TEDAVİ
Tularemi tedavisinde, aminoglikozidler, tetrasiklinler ve kinolonlar önerilmektedir.
Hastalığın erken döneminde başlanılan antibiyotik tedavisi daha başarılı olmaktadır. Hastaneye
yatırılan ağır tularemi vakalarının tedavisinde aminoglikozidler ilk seçenektir. Bu amaçla
streptomisin veya gentamisin kullanılabilecek antibiyotiklerdir. Vaka sayılarının çok fazla
olduğu veya daha hafif vakalarda ise siprofloksasin veya doksisiklin kullanılabilir. Vakaların
ağırlığına göre antibiyotikler damar yolundan veya ağızdan verilebilir. Hamilelerde ise
tedavide siprofloksasin veya gentamisin bir seçenek olarak önerilmektedir. Bu antibiyotiklerin
hamilelikteki yan etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Tularemi tedavisinde hastalarda
antibiyotik tedavi dozu ve süreleri Tablo 4’te özetlenmiştir. Penisilinler ve sefalosporinler gibi
beta laktam antibiyotikler, rifampisin, makrolidler, kotrimaksazol ve klindamisin tularemi
tedavisinde önerilmemektedir.
Tularemi tedavisinde antibiyotiklerin kullanımından önce ölüm oranı %33 gibi yüksek oranlarda
bildirilirken, günümüzde antibiyotik tedavisi ile bu oran %4’ün altına düşmüştür. İleri yaş, altta
yatan sistemik hastalıkların varlığı, semptomların bir aydan uzun süre devam etmesi, pulmoner
tutulum, tifoidal hastalık, böbrek yetmezliği, gecikmiş tanı ve uygunsuz antibiyotik tedavisi
mortaliteyi artırmaktadır.
KORUNMA ve KONTROL
Tularemiden korunmada en iyi yol, mikroorganizma ile temasa neden olan durumlardan
kaçınılmasıdır. Hayvan derisi yüzülürken eldiven giyilmesi, ölü hayvanlarla temas edilmesi
gerekiyorsa eldivenin yanı sıra maske ve gözlük kullanılması önerilmektedir. Vahşi hayvanların
etleri yenmeden önce iyi pişirilmelidir. Ölü hayvanlar tarafından kontamine edilen su
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 135 -
Tablo 4. Erişkinlerde ve çocuklarda tularemi tedavisinde önerilen antibiyotikler, dozu ve
süreleri
Antibiyotik
Erişkin dozu
Çocuk dozu
Süre
Seçenek
I.
Streptomisin
15 mg/kg/gün
Maksimum Doz 2gr/gün
Veriliş Yolu: IM
15 mg/kg/gün,
günlük doz ikiye
bölünür.
10 gün
Gentamisin
5 mg/kg/gün, IV
Veriliş Yolu: IM-IV
5 mg/kg/gün,
günlük doz iki
veya üçe bölünür.
10 gün
Alternatif
II.
tedavi
Siprofloksasin* 2x500 mg/gün oral,
2x400 mg/gün, IV
15 mg/kg/gün,
(doz en fazla 1
gr/güne kadar
çıkılabilir)
10-14 gün
Doksisiklin*
2x100 mg oral
4 mg/kg/gün.
14-21 gün
* Çocuklarda mecbur kalınmadıkça kullanılmamalıdır.
kaynakları kullanılmamalıdır. Su kaynaklarında standart klorlama işlemi uygulanmasının su
kaynaklı tularemi salgınlarından korunmada yeterli olduğu bildirilmektedir. Kene ısırıklarından
korunulması için teması önleyecek eldiven, önlük ve çizme gibi bariyer önlemlerine önem
verilmelidir. Tularemi tanısı ile uğraşan laboratuarlarda üçüncü derece güvenlik önlemlerinin
alınması gerekmektedir.
Tularemi tanısı ile hastaneye yatırılan hastalara özel izolasyon önlemleri uygulanması
gerekmez. Tedavide antibiyotiklerin kullanılmadığı dönemlerde bile insandan insana sekonder
bulaş ile gelişen olgu saptanmamıştır. Yara yerinden ve konjunktivadan kaynaklanacak
sekresyonlardan bulaşın engellenmesi için temas izolasyon önlemlerinin uygulanması
yeterlidir.
Kene ısırığı veya tularemili hasta ile temas gibi durumlar sonrasında antibiyotik
profilaksisi önerilmemektedir, fakat bu kişilerin klinik takiplerinin yapılması gereklidir.
Laboratuar şartlarında bakteri ile temas veya biyolojik saldırı gibi
F. tularensis ile temas
riskinin yüksek olduğu durumlarda doksisiklin veya siprofloksasin ile 14 gün süreyle profilaksi
uygulaması önerilmektedir.
F. tularensis için geliştirilen ölü aşılar sadece antikor yanıtı oluşturdukları için
etkili bulunmamıştır. Attenüe edilmiş
F. tularensis (LVS) suşunun kullanıldığı canlı bir aşı
geliştirilmiştir. Bu aşının hem hücresel hem de humoral bağışıklığı artırarak tifoid tulareminin
gelişmesini önlediği, ülseroglandüler tulareminin ise şiddetini azalttığı gösterilmiştir. Aşı sadece
laboratuar personeli gibi bu patojenle sık karşılaşma riski olan kişilere önerilmektedir.
BİRİNCİ BASAMAĞA YÖNELİK ENFEKSIYON KONTROLÜ IÇIN
ÖNEMLI PRATİK UYARI NOTLARI
Salgın görülen yerleşim birimlerinde; su kaynaklı enfeksiyon düşünülüyor ise, sular
•
kaynatılmadan içilmemeli ve dezenfekte edilmeden kullanılmamalıdır,
Muhtemel kontamine materyal ile doğrudan ve dolaylı temastan kaçınılmalıdır,
•
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 136 -
Gıda depolarının fare, sıçan veya diğer kemiricilerle temasının önlenmesi için gerekli
•
tedbirler alınmalıdır,
Hayvan dışkısı ile kontamine gıdalar tüketilmemelidir,
•
Yabani veya evcil hayvanlar (kedi ve köpekler) ile temastan sonra mutlaka eller
•
yıkanmalıdır,
Av hayvanlarının etleri iyi pişirilerek tüketilmelidir. Salgın dönemlerinde ise yabani
•
hayvanlar avlanılmamalıdır ve etleri tüketilmemelidir,
Yabani hayvan kesilirken, yüzülürken mutlaka önlük ve eldiven giyilmelidir,
•
Ölü hayvanlarla temas gerekiyorsa eldiven, maske ve gözlük kullanılmalıdır,
•
İçme suyu kaynaklarının sıçan, fare ve diğer kemiriciler tarafından muhtemel
•
kontaminasyonlarının önlenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır,
Kontamine olduğu düşünülen su kaynakları usulüne uygun klorlanmalıdır,
•
Kene ısırığı olgularında antibiyotik profilaksisi önerilmez, vaka takip edilmelidir,
•
Tularemili hasta ile temasta antibiyotik profilaksisine gerek yoktur,
•
Halka verilecek mesajlar
Salgın sırasında;
•
İçme suları kaynatılmadan içilmemeli ve dezenfekte edilmeden kullanılmamalıdır,
o
Açık su kaynakları kullanılmamalıdır
o
Hayvan dışkıları bulaşan gıdalar tüketilmemelidir,
o
Gıda saklanan yerlere fare, sıçan gibi kemiricilerin girişleri önlenmelidir,
o
Endemik bölgelerde;
•
Yabani hayvanlar avlanmamalıdır, etleri tüketilmemelidir,
o
Hayvan leşlerine çıplak elle dokunulmamalı, uygun bir şekilde gömülmelidir
o
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 137 -
SORULAR
Tularemi hastalığının etkeni hakkında aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
1-
Rutin besiyerlerinde kolaylıkla ürerler
a.
Anerop bir bakteri olduğu için oksijensiz ortamlarda uzun süre canlı kalabilir
b.
Gram boyama ile kolayca boyanır
c.
Gram pozitif bir bakteridir
d.
Kemirici hayvanlardan insanlara bulaşır
e.
Cevap e
Ülkemizde tularemi vakalarında artışın nedeni olarak hangisi sayılabilir?
2-
Balıkçılığa olan ilginin artması
a.
Sosyo-ekonomik düzeyin giderek artması
b.
Ekolojik dengenin bozulması
c.
İntravenöz uyuşturucu ilaç kullanan kişilerin sayısında artma
d.
Dengesiz beslenme
e.
Cevap c
F. tularensis’
3- in
konağı olarak aşağıdaki hayvanlardan hangisi sayılamaz?
Tavşan
a.
Vahşi kuşlar
b.
Fare
c.
Sincap
d.
Kanguru
e.
Cevap e
F. tularensis’in
4-
ülkemiz ve dünyadaki durumu ile ilgili hangisi söylenemez?
Ülkemizde özellikle Marmara Bölgesi’nde aktivitesini devam ettirmektedir
a.
Ülkemizde yaşanan salgınların daha çok su kaynaklı olduğu söylenebilir
b.
Güney yarımkürede hastalık daha yaygın olarak görülür
c.
Savaş durumlarında salgınlar görülebilir
d.
Hastalık dünyada sadece Kuzey Yarımkürede görülür
e.
Cevap c
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 138 -
Tulareminin bulaşma yolları ile ilgili hangisi yanlıştır?
5-
İnsanlara, enfekte hayvan veya insektler tarafından bulaştırılır
a.
Enfekte materyaller ile direkt temas sonucu bulaş gerçekleşir
b.
Deri lezyonlarından veya konjonktivadan vücuda girebilir
c.
Solunum yolu ile bulaşma söz konusu değildir
d.
Enfeksiyonun gelişmesi için çok az miktarda bakteri yeterlidir
e.
Cevap d
Tularemi hastalığı için aşağıdakilerden hangisi risk gurubunda sayılmaz?
6-
Endemik veya hiperendemik bölgelerde kırsal kesimde yaşayanlar
a.
Endemik bölgeye seyahat edenler
b.
Tularemi bakterisi izolasyonu ile uğraşanlar
c.
Avcılar
d.
Yatılı okul öğrencileri
e.
Cevap e
Aşağıdakilerden hangisi tulareminin klinik formalarından biri değildir?
7-
Ülseroglandüler
a.
Pulmoner
b.
Kutanöz
c.
Orofaringeal
d.
Tifoid
e.
Cevap c
Aşağıdakilerden hangisi tulareminin kliniği ile ilgili doğru değildir?
8-
Giriş yerinin etrafında kırmızı renkli papüler bir lezyon oluşur
a.
Lezyonları ağrısızdır
b.
En sık görülen komplikasyon lenf nodu süpürasyonudur.
c.
Endotoksemi, akut böbrek yetmezliği ve hepatit gelişebilir
d.
Hastalığın inkübasyon periyodu genelde 2-10 gündür
e.
Cevap b
Tulareminin tanısı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
9-
PCR testinin tanıda yeri yoktur
a.
Tanıda Gram boyama önemlidir
b.
Kültür sık kullanılan bir yöntemdir
c.
Pozitif serolojik testler tanıyı destekler
d.
Tüp aglutinasyon ve indirekt hemaglutinasyon testleri rutinde kullanılmaz
e.
Cevap d
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 139 -
Aşağıdaki hastalıklardan hangisi tulareminin ayırıcı tanısında akla gelmez?
10-
Streptokok tonsillofarinjiti
a.
Deri şarbonu
b.
Sifiliz
c.
Veba
d.
Kızıl
e.
Cevap e
Tulareminin tedavisinde aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi kullanılmaz?
11-
Gentamisin
a.
Doksisiklin
b.
Siprofloksasin
c.
Streptomisin
d.
Vankomisin
e.
Cevap e
Tularemiden korunmada aşağıdakilerden hangisi uygun değildir?
12-
Temiz su kaynaklarını kullanmak
a.
Etleri iyi pişirmeden yememek
b.
Kene ısırıklarından korunma önlemlerini almak
c.
Hastaları solunum izolasyonuna tabi tutmak
d.
Ölü hayvanlarla temasta eldiven, önlük ve maske kullanmak
e.
Cevap d
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 140 -
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 141 -
LYME HASTALIĞI
ICD 10 KODU: A69.2
AMAÇ: Bu eğitimin sonunda sağlık personelinin Lyme hastalığına yönelik bilgi, tutum ve
becerilerini artırmak.
ÖĞRENİM HEDEFLERİ:
Bilişsel Alan:
Katılımcı bu oturumun sonunda;
Etkeninin temel özelliklerini sıralayabilmeli
1.
Epidemiyolojisini açıklayabilmeli
2.
Etkeninin tabiattaki bulaş döngüsünü açıklayabilmeli
3.
Bulaş yollarını açıklayabilmeli
4.
Risk gruplarını sıralayabilmeli
5.
Klinik formlarını sayabilmeli
6.
Vaka tanımını söyleyebilmeli
7.
Hastalığın laboratuar bulgularını yorumlayabilmeli
8.
Uygun örnek materyalini gönderme kriterlerini sayabilmeli
9.
Ayırıcı tanısındaki hastalıkları ayrıştırabilmeli
10.
Tedavisini açıklayabilmeli
11.
Sağlıklı kişilerin korunması için gerekli önlemleri sıralayabilmeli
12.
Olgulara yaklaşım için algoritmayı kullanarak özetleyebilmeli
13.
Bildirim ve sürveyans özelliklerini söyleyebilmeli
14.
Sevk kriterlerini sıralayabilmeli
15.
Beceri alanı:
Katılımcı bu oturumun sonunda;
Kene çıkarma basamaklarını uygulayabilmeli
1.
YÖNTEM:_Görsel-_işitsel_eğitim_araçları_ile_anlatma_yöntemi_Beyin_fırtınası_(ayırıcı_tanıda)_SÜRE'>YÖNTEM:
Görsel- işitsel eğitim araçları ile anlatma yöntemi
Beyin fırtınası (ayırıcı tanıda)
SÜRE: 45 dk x 2
ARAÇ GEREÇ:
Küçük çalışma grubu masaları
Flip chart
Barkovizyon
Postit, Renkli karton
Kene çıkarma becerisi öğrenim rehberi-değerlendirme rehberi
Kene maketi
Eldiven, %70’lik alkol, flakon, çamaşır suyu, pens
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 142 -
KAYNAKLAR
Bacon RM, Kugeler KJ, Mead PS; Centers for Disease Control and Prevention (CDC).
1.
Surveillance for Lyme disease--United States, 1992-2006. MMWR Surveill Summ
2008;57:1-9.
Clark RP, Hu LT. Prevention of lyme disease and other tick-borne infections. Infect Dis
2.
Clin North Am 2008;22(3):381-96.
Kaya AD, Parlak AH, Ozturk CE, Behcet M. Seroprevalence of Borrelia burgdorferi
3.
infection among forestry workers and farmers in Duzce, north-western Turkey. New
Microbiol 2008;31:203-9.
Lelovas P, Dontas I, Bassiakou E, Xanthos T. Cardiac implications of Lyme disease,
4.
diagnosis and therapeutic approach. Int J Cardiol 2008;129:15-21.
Marques A. Chronic Lyme disease: a review. Infect Dis Clin North Am 2008;22(2):341-
5.
60.
Stanek G, Strle F. Lyme disease: European perspective. Infect Dis Clin North Am
6.
2008;22(2):327-39.
Puius YA, Kalish RA. Lyme arthritis: pathogenesis, clinical presentation, and management.
7.
Infect Dis Clin North Am 2008;22(2):289-300.
Fish AE, Pride YB, Pinto DS. Lyme carditis.Infect Dis Clin North Am 2008;22(2):275-88.
8.
Halperin JJ. Nervous system Lyme disease. Infect Dis Clin North Am 2008;22(2):261-74.
9.
Koc F, Bozdemir H, Pekoz T, Aksu HS, Ozcan S, Kurdak H. Lyme disease presenting as
10.
subacute transverse myelitis. Acta Neurol Belg. 2009;109:326-9.
Dandache P, Nadelman RB. Erythema migrans.Infect Dis Clin North Am. 2008;22(2):235-
11.
60.
Tilly K, Rosa PA, Stewart PE. Biology of infection with Borrelia burgdorferi. Infect Dis
12.
Clin North Am 2008;22(2):217-34.
Bratton RL, Whiteside JW, Hovan MJ, Engle RL, Edwards FD. Diagnosis and treatment of
13.
Lyme disease. Mayo Clin Proc 2008;83(5):566-71.
Aydın K, Köksal İ, Çaylan R ve ark. Trabzon yöresinde Lyme seropozitifliği. İnfek Derg.
14.
2001;15:141-4.
Cerar D, Cerar T, RuziÐ-SabljiÐ E, Wormser GP, Strle F. Subjective symptoms after
15.
treatment of early Lyme disease. Am J Med. 2010;123:79-86.
Mutlu G, Gültekin M, Ergin Ç, Sayın F, Kurşun A. Antalya yöresinde Borrelia burgdorferi
16.
antikorlarının ve vektörlerinin araştırılması. Mikrobiyol Bült 1995;29:1-6.
Tülek N, Aydıntuğ O, Tokgöz G, Düzgün N, Tutkak H. Nedeni belirlenemeyen artrit
17.
olgularında Lyme hastalığının serolojik olarak araştırılması. Mikrobiyoloji Bült 1998;32:131-
6.
Tünger Ö, Büke M. Lyme hastalığı: İzmir ve çevresinde durum. İnfeksiyon Derg 1995;9:345-
18.
9.
Wormser GP, Dattwyler RJ, Shapiro ED, Halperin JJ, Steere AC, Klempner MS, Krause PJ,
19.
Bakken JS, Strle F, Stanek G, Bockenstedt L, Fish D, Dumler JS, Nadelman RB. The clinical
assessment, treatment, and prevention of lyme disease, human granulocytic anaplasmosis,
and babesiosis: clinical practice guidelines by the Infectious Diseases Society of America.
Clin Infect Dis. 2006;43(9):1089-134.
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 143 -
İŞLENİŞ
I. OTURUM
Oturumun Konu Başlıkları: Lyme Hastalığı Tanımı ve Etkeni, Epidemiyolojisi, Hastalık
Etkeninin Tabiattaki Döngüsü, Bulaş Yolları, Risk Grupları, Hastalığın klinik formları, Klinik
ve Laboratuar Bulguları, Hastalığın Klinik Formları, Tanı
Öğrenim Hedefleri:
Bilişsel Alan:
Katılımcı bu oturumun sonunda;
Hastalığın tanımını söyleyebilmeli
1.
Etkeninin temel özelliklerini sıralayabilmeli
2.
Epidemiyolojisini açıklayabilmeli
3.
Etkeninin tabiattaki bulaş döngüsünü açıklayabilmeli
4.
Bulaş yollarını açıklayabilmeli
5.
Risk gruplarını sıralayabilmeli
6.
Klinik formlarını sayabilmeli
7.
Vaka tanımını söyleyebilmeli
8.
Lyme Hastalığının laboratuar bulgularını yorumlayabilmeli
9.
Lyme Hastalığı için uygun örnek materyalini gönderme kriterlerini sayabilmeli
10.
YÖNTEM:
Görsel- işitsel eğitim araçları ile anlatma yöntemi
SÜRE: 45 dk
ARAÇ-GEREÇ-MATERYAL:
Flip chart
Barkovizyon
Post-it,
Renkli karton
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 144 -
LYME HASTALIĞI
Lyme hastalığı kene kaynaklı bir spiroket olan
Borrelia burgdorferi ile gelişen farklı klinik
evreleri olan zoonotik bir hastalıktır.
ETKENİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
Lyme hastalığı etkeni vektörlerle bulaşan, spiroket cinsi bir bakteri olan
Borrelia
burgdorferi’dir. B. burgdorferi insan kanı ve kenelerde yaşayabilir. Fagositoza dirençli olup
epitelyum hücrelerine tutunup penetre olabilir.
EPİDEMİYOLOJİ
Ülkemizdeki epidemiyolojik veriler incelendiğinde; Trabzon yöresinde seropozitiflik
oranı %6.6 olarak saptanırken, İzmir yöresinde %7.8, Ankara’da %10.4, Antalya yöresinde
%35.9, Elazığ yöresinde %6.43, Kuzey Kıbrıs yöresinde %17.6 Lyme seropozitifliği
saptanmıştır.
Lyme hastalığı ABD’de, en sık bildirilen kene kaynaklı hastalıktır Lyme borreliyozisi,
Avrupa’nın kuzeydoğusunda ılık bölgelerde, İskandinavya’da, eski Sovyetler Birliği’nde,
Çin’de ve Japonya’da da görülmektedir.
ABD’de etkilenen bireylerin çoğunda hastalık semptomatik seyrederken, Avrupa’da
genellikle asemptomatik seyir söz konusudur.
Hastalık genel olarak her yaş grubunu etkileyebilir ve cinsiyet dağılımı özellik
göstermemektedir.
Hastalığın yayılmasında öncelikli vektör
Ixodes keneleridir. Kene konakçıya yapıştığında
Lyme etkeni kenenin ağız organellerine göç eder ve buradan konakçıya geçer. Yapışan kenenin
hastalığı bulaştırma işlemi yaklaşık 12-24 saat içinde olur.
Ixodes cinsi sert keneler birçok
memeli, kuş ve sürüngen konakçıya yapışarak ve onlardan beslenerek
Borrelia’yı nakleder.
Avrupa ve Asya’da
I. ricinus ve I. persulcatus keneleri borrelia nakli için başlıca vektörlerdir.
Bir insanı veya hayvanı enfekte eden en önemli yol kene ısırığıdır.
Bir kenenin yapışıp kan emmeye başladığı anda spiroketler kenenin orta barsağında
bulunur. Emilen kanın kendilerine ulaşmasının uyarıcı etkisiyle spiroketler kenenin tükürük
bezlerine göç eder. Burada konakçının derisine nakledilir. Böylece hastalık bulaşmış olur.
Lyme hastalığını nakleden
Ixodes kenelerinin yaşam siklusu dişilerin ilkbaharda
yumurtlamasıyla başlar (Şekil 1). Olgunlaşmamış larvalar farelerin kanıyla beslenir. Bu
farelerin çoğu
Borrelia ile enfektedir ve Borrelia’yı olgun olmayan larvalara geçirirler. Larvalar
farelerin üzerinden düşer ve kış dönemini nimf oluncaya kadar toprakta geçirir. Bu nimflerin
çoğu enfekte olarak ilkbaharda ortaya çıkar. Bu nimfler fare dışında köpekler ve insanlar gibi
diğer memelilerden de kan emer.
Bir sonraki ilkbaharda organizma ile enfekte yetişkin olarak ortaya çıkacakları zamana
kadar toprakta durur. Yetişkin erkek ve dişi kene insandan veya köpekten ve diğer büyük
hayvanlardan kan emer. Dişi kene doyunca toprağa düşerek çevreye birçok yumurta bırakır ve
yaşam siklusunu tekrar başlatır.
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 145 -
Şekil 1. Etkenin tabiattaki bulaş döngüsü
HASTALIĞIN BULAŞMA YOLLARI
Lyme hastalığı keneler tarafından bulaştırılan bir hastalıktır. Hastalık esas olarak Ixodes
cinsi sert kenelerin ısırması sonucunda bulaşmaktadır. Ancak diğer kene türlerinden de bulaştığı
yönünde araştırma sonuçları vardır.
Düşük bir olasılıkla kan nakli ile de bulaşabilmektedir.
Cinsel yolla bulaşıp bulaşmadığı tartışmalı olmakla birlikte bulaştığına dair somut kanıt
yoktur.
Yakın temasla bulaşmamaktadır.
Transplasental geçiş, net değildir.
RİSK GRUPLARI
Kamp yapanlar
Avcılar
Orman korucuları
Tarlada çalışanlar
Askerler
Piknik yapanlar
Kırsal kesimde yaşayanlar
Pet hayvan besleyenler
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 146 -
KLİNİK FORMLAR
Lyme hastalığı, remisyonlar, alevlenmeler ve herbirinde farklı klinik bulguların hakim olduğu
evreler halinde seyreder.
Erken enfeksiyon “Evre I” (lokalize eritema migrans)’i, birkaç gün veya hafta içerisinde
gelişen “Evre II” (dissemine enfeksiyon) takip eder.
Geç enfeksiyon veya “Evre III” (persistan enfeksiyon) genellikle hastalığın başlangıcını
takiben aylar veya yıllar sonra gelişir. Hatta bazen uzun latent enfeksiyon periyodu sonrasında görülür.
Enfeksiyonun klinik bulguları, sadece bir sistemin tutulumundan, deri, sinirler ve eklemlerin bir arada
tutulduğu, kronik, multisistem tutulumuna kadar değişebilir, yıllar boyu sürebilen seyir gözlenebilir.
Erken Enfeksiyon: Evre I (Lokalize enfeksiyon)
Kenenin ısırdığı yerde oluşan lokalize eritema migrans (EM), genellikle yuvarlak veya
oval şekilli,
B. burgdorferi’nin vücuda girdiği yerde 7-14 gün içerisinde gelişen (1-36 gün)
eritematöz deri lezyonu olarak tariflenebilir (Şekil 2, 3). Hastalar kene ısırığını hatırlamayabilirler
veya farkında değildirler.
Şekil 2. Eritema migrans
Şekil 3. Eritema migrans
Kültürde etkenin izole edildiği 79 hastalık seride EM yerleşimi en sık %18 uyluk, %15
sırt, %14 omuzlar, %10 alt bacak, %8 kasık şeklinde olarak belirlenmiştir. Eğer EM, başta olur
ise sadece lineer bir çizgi, saç çizgisi sınırında görülebilir.
Genellikle kırmızı bir makül veya papül olarak başlayan eritema migransın merkezi
etrafında kırmızılık alanı birkaç gün içerisinde genişlemeye başlar. Çoğu lezyonların kenarı
düzdür, bazen yükselme gözlenir. Lezyon birkaç gün içerisinde genişlerken, santral veya
parasantral solma görülür. Lezyon düzdür, basınçla solar ve genellikle deskuame olmaz,
periferde veziküller görülmez. Erken lezyonların merkezi bazen eritematöz, endüre, veziküler
veya nekrotiktir. Lezyon çapının 70 cm’yi aştığı vakalar da bildirilmiştir. Erken eritema migrans
lezyonları 20 cm
2
/gün hızla büyür. Bu, büyük olasılıkla inokülasyon alanından dışarıya doğru
spiroketlerin göçü ile ilişkilidir. Organizma lezyonun merkezinden izole edilebilmektedir.
Lezyon dokunulduğunda sıcaktır, fakat sıklıkla ağrısızdır. Ağrı ve kaşıntı nadiren
görülür. Bazı hastalarda spiroketemi sonucu olarak sekonder lezyonlar görülebilir. Hastaların
%25 kadarı, bu karakteristik cilt lezyonunu tariflemezler. Hastaların %80 kadarında eritema
migrans ile eş zamanlı kırıklık, baş ağrısı, ateş ve titreme, miyalji, artralji gibi sistemik şikayetler
görülmüştür.
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 147 -
Respiratuar semptomlar ve diyare Lyme hastalığına özgü bulgular değildir ve varlıkları
alternatif veya eş zamanlı başka patolojilerin ihtimalini düşündürmelidir.
Dostları ilə paylaş: |