3.7.2. Türkiye’deki Düzenlemeler
Türkiye‟nin başka ülkelerle yaptığı işlerindeki artış ve yabancı yatırımcıların
ülkemizdeki çalışmalarının artmasıyla, denetimin zorunluluğu daha mühim bir hale
gelmiştir.
Globalleşme sonucu sınırların önemini yitirmesi ve dünya genelinde kabul gören
standartlara uyum sağlama konusunda ülkemizde de gerek UFRS, gerek Basel II‟ye uyum
için çalışmalar yürütülmektedir. Bu amaç doğrultusunda 1995 yılında kurulan ve IIA‟in
Türkiye şubesi olarak çalışan Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE), 1996 yılında Avrupa İç
Denetim Enstitüleri Konfederasyonu (ECIIA) ve İç Denetçiler Enstitüsü (IIA) üyeliğine
kabul edilmiştir. TİDE, iç denetim mesleğinde çatı kuruluş olup, IIA tarafından benimsenen
misyonun yurdumuzda gerçekleşmesini hedeflemektedir. (Kayacan ve Yazgan, 2011: 29).
Ülkemizde bankalarda denetleme görevini üstlenen Bankalar Yeminli Murakıpları
Kurulu 1936 yılında kurulmuş, sonrasında 31 Ağustos 2000 tarihinde kurulan Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) bünyesine girmiştir. BDDK, Türkiye‟de
bankacılık işlemlerini düzenleyip denetleyen yegane kurumdur. Çıkardığı “Bağımsız
Denetim İlkelerine İlişkin Yönetmelik” ve “Yeni Bankacılık Kanunu” ile iç denetim
konusunda düzenlemelere gitmiştir. Yeni Bankacılık Kanunu‟nda “İç kontrol, risk yönetimi
ve iç denetim sistemlerinin ilgili mevzuata uygun olarak tesis edilmesi, işlerliğinin,
uygunluğunun ve yeterliliğinin sağlanması, finansal raporlama sistemlerinin güvence altına
alınması, banka içindeki yetki ve sorumlulukların belirlenmesi yönetim kurulunun
sorumluluğundadır.” ifadesi konularak iç denetime verilen önem gösterilmiştir. Risk
yönetimi açısından bakıldığında bankacılıktaki iç denetim diğer sektörlere oranla daha fazla
öne çıkmaktadır (http://www.icdenetim.adalet.gov.tr/).
Ülkemizde özel sektör bazında iç denetimi uluslararası şirketlerin Türkiye ayakları
tarafından yaygın olarak bulundurulmaktadır. Öbür yandan ülkemizin büyük şirketlerinde
de iç denetim önemsenerek iç denetim uygulamaları firma bünyesinde yapılmaktadır
(http://www.tbb.org.tr).
Kamusal sektörlerde ise iç denetim henüz yenidir. İç denetim alanında öncülük eden
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası‟nın (TCMB), özerk bir yapısı vardır. İç Denetim
46
Genel Müdürlüğü 2002 yılının sonlarında çalışmaya başlamıştır. Çalışmalarını beynelmilel
en iyi iç denetim uygulamalarının yanında IIA Mesleki Uygulama Çerçevesini temele
alarak yürütmektedir (Kayacan ve Yazgan, 2011: 38-39).
Diğer kamu işletmelerinde iç denetimin kuruluşu henüz devam etmektir. Kamu maliyesi
açısından bir devrim niteliği taşıyan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu‟nun 24 Aralık 2003 tarihinde yürürlüğe konmasıyla birlikte İç Denetim
Koordinasyon Kurulu görevine başlamıştır (Gül, 2005: 48).
Bu kurul, kamu idarelerinin iç denetim mekanizmalarını takip etmek, bağımsız ve
tarafsız bir organ olarak hizmet vermek amacıyla standartları belirlemek, mesleki etik
kurallarını ortaya koymak, risk değerleme yöntemlerini geliştirmek, çalıştırılacak iç denetçi
sayısını belirtmek gibi görevleri yerine getirmeyi amaçlamıştır.
5018 sayılı Kanunun 63. maddesinde iç denetim şöyle tanımlanmaktadır; “Kamu
idaresinin çalışmalarına değer katmak ve geliştirmek için kaynakların ekonomiklik, etkililik
ve verimlilik esaslarına göre yönetilip yönetilmediğini değerlendirmek ve rehberlik yapmak
amacıyla yapılan bağımsız ve nesnel güvence sağlayan danışmanlık faaliyetidir” . Bu
çalışmaların, daimi bir disiplin içerisinde ve genel hatları çizilmiş standartlara uygun olarak
iç denetçilerce yapılacağı ifade edilmiştir. (http://www.mevzuat.gov.tr).
