153
Dermatoz 2013 ; 4(4) : 153-162.
Derleme
Göz Tutulumu Yapan Dermatolojik Hastalıklar
Prof. Dr. Ümit TÜRSEN
1
, Uzm. Dr. Belma TÜRSEN
2
1
Mersin Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye
2
Mersin Devlet Hastanesi, Dermatoloji Bölümü, Mersin, Türkiye
ÖZET
Göz Tutulumu Yapan Dermatolojik Hastalıklar
Birçok hastalık aynı zamanda hem dermatolojik hem de oküler
belirti verebilmektedir. Burada gruplar halinde göz tutulumu
yapan dermatolojik hastalıklar özetlenecektir. Oftalmologların
bazı göz bulguları olan hastalıkların ayırıcı tanısında deri
hastalıklarının da bulunması konusunda farkındalıkları olması
gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Dermatoloji, belirti, göz
ABSTRACT
Ocular Manifestations of Dermatological Diseases
Many diseases present with both ocular and dermatologic
manifestations. Each case is followed by a discussion and a
brief review of the characteristic cutaneous and eye findings.
The intent is to demonstrate classic dermatologic manifesta-
tions of diseases seen by opthalmolog.
Key Words: Dermatology, manifestation, eye
Giriş
Bazı sık gözlenen dermatolojik hastalıkların korneal hasarla sonuçla-
nan çok çeşitli şiddetli oküler belirtileri olabilmektedir. Bu sık gözle-
nen dermatozların oküler belirtilerinin tanısı ve tedavisi korneal hasarı
önlemek için önemlidir. Örneğin yapılan çalışmalarda Amerika Birleşik
Devletleri’nde 14 milyon akne rozasea ve 15 milyon atopik ekzema
hastası bulunmaktadır. Ayrıca 100.000 civarında göz kapağı kanseri
vardır. Sikatrisyel pemfigoid gibi otoimmun deri hastalıklarının sıklığı
ise 1/8.000-1/46.000 arası değişmektedir. Dermatolojik hastalıklarda
göz direkt veya indirekt olarak tutulabilmektedir. Oküler veya görme
değişiklikleri yapan birçok hastalık bulunmaktadır. Bunlar sistemik al-
lerjik hastalıklar, deri-mukoza hastalıkları, fakomatozlar, kollajen doku
hastalıkları, benign veya malign tümörler olabilir. Oküler tutulumu olan
dermatozlar burada gruplar halinde incelenecektir (1).
Göz tutulumu yapan dermatozlar şu şekilde gruplandırılabilir;
1-Allerjik hastalıklar:
• Atopik dermatit
• Ürtiker
• Kontakt dermatit
2-Deri-mukoza hastalıkları:
• Akne rozasea
• Albinizm
• Behçet hastalığı
• Sikatrisyel pemfigoid
• Ehlers-Danlos sendromu
• Epidermolizis bülloza
• Eritema multiforme
• Goltz-Gorlin sendromu
• İktiyoz
• İnkontinensiya pigmenti
• Ota Nevus
• Pemfigus
• Psödoksantoma elastikum
• Psoriasis
• Stevens-Johnson sendromu (Eritema multiforme major)
• Vogt-Koyanagi-Harada sendromu
• Kseroderma pigmentozum
3-Fakomatozlar
• Angiomatozis retina (Von Hippel-Lindau hastalığı) (Retinoserebellar
Kapiller Hemanjiyomatozis)
• Nörofibromatozis (Von Recklinghausen hastalığı)
• Tuberoskleroz (Bourneville sendromu)
• Ensefalotrigeminal anjiyomatozis (Sturge-Weber sendromu) (Ensefalo-
fasiyal Kavernöz Hemanjiyomatozis)
• Ataksiya telanjiektazi (Louis-Bar sendromu)
• Wyburn-Mason sendromu (Racemose Hemanjiyomatosis
4-Kollajen doku hastalıkları
• Ankilozan spondilit
• Dermatomiyozit
• Periarteritis nodosa
• Reiter sendromu
• Romatoid artrit
• Sarkoidoz
• Skleroderma
• Sistemik lupus eritematozus
• Temporal arterit
• Tekrarlayıcı polikondrit
• Wegener granülomatozu: Olguların %50-60 kadarında oftalmik bul-
gular olabilirken, çok az hastada şikayete neden olabilmektedir. Orbi-
tal hastalık en sık belirtisidir ve proptozis, restriktif oftalmopati, kronik
orbital ağrı veya bazı kronik olgularda orbital retraksiyon sendromu ile
intraktabl socket ağrıya yol açabilir. Wegener hastalığı optik sinirde ha-
sara, oftalmopleji, konjunktivit, keratit, sklerit, episklerit, dakrosklerit,
nazolakrimal kanal tıkanması, dakroadenit, üveit ve retinal vaskülite de
yol açabilmektedir.
5- İnfeksiyonlar
A-Viral
• Su çiçeği
• Kızamık
154
Dermatoz 2013 ; 4(4) : 153-162.
Derleme
• Kızamıkçık
• Çiçek
• Herpes simpleks
• Herpes zoster
• Kabakulak
• Enfeksiyöz mononükleoz
• İnfluenza
• Sitomegalik inklüzyon hastalığı
• Faringokonjunktival ateş (adenovirus 3)
• Epidemik keratokonjunktivit (adenovirus 8)
• HIV (AIDS)
B-Bakteriyel
• Bruselloz
• Gonore (Oftalmiya neonatorum)
• Difteri
• Lyme hastalığı
• Septisemik bakteriyel metastatik endoftalmit
• Tularemi
• Lepra
• Tüberküloz
• Sifiliz
C-Protozoal
• Lenfogranuloma venereum (Klamidyal)
• İnklüzyon konjunktiviti (Klamidyal)
• Malarya
• Toksoplazmoz
D-Fungal
• Histoplasmoz
• Koksidioidomikoz
• Kriptokokkus
• Metastatik fungal endoftalmit
• Aktinomiçes
• Kandida albikans
• Streptotriks
E-Sestot ve Nematot
• Sistiserkozis (Kıl kurdu)
• Ekinokokkozis (Hidatik kist)
• Toksokariyazis (Toksokara)
• Trişinozis (Trişinella)
• Onkoserkiyazis
• Loiasis (Loa loa)
6-Kromozomal hastalıklar ve genetik sendromlar
• Cri-du chat sendromu
• Schmid-Fraccaro sendromu
• Turner sendromu
• Ring-D kromozomu
• Monozomi-G sendromu
• Trizomi 13 (Patau sendromu, D-sendromu)
• Trizomi 18 (Edward sendromu, E-sendromu)
• Trizomi 21 (Down sendromu, mongolism)
• Kromozom 18 uzun kolunda delesyon
• Siliyopatik genetik sendromlar
7-Metabolik hastalıklar
• Albinizm
• Alkaptonüri
• Amiloidoz
• Chediak-Higashi sendromu
• Sistinozis
• Fabry hastalığı
• Galaktozemi
• Gaucher hastalığı
• Gut
• Hemokromatoz
• Histiyositoz
• Homosistinüri
• Lipidozlar
• Marfan sendromu
• Weill-Marchesani sendromu
• Mukopolisakkaridoz
• Niemann-Pick hastalığı
• Osteogenezis imperfekta
• Wilson hastalığı
8-Kas-iskelet sistemi hastalıkları
• Albright hastalığı (Kemiğin fibröz displazisi)
• Apert sendromu
• Conradi sendromu
• Kraniyofasiyal sendromlar
• Fasiyal deformite sendromları
• Muskuler distrofi hastalıkları
• Miyastenia gravis
• Osteogenezis imperfekta
• Paget hastalığı
9-Neoplastik hastalıklar
• Malign tümörler
• Benign tümörler
• Metastazlar (2-48).
A-İnflamatuar eritematöz hastalıklar
Şiddetli inflamatuar hastalıklarda dermatolojik ve oküler belirtiler orta-
ya çıkabilmektedir. Bu durum oftalmolog ve dermatologlar arasındaki
iletişimi hasta konforu artışı için zorunlu kılmaktadır (1).
1-Akne Rozasea
Akne rozasea deri ve yağ bezlerini etkileyen kronik inflamatuar bir du-
rumdur. Meibomian bezleri göz kapağında yağ üreten bezler olup ro-
zaseada etkilenmektedir ve sonuçta dilate damarlarla karakterize yüz
flushingi ve göz kapağı sınırlarında eriteme yol açabilmektedir. Oküler
belirtileri arasında gözlerde kızarıklık, arpacık ve şiddetli fotofobi yer
alabilir. Hastalarda infiltratif keratit ve kornea sikatrisi gelişebilir. Akne
rozasealı hastaların %50 kadarında göz belirtileri olup, %20 kadarında
tanı anında göz tutulumu saptanabilmektedir. Bu hastalar 30-50 yaş
arasında olup, kadınlar erkeklerden daha fazla etkilenmektedir. Roza-
sea açık tenli ve mavi gözlü İskandinav ve Kuzey Avrupa toplumlarında
sık gözlenebilirken, Asyalı kişilerde de nadiren oluşabilmektedir. Oküler
rozasealı hastalarda tekrarlayıcı stafilokoksik göz enfeksiyonları da sık
gözlenmektedir. Hastanın göz kapağı kenarında tipik olarak pembem-
si-kırmızımsı görünüm oluşur ve yanma, yabancı cisim hissi ve şiddetli
göz yaşarması gibi şikayetlere yol açar. Meibomian bezleri gözyaşı içe-
riği için gerekli olan yeterli miktardaki yağı üretemediğinden dolayı alt
göz kapağında gözyaşı filmi birikir. Sonuçta hastanın gözü devamlı yaş-
lı olup ağlamış gibi görünmektedir. Gözyaşı tabanda biriktiğinden do-
layı korneada kuruluk sonucu irritasyon oluşur. Islak kompresler ve göz
kapağının pamuk gibi yumuşak malzemelerle temizlenmesi blefariti ve
tıkanmış gözyaşı bezlerini açabilmektedir. Kombine steroid-antibiyotik
155
Dermatoz 2013 ; 4(4) : 153-162.
Derleme
içeren göz pomadları geceleri uygulanarak bakteriyel enfeksiyonun
kirpik diplerine yerleşmesini elimine edebilir. Keten tohumu yağı kap-
sülleri hem omega-3 hem de omega-6 yağ asitleri içerip, prostoglandin
üretiminde rol alarak inflamasyona yardım ederek faydalı olabilmekte-
dir. Özellikle omega-3 yağ asitleri antiinflamatuar özellikleriyle akşam
antibiyotikli pomadla kombine edilerek uygulandığında faydalı olabilir.
Yatmadan önce ise steroid-antibiyotik kombinasyonu göz pomadları
uygulanabilir. Buna rağmen hastalarda kötüleşme olursa doksisiklin
gibi tetrasiklinler günde 2 kez alındığında hem bakteriyel çoğalmayı
kontrol edebilmekte hem de antiinflamatuar özellikler göstermektedir.
Bir çalışmada 20 rozasealı hastanın 12’sinde (%60) oküler belirti saptan-
mıştır. Bu hastaların 11’inde ise (%55) göz belirtileri deri belirtilerinden
önce oluşmuştur. Oftalmik belirtiler arasında şalazyon ve blefarokon-
junktivit en sık gözlenirken, daha nadiren keratit ve korneal ülser ge-
lişmektedir. Nadir olmasına karşın çocukluk rozaseada şiddetli oküler
belirtiler meydana gelebilmektedir. Standart topikal ve oral tedavinin
yanı sıra özellikle şiddetli oküler hasarda cerrahi tedaviler de uygulana-
bilmektedir (2-4).
2-Atopik Dermatit
Atopik dermatit veya atopik ekzema allerjik reaksiyonlarla seyredebi-
len endojen ekzema nedenlerinden biridir. Nisbeten sık gözlenen bu
durumda oküler sekeller sık olup hem ön hem de arka segmentler tu-
tulabilmektedir. İrritan maddelere hassas deri yapısında olan kişilerde
epidermal hasar sonucu meydana gelir. Sulantılı, eritemli, krutlu ekze-
matize lezyonlar oluşur. Oküler belirtileri en sık olarak üst göz kapağını
tutup, deride ekzematize görünüm, likenifikasyonla seyreden kalınlaş-
ma, fazla kaşıma eylemi sonucu kaş ve kirpiklerde dökülme gözlenir.
Dennie-Morgan çizgileri adı verilen alt göz kapağında lineer 2 veya
daha fazla çizgilenmeler gelişebilir. Atopik dermatit tanısı genellikle 5
yaşından küçük çocuklarda konmaktadır. Atopik dermatitli çocuklarda
keratokonus, konjunktival ve korneal sikatris ve müköz akıntı gelişebi-
lir. Klasik bulgusu kalkan benzeri ön subkapsüler katarakt olup görme
problemi yapabilmektedir. Steroid ve antihistaminler allerjik reaksiyo-
nu önleyebilirken, mite, polen, gıda ve çevresel irritanlar allerjiyi tetikle-
yebilmektedir. Tedavisi mutlaka dermatologların kontrolünde olmalıdır.
Hastalar akut ataklarla seyredebildiği için uygun idame tedavisi de veri-
lebilmektedir. Topikal kortikosteroidler sık uygulanmasına karşın stero-
id yan etkileri taşımayan immunmodülatör ajanlar düşük yan etki riski
nedeniyle uzun süre antiinflamatuar etki sağlayabilmektedir. Yüzde
olan tekrarlayan kaşıntı ve ovma hareketleri sonucu değişik göz komp-
likasyonları gelişebilmektedir. Göz komplikasyonlarının erken tanısı
ve tedavisi prognoz açısından önemlidir. Bir çalışmada 100 atopik ek-
zemalı hasta göz tutulumu açısından taranmış, %43 hastada kapak ve
konjunktival değişiklikler gözlenmiştir. Konjunktival değişiklikler olarak
en sık papillada kaldırım taşı görünümü oluşup, hafif-orta derecede pa-
piller reaksiyon ve papiller hipertrofi saptanmıştır. Göz tutulumu olan
hastalar genellikle 5 yaşından büyük, 12 aydan uzun süreli hastalık sü-
resi olan, ailesel atopi öyküsü bulunan, palmar hiperlinearite, kserozis
ve Dennie-Morgan çizgileri olan hastalar olarak not edilmiştir (4-8).
3-Kontakt Dermatit
Temas eden maddeler sonucu hem allerjik kontakt dermatit hem de
irritan kontakt dermatit göz kapaklarını tutabilir. Klinik olarak göz ka-
paklarında şişlik, eritem, sulantı ve skuamlar gözlenebilirken, en sık
neden olan nedenler arasında saç spreyleri, tırnak cilaları, parfümler,
yüz makyaj malzemeleri yer almaktadır. Steroidli kremler tedavide etkili
olabilir (8).
4-Psoriasis
Şiddetli olgularda oküler tutulum sık gözlenebilmektedir. Bazen oküler
belirtiler sessiz, bazen de abartılı olabilir. Göz kapağı tutulumu ve ble-
farit oluşabileceği gibi üveit benzeri immun kompleks ile ilişkili tablolar
da gözlenebilir (9).
5-Sweet sendromu
Oküler belirtiler Sweet sendromunda nadir olmasına karşın erken tanısı
ve tedavisi prognoz açısından önemlidir. Ağrılı, kırmızı göz ve görme
kaybıyla karakterize belirtiler olabilirken, konjunktivit, üveit ve nodüler
sklerit gibi tablolar oluşabilmektedir. Sistemik kortikosteroid, dapson,
kolşisin gibi ajanlarla tedavi edilebilmektedir. Akut febril nötrofilik der-
matoz olarak adlandırılan Sweet sendromunda dermatolojik bulgula-
ra sistemik inflamasyon bulguları eşlik etmektedir. En sık konjunktivit
gözlenirken, periorbital ve orbital inflamasyon bulguları, dakroadenit,
episklerit, sklerit, limbal nodüller, periferal ülseratif keratit, irit, glokom
ve koroidit tablosu da oluşabilir. Olguların yarısında genellikle bilateral
tutulum oluşmaktadır. Göz biyopsilerinin histopatolojik incelemesi deri
bulgularına benzemektedir. Oküler göz komplikasyonları sistemik kor-
tikosteroid veya siklosporin tedavisine iyi yanıt vermektedir. Kombine
olarak topikal kortikosteroidli göz damlaları da genellikle eklenir (10).
6-Eritema Elevatum Diutinum
Literatürde progresif keratolizis ve psödopterjiyum ilişkili eritema ele-
vatum diutinum olgusu tanımlanmıştır. Parasentral ve periferal korneal
ülserasyon, dezmetosel ve noktamsı göllenmeler de muayene bulgusu
olabilmektedir. Dermatolojik muayenesinde multipl, iyi sınırlı, kırmı-
zı-morumsu sert nodül ve plaklar ekstansör ekstremite bölgeleri olan
diz, dirsek, bilek ve kalçada gözlenir. Deri biyopsisinde yoğun ve diffüz
inflamatuar hücre, nötrofilik infiltrat ve lökositoklazi dermiste küçük
damar etrafında gözlenir. Dapsona yanıt alınabilmektedir. Eritema ele-
vatum diutinumun periferal ülseratif keratiti en sık gözlenen oftalmik
bulgudur. Oftalmoloğun ülseratif veya nonülseratif periferal keratit
olgularının ayırıcı tanısında eritema elevatum diutinumu düşünmesi
gerekmektedir (11).
7-Tekrarlayıcı Polikondrit
Hastaların kulaklarında kronik dermatit gelişen bu tabloda ayrıca oral
aft, ekstremitelerde nodüller, püstül, papül, steril püstüller, yüzeyel
tromboflebit, livedo retikülaris, ekstremitede ülserasyonlar ve distal
nekroz oluşabilir. Histopatolojik incelemelerde lökositoklastik vaskülit
ve septal pannikülit gelişebilir. Retinal arter veya ven tutulumu gelişe-
bilmektedir. Gözde üveit, konjunktivit, episklerit ve keratit gibi inflama-
tuar bulgular oluşabilir (12).
B-Kanseröz ve Non-kanseröz Göz Kapağı Tutulumu Yapan Deri Lez-
yonları
Hem kanseröz hem de nonkanseröz oküler deri hastalıkları sıklıkla alt
göz kapağını etkilemektedir. Sık gözlenen nonkanseröz lezyonlar ara-
sında skuamöz papillom, seboreik keratoz, epidermal inklüzyon kistleri
ve arpacık yer almaktadır. Nevüsler hem çocuk hem de erişkinlerde koyu
renkli tümöral alanlar şeklinde gözlenebilmektedir. En sık gözlenen göz
kapağı deri kanseri bazal hücreli kanser olup, daha nadiren skuamöz
hücreli kanser, sebase bez kanseri ve melanom gözlenmektedir (13-16).
1-Bazal hücreli kanser: En sık gözlenen deri kanseri olup erken tanı
konduğunda en etkili tedavi yöntemi cerrahi eksizyondur. Alt göz kapa-
ğı tutulumu sıktır. Bazal hücreli kanser her yıl 800.000 Amerika Birleşik
Devletleri vatandaşını etkileyebilmektedir. Erken dönem eksizyonunda
kür şansı fazladır (16).
2-Skuamöz hücreli kanser: Daha ciddi seyreden bu kanser yılda
200.000 Amerika Birleşik Devletleri vatandaşını etkilemektedir. Yaşlı er-
156
Dermatoz 2013 ; 4(4) : 153-162.
Derleme
kek hastalarda sık gözlenirken, açık tenli ve bronzlaşamayan deri yapısı
risk faktörüdür. Bazal hücreli kansere göre 40 kat daha nadir gözlen-
mesine karşın daha agresif seyreder. Bu yüzden agresif total eksizyon
uygulanması gerekir (15).
3-Diğer göz kapağı kanserleri: Sebase bez kanserleri de göz kapağın-
da gözlenip agresif seyir gösterebilmektedir. Skuamöz hücreli kansere
klinik olarak benzeyebilir ve kesin tanı için patolojik inceleme şarttır. Bu
tip kanserlerin takibi hem cerrah hem de dermatologlar tarafından ya-
pılmalı, gerekirse sistemik tutulum açısından hastalar taranmalıdır. Me-
lanom ve lenfoma tipi kanserler de nadiren ortaya çıkabilir (13).
4-Verruka vulgaris: İnsan papilloma viruslerin neden olduğu siğille-
rin tedavisinde elektrokoter, kriyoterapi ve cerrahi eksizyon gibi tedavi
yöntemleri tercih edilebilmektedir (14).
C-Otoimmun Hastalıklar
Romatoid artrit, juvenil romatoid artrit, Sjögren sendromu, seronega-
tif spondiloartropatiler, sistemik lupus eritematozus, multipl skleroz,
dev hücreli arterit, Graves hastalığı, otoimmün büllöz hastalıklar gibi
otoimmün hastalıkların sorun yaratabilecek sistemik ve oküler etkileri
olabilmektedir (Tablo 1). Oküler belirtileri arasında kuru ve kırmızı göz,
yabancı cisim hissi, kaşıntı, fotofobi, ağrı, görme değişiklikleri ve hat-
ta görme kaybı yer alabilmektedir. Tüm bu hastalıklar oküler belirti ile
başlayabildiğinden dolayı doktorların bu hastalıkları ayırıcı tanıda dü-
şünmesi gerekmektedir. Görme alanı, pupiller reaksiyon, dış muayene,
floresan boyamalı direkt oftalmoskopi gibi göz muayene işlemleri ta-
mamlanmalıdır. Kuru veya kırmızı göz şikayeti olan hastalarda ise Schir-
mer testi veya fenilefrinin soldurucu etkisi tanıda kullanılabilmektedir.
Görme fonksiyonu tehdit edilirse cerrahi tedavi uygulanabilmektedir.
Erken ve doğru tanı ile erken tedavinin başlanması sistemik ve oküler
bozuklukların önüne geçebilecektir. Otoimmün hastalar sıklıkla ilk ola-
rak aile hekimine başvurabilmektedir. Bu sistemik hastalıların çoğunda
oküler belirti de gelişebilir. En sık oküler komplikasyon olarak kornea
tutulmasına karşın, üvea, sklera, retina ve etraf yapılar da etkilene-
bilmektedir. Bu şikayeti olan hastalar için oftalmoloji konsültasyonu
istenmelidir. Göz belirtileri tüm romatoid ve otoimmün hastalıklarda
çıkabilir. Özellikle juvenil romatoid artrit, ankilozan spondilit ve Sjögren
sendromunda göz belirtisi başlangıç belirtisi olabilmekte ve kas-iskelet
sistemi gibi belirtileri yıllar sonra oluşabilmektedir. Vaskülitlerden özel-
likle sistemik lupus eritematozus, poliarteritis nodoza, Wegener granü-
lomatozu ve sklerodermada sistemik tutulumla birlikte göz belirtileri
de ilk bulgu olabilir. Göz hastalığının aktivitesi sistemik hastalığın ak-
tivitesini yansıtabilir. Romatoid artrit gibi durumlarda ise göz bulgusu
başlangıç belirtisi olmasına karşın, genellikle hastalık aktivitesi ile pa-
ralel seyreder. Majör oküler komplikasyonlar arasında keratitis sikka,
periferal korneal ülserasyon, sklerit, iridosklit ve retinal vaskülit yer alır.
Bu komplikasyonlar tüm romatik hastalıklarda gözlenebilmesine kar-
şın, özellikle romatoid artritte keratitis sikka, ankilozan spondilitte akut
iridosklit ve poliarteritis nodozada retinal vaskülit gözlenir. Kuru göz ve
keratitis sikka en sık gözlenen romatizmal hastalığın göz belirtisidir. Be-
lirti ve bulguları sıklıkla ihmal edilip, hasta genellikle tedavisiz ve tanısız
kalır. Acıma, yabancı cisim hissi, fazla mukus salınımı, fotofobi, pürülan
akıntı olmadan tekrarlayıcı kırmızı ve irrite gözler gibi belirtileri vardır.
Paradoksal olarak bazı hastalar fazla göz yaşarması hissi tanımlayabilir.
Bazal gözyaşı salınımında azalma ve kuruluk irritasyona yol açarken,
refleks ve uyarılmış gözyaşı sekresyonu ise normal bulunur. Periferal
korneal ülserasyon veya infiltrasyon diğer bir konnektif doku hastalığı
bulgusudur. Başlangıç bulgusu olabilmesine karşın romatik hastaların
gelişiminde daha sık ortaya çıkar. Başlangıçta yabancı cisim hissi, ışık
hassasiyeti ve görmede azalma oluşabilir. İlerlerse korneal ülser, sklerit,
irit ve sonuçta perforasyon tablosunda şiddetli ağrı meydana gelebilir.
Tedavide sistemik hastalığın tedavisiyle birlikte günde 4 kez %1 pred-
nizolon asetat gibi göz damlaları uygulanabilir. Sklerit ise romatoid art-
ritte daha sık gözlenir. Bu hastaların %4-10’unda episklerit veya sklerit
ortaya çıkar. Nadiren hastalığın başlangıç belirtisi olur. Skleritte derin
ve can sıkıcı orbital ağrı olurken, episkleritte daha az şiddette meydana
gelmektedir. Tek başına sklerit görmeyi engellemez. Ancak genellikle
keratit ve irit eşlik ettiği için sekonder glokom, katarakt, maküler ödem,
eksüdatif retinal ayrışma ve sonuçta görmeyi engelleyen disk ödemi eş-
lik edebilir. Şiddetli formu olan nekrotizan anterior skleritte göz kaybı-
na yol açan perforasyon gelişebilir. İridosklit veya anterior üveit romatik
hastalıklarda daha nadir oluşmasına karşın, juvenil romatoid artrit, an-
kilozan spondilit, Reiter hastalığı ve Behçet hastalığında meydana gele-
bilir. İridosklit tedavisi sekonder glokom ve katarakt gelişimini önlemek
için önemlidir. Lokal tedavi genellikle yeterli olup sistemik tedavi ikincil
önemdedir. Topikal steroidler ana tedavi olup, şiddetli inflamasyonda
saatlik bile uygulanabilmektedir. Bazen kısa dönem yüksek doz sistemik
kortikosteroid tedavisi de eklenebilmektedir (17).
Dostları ilə paylaş: |