Necronomicon kara Dünyanın Kitabı H. G. Ginger alti



Yüklə 1,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/69
tarix02.01.2022
ölçüsü1,8 Mb.
#39628
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   69
2459-Necronomicon-Qara Dunyanin Kitabi-H.G.Ginger-Ozgur Umut Xoshafchi-2005-284s

Boynuzlu Ay
Daha önce de zikredildiği üzere, Ay tanrısına Sümerliler tarafından
NANNA denilmekteydi. Sonraki Sümerliler ve Asurlular tarafından ise
SIN denildi. Her iki durumda da, Tanrıların babası (Gezegen
krallığının, Zonei’nin) idi ve cadılar için tanrılarının temsilcisine daha
yakın olacak şekilde, boynuzlu olarak resmedilmişti. Boynuz biçimli
taç, Ay’ın hilal safhasının bir açıklamasıdır ve dünyadaki pek çok
kültürde tanrısallık sembolüdür ve boynuzu olan, bu özel nitelikleri
için tapılan keçi ve boğa gibi belli hayvanları temsil ettiği
düşünülmüştür. Bu hayvanlar aynı Zamvea gibi cinsel gücü de temsil
ederler.
Gerçek şu ki, Kadim Sümer ve Mısır’da boynuzlar sadece kötü tan-
rıları değil, Hıristiyan Kilisesi tarafından Pagan inançlarının kökünü
kurutmak için kullanılan pek çok farklı ilahı temsil eder. Kilisenin
boynuzlu, pençeli ve bazen de kuyruklu olarak resmettiği yarı-hayvan,
yarı-insan yaratık olan ‘Kötülüğün Faili’ Şeytan ile özdeşleştirmek için
yeterince basit bir semboldü bu. Kilisenin boynuzları kötülüğün bir tür
arketipi olarak kullanışı, pek çok insanın bugün, Naziler tarafından kul-
lanılan, Batıda kötülük mührünün arketipi olmuş, swastikayı göz
önünde bulundurarak hissettikleri ile çok benzerdir. Onun, Doğu’da
çok değerli, mistik ve dini sembol olduğu gerçeği çok fazla bilinm-
emektedir. Daha da kötüsü, Kilise tarafından işlenilen İblis imgesi aynı
zamanda cinsel enerjiyi de temsil eder ve Jung’un gölge arketipi ile,
animanın bir erkeğin dişil kısmını temsil etmesi gibi onun tabii
‘erillik’inin psişik deposu ile kıyaslanabilir. Hakikaten, sofu bir Katolik
rahip tarafından yapılmış, bir şeytana tapma ritüelini anlatan resimler
cinsel orjilerden ve ‘sapıklıklardan’ birini gösteriyordu ve soruştur-
macıların el kitabı-çok fazla insanın ölümünden ve hatta Hitler’in Mein
Kampf kitabının yazılmasından sorumlu olan Malleus Maleficarum
ayrıntılı cinsel tasvirlerle doludur ve katledilmeleri için bu kitabın kul-
lanıldığı masum insanlardan çok, bunları yazan papazların ruhlarını


açığa çıkarmaktadır. Nihayetinde, Satanizm, Protestanlık ve Yahudilik,
Kilise’nin Ortaçağ boyunca, ateş ve kılıçla yok etmeye girişeceği,
kötülüğün çok renkli bir yorganını oluşturmaları için karışık biçimde
bir arada dokunmuşlardı.
İşin aslı, bu zamanlar boyunca belirli bir iblis türü tapımı vardır, an-
cak dönemin en iğrenç Kara Kitle Ayinleri’nin, Kilise’nin yegane güç
ve çare olduğu bu belirsiz zamanlarda oğullarının iyi beslenmiş ve eği-
timli olarak yetişmelerini dileyen ebeveynlerinden Tanrı’nın hizmetine
girmeleri için genç yaşta baskı gören din adamları tarafından ger-
çekleştirilmesi ve bunlara dahil olunması gerçeğinden kaynaklanan bir
şey olarak, ironik biçimde, Cehennem’in gerçek yardakçıları mahke-
meye asla getirilmemiştir. Bir tarafta toplumun terk edilmesini talep
eden bir hayata ‘mahkum edilmenin’ hüsranı, diğer tarafta pek çok
rahibin Demon’un ayini olan Kara Kitle Ayini yoluyla düşmanlıklarını
dışavurumlarına yol açan ‘normal’ bir hayat. Kilise, dönemin bütün
politik yaşantısını manen denetlediği için, bu durum, çoğunlukla politik
bir gösteri aracı oluyordu. Bir bakıma, Aleister Crowley -Kilisenin
muazzam bir güce sahip olduğu o günlerden çok uzakta bulunsa da- bir
felsefe laboratuarındaki test tüpü gibi, benzer şartlar altında yetiştir-
ilmişti. Fanatik derecede dindar bir Hıristiyan aileden gelen ve Cam-
bridge çevresindeki yaşantısından kurtulan Crowley bir anlamda Satan-
ist’e dönüştü. Kendini hem politik hem de spiritüel anlamda, mazlum
ile özdeşleştirdi ve sonunda canavarın ismini kendi ismi olarak alacak
noktaya geldi ve Viktorya İngiltere’sinin Hıristiyan atmosferinin kur-
ulu ahlakının üzerine bürüdüğü duvar örtüsünü yırtacağını umduğu
felsefesini açıkladı ve onun, pek çok saf ipliklerden dokunmuş bu
halının, gerçekte ne için olduğunu, Tanrı -ya da ebedi mutluluk- için
değil, yalnızca şekerleme yapmak için olduğunu gösterdi.
Bu yüzden, onun yeni felsefesinin ya da bazılarının deyişiyle yeni
‘dini’nin temeli için dünyanın eski dinlerini, yani yenilenleri araması
neredeyse mantıklı görünüyor. Dişi öğeyi, Mısır ritüelleri ve Eleusis
26/284


zamanındaki gibi, eril ile aynı eşitliğe yükseltmiştir. ‘Babil Kızımız’
sözü (ona ait bir büyülü söz) pek çok majik yazısının teması haline
gelmiş ve Credo’su (dini öğreti) olan, Kanunun Kitabı’nı bir kadın
aracığıyla, karısı Rose Kelly aracılığıyla almıştır. Çalışmalarında,
Venüs unsuruna olduğu gibi, Lunar unsura da ulaşılabilir. Okült
çevrelerde, çağdaş bir cadı hareketinin kurucusu olan Gerald Gard-
ner’de bulunan Gölgelerin Kitabı adlı bir grimoire
[11]
’ın birleştir-
ilmesinde de parmağı olduğu söylenmektedir.
Ay’ın, Crowley’in ve O.T.O.’nun zihnini fazlasıyla meşgul eden tan-
trik seks majisi ritüellerinde son derece önemli, aslında zaruri bir rolü
vardır. Bir kadın ve bir erkek bulunmadan gerçek bir maji yapılamaz
ve okültün sembolik dilinde Aysız bir Güneş olamaz. Simyada, törensel
majide ve cadılıkta formül aynıdır, çünkü, ister hayat iksirinin Güneş’i
ve Ay’ı, Hindu ya da Çin tantrizmindeki eril ya da dişil iştirakçiler,
isterse Jung’un derinlik psikolojinin Gölge’si ya da Anima’sı olsun,
hepsi de, özdeş niteliklerle ilişki kurarlar.
Aşağı yukarı M.Ö. 3000 yıllarında Mezopotamya çölleri ve bataklık-
ları ortasında sergilenen dini ve mistik bir dramanın temel kişisini
oluşturan Ay, yıllardır Sümerlilerin başlıca ilahı olarak kalmıştır. Ay,
NANNA’nın tapımı ile birlikte yan yana, Blatty tarafından yazılan The

Yüklə 1,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   69




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin