Kişilik bozuklukları konusu son 30 yılda giderek daha çok ilgi odağı olmuştur. Bunun başlıca üç nedeni vardır



Yüklə 198,76 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/3
tarix18.03.2017
ölçüsü198,76 Kb.
#11855
1   2   3

kişilik  bozukluğu  özelliği  göstermelerine  sık  rastla-

nır. 

6.   Uygunsuz ya da kısıtlı duygulanımları vardır. 



  Duygulanımlarında  kısıtlılık  ve  yüzeysellik  dikka-

ti  çeker.  Zaman  zaman  da  gülünmeyecek  bir  şeye 

gülme, gülünecek bir şeye ağlama, durduk yerde öf-


Klinik Gelişim



kelenme gibi, durumla uygun olmayan duygulanım 



gösterirler.  İsmini  sorduğunuzda  gülme  krizine  ya-

kalanabilir ya da masum bir soruya aniden hiddetle 

yanıt verebilirler. 

7.   Acayip,  alışılmışın  dışında  ya  da  çok  kendine  özel 

davranış ya da görünüme sahiptirler. 

  Kılık  kıyafetleri,  saçları,  dış  görünüşleri  alışılmışın 

dışında özellikler gösterir. İnsanlar kendilerini nasıl 

algılıyorlarsa ya da nasıl algılanmak istiyorlarsa, ona 

göre bir dış görünüm benimserler. Bir insanın dış gö-

rünüşüne baktığımızda, nasıl bir sosyo-kültürel gru-

ba  ait  olduğunu,  kendisini  nasıl  algıladığını  az  çok 

kestirebiliriz. Dindar biri, iş adamı, metalci, modern 

genç bir kız, kenar mahallelerden biri gibi tahminler 

yapabiliriz.  Şizotipaller  bu  bakımdan  bir  şeye  ben-

zemezlikleri ile dikkat çekerler. Diyelim, bir yandan 

dindar biri gibi konuşur, sürekli dinden, Kur’an’dan 

bahseder, ama öte yandan, jöleli uzun saçları, kolye-

leri vardır. Bazen de gizemli, mistik bir hava veren, 

alışılmadık özel kıyafetler diktirirler. Yaz günü palto, 

kış günü gömlekle dolaşabilirler. Bazen de, üste kla-

sik bir kıyafet, alta şalvar ya da eşofmanımsı bir şey 

gibi tuhaf eşlemeler yaparlar.

8.   Birinci derecede akrabalar dışında yakın arkadaşları 

ya da sırdaşları yoktur. 

  Bu şizoidlerde de görülen bir özelliktir. Ancak şizo-

idler başkalarıyla bir aradayken yoğun bir sıkıntı ve 

huzursuzluk hissetmezler, daha çok aldırmazlık duy-

guları ön plandadır. Oysa şizotipaller yakınlıktan bir 

süre sonra huzursuz olurlar.

9.   Yakından tanımakla azalmayan, aşırı toplumsal ank-

siyete;  kendisi  hakkında  olumsuz  yargılardan  çok, 

paranoid  korkular  bu  bozukluğa  eşlik  etme  eğilimi 

taşır. 

  Sosyal ortamlarda, başkalarından tehdit ya da tehlike 



geleceğine ilişkin korkuları dolayısıyla, rahatsız ve te-

dirgin olurlar. Sürekli birilerinden sözel ya da fiziksel 

saldırı geleceği ihtimaline karşı tetikte dururlar, rahat 

ve doğal olamazlar. Bunlardan dolayı, kalabalık, sos-

yal faaliyetlerden mümkün olduğunca kaçınırlar.

B Kümesi Kişilik Bozuklukları

Antisosyal kişilik bozukluğu 

15 yaşından beri devam eden bir biçimde, başkalarının 

haklarını  saymama  ve  başkalarının  haklarına  tecavüz 

etme davranışları gösterirler. Genel popülasyonda erkek-

lerde %3, kadınlarda %1 oranında görülür. 

1.  Tutuklanmaları  için  zemin  hazırlayan  eylemlerde 

tekrar tekrar bulunur, yasalara ve toplumsal davranış 

biçimlerine ayak uyduramaz ve saygı göstermezler. 

  Sıklıkla suç işler ve tutuklanırlar. Hırsızlık, yan kesi-

cilik, tetikçilik, çek-senet tahsilatı, haraç alma, gasp, 

uyuşturucu ticareti, çıkar amaçlı çete kurma gibi suç-

ları tekrar tekrar işleyen kişilerin önemli bir bölümü, 

antisosyallerdir.  Ancak  daha  zeki  ve  yetenekli  kimi 

antisosyaller  böyle  adi  suçlar  yerine,  daha  nitelikli 

suçlar işleyebilir, hatta kimi zaman ceza almamayı da 

başarabilirler.  Politikacılar,  kamu  görevlileri,  banka 

hortumlayanlar arasında da antisosyaller olabilmek-

tedir.


2.   Sürekli yalan söyleme, takma isimler kullanma ya da 

kişisel çıkarı, zevki için başkalarını aldatma ile belirli 

dürüst olmayan tutumlar gösterirler. 

  İnsanları  kandırmaktan  ve  işletmekten  zevk  alırlar. 

Eğlenmek  için  yalan  söylerler,  uydurma  hikayeler, 

anılar  anlatırlar.  Takma  isimler  kullanır  ya  da  ken-

dilerini  başka  biri  gibi  tanıtırlar.  Yalan  söylemek 

konusunda mahirdirler, çok kolay ve hiç utanmak-

sızın rahatlıkla yalan söyleyebilirler. Yalanları ortaya 

çıktığında da sıkılmaz ya da mahcubiyet duymazlar. 

Başka  yalanlarla,  yalanlarını  gizlemeye  çalışır  ya  da 

yalanlarını gerekçelendirmeye çalışırlar. 

3.   Dürtüsel olurlar ve gelecek için tasarılar yapmazlar. 

  Canlarının istediğini, istedikleri zaman yapmak ister-

ler. Güçlü ve nüfuzlu olmak ya da intikam dışında, 

uzun  vadeli  amaçları  olmaz.  İdealleri  yoktur.  Anlık 

hevesler peşinde koşmaktan, kendileri için zararlı olsa 

da, içlerinden geleni yapmaktan geri duramazlar. 

4.   Yineleyen  kavga,  dövüşler  ya  da  saldırılarla  belirli 

olmak üzere, sinirlilik ve saldırganlık gösterirler. 

  Çok kolay sinirlenir ve çabuk kavga başlatırlar. Özel-

likle, küçük görülme ya da istediklerini elde edeme-

me, kontrolden çıkmalarına neden olabilir. Trafikte 

ya da sokakta küçük bir olaydan, tanımadığı birlerini 

yaralayan ya da öldürenlerin çoğu antisosyallerdir. 

5.   Kendisinin ya da başkalarının güvenliği konusunda 

umursamazlık gösterirler. 

  Tehlikeli araba kullanmaktan ya da tehlikeli sonuçlar 

doğurabilecek  başka  faaliyetlerde  bulunmaktan  çe-

kinmezler. 

6.   Bir işi sürekli götürememe ya da mali yükümlülük-

lerini tekrar tekrar yerine getirmeme ile belirli olmak 

üzere, sürekli bir sorumsuzluk gösterirler. 

  Borç alır ödemezler, taksitle alışveriş yapar, taksitleri 

ödemezler;  kiralarını,  elektrik  paralarını,  faturala-

rını  ödemezler.  Sosyal  rollerini  yerine  getirmezler. 

Çocukları  ve  eşleriyle  ilgilenmez,  onların  bakımını 

ihmal  ederler.  Çocuğu  hasta  olduğu  halde  doktora 

götürmeyip,  elindeki  parayı  içkiye,  kumara  harca-

yabilirler. Hemen her konuda, öncelikle kendilerini 

düşünür, yakınları da olsa, başkalarının sorunlarına 

karşı duyarlılık gösteremezler. İnsanlardan yardım ve 

ilgi bekler, ama kimseye yardım etmezler.

7.   Başkasına zarar vermiş, kötü davranmış ya da başka-

sından bir şey çalmış olmasına karşın, ilgisiz olma ya 

da yaptıklarına kendince mantıklı açıklamalar getir-

me ile belirli olmak üzere, vicdan azabı çekmezler. 

  Yaptıkları  hiçbir  kötülük  için  vicdan  azabı  çekmez, 

her  durumda  kendilerini  haklı  görmeyi  başarırlar. 


Klinik Gelişim

0

Araba çalarken yakalanan biri, öfkeyle kapıyı kilitle-



mediği için, asıl suçlunun, arabanın sahibi olduğunu 

söylemekteydi.

Sınırda kişilik bozukluğu 

Temel özellikleri, insanlar arası ilişkilerde, kimlik duygu-

sunda ve duygulanımda tutarsızlıklar ile itkilerini kontrol 

etmekte zorluk çekmeleridir. Toplumda görülme sıklığı 

%2-3  iken  psikiyatri  kliniklerindeki  kişilik  bozukluğu 

vakalarının %30-60’ını oluştururlar. Kadınlarda, erkek-

lerden 3 kat daha fazla görülür. 

1.   Gerçek  ya  da  hayali  bir  terk  edilmekten  kaçınmak 

için çılgınca çabalar gösterirler. 

  Terk  edilme  korkusu  içinde  yaşarlar.  Sevgili  veya 

eşlerinin ya da yakın arkadaşlarının kendilerini terk 

edeceğinden korkarlar ve terk edilmemek için, inti-

har tehditleri ya da girişimleri de dahil olmak üzere, 

çılgınca  çabalar  gösterirler.  Suçluluk  uyandırmak, 

duygu sömürüsü yapmak ya da borçlu bırakmak gibi 

yollarla insanları kontrol altında tutmaya çalışırlar. 

2.   Gözünde aşırı büyütme ve yerin dibine sokma uçları 

arasında  gidip  gelen,  gergin  ve  tutarsız  kişiler  arası 

ilişkilere sahiptirler. 

  Kendilerine  iyi  ve  yakın  davranan  insanları  çok  ça-

buk yüceltir, çok çabuk yakınlaşırlar, ancak bir hayal 

kırıklığını takiben de çok uzaklaşır ve öfke duyarlar. 

Bazen  bir  ayrılma  ya  da  öfke  dönemini,  yeniden 

aynı  kişiyi  yüceltme  alabilirse  de,  genellikle  çabuk 

uzaklaşma eğilimleri yüzünden sık arkadaş ve sevgili 

değiştirirler.

3.   Kimlik  karmaşası  olarak  tanımlanan  belirgin  olarak 

ve sürekli bir biçimde tutarsız benlik algısı ya da ken-

dilik duyumu vardır.

  Nasıl  biri  oldukları,  nelerden  hoşlandıkları,  neleri 

önemsedikleri, gelecekle ilgili tasarıları, nasıl kişilerle 

arkadaş  olmak  istedikleri,  nasıl  yaşamak  istedikleri 

konularındaki duygu ve düşünceleri sık ve kolaylıkla 

değişir. Çok kısa zamanlarda bir biriyle zıt arzu, is-

tek, inanç ve düşüncelere sahip olabilirler. 

4.   Kendine zarar verme olasılığı yüksek, en az iki alan-

da, dürtüsellik (örn. para harcama, cinsellik, madde 

kötüye kullanımı, pervasızca araba kullanmak, tıkı-

nırcasına yemek yemek) gösterirler.

  Hızlı  araba  kullanma,  rastgele  ve  ödeme  zorluğu 

çekecekleri halde alışveriş yapma, rastgele, riskli ola-

bilecek cinsel ilişkiler kurma, yemek yeme ya da içki 

içmeyi  denetleyememe,  kumar  oynama,  alkol  veya 

madde  kullanma  gibi,  çeşitli  alanlarda  denetimsiz, 

dürtüsel davranışlar gösterirler.

5.   Yineleyen, intiharla ilgili davranışlar, girişimler, göz 

korkutmalar ya da kendine kıyım davranışı gösterir-

ler.


  Jiletle  kollarını,  göğsünü  kesmek,  üzerinde  sigara 

söndürmek  gibi  çeşitli  yollarla  kendilerine  fiziksel 

zararlar  verirler.  Bu  davranışlar  çoğunlukla  yoğun 

can  sıkıntısı,  şiddetlenen  ve  baş  edilemeyen  boşluk 

duygusuna  karşı  yapılır.  Öte  yandan,  başkalarının 

istediği gibi davranmasını sağlamak, ya da kendisini 

üzmüş oldukları için cezalandırmak amacıyla da ken-

dine zarar verme, intihar etmekle tehdit etme ya da 

intihar girişiminde bulunma, sık görülür.

6.   Duygudurumda  belirgin  bir  tepkiselliğin  olmasına 

bağlı,  duygulanımda  kararsızlık  (afektif  instabilite) 

vardır.


  Küçük olaylara bağlı olarak duygulanımları dramatik 

değişimler gösterir. Aniden büyük bir çöküntüye, yo-

ğun bir sıkıntıya girebilir ya da öfkeye kapılabilirler. 

Çoğunlukla duygularını iyi tanımlayamaz ve kendi-

lerini neyin böyle hissettirdiğinin farkında olmazlar. 

Sıklıkla öfke ve sıkıntıyı bir arada yaşarlar ve böylesi 

durumlarda kendilerine veya başkalarına zarar verici 

davranışlar gösterirler. 

7.   Kendilerini sürekli olarak boşlukta hissederler.

  Kimlik bütünlüğünün, uzun süreli amaçların olma-

masına bağlı bu durum, özellikle kendilerini iyi his-

settirebilecek kişi ve ortamların yokluğunda belirgin 

hale gelir.

8.   Uygunsuz, yoğun öfke duyarlar ya da öfkelerini kon-

trol altında tutamazlar. 

  Başka dürtülerini olduğu gibi, öfkelerini de kontrol 

etmekte güçlük çekerler. Öfke ile kaplanmış ego yı-

kıcı, zarar verici davranışları kontrol edip, engelleye-

mez.

9.   Stresle  ilişkili,  gelip  geçici  paranoid  düşünce  ya  da 



ağır disosiyatif belirtiler gösterirler.

  Özellikle terk edilme, nesne kaybı ya da dışlandıkla-

rını hissettikleri durumlarda stresle ortaya çıkan, ge-

nellikle kendisine kötülük yapılacağı ya da düşmanlık 

yapıldığına ilişkin sanrılar ile disosiyatif belirtiler söz 

konusu olabilir. Bu belirtiler, nedenin anlaşılmasının 

sağlanması ya da kısa süreli, düşük doz ilaç uygula-

masıyla düzelir. 

Histriyonik Kişilik Bozukluğu 

Histriyonik kişilik bozukluğunun temel özelliği, bu ki-

şilerin hemen her alanda aşırı duygusallık ve ilgilenilme 

arayışı içinde olmalarıdır. Genel popülasyonda görülme 

sıklığı %2-3, psikiyatri kliniklerinde ise: %10-15’tir. 

1.   İlgi odağı olmadıkları durumlarda rahatsız olurlar. 

  Sürekli ilgiyi üzerlerine çekmek isterler. İlgisizliğe ta-

hammül  edemediklerinden,  ilgiyi  üzerlerine  çekmek 

için  her  yolu  kullanırlar.  Tanıdıklarının  olduğu  or-

tamlarda, sürekli konuşarak, bir şeyler anlatarak bunu 

yapmaya  çalışırlar,  ama  mesela,  otobüs,  vapur  gibi 

yerlerde bu imkanı bulamadıkları zaman, bir şekilde 

gürültü  çıkararak  ya  da  yanlarındaki  kişiyle  yüksek 

sesle konuşarak, kahkahalar atarak herkesin kendisine 

bakmasını sağlamaya çalışırlar. İlgisiz kalamadıkların-

dan, tanımadıkları insanlarla tanışıp, onun kendisiyle 

ilgilenmesinin bir yolunu bulmaya çalışırlar.


Klinik Gelişim



2.   Başkalarıyla olan etkileşimleri çoğu zaman uygunsuz 



biçimde cinsel yönden ayartıcı ya da baştan çıkarıcı 

davranışlarla belirlidir. 

  Sürekli birileriyle flört ederler. İlgi çekmek ve başka-

larının kendisiyle ilgilenmesini sağlamanın en kolay 

yollarından biri olduğu için, seçicilik ya da beğenip 

beğenmediklerine  aldırmaksızın,  hemen  herkesle 

flört  ederler.  Histriyonik  kişilik  bozukluğu  vakala-

rının  tedavi  başvuruları  genellikle  evlilik  ya  da  iliş-

kilerindeki bu özelliklerinden kaynaklanan sorunlar 

dolayısıyla  olur.  Mesela,  evli  ya  da  ciddi  bir  ilişkisi 

olmasına karşın, eşi ya da sevgilisi yanında olmadığı 

zaman birinin kendisiyle ilgilenmesini sağlamak için, 

kısa  süreli  ve  rastgele  ilişki  kurarlar.  Hatta  rastgele 

cinsel ilişkiye geçerler. Bu herkesle flört etme ve cinsel 

yakınlık kurma davranışlarının, cinsel arzuları ile bir 

ilgisi yoktur. Çoğunda, uyarılma ve orgazm sorunları 

başta  olmak  üzere,  cinsel  işlev  bozukluğu  görülür. 

Cinsel yakınlık, onlar için sadece, ilgi ve şefkat görme 

gereksinimleri için ödedikleri bir bedeldir. 

3.   Hızlı değişen ve yüzeysel kalan duygular sergilerler. 

  Duyguları çok kolay değişir. Gülerken ağlayabilir ya 

da ağlarken gülmeye başlayabilirler. 

4.   İlgiyi üzerine çekmek için sürekli olarak fiziksel gö-

rünümlerini kullanırlar. 

  Renkli,  dikkati  çeken,  dekoltesi  ya  da  yırtmacı  çok 

açık  kıyafetler  giyerler.  Her  zaman  bakımlı  olmaya 

özen gösterir, saçları hep yapılmış dolaşırlar, büyük 

parlak  aksesuarlar  takar,  renkli  dikkat  çeken  mak-

yajlar yaparlar. Günün önemli bir bölümünü fiziksel 

görünümleri ve bakımları ile ilgili olarak geçirirler. 

5.   Aşırı bir düzeyde, başkalarını etkilemeye yönelik ve 

ayrıntıdan yoksun bir konuşma biçimleri vardır. 

  Başkalarına  bir  şey  sorduklarında  bile  kendileriyle 

ilgili bir şey anlatmaya giriş yapıyorlardır. Konuşma-

larındaki yüzeysellik ve içerik fakirliği, dikkati çeker. 

Anlattıkları şeyler bilgi içermekten çok, ilgi çekmeye 

yöneliktir. Şuh, buğulu bir sesle yüzeysel şeylerden 

ve ehemmiyetsiz olaylardan nasıl etkilendiklerini an-

latırlar. Derinliğine bir bakışları olmadığı için, şeyler 

ya da olaylarla ilgili olarak ya “çok kötü” ya da “mü-

kemmel ve şahane” biçiminde yorumlar yaparlar. 

6.   Gösteriş  yapar,  yapmacık  davranır  ve  duygularını 

aşırı bir abartma ile gösterirler. 

  Küçük  olaylara  bile  aşırı  abartılı  duygusal  tepkiler 

verirler.  Beş  dakika  önce  görüştüğü  birine  yeniden 

rastladığında, kırk yıldır görmüyormuş gibi davrana-

bilir ya da küçük bir sorununu anlatan birine, kanser 

olduğunu haber vermiş gibi tepki gösterebilirler. An-

cak bu aşırı tepkileri, daha önce anlatıldığı gibi çok 

kısa sürelidir ve hemen geçer. 

7.   Telkine yatkındırlar, başkalarından ya da olaylardan 

kolay etkilenirler. 

  Kim nereye çekerse o tarafa gidebilirler. Herhangi bir 

şey  alacakları  zaman  birçok  kişinin  fikrini  sorar  ve 

herkes başka bir şey dediği zaman da ne yapacakları-

nı şaşırırlar, çünkü herkesin dediğini yapmak isterler. 

Aslında  bu  şekilde  danışma  gereksinimi  duymaları, 

ne istediklerine karar verememiş olmalarından çok, 

insanlarla ilişki içinde olmayı ve onların ilgisini üzeri-

ne çekme amacına yöneliktir. Dolayısıyla da, onların 

beğeni ve ilgisinin sürememe endişesi ile de, her fikir 

söyleyenin  dediğini  yaparak  onları  memnun  etmek 

isterler.

