Gelin, ikisi de aynı hastalık nedeniyle sorun yaşayan iki kişi
olduğunu düşünelim, bunlardan biri mutluluğa odaklanmayı
seçmiş olsun. Bu insan, neşeli olması ve şükretmesine dair
sebeplere odaklanarak umut içinde, olanakları düşünerek
yaşasın. Aynı tanıya sahip diğeri ise, hastalığa, ağrıya ve
"dertler beni bulur" düşüncesine odaklanmayı seçmiş olsun.
BOB DOYLE
İnsanlar kendilerini yalnızca aksaklıklara ve bunların
belirtilerine odakladıklarında, yaptıkları şey onları kalıcı
kılmaktan ibaret olur. İnsanlar dikkatlerini hastalıktan sağlığa
doğru yönlendirmedikleri sürece iyileşemezler; çünkü, çekim
yasası bunu gerektirir.
"Unutmaym ki, hoş olmayan her düşünce, bir
kötülüğü kelimenin tam anlamıyla vücuda
getirir".
DR. JOHN HAGELIN
Keyifli şeyler düşünmek, insanı daha çok mutluluk veren bir
biyokimyasal yapıya, daha mutlu ve daha sağlıklı bir bedene
doğru götürür. Olumsuz düşünceler ve stresin insan bedenine
ve beyin fonksiyonlarına ciddi zararlar verdiği ispatlanmıştır.
Bunun nedeni, duygu ve düşüncelerimizin sürekli bir araya
gelip, yeniden organize olarak, bedenimizi baştan yaratmalarıdır.
Bedeninizin içinde ya da dışında, ne tür bir sıkıntıyla karşılaşmış
olursanız olun, bu durumu değiştirebilirsiniz. Size mutluluk veren
konular düşünmeye ve mutlu olmaya başlayın. Mutluluk varoluşa
dair bir duygudur. Parmağınız "Mutlu hissetme" düğmesinin
üzerinde duruyor. Düğmeye hemen basm ve çevrenizde olan
bitene bakmadan parmağınızı orada basılı tutun.
DR. BEN JOHNSON
Fizyolojik stresi vücudunuzdan atın ki, vücudunuz tasarlandığı
gibi işlemeye başlasın ve kendi kendisini iyileştirsin.
Hastalığın üstesinden gelmek için savaşmanız gerekmez. Sadece
olumsuz düşünceleri uzaklaştırmak gibi basit bir süreç bile, nor
mal sağlık durumunuza geri dönmenizi sağlar ve bedeniniz kendi
kendisini iyileştirir.
MlCHAEL
B E R N A R D BECBCWITH
Kendi kendine iyileşen böbrekler, yok olan kanserler gördüm.
Görme yeteneğinin arttığına ve geri kazanıldığına da şahit
oldum.
"Sır"rı keşfetmeden üç yıl kadar önce okuma gözlüğü kulla
nıyordum. Bir gece, çağlar boyu geri giderek, "Sır"rın izini
sürerken, okuduğum şeyi görmek için gözlüğüme uzandığımı
fark ettim. O an öylece kalakaldım. Yaptığım şeyin gerçekliğini
kavradığımda yıldırım çarpmış gibi oldum.
Yaşla birlikte görme yeteneğinin azaldığına dair mesajları top
lumdan almış; bir şeyleri okuyabilmek için kollarını ileri doğru
uzatan insanlar görmüştüm. Düşüncemi görme yetisinin yaşla
birlikte azaldığı düşüncesine yoğunlaştırdığımdan, bu durumu
kendime ben çağırmıştım. Bilerek yapmamakla birlikte yapmıştım.
Düşüncelerimle varolmaya çağırdığım bir şeyi değiştirebileceğimi
bildiğim için, hemen yirmi bir yaşındayken ne kadar net görüyor
sam şimdi de o kadar net görüyor olduğumu imgelemeye başladım.
Kendimi loş restoranlarda, uçakta, bilgisayarımın başında kolayca
ve gayet net okurken düşledim ve defalarca; "Gayet net görebili
yorum. Gayet net görebiliyorum" dedim. Berrak bir görüşe sahip
olmaktan dolayı heyecan duyup, buna şükrettim. Üç gün içinde
görme yeteneğim yenilendi ve artık okuma gözlüğü kullanmadan
gayet net görebiliyorum.
"Sır"rın öğretmenlerinden biri olan Dr. Ben Johnson'a olanları
anlattığımda bana; "O üç gün içinde gözlerinin kendi kendini
geliştirmesi için ne yaptığını biliyor musun? diye sordu. ."Hayır,
Tanrı'ya şükür bunun nasıl olduğunu bilmiyorum. Demek ki,
öyle bir düşüncem yoktu! Bildiğim tek şey, bunu yapabilecek
olduğumdu; belki de o yüzden böyle çabuk başarabildim" dedim.
(Bazen fazla bir şey bilmemek daha iyidir!)
Dr Johnson "tedavi edilemez" denilen bir hastalığı bedeninden
atmayı başarmıştı, bu yüzden, onun gerçekleştirdiği bu mucizevi
hikayeye kıyasla benim görme yeteneğimi tam olarak kazan
mam bana pek de önemli bir şey gibi gelmedi. Aslında, görme
yeteneğimin bir gecede eski haline geleceğini ummuştum, yani
bana göre üç gün bir mucize değildi. Unutmayın Evren'de zaman
ve boyut yoktur. Bu yüzden, bir hastalığı iyileştirmek de, bir
sivilceyi iyileştirmek kadar kolaydır. Süreç her ikisi için de aynı
olmasına rağmen, farkı yaratan bizim zihnimizdir. Böylece her
hangi bir sıkıntıyı kendinize çektiğinizde, onu beyninizde bir si
vilce boyutuna indirin, tüm olumsuz düşünceleri kafanızdan atın
ve sağlığın mükemmelliğine odaklanın.
*' - DR. J O H N DEMARTINI
Her zaman tedavi edilemez sözlerinin aslında; " içeriden
tedavi edilir" anlamına geldiğini söylerim.
inanıyor ve biliyorum ki, iyileşmeyecek bir şey yoktur. Zaman
içinde belli bir noktada, sözde tedavi edilemeyen her hastalığın
tedavisi mümkün olmuştur. Zihnimde ve kendim için yarattığım
dünyada "iyileşmez" diye bir şey yok. Bu dünyada size de yer
var, öyleyse siz de bana ve buradaki herkese katılın. Burada "mu
cizeler", sıradan günlük olaylara dönüşür. Burası, şu an içinizde
varolan bütün iyi şeylerin, bolluk ve bereketle dolup taştığı yerdir.
Sanki cennet değil mi? Evet öyle.
MICHAEL BERNARD
B E C K V V I T H
Hayatınızı değiştirebilir, İçendi Icendinizi iyileştirebilirsiniz.
MORRIS GOODAAAN
YAZAR VE ULUSLARARASı KONUŞMACı
Hikayem W Mart 1981 tarihinde başlıyor.
O gün gerçekten hayatını değişti. Asla
unutmayacağım bir gündü. Uçak kazası
geçirmiş ve tamamen felç olmuş hir vaziyette
hastaneye yatırılmıştım. Omuriliğim ezilmiş, birinci ve ikinci
boyun omurlarım kırılmıştı. Yutma refleksim yok olduğundan
bir şey yiyip içemiyor, diyaframım zedelendiğinden
nefes alıp veremiyordum. Yapabildiğim tek şey gözlerimi
kırpmaktı. Doktorlar ömrümün geri lialanını bitkisel hayatta
geçireceğimi söylediler tabii. Bundan sonra yapabileceğim tek
şey gözlerimi kırpmak olacaktı. Bana baktıklarında gördükleri
tablo hu olmasına rağmen onların ne düşündüğünün hir
önemi yoktu. Asıl önemli olan, benim ne düşündüğümdü.
Kendimi yeniden normal hir insan gibi o hastaneden çıkıp
giderken hayal ettim.
Hastanede yatarken yapabileceğim tek şey zihnimi ■
çalıştırmaktı ve şuurunuz yerinde olduktan sonra, gerisini
tekrar eski haline getirebilirsiniz.
Solunum cihazına bağlı yaşıyordum. Doktorlar diyaframım
parçalandığı için bir daha asla kendi kendime nefes
alamayacağımı söylemişlerdi ama, içimdeki küçük bir ses bana
"derin nefes al, derin nefes al" diyordu. Sonunda solunum
cihazından çıkarıldım. Doktorlar bu duruma bir açıklama
getiremediler. Bense, beni amacımdan ya da zihnimde
canlandırdığım görüntüden uzaklaştıracak herhangi bir şeyin
aklıma girip, dikkatimi dağıtmasına izin veremezdim.
Noel'de hastaneden yürüyerek çıkmayı kendime hedef
koymuştum ve bunu başardım. Kendi iki ayağım üzerinde
yürüyerek hastaneden çıktım. Bunun olamayacağını
söylemişlerdi. O günü asla unutmayacağım.
Şu an. dışarıda bulunan ve acı çeken insanları düşünerek
hayat hikayemi özetlemem ve onlara hayatta neler
yapabileceklerini kısaca anlatmam gerekseydi, her şeyi dört
sözcükte toplayarak özetlerdim "insan düşündüğü şey olur."
Morris Goodman, Mucize Adam olarak tanınır. Hikayesine
"Sır"da yer verilmesinin sebebi, insan zihninin akıl sır ermez
gücünü ve sınırsız potansiyelini insanlığa göstermiş olmasıdır.
Morris, üzerinde düşünmeyi seçtiği şeyi ona getirecek güce sahip
olduğunu biliyordu. Hayatta her şey mümkündür. Morris Good
man hikayesiyle binlerce insanı düşünmeleri, hayal etmeleri ve
sağlıklarım yeniden kazanacaklarını hissetmeleri konusunda
yüreklendirdi. O hayatının en büyük mücadelesini, çok büyük bir
armağana dönüştürmeyi başardı.
"Sır" kitabı çıktıktan sonra, onu seyreden insanların vücutlarını
saran hastalıklardan kurtulmalarını anlatan mucizevi hikayeler
sel gibi akarak bize ulaşmaya başladı. İnandığınız zaman, her şey
mümkün olur.
Şimdi sizi Dr. Ben Johnson'm sağlık konusundaki aydınlatıcı
görüşleriyle baş başa bırakıyorum:" Artık enerji tıbbı diye
adlandırdığımız bir çağa giriyoruz. Evren'deki her şeyin bir
frekansı var ve sizin yapmanız gereken tek şey frekans değiştirmek
ya da karşıt frekansı ortaya çıkarmaktır. Bu şekilde dünyadaki her
şeyi değiştirmek kolaydır, ister hastalık, ister duygusal konular
olsun , aklınıza ne gelirse. Bu çok büyük bir şey. Şimdiye kadar
karşı karşıya kaldığımız en büyük şey budur."
|