1. GİRİŞ
Kronik enflamatuvar dişeti büyümeleri, mikrobiyal dental plağa uzun süre
maruz kalınması sonucu gelişmektedir. Kronik enflamatuvar dişeti büyümesinin en
önemli etyolojik faktörleri, kötü ağız hijyeni ile birlikte plak birikiminin artmasına
neden olabilecek anatomik ve kazanılmış defektlerdir. Bunlar; dişlerdeki çapraşıklıklar,
dişin fonksiyon görmüyor olması, servikal kaviteler, uyumsuz kenarları olan
restorasyonlar, ağız solunumu ve ortodontik apereylerdir (Van Gastel ve ark., 2007).
Dişeti büyümelerinin tedavisinde, etken ve altında yatan patolojik değişimler
tespit edilerek tedavi şekline karar verilir. Tedavinin birinci basamağı genellikle, dişeti
enflamasyonunun eliminasyonunu amaçlayan, diş yüzeyi temizliği, subgingival küretaj
ve oral hijyen alışkanlıklarının kazandırılmasını kapsayan Faz 1 periodontal tedavidir.
Eğer lezyonlar Faz 1 tedavi sonucu oluşan büzülmeyle tedavi edilemiyorsa yani fibrotik
komponenti fazla ise veya diş yüzeyinde plak birikimine neden oluyor ve bu
birikintilerin uzaklaştırılmasına engel oluyorsa cerrahi tedavi gerektirebilir.
Kronik enflamatuvar dişeti büyümelerinin tedavisinde pek çok gingivektomi
yöntemi kullanılmaktadır. Konvansiyonel el aletleri ile gingivektomi, lazer ile
gingivektomi
ve
elektrokoter
ile
gingivektomi
en
yaygın
gingivektomi
yöntemlerindendir.
Literatür incelemelerimiz sonucu; çalışmamızda gerçekleştirdiğimiz şekilde,
kronik enflamatuvar dişeti büyümelerinin gingivektomi ile tedavisinde, Er:YAG lazer,
Nd:YAG lazer, elektrokoter ve konvansiyonel yöntemin operasyon esnasında
oluşturduğu ısının, ve post-operatif iyileşme sürecinde dokularda meydana getirdiği
ısısal farklılıkların enflamasyon, epitelizasyon ve ağrı seviyeleri açısından
karşılaştırıldığı bir çalışmaya rastlanmamıştır. Lazer ve elektrokoter kullanımı ile
periodontal cerrahi yöntemlerinde çeşitli seviyelerde ısı açığa çıktığını ve bu ısının doku
hasarına yol açabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur.
Bu çalışmada; farklı gingivektomi tekniklerinin (Er:YAG lazer, Nd:YAG lazer,
elektrocerrahi ve konvansiyonel el aletleri ile cerrahi) uygulanması sırasında ortaya
çıkan ısı seviyeleri infrared termometre ile ölçülerek post operatif iyileşme sürecindeki
enflamasyon, epitelizasyon ve ağrı seviyelerine etkileri değerlendirilecektir. Post-
operatif 1 haftalık iyileşme sürecindeki ağrı seviyeleri de kayıt altına alınarak hastalar
açısından en rahat gingivektomi tekniği de tespit edilmiş olacaktır. Çalışmamızın farklı
2
ağız içi cerrahi tekniklerinde ortaya çıkan ısı seviyelerinin iyileşme üzerine etkilerini
ölçecek ve değerlendirecek pek çok çalışmanın da önünü açacağı kanaatindeyiz.
|