bilig, Güz / 2009, Sayı 51
144
tan’da Azerilere karşı çeşitli işkenceler yapılarak, Ermenistan’ı terk etmeleri
yönünde baskı uygulanmıştır. Ermenistan’dan göçe zorlanan insanların ge-
nellikle Sumgayıt şehrine yerleşmeleri sonucu burada Ermenilere karşı saldı-
rılar düzenlemiştir (Aslan 1991: 8).
Ermenilerin işgal ettikleri bölgeler içerisinde Azerilere karşı en fazla katliam
yapılan yer ise Hocalı kasabası olmuştur. Zira 936 km
2
'lik bir alana sahip ve
2.605 aileden ibaret 11.356 kişinin yaşamış olduğu Hocalı kasabası 26 Şu-
bat 1992 yılında XX. yüzyılın kanlı soykırımlarından birine maruz kalarak
613 kişi işkence yapılarak öldürülmüştür (www.president.az/azerbaijan/
khojali/ dosce, 25 Nisan 2007).
Böylece, 170 yıl boyunca devam eden Ermenistan’ı Azeri Türklerinden göç
ettirme politikası 1988–1989 yıllarında sonuçlanarak; nihayet 8 Ağustos
1991 tarihinde Ermenistan’da Azeri Türklerinin yaşadığı son köy olan
Nüvedi köyünden de Azerilerin sürülmesiyle Ermenistan, sadece Ermenilerin
yaşadığı bir ülke durumuna gelmiştir. Son olarak 230 bin Azeri Türkü öldü-
rülerek, dövülerek ve her türlü işkenceye maruz kalarak Ermenistan’dan
çıkarılmış; aynı yıllarda 214 Azeri Türkü katledilmiştir (http:
//www.human.gov.az/, 5 Mayıs 2007).
Hocalı olayları sırasında Ermeni silahlı birliklerine, Sovyetler Birliğine ait olan
ve Dağlık Karabağ’ın Hankendi (Stepanakert) şehrinde bulunan 366'ncı Rus
Alayı yardım etmiştir. Zira saldırıda en gelişmiş modern silahlar kullanılmıştır.
Azerbaycan tarafından yapılan bu resmi açıklama karşısında Ruslar bu saldı-
rılarla bir bağlantılarının olmadığını belirtmişlerdir. Fakat olay sırasında kul-
lanılan silahlara dikkat edildiği zaman bunların yeni yapılanmakta olan bir
Ermenistan’da elde edilmesi pek inandırıcı değildir (Abdullayev 1998: 245).
Bütün bu çatışmalar gösteriyor ki; 1991 yılına her iki ülke de (Azerbaycan ve
Ermenistan) karmaşık bir ortamda girmiştir. Bu arada iki taraf da sürekli birbir-
lerini suçlu gösteren beyanatlar vermişlerdir. Bu gelişmelerin yaşandığı sırada
Gorbaçov TASS Ajansı aracılığı ile taraflara mesaj gönderdi. 1991 yılı mart
ayında gönderilen bu mesajda Gorbaçov; “Karabağ’ın Azerbaycan’ın ayrılmaz
bir parçası” olduğunu ifade etmekteydi. Bu açıklamaların ardından Ermenis-
tan’ın Başbakanı Manukyan “Karabağ üzerinde bir hak iddia etmediklerini,
fakat oradaki Ermeniler tarafından verilen mücadeleyi desteklediklerini” bir
basın toplantısı düzenleyerek bildirmiştir (Taşkıran 1995: 156-157).
Ermenistan başbakanı bu açıklamasıyla yeni bir politika izleme isteğinde
olduklarını ve Karabağ sorununda yeni bir strateji belirlediklerinin de ipuçla-
rını vermekteydi. Nitekim sorunun ileriki aşamalarında belirlenen bu yeni
strateji kendini daha açık bir şekilde ortaya koyacaktır.
Bu amaç doğrultusunda Azerbaycan’da 1993 yılında referandum yapıldı.
Yapılan bu referandum sonucunda Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebülfez
Özkul, Vermez, Dağlık Karabağ Göçmenlerinin Sosyo-Ekonomik Sorunları
145
Elçibey görevinden uzaklaştırılmış; 3 Ekim 1993 yılında yapılan seçimler
sonucunda Haydar Aliyev Azerbaycan Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Cumhur-
başkanı seçildikten sonra halka seslenen Haydar Aliyev Karabağ sorununu
barış yoluyla çözmek istediğini bildirdi. Böylece Ermenistan silahlı kuvvetle-
rinin işgali durduruldu ve Fuzuli ilinin bir kısmı işgal altından kurtarıldı. He-
men ardından ise bölgedeki savaş durduruldu. 28 Nisan 1994 yılında Bişkek
protokolü imzalandı. Bundan sonra Karabağ’daki savaş bölgesinde ateşkes
ilan edildi Ancak ne var ki Dağlık Karabağ Halkının sorunları hala devam
etmektedir (Taşkıran 1995: 129). Bu sorunları tartışmaya başlamadan önce;
söz konusu insanların statüleri ve bölgenin demografik durumu hakkında
bazı bilgiler verilecek; daha sonra yaşadıkları sorunlar incelenecektir.
Dostları ilə paylaş: |