Anne: Aaa… hemen uzaklaşsaydın oradan!
Baba: O sırada polisler ve gazeteciler geldi zaten. Polis, genci grubun elinden kurtarmaya çalışırken, gazeteciler de bu
sırada olayın görüntülerini çektiler.
Mert: Eee… Baba sonra?
Baba: Daha sonra anladık ki gencin gerçekten cüzdanı çalınmış ve karmaşa sırasında gerçek hırsız da kaçmış.
Mert ve ailesi akşam yemeğine oturur, bir yandan da haberleri izlerler. Babası ekrandaki haberi görünce sabah
yaşadığı olay olduğunu anlar ve der ki:
Baba: Aaa… bakın! Sabah size anlattığım olay haber olmuş.
Mert: “Az sonra” diyor baba.
Baba: Biraz sesini açsana oğlum.
Sunucu haberi anlatmaya başlar.
Sunucu: Sayın seyirciler! Sabah saatlerinde Gazi Mustafa Kemal Mahallesi’nde yaşanan bir kapkaç olayını
ekranlarınıza getiriyoruz, şimdi. 18 yaşındaki C. K. otobüs durağındaki kalabalıktan istifade ederek bir kişinin cüzdanını
çalmaya yeltendi ve bir grup vatandaş hırsızı kovalayarak etkisiz hale getirdi. Polis genci linç edilmekten son anda
kurtardı.
Mert: Aaa… baba cüzdanı çalınan aslında hırsızmış! Ama sen bize böyle anlatmamıştın.
Baba: Zaten olay haberdeki gibi olmadı ki! Ben ve duraktakiler gözlerimizle gördük. Genç, kapkaççıyı yakalamaya
çalışıyordu ama nasıl olduysa o insanlar genci hırsız zannetti ve birden arbede yaşandı. Yani gözlerimle göremesem ben
bile inanacağım.
Pazar sabahı Mert kapıyı açar. Kapıcının getirdiği gazeteleri alır ve kahvaltı masasına koyar ve kahvaltıdan sonra
gazeteleri okumaya başlarlar.
Baba: Aaa…! Dünkü haber gazetede de yer almış. Bakın ne diyor: “Kapkaç terörü patladı. Utanmaz hırsız cüzdanım
çalındı diye feryat etti.”
Mert: Dün televizyonda da buna benzer şekilde vermişlerdi haberi. Değil mi baba?
Anne: Aaa…! Ama bakın bu gazetede şöyle bir başlık var: “Pes doğrusu!”
Baba: Bak bu gazete de olayı çarpıtmış.