İ S T A N B U L
YA B A N C I L A R İ Ç İ N T Ü R K Ç E Ö Ğ R E T İ M S E T İ C 1 / +
144
HAZIRLIK ÇALIŞMASI
OKUMA
koşa koşa, aşağı yukarı,
saçma sapan, apar
topar, mal mülk,
sağ salim, horul horul
-Ankara’ya varmamıza aşağı yukarı 45 dakika kaldı.
-Kalp krizi geçiren teyzesini apar topar hastaneye kaldırdılar.
-Buradaki tüm malı mülkü satıp İstanbul’a yerleştiler.
-Ayşe’yi en son gördüğümde horul horul uyuyordu.
A. MİZAH NEDİR?
HAYATA GÜLÜMSE
ÜNİTE
9
1 “Mizah” kelimesinin anlamını biliyor musunuz? Türkiye’de ve dünyada tanıdığınız mizahçılar var mı?
Nasıl ki güzellik karşı koyulamaz bir çekim yaratıyorsa mizah da en az gü-
zellik kadar etki yapar. Sadece karşı cinslerin ilişkilerinde değil, bütün ilişkiler-
de mizahın her kapıyı açan bir işlevi vardır.
Ne kadar ciddi ne kadar öfkeli olursanız olun, zekice yapılmış iyi bir espri
sizin içinizdeki güzel insanı ortaya çıkaran bir etki yapar. Egonuzun duvarları
aniden yıkılır. Sizi güldüren kişi, ruhunuza ulaşır. Onunla bağ kurmaya hazır
hale gelirsiniz.
Hepimiz ergenlik yıllarımızdan başlayarak kendi kimliğimizi oluştururken
adına ego dediğimiz kaleler inşa edip içine varlığımızı gizliyoruz. Aradan yıllar
geçtikçe varlığımıza kendimiz bile ulaşamaz oluyoruz. Çoğumuz tatsız, tuzsuz
insanlar haline dönüşüyoruz. Hayat mücadelesi bizi bizden uzaklaştırıyor.
Nasıl masallar ve öyküler bizi çocukluğumuzun saflığına geri döndürüyor-
sa mizah da bizim içimizdeki çocuğu ortaya çıkarıyor. Ağız dolusu kahkaha atan, kendinden geçen (egosundan kurtulan)
insanlara bakın, onların içindeki çocuğun ortaya çıktığını görürsünüz.
Güldürmek dünyanın en ciddi işlerinden biridir, keskin bir zekâ gerektirir. Mizah yeteneği olan esprili insanlar, toplumsal
değişime öncülük yapabilecek insanlardır. Bir siyasetçinin yıllar boyunca anlatamayacağı bir fikri, iyi bir mizahçı saniyeler
içinde anlatma gücüne sahiptir.
Bir toplumun yeni fikirleri sahiplenmesinin en kısa yolu; yeni fikri, senaryo yazarlarının ya da mizahçıların anlatmasıdır.
Bir ülkede dönüşümü siyasetçiler başlatır, ama yeni fikirleri topluma benimsetenler sanatçılardır.
Mizah yapanın ayrıcalığı vardır, ona krallar bile karşı gelemez. Krallara kimsenin söylemeye cesaret edemediği sözleri
söyleyenler hep soytarılar olmuştur. Bu özelliklerinden dolayı soytarılar, en çok saygı duyulan kişilikler arasındadır.
Mizah, halkın iktidara başkaldırdığı durumlarda yeşermiştir. İnsanlar deviremedikleri iktidarla “alay eden” mizah hikâ-
yeleri yaratmışlardır. Ortaçağda kiliseyle ve krallarla alay eden öykü anlatıcıları ve soytarılar, düzeni en sivri dille eleştiren
insanlar olmuşlardır.
Eski Yunanda güldürünün babası Aristofanes’tir. “Hayat tiyatro gibidir, en kötü insanlar en iyi yerde otururlar.” sözünün
sahibi Aristofanes’tir. Bizde ise Nasrettin Hoca ve Bektaşi fıkraları, Marco Paşa hikâyeleri, Karagöz Hacivat anlatıları sadece
güldürmekle kalmaz, en ciddi söylevlerin iletemeyeceği mesajları bir çırpıda iletir.
Freud, “Yaptığımız espriler sayesinde son derece önemli mesajlar kabul görür, ciddi bir ifadeyle söylenen sözler kabul
edilmez.” der.
Mizah, sivri dilli bile olsa kin ve düşmanlık duyguları yaratmaz.
Dostları ilə paylaş: