104
Sorunun değil çözümün parçası olun
Çok sevdiğim için defalarca anlattığım bir fıkra, 'saydıcı' para
digma ile 'rağmenci' paradigma arasındaki farkı çok iyi anlatır:
Kısa boylu ve zayıf bir genç, yanında duran uzun boylu ve
iri yapılı kuzenine dönerek, "Ben senin yerinde olsaydım, dünya
ağırsiklet boks şampiyonu olurdum!" der.
Kuzeni cevap verir: "Seni diinya hafifsiklet boks şampiyonu
olmaktan alıkoyan ne?"
Bundan çıkarılacak ders, sizden daha iyi durumda olan
insanların şartlarına özenip, onların yerinde olsaydınız neler yapa
bileceğinizi düşünmek yerine, şu anda bulunduğunuz yerde, kendi
şartlarınızda elinizden gelenin en iyisini yaparak, kazandıkları
nızla şartlarınızı iyileştirerek nasıl ilerleyebileceğinizi düşünme
niz gerektiğidir.
• "Başbakan olsaydım bu ülkeyi adam ederdim" değil,
• "Müdür olsaydım bu şirketi kurtarırdım" değil,
• "Bir milyon dolarım olsaydı, çok iyi işadamı olurdum"
değil,
• "Hülya Avşar'ın güzelliği bende olsaydı neler yapardım"
değil.
"Vehbi Koç'un parası bende olsaydı, ben de iş hayatında
başarılı olmayı bilirdim!" demeyin. Vehbi Koç, böyle düşünseydi
sizin yerinizde olurdu! "Urfa'da Oxford ol saydı, biz de giderdik!"
diye düşünmeyin. 'Saydıcı'lar Oxford'a girebilseydi, Oxford
Şanlıurfa'da olurdu!
Hiçbir şeye sahip olmadığınız halde, her türlü engele rağmen
yapmanız gerekenleri yapabilmelisiniz. Atatürk'ün gençliğe
hitabesinde dediği gibi 'vazifeye atılmak için, içinde bulunduğun
vaziyetin imkân ve şartlarını düşünmeyeceksin!’
Her şeye rağmen, şimdi ve buradan başlamayı seçin. Göle düş
müş bir taşın yarattığı dalga gibi içten dışa adım adım büyüyün.
Sorunun değil, çözümün parçası olun. Söylemcilerden değil,
105
eylemcilerden olun. Suçlamak yerine sorumluluk almayı dene
yin. Bir Çin atasözünü aklınızdan hiç çıkarmayın: "Birini işaret
ederek suçlarken dikkat edin, diğer üç parmağınız sizi gösteriyor!"
Arkanıza kendinizi aldığınızda yapamayacağınız şey yok. Her
şey seninle başlar!
Dostları ilə paylaş: |