Beatty'nin sesini duydu.
— îşin bittiği zaman tutuklusun.
Koca ev, bir kor ve siyah kül yığınına döndü. Her tarafından sıcak dumanlar tütüyordu. Saat, sabahın
üçüne geliyordu. Yangını seyreden kapHİfc evlerine çekilmişti; çünkü, gösteri sona ermek üzereydi .
Montag, alev makinesi gevşek parmakları arasında» koltuk altları terlemiş, yüzü kararmış duruyordu.
Diğer itfaiyeciler arka tarafta duruyorlardı. Yüzleri evin yansıttığı kızıl ışıkla yarı yarıya aydınlanıyordu.
— 109 —
Mantag, İki kere konuşmayı denedi
ama beceremedi, nihayet düşüncelerini toparlayabildi.
— Alarmı veren karım mıydı? Beatty, başıyla evetledi.
— Fakat arkadaşları daha önce alarm vermişti, ben boş geçmiştim. Şu
veya bu şekülde, nihayet
korktuğum başıma geldi. Böyle serbestçe şiir okuman çok saçma ve aptallık.
Ancak çok aptal bir insan
böyle davranabilirdi. Birisine birkaç cümle söyle» kendisini hemen dünya hakimi saymaya başlar.
Kitapların elinde olduğu halde suyun üzerinde yürüyebileceğini düşünüyordun. Eh, dünya kitap olmadan
da dönmesine devam ediyor.
Bak seni ne hale soktular, gırtlağına kadar gömüldün. Eğer suyu parmağımla
buiandtracak olsam hemen boğulacaksın,
Montag yerinden kımıldayamıyordu. Yangınla beraber büyük bir zelzele olmuştu. Mildred bu koca evin
altındaydı, kendi hayatı küllerin arasına karışmıştı, içindeki zelzele hâlâ
devam ediyor, beynini, bütün
benliğini sarsa-yordu. Bacakları, sanki omuzlarındaki yükün ağırlığına dayanamamış gibi hafifçe
bükülmüştü,
Beatty, elini bile kaldırmadan ona büyük darbe indirmişti.
— Montag. salak, Mantag, sersem, neden yaptın bunu?
Montag, duymuyordu. Düşünceleriyle beraber bulun-duğu yerden çok umklara gitmişti.
Faber:
— Montag,
oradan kaç, dedi. Montag, dinledi.
Beatty'nin başına indirdiği bir darbeyle sallanarak geriledi. Faber'in fısıltılarının yükseldiği yeşil,
kurşun
şeklindeki metal yere düştü, Beatty, sırıtarak bunu yerden aldı ve yarı yanya kulağına sokarak dinledi.
— 110 —
— Montag, bir şeyin yok ya?
Montag, FaberMn bu son fısıltısını da duydu. Beatty, yeşil metalin düğmesine basarak cebine soktu.
— Demek bu iğin içinde tahminimden de çok iş varmış, dedi. Başına bir şey dinlermiş gibi kaldırdığını
görüyordum. Önce kulağında radyo var zannettim. Neyse, bunun yolunu izleyip dostunun kucağma atarız,
Dostları ilə paylaş: