Sporda, herkes yeteneğe inanır. Hatta uzmanlar dahi buna ina
nır. Aslında spor "doğal olan" fikrinin geldiği yerdir. Atlet gibi görü
nen, atlet gibi koşan kişi bir atlettir, hem de hiç denenmeden. Doğal
yeteneğe olan
inanç o kadar büyüktür ki,
birçok menajer ve teknik
direktör sadece doğal yetenek arar. Takımlar yetenekli oyuncuları
kadrolarına katmak için birbirleriyle yarışırlar.
Billy Beane doğal bir yetenekti. Herkes
onun bir sonraki Bebe
Ruth olduğu konusunda hem fikirdi.
Ama Billy Beane'de bir şey eksikti:
Bir şampiyon gibi düşünme
tarzı.
Michael Lewis'in
Paratopu (Moneyball)
kitabında anlattığına
göre, Beane lise ikinci sınıftayken basketbolda en çok sayı atan
oyuncuydu, Amerikan futbol takımında savunma oyuncusuydu ve
beyzbol takımındaki en iyi vurucuydu. Gerçekten yetenekliydi.
Ama işlerin
kötü gittiği dakika, Beane ara vermek için
bir sebep
aradı. "Olay sadece başarısızlıktan hoşlanmıyor olması değildi, nasıl
başarısız olunacağını bilmiyor olmasıydı."
Beyzbolda alt liglerden üst liglere doğru çıktıkça işler daha da kötüye
gitti. Her
vuruş
bir kabustu, her fırsat küçük düşmesine neden oluyordu,
topu her kaçırışında altüst oluyordu.
Bir menajerin dediği gibi, "Billy
hiçbir çıkış yolu bulamayacağı fikrine sahipti." Tanıdık geliyor mu?
Beane sorunlarını yapıcı şekilde düzeltmeyi denedi mi? Hayır,
tabi ki hayır çünkü bu sabitlenmiş düşünce tarzının bir sonucu. Do
ğal yetenek çabalamaya ihtiyaç duymamalıdır. Çabalama, daha
az
ye
teneği olanlar içindir.
Doğal yetenek, yardım talep etmez. Bu, zayıf-
1 19
Dostları ilə paylaş: