unutulma ve önemini yitirme korkusudur. Acilen,
övülen, takdir edilen kişilerin küçümsenmesi çaba-
sına girişirler. Çeşitli fırsatlarla, söz konusu kişilerin
açıklarını yakalamaya ve teşhir etmeye çabalarlar.
9. Küstah, kendini beğenmiş davranış ve tutumlar ser-
giler.
Kibir, uzaklık, soğukluk narsisistik yaralanmalara
karşı bir savunma olarak, sık görülen bir durumdur.
7
Başkalarından gelecek eleştirilere karşı bir savunma
olarak, başkalarının fikirlerini önemsemediklerini
baştan belli ederler. Eleştirilebilecekleri durumlarda
kibirli ve uzak davranırlar.
C Kümesi Kişilik Bozuklukları
Çekingen kişilik bozukluğu
Temel özellikleri, yetersizlik duyguları ve olumsuz değer-
lendirilmeye aşırı duyarlılık ile sosyal ketlenmedir. Genel
popülasyonda %0,5-1 arasında, psikiyatri kliniklerinde
%10 oranında görülür.
1. Eleştirilecek, beğenilmeyecek ya da dışlanacak olma
korkusuyla çok fazla kişiler arası ilişki gerektiren
mesleki etkinliklerden kaçınırlar.
İnsanlarla ilişki içinde olmalarını gerektirecek mes-
leklerden veya pozisyonlardan kaçınırlar, daha çok
insan ilişkisi gerektireceği için, mesleğinde yüksel-
mekten bile kaçınabilirler.
2. Sevildiklerinden emin olmadıkça insanlarla ilişkiye
girmek istemezler.
Kendiliklerinden ilişki kuramaz ve girişimde bulun-
mazlar. Başkalarından gelen yaklaşımlarda da, ger-
çekten istendiklerinden ya da sevildiklerinden emin
olmak isterler. Israr edilmedikçe bir davete katılmaz,
ayrıca orada bulunacak herkesin kendisini isteyip
istemediğini bilmek isterler.
3. Mahcup olacakları ya da alay konusu olacakları kor-
kusuyla yakın ilişkilerde tutukluk gösterirler.
İnsanlarla bir aradayken ya da yakın biriyle birlik-
teyken bile, söyleyecekleri ya da davranışları küçüm-
senme ya da alay konusu olabilir, beğenilmez diye,
çekingen ve tutuk olurlar. Doğal ve kendiliğinden
Klinik Gelişim
davranamaz her şeyin uygun karşılanıp karşılanma-
yacağını hesap ederler.
4. Toplumsal durumlarda eleştirilecekleri ya da dışlana-
cakları üzerine kafa yorarlar.
Olası bir sosyal etkinliğe katılacakları zaman ya da
böyle bir durum olmaksızın, insanlar arasında ne tür
hatalar yapacakları, nasıl dışlanacakları ve istenmeye-
ceklerine ilişkin hayaller kurarlar.
5. Yetersizlik duyguları yüzünden, yeni kişilerle aynı
ortamda bulundukları durumlarda ketlenirler.
Özellikle yeni tanıştığı kişilerin kendisini beğenme-
yeceğinden ya da küçümseyeceğinden endişe ettikle-
rinden, rahat ve doğal davranamazlar.
6. Kendilerini toplumsal yönden beceriksiz, kişisel ola-
rak albenisi olmayan biri olarak ya da başkalarından
aşağı görürler.
Kendilerini beğenmez ve başkalarından aşağı görür-
ler. Kendilerini sıkıcı, başkalarının arkadaşlık ya da
yakınlık yapmak istemeyeceği biri olarak değerlen-
dirirler. Bu yüzden insanlar arası ilişkilerde tutuk
davranırlar ve zamanla da, çok önemsenmeyecekle-
rine ilişkin kehanetlerinin gerçekleşmesini sağlamış
olurlar.
7. Mahcup olabileceklerinden ötürü kişisel girişimlerde
bulunmak ya da yeni etkinliklere katılmak istemez-
ler.
Nasılsa sonunda mahcup duruma düşecekleri en-
dişeleri yüzünden, insanlarla tanışmak, toplumsal
etkinliklere katılmak ve insanlarla birlikte olmak için
bir çaba harcamazlar.
Bağımlı kişilik bozukluğu
Temel özelliği, uysal ve yapışkan davranışa ve ayrılma
korkusuna yol açacak biçimde aşırı bir kendisine bakıl-
ma gereksinmesinin olmasıdır. Ruh sağlığı kliniklerinde
en sık karşılaşılan kişilik bozukluğudur. Ancak çoğun-
lukla, bağımlı kişilik bozukluğu nedeniyle değil, başka
birinci eksen sorunları için başvururlar.
1. Başkalarından bol miktarda öğüt ve destek almazlar-
sa gündelik kararlarını vermekte güçlük çekerler.
Günlük olaylarda bile başkalarına danışma gerek-
sinimi duyarlar. Şunu mu giysem bunu mu, oraya
mı gitsem buraya mı gibi, herhangi bir ehemmiyeti
olmayan konuları bile başkalarına sorarlar. Bağım-
lıların sürekli danışma gereksinimi hissetmeleri,
başkalarının ilgi ve desteğine ihtiyaç duymalarından
kaynaklanır. Başkalarının ilgi ve desteğine ihtiyaç
duyduklarında, kendi başlarına yapamıyorlarmış gibi
düşünmek isterler.
2. Yaşamlarının çoğu önemli alanında sorumluluk al-
mak için başkalarına gereksim duyarlar.
Kendi hatalarıyla yüzleşmek ve hayatlarının sorum-
luluklarını tek başlarına almak istemediklerinden,
önemli kararlarına, hep başkalarını dahil etmek ister-
ler. Üniversite tercihlerini, iş kararlarını, evlenme ya
da boşanma kararlarını, nerede oturacaklarını, nasıl
bir yaşam seçeceklerini başkalarına danışmadan ka-
rar veremezler.
3. Desteğini yitireceği ya da kabul görmeyeceği korku-
suyla, başkalarıyla aynı görüşü paylaşmadığını söyle-
mekte zorluk çekerler.
Kimseyle aralarının bozulma ihtimaline tahammül
edemezler, herkesle iyi geçinme ve desteklerini yitir-
meme arzusuyla, her şeye uyumlu davranır, bir şeye
itiraz edemezler. Hayır diyemezler. Kendilerini sıkın-
tıya sokacak olsa bile, başkalarının işlerine yardım
ederler ya da paralarını verirler.
4. Doğru yapıp yapmadıklarına ya da yeteneklerine
ilişkin korkularından ötürü, tasarıları başlatma ya da
kendi başlarına iş yapma zorlukları vardır.
Bir şeye başlamak ve inisiyatif gösterebilmek için
başkalarından destek isterler. Bağımsızlık korkuları
vardır. Bağımsızlığını ve bireyselliklerini kazandık-
larında, başkalarının desteğini kaybedeceklerinden
korktuklarından, bağımsızlık yönünde adım atmak
konusunda çok dirençli davranırlar.
5. Başkalarının bakım ve desteğini sağlamak için, hoş
olmayan şeyleri yapmayı isteyecek kadar, aşırıya gi-
derler.
İnsanların kendisinden memnuniyetini, dolayısıyla
da desteğini sağlamak için, aşağılayıcı işleri bile üst-
lenebilir, insanlara çeşitli hizmetler sunabilirler.
6. Kendilerine bakamayacaklarına ilişkin aşırı korkuları
nedeniyle, tek başına kaldıklarında kendilerini rahat-
sız ya da çaresiz hissederler.
Aile üyelerini, anne, babalarını kaybettiğinde tek
başına kalamayacağı ve hayatla başa çıkamayacağı
konusunda sık sık korkulara düşerler.
7. Yakın bir ilişkileri sonlandığında, bakım ve destek
kaynağı olarak derhal başka bir ilişki arayışı içine
girerler.
Bağımlı oldukları insanlara ne kadar düşkün ve
onlarsız yapamıyor görünseler dahi, böyle bir ilişki
sonlandığında yeniden bağlanacakları birini ararlar.
8. Kendi kendine bakma durumunda bırakılacağı kor-
kuları üzerine, gerçekçi olmayan bir biçimde kafa
yorarlar.
Başkalarının ilgi ve desteğine ihtiyacı olduğunu
düşünebilmek için, sürekli, hayatla tek başına başa
çıkamayacağı duygusuna gereksinim duyarlar.
Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu
Temel özelliği, düzenlilik, mükemmeliyetçilik, zihinsel
ve kişiler arası ilişkilerde kontrollü olmak üzerine aşırı
kafa yormaktır. Bu uğraşları dolayısıyla, esnek ve açık
olamazlar ve verimlilikleri önemli ölçüde azalır. Genel
popülasyonda %1, psikiyatri kliniklerinde %3-10 ora-
nında rastlanır.
Klinik Gelişim
1. Yapılan etkinliğin asıl amacını unutturacak derecede
ayrıntılar, kurallar, listeler, sıralama, organize etme
ya da program yapma ile uğraşıp dururlar.
Bir işe başlamak için uzun bir zaman o işi nasıl, hangi
sırayla yapacaklarını kurgular, işe başladıktan sonra
da, işin asıl amacından uzak ayrıntılarla uğraşırlar.
2. İşin bitirilmesini zorlaştıran bir mükemmeliyetçilik
gösterirler (örneğin; kendisine özgü aşırı katı ölçütler
karşılanmadığı için bir tasarıyı tamamlayamazlar).
İşlerini bitiremez, ne kadar iyi yapsa da tatmin ola-
maz, tekrar tekrar kontrol etme isteği duyarlar. Söz
gelimi ödevlerini zamanında bitiremezler. Her zaman
bir eksik bulur, araştırmaları gereken bir şeylerin ek-
sik kaldığı duygusunu taşır ya da yazısını beğenmez,
yeni bir kurguyla tekrar tekrar yeniden yazarlar.
3. Boş zamanlarını değerlendirme etkinliklerinden ve
arkadaşlıklarından yoksun kalacak derecede kendi-
lerini işe ya da üretkenliğe adarlar (bu durum ekono-
mik gereksinimleri ile açıklanamaz).
İşkoliktirler. Eğlence, ya da boş zamanlarında iş, ders
veya yapılması gereken bir görev dışında bir şeyle
meşgul olduklarında, huzursuz olurlar.
4. Ahlak, doğruluk ya da değerler gibi konularda vic-
danının sesini aşırı dinler ve esneklik göstermezler
(bu durum kültürel ya da dinsel özdeşim ile açıkla-
namaz).
Hem kendi, hem başkalarının davranışlarını sürekli
ahlak ve doğruluk konusunda sorgularlar. Kurallara
ya da değerlere uymadığını düşündüğü davranışlar-
dan rahatsız olur, eleştirirler. Yollarda tanımadığı in-
sanların kuyruğa girmemesi, toplu taşıma araçlarında
yüksek sesle konuşması, trafik kurallarına uymaması
gibi olaylar sinirlenmelerine ya da huzursuz olmala-
rına yol açar.
5. Özel bir değeri olmasa bile eskimiş ya da değersiz
şeyleri elden çıkaramazlar.
Eski eşyalarını atamazlar. Bir gün lazım olur gerek-
çesiyle ya da elinden bir şey çıkarmada zorlandığı
için her şeylerini saklarlar. Sinema, konser biletleri,
eski okul defterleri, işe yaramayan eski ders kitapları,
eskimiş kıyafetler gibi birçok şeyi saklarlar.
6. Başkaları, tam olarak kendisinin yaptığı gibi yapmayı
kabul etmedikçe, görev dağılımı yapmak ya da baş-
kalarıyla birlikte çalışmak istemezler.
İşlerin kendi bildikleri gibi yapılmasını beklerler. Her
şeyin en doğru biçiminin belli olduğunu düşünürler,
aksine davranışlardan rahatsız olurlar. Söz gelimi,
bir salatanın nasıl yapılması gerektiğine ilişkin kendi
inandıkları belli bir sıra ve kural vardır, başka türlü
yapıldığında kendilerine yanlışmış gibi gelir. Dolayı-
sıyla, başka türlü yapacaklar diye, işlerin ve sorumlu-
lukların önemli bir bölümünü kendileri yaparlar.
7. Para harcama konusunda hem kendilerine hem de
başkalarına karşı cimri davranırlar; para, gelecekte
ortaya çıkabilecek felaketler için biriktirilmesi gere-
ken bir şey olarak görülür.
Gerekli şeyler için bile para harcamaktan rahatsız
olurlar. Becerebilseler bütün paralarını biriktirmek
isterler. Harcadıkları her kuruş güvenlik duygularını
zedeler ve kısa sürede telafi etmek isterler.
Etiyoloji
Kişilik bozukluklarının, çok çeşitli etkenlerin karşılıklı
etkileşimleri ve bir araya gelmeleri ile geliştiği düşünül-
mektedir. Bunların başında, erken çocukluk yıllarındaki
anne-baba ile ilişkiler, en önemli yeri tutuyor görünmek-
tedir. Kişilik bozukluklarında temel problemin, kişinin
kendisini ve diğerlerini algılamasındaki sorunlar olduğu
söylenebilir. İnsan kendisine davranıldığı ve hissettiril-
diği bir biçimde kendisini tanır ve kendi hakkındaki
düşünceleri ve kendilik tasarımı oluşur. Sınırda kişilik
örgütlenmesi vakalarında olumsuz ve kötü kendilik
imgelerinin baskınlığı, kararlı ve bütünlüklü bir ken-
dilik tasarımı gelişmesine engel oluyor görünmektedir.
Nevrotik düzeydeki kişilik bozukluklarında ise kararlı
ve bütünlüklü olsa da, kendilik ve nesne tasarımlarının
sorunlu şekillenmesi ile psikoseksüel gelişim basamak-
larına saplanma veya gerilemeler ön planda görünmek-
tedir.
Özetle, kişilik bozukluğunun gelişiminde en önemli et-
ken, erken çocukluk yıllarında, anne-baba ile ilişkilerde
yaşanan olumsuzluklardır. Söz gelimi, bağımlı kişilik bo-
zukluğu, çocuğuna fazla sorumluluk vermeyen, her şeye
onun yerine kendisi karar veren ve yapan, kendileri de
bağımlılık ihtiyaçları içinde olan annelerin, çocuklarında
görülmektedir.
Tedavi
Kişilik bozukluğu vakalarının tedavi için başvuru oran-
ları yüksek değildir. Özellikle ciddi sorunlara yol açan
sınırda kişilik bozukluğu ve çekingen kişilik bozukluğu
vakaları daha çok tedavi gereksinimi duyarlarken; anti-
sosyal kişilik bozukluğu vakaları, ancak bir suç işledikle-
rinde tedavi edilmek üzere yasal yollardan gönderildik-
lerinde ya da alacakları cezaları hafifletebilmek amacıyla
kendiliklerinden başvururlar.
Kişilik bozukluklarının tedavisi, ortalama 4-6 yıl sürmek-
tedir ve hepsi tam olarak tedavi olmasalar bile, olumlu
sonuç alma oranı eskiden düşünülene göre oldukça
yüksektir. Tedavide temel yöntem, uzun süreli bireysel
terapi veya grup ve aile terapileridir. Uzun yıllar daha
çok analitik, dinamik yönelimli tedaviler uygulanmak-
tayken, son yıllarda bilişsel davranışçı, diyalektik veya
şema terapilerinin de yararlı olduğuna ilişkin yayınlar
bulunmaktadır.
Terapilerin yanında, bu hastalarda sıklıkla ortaya çıkabi-
len, duygusal dalgalanmalar, depresif dönemler, yoğun
anksiyete krizleri ya da kısa süreli psikotik belirtilere
karşı ilaç kullanılmaktadır. Duygudurum düzenleyicileri
dışındaki ilaçlar, daha çok belirtilere yönelik olarak kısa
sürelerle kullanılır.
Klinik Gelişim
Hasta Yakınlarının
Karşılaşabilecekleri Sorunlar
Kişilik bozukluğu vakaları kendi sıkıntıları kadar, bir-
likte yaşadıkları kişiler için de ciddi bir sıkıntı ve stres
kaynağı olabilmektedirler. Üstelik hasta olarak görül-
mediklerinden, etraflarında, bilerek ya da insanları
üzmek ya da kırmak amacıyla böyle davrandıkları sa-
nılır. Aileler genellikle bu kişilere böyle davranmaktan
vazgeçmeleri için baskı yaparlar, akıl ve öğüt verirler
ve tedavi için pek özendirmezler. Bazı aileler ise, duru-
mu bir hastalık olarak görmeyi tercih eder ve durumu
kabullenip düzelmesi konusunda çaba göstermezler.
Hasta yakınlarının sabırlı, anlayışlı ve destekleyici
yaklaşımları yanında düzenli ve uzun süreli terapilerle
sonuç alınabileceğini bilmelerinde ve sık hekim değiş-
tirmemelerinde yarar vardır.
Kaynaklar
Amerikan Psikiyatri Birliği. Mental Bozuklukların Tanısal ve
Sayımsal Elkitabı. (DSM-IV) Washington DC: 1994. Çev: Köroğlu
E, Ankara: Hekimler Yayın Birliği; 1998.
Gunderson JG. Borderline Kişilik Bozukluğu. Çev: Ceyhun B.
Ankara: Hekimler Yayın Birliği; 1994.
Kernberg OF. Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm. Çev: Atakay
M. İstanbul: Metis Yayınları; 1999.
Kernberg OF. Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında Saldırgan-
lık. Çev: Büyükkal MB. İstanbul: Metis Yayınları; 2000: 74-89.
Stolorow R, Lachmann F. Psychoanalysis of developmental
arrests. New York: International Universities Press; 1980.
Saydam B. Narsisistik kişilik bozukluğu, antisosyal kişilik bozuklu-
ğu, borderline kişilik bozukluğu: Psikodinamik açıdan benzerlikler,
farklılıklar. İçinde: Çelikkol A; ed. Narsisistik Kişilik Bozukluğu.
İzmir: Ege Psikiyatri Sürekli Yayınları, 1996: 413-430.
Odağ C. Örneklerle narsisizm. İçinde: Çelikkol A; ed. Narsisistik
Kişilik Bozukluğu. İzmir: Ege Psikiyatri Sürekli Yayınları; 1996:
457-476.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Dostları ilə paylaş: |