en dış seviyesi olan evi, dileğiyle sürekli ters düşüyordu.
Şimdi, burada verilen bilgiyi iyi anladıysanız, hemen onunla
oynamaya başlayabilirsiniz.
Marie Diamond'un müşterisine dair anlattığı bu hikaye, Feng
Shui'nin "Sır"rm öğretilerini nasıl yansıttığını gösteren mükem-
mel bir örnek. Düşüncelerimizin davranışa dönüştürüldüklerinde,
ne kadar etkili olduklarını da açıklıyor. Yaptığımız her hareket,
bir düşüncenin ardından geliyor. Düşüncelerimiz, kullandığımız
sözcükleri, hissettiklerimizi ve yaptığımız hareketleri oluşturuyor.
Davranışlarımızın ise ayrı bir etkisi var, çünkü onlar bizim harekete
geçmemize neden olan düşünceler.
En derindeki düşüncemizin ne olduğunu fark edemediğimiz zaman
larda bile, yaptığımız hareketlere bakarak, neler düşündüğümüzü
anlayabiliriz. Film yapımcısına ilişkin öyküde, en derinlerde
yer alan düşüncelerin insanın davranışlarına ve çevresine nasıl
yansıdığını gördük. Kendisine arkasını dönmüş birçok kadın resmi
yapmıştı. Onun en içteki düşüncelerinin neler olduğunu görebiliyor
musunuz? Sözleriyle birçok kadınla flört etmek istediğini söylüyor
olmakla birlikte, bu konudaki içsel düşüncelerini resimlerine
yansıtmıyordu; davranışlarını bilinçli bir biçimde değiştirmek ise,
düşüncelerini isteğine bütünüyle odaklamasına neden oldu. Yaptığı
böylesine basit bir değişiklikle, hayatını resmederek, istediği yaşam
tarzını çekim yasası aracılığıyla varolmaya çağırmasını sağladı.
Hayatınıza bir şeyleri çekmek istediğinizde, davranışlarınızın
arzularınızla çelişmediğinden emin olun. Buna dair en müthiş
örneklerden biri de, "Sır" da yer alan öğretmenlerden biri olan
Mike Dooley tarafından "Leveraging the Universe and Engaging
the Magic" (Evreni Harekete Geçirmek ve Sihirle Buluşmak) adlı
sesli kurslarında verilmekte. Bu, mükemmel eşini hayatına çekmek
isteyen bir kadının öyküsü. O bunun için gereken her şeyi doğru
biçimiyle uygulamıştı: Bulmak istediği eşin niteliklerini kafasında
netleştirmiş, bunlara dair ayrıntılı bir liste hazırlamış ve onunla
birlikte yaşamak istediği hayatı zihninde canlandırmıştı. Bütün
bunları yapmasına rağmen, beklediği eşle ilgili herhangi bir işaret
yoktu.
Sonra bir gün, eve geldiğinde, arabasını garajının tam ortasına
park ederken, birden davranışlarının isteğiyle çeliştiğini fark etti.
Arabasını, böyle garajın ortasına park ettiğinde, mükemmel eşine
park edecek yer kalmıyordu! Davranışlarıyla Evren'e verdiği mesaj
da, istediği şeyi alacağına inanmadığını söylüyordu. Böylece hemen
garajı temizledi ve arabasını mükemmel eşine yer bırakacak şekilde
park etti. Sonra, giysilerle tıkış, tıkış dolup taşan gardırobunu açtı;
burada da mükemmel eşe yer yoktu. Yer açmak için giysilerinin bir
kısmını oradan çıkardı. Yatağının ortasında yatmaktan da vazgeçti
ve mükemmel eşinin yatacağı yeri boş bırakarak, "kendi" yerinde
yatmaya başladı.
Söz konusu kadın, bir gece hikayesini Mike Dooley'e anlatırken,
yanında oturan kişi, onun mükemmel eşiydi. Bütün o etkili
hareketleri yaptıktan ve mükemmel eşine zaten ulaşmış gibi dav
ranmaya başladıktan sonra, o insan hayatına girdi ve mutlu bir ev
lilik yaptılar.
"Mış gibi yapma"ya örnek bir diğer öykü de, "Sır" filminin
yapım yöneticisi olan kız kardeşim Glenda'ya ait. Avustralya'da
yaşıyor, orada çalışıyordu ama, Amerika Birleşik Devletleri'ne ge
lerek buradaki ofiste benimle birlikte çalışmak istiyordu. Glenda
"Sır"rı gayet iyi bilmesine ve isteğine ulaşmak için yapması
gerekenleri doğru yapmasına rağmen, aylar geçtiği halde hala
Avustralya'daydı.
Glenda davranışlarını gözden geçirdiğinde istediğine "ulaşmış
gibi" davranmadığını fark etti. Hemen etkili bir biçimde hareket
etmeye başladı. Hayatındaki her şeyi, Amerika'ya gidiyormuş gibi
organize etti. Üyeliklerini iptal etti, ihtiyaç duymayacağı eşyalarını
başkalarına dağıttı, valizlerini ortaya çıkarıp hazırladı ve dört
hafta sonra, Glenda, Birleşik Devletler'deki ofisimizde bizimle
çalışıyordu.
Evren'den ne istediğinizi düşünün ve davranışlarınızın, elde etmek
istediğiniz bu dileğinizi yansıttığından, onunla çelişmediğinden
emin olun. İsteğiniz gerçekleşiyormuş gibi davranın. Onu elde
ettiğinizde neler yapacaksanız, bugün de aynılarını yapın ve
bu büyük beklentiyi hayatınıza yansıtacak şekilde davranın.
Arzularınıza ulaşmak için onlara yer açm; böyle yaptığınızda,
umudun güçlü sinyallerini Evren'e yaymış oluyorsunuz.
LISA NICHOLS
Bir ilişki için, önemli olan o ilişkiyi yaşayanları anlamaktır,
ve hu sadece eşiniz değildir. Önce kendinizi anlamalısınız.
JAMES RAY
Siz kendinizden hoşnut olmadıktan sonra, başkalarının sizinle
birlikte olmaktan hoşnut olmasını nasıl beklersiniz? Çekim
yasası ya da "Sır", bir kez daha, ne düşünüyorsanız onu
hayatınıza getirecektir. Gerçekten çok, çok net olmalısınız.
Şimdi size, üzerinde iyice düşünüp taşınmanız gereken bir
soru soruyorum: Kendinize başkalarının size davranmalarını
istediğiniz gibi mi davranıyorsunuz? r
Kendinize, başkalarının size davranmalarını istediğiniz gibi
davranmadığınız sürece, olayların gidişatını değiştirmeniz müm
kün değil. Davranışlarınız, etkili düşüncelerinizdir, bu yüzden,
kendinize sevgi ve saygı göstermezseniz, yeterince önemli,
değerli ve iyi şeyleri hakeden bir insan olmadığınız sinyalini
yayarsınız. Bu sinyal yayılmaya devam ettikçe de, insanların size
iyi davranmayacağı birçok durumla karşılaşacaksınız. Bu insan
ların davranışları sadece sonuçtur; sebep ise, düşüncelerinizdir.
Kendinize sevgi ve saygıyla yaklaşmaya başlamalı, bu sinyali
vermeli ve bu frekansa geçmelisiniz. Böylece, çekim yasası tüm
Evren'i harekete geçirecek, hayatınız sizi sevip sayan insanlarla
dolacak.
Fedakarlık yapmanın iyi insan olmak olduğunu düşünerek,
başkaları için kendisini feda eden birçok insan vardır. Yanlış!
Fedakarlık yapmak, mutlak bir yoksunluk olduğunu düşünmek
ten gelir; "Bundan herkes için yeterince yok, bu yüzden ben de
onsuz idare edeceğim" demektir. Bu duygular insana pek hoş
şeyler hissettirmez, içerleme duygusuna yol açarlar. Herkese
yetecek kadar bolluk ve bereket vardır, bunu kendi istekleriy
le çağırmak herkesin kendi sorumluluğudur. Bunu başkaları
için çağırmanız mümkün değildir, çünkü başkalarının yeri
ne düşünüp, hissedemezsiniz. Herkes kendisinden sorumlu
dur. Mutlu olmayı öncelikli isteğiniz haline getirdiğinizde, bu
ihtişamlı frekans ışımaya başlayacak ve size yakın olan herkese
dokunacaktır.
DR. JOHN
GRAY
Kendi kendinizin çözümü oluyorsunuz. Kimseyi kendi
mutluluğunuzdan sorumlu tutmayın ve; "Bana borçlusun ve
benim için daha çok şey yapmalısın" demeyin. Bunun yerine,
kendiniz için daha çok şey yapın. Kendinizi mutlu etmeye
zaman ayırın. Ancak kendi içinizi sevgiyle doldurduğunuzda,
taşarak başkalarına sevgi verme noktasına gelebilirsiniz
"Sevgiyi elde etmek için... içinizi onunla öyle bir
doldurun ki; sevgiyi çeken bir mıknatıs olun".
Dostları ilə paylaş: |