Kanunun 64. Maddesine göre iç denetçinin görevleri şunlardır (Okur, 2010: 577):
•
Objektif risk analiz çalışmalarına dayanarak kamu idarelerini kontrol edip
değerlendirmek
•
Kaynakların etkili kullanımıyla ilgili incelemeler yapıp tavsiyeler sunmak.
•
Harcamalardan sonra yasal uygunluk denetimini gerçekleştirmek
•
Finansal yönetim ve kontrol süreçlerini denetlemek ve gerekli yerlerde tavsiyede
bulunmak.
•
Çıkan denetim sonuçlarının doğrultusunda iyileştirme önerilerinde bulunmak
•
Denetim sürecinde soruşturma yapılması gereken bir durum ortaya çıkarsa bunu en
üst amire haber vermek
İç denetçi yukarıda sayılan görevlerini, İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından
tespit edilen ve uluslararası alanda kabul edilmiş standartlara uygun şekilde
gerçekleştirmekle yükümlüdür.
47
SPK tarafından 28 Şubat 2002‟de yayımlanan “Emeklilik Şirketleri Kuruluş ve Çalışma
Esasları Hakkında Yönetmelikte belirtilen “Denetim” başlığının 5. bölümünün 31.
maddesinde iç kontrol sistemi ve iç denetim hakkında düzenlemelere yer bulmuştur. Ayrıca
14 Temmuz 2003‟te Resmi Gazete‟de ilan edilmiş olan “Aracı Kurumlarda Uygulanacak İç
Denetim Sistemine İlişkin Esasların Düzenlenmesi” ile aracı kurumlara iç denetim
kurmaları ve uyguladıkları prosedürleri yazılı hale getirmeleri konusundan
bahsedilmektedir.
01 Temmuz 2012‟de yürürlüğe giren 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK)‟nun,
AB ve Basel II tarafından belirlenen ölçütlere uyum sağlayabilmek amacıyla yönetim,
denetleme ve riskin yönetilmesine dair kararıyla yurdumuzdaki ticari yaşamda yeni bir
dönem başlattığı görülmektedir. Yönetim ve denetlemenin sorumluluğunun ise yönetim
kuruluna ait olması planlanmıştır. Yönetim bu yükümlülüğü yerine getirmek için iç
denetim hizmetine ihtiyaç duymaktadır.
TTK‟nin Görev Dağılımı başlıklı 366. Maddesinin ikinci fıkrasında bulunan; “Yönetim
kurulu, işlerin gidişatını izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak,
kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de
bulunabileceği komisyonlar kurabilir.” İfadesi ile yüzeysel de olsa iç denetime
değinmektedir ( http://www.ticaretkanunu.net/ttk-madde-366/, ).
Ayrıca, Kanunun Denetleme başlıklı 398. Maddesinin birinci fıkrasında da; “Şirketin ve
topluluğun finansal tabloları ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun denetimi;
envanterin, muhasebenin ve Türkiye Muhasebe Standartlarının öngördüğü ölçüde iç
denetimin, bu bölüm hükümleri anlamında 378. madde uyarınca verilen raporların ve 397.
maddenin birinci fıkrası çerçevesinde yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun
denetimidir.” maddesiyle, iç denetimin bağımsız denetleme açısından çok önemli olduğu
vurgulanmaktadır ( http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k6102.html, ).
Kurumların risklerle karşılaşmadan çalışmalarını devam ettirebilmelerinin yolu
Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS)‟na uyularak hazırlanmış olan Türkiye
Muhasebe Standartları (TMS)‟na uyumunun sağlanması, iç denetimin önemsenmesi,
şirketlerin bağımsız denetime tabi olmadan evvel önce kendi kendini denetlemesinden
48
geçmektedir. Bu açıdan, Yeni Türk Ticaret Kanunu‟nda yönetimin iç denetim amacıyla
komisyonlar kurabileceği ifade edilmiştir.
Kanunda iç denetim mekanizmasının kurulması zorunlu olmamakla beraber bu
mekanizmanın kurulmasının şirketlere fayda sağlayacağına şüphe yoktur (TİDE, 2011:5).
Dostları ilə paylaş: |