8.   İlişkilerinin olduğundan daha yakın olması gerektiği-

ni düşünürler. 

  İlişkilerindeki yakınlık ve ilgiden hiçbir zaman tatmin 

olmazlar, hep daha çok ilgi ve yakınlık gereksinimi 

içinde açlık çekerler. 

Narsisistik kişilik bozukluğu

Temel özelliği, davranış veya fantezide büyüklenmecilik, 

kendisine  hayranlık  duyulması  ihtiyacı  ve  başkalarının 

duygularını  anlamaktaki  yetersizliktir.  Genel  popülas-

yonda görülme sıklığı %2-6’dır. 

Narsisistiklerin genellikle kendilerini fazla seven ve ken-

dilerine  fazla  güvenen  kişiler  olduğu  zannedilir.  Oysa, 

gerçek  durum  bunun  tam  tersidir.  Narsisistik,  bir  şey 

yapmaksızın kendini sevemediği ve kendisine saygı du-

yamadığı için, kendisini sevebilmek ve saygı duyabilmek 

adına, durmadan bir şeyler yapma ihtiyacı duyar. 

Mental  aktivite,  kendilik  tasarımının  yapısal  bütün-

lüğünü,  zamandaki  sürekliliğini  ve  olumlu  duygusal 

renklenmesini  ayakta  tutmaya  yönelik  olduğu  ölçüde 

narsisistiktir.

5

  Özetle,  kendilik  saygısını  kazanmaya  ve 



sürdürmeye yönelik etkinlikleri, narsisistik olarak nite-

leriz. Bu tür etkinliklere duyulan ihtiyacın zorunluluğu 

ve sıklığı oranında da, narsisistik patolojinin ağırlığından 

söz edebiliriz. 

1.   Kendilerinin çok önemli olduğu duygusunu taşırlar 

(örneğin; başarılarını ve yeteneklerini abartır, yeterli 

bir başarı göstermeksizin üstün biri olarak bilinmeyi 

beklerler). 

  Nemli ve özel biri olduklarına kendilerini inandıra-

bilmek  için,  başkalarının  da  öyle  düşünmesini  sağ-

lamaya çalışırlar. İlk randevusuna gelen bir hastam, 

kapıdan girer girmez “iki tane Porsche’um var.” de-

mişti.  Bir  şey  söylememe  fırsat  vermeden,  tanınmış 

bir mankenin ismini vererek “iki sene çıktım” dedi. 

Daha  sonra,  ne  kadar  değerli  bir  kılıç  koleksiyonu 

olduğundan,  hangi  tanınmış  kimselerle  arkadaşlık 

ettiğinden bahsetti. Oysa daha, ne kimliğine ilişkin, 

ne de niçin geldiğine ilişkin, hiçbir şey söylememişti. 

Neden sonra, niçin geldiğini sordum, üzerinde dur-

maya değmeyecek bir edayla, “başım ağrıyor sadece” 

dedi.  Bir  üniversitede  master  öğrencisi  olmasına 

karşın, ne iş yaptığını sorduğumda, öğretim üyesi ol-

duğunu söyledi. Tüm çabası ve yaptıkları, kendisini 

önemsemem içindi. Bana ne kadar önemli bir insan 

olduğunu  anlatmaya  çalışıyordu.  Karşısındakini  ne 

kadar etkileyebilirse, kendisini de değersiz biri olma-

dığına inandırabilir. 


Klinik Gelişim



2.   Sınırsız  başarı,  güç,  zeka,  güzellik  ya  da  kusursuz 



sevgi düşlemleri üzerine kafa yorarlar. 

  Başkalarını  etkileyerek  kendilerini  değerli  hissetme 

çabaları,  insanların  yokluğunda,  yerini  fantezilere 

bırakır. Dışarıdan gelecek olumlu yansımalar yoksa, 

bunun yerini hayaller alır. Bütün insanları etkileye-

cek,  herkesin  hayranlığını  kazanacak  ve  çok  tanın-

mış,  tapılan  bir  insan  olmalarını  sağlayacak  şeyler 

yaptıkları, çeşitli hayaller kurarlar. Kendilerini Nobel 

ödülü almış, konuşma yaparken, dünyanın en zeki, 

en yakışıklı insanı seçilmiş, bütün dünyayı kurtaracak 

bir kahramanlığı gerçekleştirmiş olarak hayal ederler. 

Bu hayallere, gerçekmiş gibi inanır ve kendilerini de-

ğersiz hissetmekten kurtulurlar.

3.   Özel ve eşi bulunmaz biri olduklarına ve ancak başka 

özel ya da toplumsal durumu üstün kişilerin (ya da 

kurumların) kendisini anlayabileceğine ya da ancak 

onlarla arkadaşlık etmesi gerektiğine inanırlar. 

4.   Çok beğenilmek isterler. 

  Ancak  başkalarının  kendilerini  beğendiklerini  his-

settiklerinde  kendilerine  saygı  duyabildiklerinden 

dolayı, sürekli başkalarının beğenisini kazanmak için 

çabalarlar.  Hiçbir  şeyle  gerçek  anlamda  ilgilenmez, 

daha çok beğenilebilmek için çok farklı etkinliklerle 

meşgul olurlar. Başkalarına göstermek için, her ko-

nuda bilgi sahibi olmak isterler. 

5.   Hak  kazandığı  duygusu  vardır:  Kendisinin,  özellikle 

kayrılacak  olduğu  bir  tedavi  biçiminin  uygulanacağı 

beklentileri ya da bu beklentilere göre uyum gösterme. 

  Birileri  işlerini  daha  kolay  yollardan  hallediyorken, 

kuyruklarda  beklemek,  özel  muamele  görmemek, 

kendilerini  değersiz  hissettirdiğinden,  kayrılacakları 

bir yaklaşım ve tedavi beklerler. Özel ya da ayrıcalıklı 

davranılmasını sağlamak için çaba gösterirler, beklen-

tileri karşılanmadığında da öfkelenir ya da kendisine 

özel muamele yapmayan kişileri aşağılarlar. 

6.   Kişiler  arası  ilişkileri  kendi  çıkarları  için  kullanır; 

kendi  amaçlarına  ulaşmak  için  başkalarının  zayıf 

yanlarını kullanırlar.

  En başta kendisini iyi hissettirecek şekilde davranma-

larını  sağlamak  olmak  üzere,  ilişkide  bulundukları 

insanları  kendi  gereksinimleri  ve  amaçları  doğrul-

tusunda  kullanırlar.  İlişkide  bulundukları  insanlar, 

bu gereksinimleri karşılamamaya başlar veya onlara 

gereksinimi  kalmazsa  uzaklaşır,  başka  insanlar  bu-

lurlar. 

7.   Empati yapamazlar: Başkalarının duygularını ve ge-

reksinimlerini  tanıyıp,  tanımlama  konusunda  istek-

sizdirler. 

  İnsan  ilişkilerindeki  en  büyük  zorluklarından  biri 

empati  yapma  yeteneklerinin  olmayışıdır.  Kişiler 

arası ilişkilerinde benmerkezci, kendilerine dönük ve 

başkalarını sömürücüdürler. En büyük, eşsiz olmala-

rı ile başkalarının ilgisine, sevgisine ve hayranlığına 

bağımlılıkları, çelişkili bir görünüm verir.

6

  Eşsiz  oldukları  inancı,  başkalarına  yakınlaşabilme, 



onlarla  özdeşleşebilme,  onlarla  eşduyum  yapabilme 

yetilerini ketler. İlişkide bulundukları nesnelerde bir 

tür ulaşılmazlık hissini oluştururlar. Onların sorun-

larıyla,  dertleriyle,  gereksinimleri  ile  ilgilenmezler. 

İlişkide  bulundukları  insanların  sadece  kendisine 

karşı ne hissettiğine ilişkin duyguları ile ilgilenirler.

6

8.  Çoğu zaman başkalarını kıskanır ve başkalarının da 



kendisini kıskandığına inanırlar. 

  Bilinçli ya da bilinçsiz haset, dikkati çekecek kadar ön 

plandadır. Başka birinin iyi ve başarılı olması, kendi 

yetersizlik duygularını tetiklediği için rahatsızlık ya-

ratır. Biri hakkında iyi bir şey söylendiğinde kendisini 

huzursuz hissederler. Buradaki korku, geride kalma, 


Yüklə 198,76 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin