Barnabas İncili 243
Bunun üzerine Yehuda, kendinde değilmiş gibi konuyla ilgili hiç
bir cevap vermedi. Baş kâhin, İsrail'in yaşayan Allah'ı üzerine,
gerçeği söylemesini ondan rica etti. Yehuda cevap verdi,
“Benim Nasıra'lı İsa'yı elinize vermeği vaat eden Yehuda
İskariyot olduğumu söyledim size ve siz hangi sanatladır
bilmiyorum, çıldırmışsınız, çünkü her bakımdan benim İsa
olduğumu kabul ediyorsunuz.” Baş kâhin karşılık verdi, “Ey
sapık fitneci, akidenle ve sahte mucizelerinle Galile'den
başlayarak, buraya, Kudüs'e kadar tüm İsrail'i aldattın ve şimdi
de deli numarası yapmakla sana yakışacak olan hak ettiğin
cezadan kaçmayı mı düşünüyorsun? Allah sağ ve diridir ki,
ondan kurtulamayacaksın!”
Ve bunu dedikten sonra, hizmetçilerine, anlayışı geri başına
gelsin diye yumruk ve tekmelerle ona vurmalarını emretti.
Sonra, baş kâhinin hizmetçilerinin elinde gördüğü alay
inanılmayacak biçimdeydi. Çünkü heyete zevk vermek için
aşkla ve şevkle yeni yeni yöntemler kullanıyorlardı. Bir
hokkabaz gibi giydiriyorlar ve el ve ayaklarla o şekilde
davranıyorlardı ki, Kenanileri bile bu manzarayı gördüklerinde
merhamete getirebilirdi. Ama önde gelen kâhinler, Ferisîler ve
halkın ileri gelenleri, İsa’ya karşı öylesine çileden çıkmış
kalplere sahiptiler ki, Yehuda'nın gerçekten İsa olduğuna
inanarak, ona bu şekilde davranıldığını görmekten zevk
duyuyorlardı.
Ardından, onu bağlı olarak İsa'yı gizliden gizliye seven valiye
götürdüler. Bunun üzerine o, Yehuda'nın İsa olduğunu sanıp,
kendisini odasına aldı ve onunla konuşarak, hangi nedenle önde
gelen kâhinlerin ve halkın onu eline verdiklerini sordu. Yehuda
cevap verdi, “Sana gerçeği söylesem de bana inanmazsın; çünkü
belki sen de kâhinler ve Ferisîler'in aldatıldığı gibi
aldatılmışsındır.” Vali, onun kanunla ilgili olarak konuşmak
arzusunda olduğunu düşünerek karşılık verdi,
“Şimdi sen benim bir Yahudi olmadığımı bilmiyor musun?