Aklını En
Doğru
Şekilde Kullan
DÜŞMAN OLARAK EŞİN İ Z
Sabitlenmiş düşünce tarzı içinde, eşiniz hayatınızın bir anında
yaşamınızı aydınlatan şeydir, başka bir anında rakibinizdir. İnsanlar
sevdikleri kişiyi neden bir düşmana dönüştürmek isterler?
Başka görevlerde başarısız olduğunuzda,
bir kimseyi suçlamak
çok zordur. Ama bir ilişkide bir
şeyler doğru gitmediği zaman, bir
kimseyi suçlamak kolaydır. Aslında sabitlenmiş düşünce tarzı içinde
sınırlı sayıda seçeneğe sahipsinizdir. Bu seçeneklerden biri değişmez
özelliklerinizi suçlamaktır ve bir diğeri de eşinizin değişmez özellik
lerini suçlamaktır. Suçu başkasına atmanın ne kadar cazip olduğunu
görebilirsiniz.
Sabitlenmiş düşünce tarzının bir kalıntısı olarak, ha.la kendimi
savunmak için karşı konulamaz bir dürtüye sahibim ve bir ilişki
de işler iyi gitmediğinde suçlu arıyorum. "Benim suçum değil!" Bu
alışkanlığın üstesinden gelmek için kocam ve ben üçüncü bir şahıs
yarattık, Maurice adında hayali bir adam. Suçlayacak birini aramaya
başladığım zaman, ikimiz de Maurice'i çağırıp suçu ona atıyoruz.
Sabitlenmiş düşünce tarzına sahip insanlar için bağışlamanın ne
kadar zor bir şey olduğunu hatırlıyor musunuz?
Bu zorluğun bir
parçası da bir reddetme ya da bir ayrılık yaşadıkları zaman kendile
rini damgalanmış hissediyor olmalarıdır. Bir diğer parçası da şudur:
Eşlerini bağışlarlarsa, onları saygın insanlar olarak görürlerse, suçun
daha fazla bölümünü üstlenmek zorunda kalırlar: Eşim iyi bir in
sansa o zaman ben kötü biriyimdir. Suçlu olan kişi ben olmalıyım.
Aynı
şey
ebeveynlerin de başına gelebilir.
Ailenizle sorunlu bir
ilişkiniz varsa, bunda suçlu kimdir? Aileniz size yeterince sevgi gös
termediyse, kötü olan aileniz midir yoksa siz sevilemeyen bir çocuk
musunuz? Bunlar bizi sabitlenmiş düşünce tarzı içinde peşimizi bı
rakmayan çirkin sorulardır. Bu sorulardan kurtulmanın
bir yolu
var mı?
Bu ikilemi yaşadım. Annem beni sevmedi. Hayatımda uzun
yıllar
bu durumla, onu suçlayıp kendimi
daha iyi hissederek başa
2 1 7
Dostları ilə paylaş: