haksızlık telâkki olunmu tu. 'Ba ımsız politikada kozmopolit bir "ırkçılık" ahmak 
duygusallı ından ilham almamalıdır. Özellikle biz, masum ve pek zavallı olan küçük ırkların 
bekçileri de iliz. Kendi ırkımızın askerleriyiz. 
Biz Nasyonal Sosyalistler bununla da yetinmemeliyiz. Büyük bir ırk, yerinin azlı ı yüzünden 
harap olmaya mahkûm görünürse, topra a ve araziye sahip olma hakkı bir görev te kil 
edebilir. Özellikle herhangi küçük bir zenci milleti söz konusu olmayıp da, bütün hayatın 
anası, günümüzdeki bütün uygarlı ın yaratıcısı olan Almanya söz konusu olursa, i te o zaman 
Almanya, ya bir dünya devleti olacaktır, ya da ortadan kalkacaktır. 
Fakat bir dünya devleti olmak için kendisine gereken önemi ve vatanda larına ya ama 
artlarım verecek toprak geni li ine muhtaçtır. Bunun için biz Nasyonal Sosyalistler sava tan 
önceki dı  politikamızı bir kalemde çiziyoruz. Altı yüzyıl önce nerede kalınmı  ise, o 
noktadan ba lıyoruz. Avrupa'nın güneyine ve batısına do ru Germenlerin ebedi yürüyü ünü 
durduruyor ve gözlerimizi do uya çeviriyoruz. Sava tan önceki dönemin sömürge ve ticaret 
politikasına son verip, gelece in toprak politikası dönemini açıyoruz. Bugün, Avrupa'da yeni 
topraklardan bahsediyorsak, önce Rusya'yı ve ona ba lı olan kom u ülkeleri dü ünebiliriz. 
Kader bile bize, parmakla bunu göstermek istiyor denebilir. 
Çünkü Rusya, Bol eviklik içine batmakla, Rus ırkının, bugüne kadar devlet sıfatı ile varlı ım 
tesis eden ve bu vazifeyi üzerine alan o aydınlar tabakasından mahrum kalmı tır. Rus 
Devleti'nin te kilâtı Rusya'da Slavlı ın siyasal yeteneklerinin sonu olmamı  daha çok, de eri 
az olan bir ırk üzerinde Cermen unsurunun devletler yaralan eylem ve uygulamasının dikkate 
de er bir örne ini ortaya koymu tur. Yeryüzündeki güçlü devletlerin birço u böyle 
yaratılmı lardı ı. Ba larında Cermen te kilâtçılar ve idareciler bulunan a a ı kavimler, çok 
kere, özel bir anda kuvvet ve kudret sahibi devletler olacak derecede kabarıp  i mi ler ve 
devletin yaratıcı ırk nüvesi, bozulmadan muhafaza edildi i müddetçe böyle kalmı lardır. 
Örne in yüzyıllardan beri Rusya, yüksek sınıflarını te kil eden Cermen nüvesinin zararına 
ya ıyordu. Bugün, bu Cermen unsuru kökü kazınmı  ve yok edilmi  sayılabilir.  imdi bu 
nüvenin yerini Yahudi aldı. Nasıl Ruslar kendi olanakları ile Yahudi boyunduru unu kırıp 
atmaya yetenekli de ilseler, Yahudiler de uzun süre güçlü rolünü oynamaya ba arılı 
olamayacaklardır. Yahudi'nin kendisi te kilâtçı bir unsur de ildir. O, bir bozulma mayasından 
ibarettir. Rusya'da Yahudi egemenli inin sonu, devlet sıfatıyla Rusya'nın sonu olacaktır. 
insan ırkları hakkında, ırkçı nazariyelerin isabetinin en sa lam delilim te kil edecek bir 
felâkette hazır bulunmayı kader bize nasip ve ihsan etti. 
Bizim i imiz, yani Nasyonal Sosyalist hareketin kutsal görevi, milletimize gelece ini 
iskender'in yeni bir seferinin sarho luk veren sona ermelerinden olmadı ını; faaliyete geçecek 
olan kılıcın hedefinin, toprak sa lanmasından ba ka bir  eye ihtiyacı olmayan Alman 
sapanının zahmetli çalı masında oldu unu gösterecek siyasal inanı ları ö retmektir. 
Yahudilerin bu siyasete pek güçlü bir direni  göstermeleri tabii bir  eydir. Onlar böyle bir 
hareketin, kendi gelecekleri için ne anlam ifade etti ini herkesten çok daha iyi hissederler. 
Yalnız bu durum bile, gerçekten milli duygulara sahip olan bütün insanlara, bu yeni yönün 
do rulu unu kanıtlamaya yeter. Heyhat! Sonuç tamamen ters oldu. Yalnız milli Alman 
çevrelerinde de il, ırkçı çevrelerde bile, böyle bir do u politikası dü üncesinin aleyhinde çok 
iddetli bir dü manlık gösterildi, i te bu durumlarda daima görüldü ü gibi kurulu ya da halen 


geçerli olan otoritelerden destek alınıyordu. Anlamsız oldu u kadar. Alman milletine son de-
rece zararlı olan bir siyaseti savunmak için, Bismarck'ın ruhu öne sürülüyordu. Bismarck bile 
vaktiyle Rusya ile iyi ili kiler sürdür meye büyük bir önem vermi ti. Bu siyaset bir dereceye 
kadar do rudur. Fakat aynı zamanda, onun  talya ile de iyi ili kiler kurmay n b fiyük bir önem 
verdi i ve aynı Bismarck'ın vaktiyle Avusturya'yı ma lup etmek için italya ile ittifak etti i 
tamamen unutuluyor. Neden bu politikaya devam etmiyoruz? "Çünkü bugünkü  talya o za-
manki italya de ildir." denilecek. Pekâlâ. Fakat o halde müsaadenizle  u itirazda bulunayım: 

Yüklə 1,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin