İ S T A N B U L
YA B A N C I L A R İ Ç İ N T Ü R K Ç E Ö Ğ R E T İ M S E T İ C 1
72
HAZIRLIK ÇALIŞMASI
OKUMA
Zira, aksi halde, açıkçası
-Bu akşam bütün işlerimi bitirmeliyim. Zira yarın tatile çıkacağım.
-Hemen çıkmamız gerekiyor. Aksi halde geç kalacağız.
-Açıkçası senden bunu beklemezdim.
C. DİLEK VE ŞİKÂYETLER
BİR
MARUZATIM VAR
ÜNİTE
4
1 Şikâyetçi bir insan mısınız? En çok nelerden şikâyet edersiniz?
FATİH SULTAN MEHMET MAHKEMEDE
Fatih, İstanbul’un sadece imarı ile uğraşmadı; aynı zamanda ilk İstanbul ka-
dısının atanmasını da sağladı. Bursa Müderrisi Hızır Bey, şehrin ilk kadısı olarak
atandı. Geçimlik olarak da kendisine Kadıköy bölgesi verildi. Kadı ile Fatih arasın-
da geçen tarihî olayın hikâyesi ise şöyle:
İstanbul`u fetheden Fatih Sultan Mehmet, fethin üzerinden yaklaşık on sene
sonra cami inşasında kullanılacak iki mermer sütunu Sinan Atik isimli Rum mi-
mara (bazı kaynaklarda bu mimarın ismi Khristodoulos olarak geçer) teslim eder.
Fatih Sultan Mehmet, fetihten on yıl sonra da Mimar Atik Sinan’a, kubbesi Aya-
sofya’dan daha büyük bir cami yapması için emreder. Atik Sinan her ne kadar
bu işe, “Emrin başım üstüne” diyerek başlasa da malzemeler arasında bulunan
yüksek mermer sütunları kendi hesabına göre ölçüp biçip “üç arşın” kestirdikten
sonra yaptığı cami Fatih’in istediği ölçüde heybetli olmaz.
Fatih Sultan Mehmet, yeni yapılan camiyi görünce, “Kubbesi Ayasofya’dan daha büyük olsun.” emrine neden uyulma-
dığını sorar. Mimar, büyük bir depremde caminin yıkılacağından korktuğu için kubbesini Ayasofya’dan daha küçük yapmak
zorunda kaldığını ve bu yüzden sütunları kestirdiğini söyler.
Fatih, mimarın hem Ayasofya’yı (emrine rağmen) özellikle kayırdığını düşündüğü için hem de kendinden izin alınmadan
böyle bir işe kalkıştığı için, “Mermer sütunları kesen ellerin kesilmesi” emrini verir.
Mimar Atik Sinan bunu özellikle yapmadığını, “Hesaplarına göre Ayasofya’nın kubbesinden daha büyük bir kubbenin, ilk
depremde yıkılacağını” düşündüğünü söyler; ama emir büyük yerdendir ve geri dönüşü yoktur.
Fakat çevresindekilerin de cesaretlendirmesiyle, mimar haklılığına olan güvenini daha da bir pekiştirir ve İstanbul’u
fetheden, fatihler fatihi, Padişah Fatih Sultan Mehmet’i mahkemeye verip hakkını aramak için Kadı Hızır Bey’e şikâyet eder.
Bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından atanmış, Osmanlı adaletini simgeleyen Kadı Hızır Bey, mimarı dinleyip dava açıl-
ması için haklı sebep olduğuna kanaat getirir ve Fatih Sultan Mehmet’in mahkemeye çıkarılmasına karar verir.
Fatih mahkemeye gelir ve duruşma başlar. Fatih Sultan Mehmet çok büyük bir insan olabilir
ama emrindeki birini mah-
keme etmeden cezalandırmamıştır. Karşı taraf savunmasını yapar, mimar gerekçelerini açıklar ve kadı kararını verir. Fatih
Sultan Mehmet suçlu bulunur ve kendisi de mimara uyguladığı cezayla yani elleri kesilerek cezalandırılacaktır. Bunu duyan
Mimar Atik Sinan kulaklarına inanamaz ve kadıya yalvararak şikâyetini geri çeker. Kadı, bunu göz önünde bulundurarak
cezayı maddi tazminata çevirir ve mimara yüklü bir miktarda para verilmesine karar verir.
Evliya Çelebi`nin aktardığına göre, karardan sonra Fatih, çıkardığı demir sopayı kadıya göstererek, “Eğer sen Allah`ın
hükmünü uygulamayıp, elimi kesmeye beni mahkûm etmeseydin bununla başını paramparça ederdim” der. Kadı Hızır Bey
de sakladığı kamayı çıkararak cevap verir: “Sen de benim hükmümü kabul etmeseydin, ben de bununla seni delik deşik
ederdim.”
Mimarın yaptığı bu cami gerçekten de 1766 depreminde yıkılmış, yerine Fatih Külliyesi yapılmıştır.