CHARLES HAANEL
Henry Ford motorlu araçlara dair düşünü ortaya koyduğunda,
çevresindekiler onunla alay etmiş, böyle "çılgın" bir hayalin
peşinden koştuğu için deli olduğunu düşünmüşlerdi. Henry Ford
kendisiyle alay edenlerden daha çok şey biliyordu. O, "Sır"ra ve
Evren'in yasasına vakıftı. ,
"Yapabileceğini de düşünsen, yapamayacağını ,
da düşünsen; her iki durumda da sen haklısın."
Henry Ford (1863-1947)
Başarabileceğini düşünüyor musun? Bu bilgiyle her istediğini ya
pabilir, her istediğini elde edebilirsin. Geçmişte belki de, zekanı
küçümsemiş olabilirsin, ama artık Yüce Akıl'la özdeşleşmiş
olduğunu biliyorsun ve istediğin her şeyi o Bir Tek Yüce Akıl'dan
çekip çıkarabileceğini biliyorsun. Her buluş, her esin, her cevap.
her şey orada. Yapmak istediğin her şeyi yapabilirsin. Tanım ötesi
bir dahisin, bu yüzden bunu kendine söylemeye başla ve gerçekte
kim olduğunun farkına var.
MlCHAEL BERNARD BECKWITH
Bunun bir sınırı var mı? Kesinlikle yok. Bizler sınırsız
yaratıklarız. Bir üst sınırımız yok. Beceriler, yetenekler, Tanrı
vergisi özellikler ve güç hu gezegendeki herkesin içinde var, ve
bunların sınırı yok
Bütün gücünüz, o gücün farkında olmaktan ve bu bilinci kaybet
memekten geliyor.
Onu başıboş bırakırsanız, beyniniz raydan çıkmış bir buharlı trene
benzeyebilir. Geçmişte yaşadığınız kötü olayları alıp, geleceğinize
yansıtarak sizi geçmişinizden de, geleceğinizden de koparabi
lir. Bu kontrol-dışı-düşünceler de bir şeyleri oluşturmaktadır.
Şimdiki zamanda yaşadığınızın farkına vardığınız taktirde, ne
düşündüğünüzü bilirsiniz. Böylece, düşünceleriniz üzerinde kon
trol kazanmış olursunuz. Gücünüzün kaynağı da buradadır.
Peki daha çok farkmdahğı nasıl kazanacaksınız? Bunu yapmanın
yollarından biri, bir an için durup kendinize; "Şu an ne düşünü
yorum? Şu an ne hissediyorum?" diye sormaktır. Bunu kendinize
sorduğunuz an, duygu ve düşüncelerinizi fark ettiniz demektir,
çünkü beyninizi şimdiki zamana geri getirmiş olursunuz.
Bunu her düşünüğünüzde, kendinize içinde yaşadığınız zamanı
fark ettirin. Bu uygulamayı her gün yüzlerce kez yapın; çünkü
biliyorsunuz ki, gücünüzün tamamı, o gücün farkında olmaktan
geliyor. Michael Bernard Beckwith; "hatırlamayı hatırla!" diyerek
farkmdalık konusunu özetliyor. Bu sözler benim hayatımın tema
müziği oldu.
Daha fazla farkmdalık kazanmaya çalıştığımda, kendimi
geliştirmek için, hatırlamayı hatırlar, Evren'den beni hafifçe
dürterek aklımın takıldığı yer neresiyse oradan şimdiki zamana
getirmesini isterim. Bu nazik bir dirsek darbesi; yürürken bir
yere toslamam, bir şey düşürmem, abartılı bir gürültü, bir siren
ya da geçip giden bir tehlike olabilir. Bu tür hareketlerin tamamı,
aklımın başka yerlere takıldığını söyleyerek, şimdiki zamana
geri gelmesi konusunda beni uyaran işaretlerdir. Bu sinyalleri
aldığımda, hemen durur; "Şu an ne düşünüyorum? Ne hissediyo
rum? Bunların farkında mıyım?" diye kendime sorarım. Bunları
sorduğum zaman ise, tabii ki, farkında olurum. Kendi kendinize
farkında olup olmadığınızı sorduğunuzda, siz de oradasınız ve
farkındasınız demektir.
"Güce dair gerçek sır, onun bilincinde olmaktır."
"Sır"rın gücünü fark ederek onu kullanmaya başladığınızda,
tüm sorularınıza cevap bulmuş olacaksınız. Çekim yasasını de
rinlemesine anladığınızda, soru sormayı alışkanlık haline getir
meye başlayabilir, böyle vaptıkça da her birine cevap alırsınız. Söz
konusu amaca ulaşmak için bu kitabı kullanmaya başlayabilirsiniz.
Yaşammızdaki herhangi bir şey için bir cevap, bir rehber arıyorsanız,
sorunuzu sorun, cevap alacağınıza inanın ve bu kitabı rastgele
açın. Açılan sayfada aradığınız cevabı ve tavsiyeyi bulacaksınız.
Evren'in sorularınızı tüm hayatınız boyunca yanıtladığı doğru,
ama siz cevapları ancak farkında olduğunuz zaman alırsınız.
Çevrenizdeki her şeyi fark edin, çünkü sorularınız gün içinde
her an yanıtlanıyor. Cevapları size getiren kanallar sınırsız.
Bunlar, dikkatinizi çeken bir gazete manşeti de olabilir, birinin
konuşmasını tesadüfen duymak da, radyodaki bir ses veya geçip
giden bir kamyonun üzerindeki bir ilan ya da aniden gelen ilham
olabilir. Hatırlamayı hatırla ve farkına var!
Gerek kendi hayatıma, gerekse başkalarının hayatlarına
baktığımda gördüğüm bir şey var; bizler, kendimiz için her zaman
iyi şeyler düşünmüyor, kendimizi tamamıyla sevmiyoruz. Kendi
mizi sevmememiz, dileklerimizi bizden uzak tutuyor. Kendi
mizi sevmediğimizde, bize gelecek şeyleri iterek kendimizden
uzaklaştırıyoruz.
İstediğimiz şey ne olursa olsun, sevgiyle beslenir. Bütün o, genç
lik, para, mükemmel insan, iş, güzel bir beden, sağlık gibi şeyleri
almak demek, sevgiyi duyumsamak demektir. Sevdiğimiz şeyleri
kendimize çekmek için sevgi yaymalıyız; bunu yaptığımızda, di
leklerimiz hemen yerine gelecektir.
Buradaki güçlük, sevgiye dair en yüksek frekansı yaymak, ken
dinizi sevmek ve bunu yapmak bazıları için zor oluyor. Kendi
nize dışarıdan bakar ve gördüklerinize odaklanırsanız, kendinizi
yanıltırsınız, çünkü kendinize dair görüp hissettikleriniz, eskiden
düşünmüş olduklarınızın sonucudur. Kendinizi sevmiyorsanız,
gördüğünüz insan sizin kendinizde bulduğunuz hatalarla dolu
gibi görünüyor olabilir.
Kendinizi tamamıyla sevmek için. Kendinize dair yeni bir boyuta,
içinizdeki varlığa odaklanmaksınız. Bir dakika durup sessizce otu
run ve Kendi içinizdeki yaşamın varlığını hissetmeye odaklanın.
Siz içinizdeki varoluşa odaklandıkça, o da Size kendisini göstere
cektir. Bu, katıksız sevgiyi, çok büyük bir mutluluğu ve o varoluşa
şükretmeyi duyumsamaktır. Büyük olasılıkla hayatınızda ilk kez
kendinizi böylesine kusursuz bir sevgiyle seveceksiniz.
Kendinize eleştirel gözle baktığınız zamanlar, odak noktanızı
hemen içsel varlığınıza çevirin, böylece ne kadar kusursuz
olduğunuzu görebilirsiniz. Bunu yaptığınızda, yaşantınızda
karşınıza çıkan tüm kusurlar ortadan kaybolacak, çünkü, kusurlar
varoluşun ışığı altında yaşayamazlar. Kusursuz görme yeteneğini
geri kazanmak, hastalıkları yok etmek ve yeniden sağlığa
kavuşmak, yoksulluğu zenginliğe dönüştürmek, yaşlanmayı ve
çirkinleşmeyi engellemek de isteseniz, her türlü olumsuzluğun
kökünü kazımayı da isteseniz; içsel varlığınıza odaklanıp onu
sevdiğinizde mükemmellik kendini gösterecektir.
"Mutlak gerçek; 'ben'in kusursuz ve eksiksiz olduğudur;
gerçek 'ben' ruhsal bir varlıktır ve dolayısıyla
mükemmelliğinde bir kusur olması imkansızdır; asla bir
eksikliği, sınırlaması ya da özürü olamaz."
|