'Elimden tutan
olsaydı' gibi başkalarmı kendisine karşı borç
landıran inançlara beyinlerinde yer vermezler. Dış destekle değil,
iç güçlerini kullanarak bir şeyler yapmaya çalışırlar. İşler kötü git
tiğinde şanslarının dönmesini beklemek yerine, çabalarını iki kat
çoğaltmayı seçerler.
Zor zamanlarında daha fazla çalışırlar. Engelleri
ve imkânsızlıkları, dehalarını kanıtlamak için bir fırsat görürler.
Sıfırdan zirveye başarı öyküleri, rağmencilerin yaşam öyküsünden
çıkar. Diğer grubun tersine unvan maçını severler. Karşılaştıkları
her engelde kendilerini sınarlar. Bir engeli aştıklarında kazan
dıkları ivme ile diğer engeli aşma enerjisini kendi içlerinde üre
tirler.
Eğer önlerinde hiçbir engel yoksa, göz alıcı bir başarı üretme şans
larının da olmadığını iyi bilirler. Bu nedenle engellere karşı, bir tür
minnettarlık duygusu taşırlar. Engellerin başarıyı hak edenle
hak etmeyeni ayıran, çok yararlı bir mekanizma olduğunu düşü
nürler.
Rağmenciler;
- Paraları olmamasına
rağmen,
- Yetkileri olmamasına
rağmen,
- 'Ellerinden tutan' kimse olmamasına
rağmen,
- Kıskanç bir çevreleri olmasına
rağmen,
- Steril ve seçkin şartlarda çalışmamalarına
rağmen,
- Rakiplerinin imkânlarına/ayrıcalıklarına sahip olmamala
rına
rağmen yine de işlerine asılırlar. Bu yüzden en çarpıcı başarı
öyküleri bu gruptakilerden çıkar.
Rağmenciler, kariyerlerine ilk başladıklarında sıfır nokta-
sındadırlar; paraları, ilişkileri, imkânları, 'ellerinden tutanları'
yoktur. Büyük iş başarma tutkuları ve özgüvenlerinden başka,
'başlangıç sermayeleri' yoktur.
Sırtlarını kendilerine yaslayarak
harekete geçerler. Felsefeleri: Her şey benimle başlar, benimle yürür,
benimle biter.
Dostları ilə paylaş: