Kader beni, iki Alman devletinin tam sınırları üzerinde bir kasabada, Braunau am Inn'de



Yüklə 1,96 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə25/30
tarix31.12.2021
ölçüsü1,96 Mb.
#49735
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30
Adolf Hitler - Menim mubarizem

Özede; Yahudi, enternasyonal e ilimlere taraftarlık gösterir. Fransa'da varoldu unu gördü ü 
ve kudretini oldukça takdir etti i  ovenizmden istifade eder. ingiltere'de iktisadi menfaatlerle, 
dünya politikası dü üncelerini harekete getirir. Özetle, her zaman, parçalanmı  bir milletin 
zihni istidadının esaslı ayırıcı hasletlerinden faydalanır. Ancak bu çe itli imkanlarla iktisat ve 
siyaset üzerinde kesin bir otorite kurar. 
Böylece parlak delillerin kendi propagandasına yükledi i engellerden kurtulur. Gizli 
maksatların ne istedi ini neden dolayı sava tı ını kısmen açı a çıkarır. Tahrip i lemine daha 
büyük bir hızla devam eder. Sonunda bütün devletleri bir harabeye çevirir.  te bu harabeler 
üzerinde ebedi Yahudi  mparatorlu unun yükseldi i ve hükümran otoritesini yürüttü ü 
görülecektir. 


ingiltere'de, italya'da da oldu u gibi köklü bir politikanın icapları ile uluslararası Yahudi 
maliyecilerinin plân ve tasavvurları arasındaki ayrılık açıkça görülmektedir. Bugün sadece 
Fransa'da temsilcileri Yahudiler olan borsacılarla, milli bir politikanın istekleri arasında, 
hiçbir zaman görülemeyecek biçimde gizli bir anla ma vardır. Almanya için de büyük tehlike 
arz eden durum, bu anla madır. Bu sebepten dolayı Fransa en çok korkaca ımız dü mandır ve 
dü man olarak kalacaktır. Gitgide zencilerin seviyesine dü mekte olan bu millet, dünya 
egemenli i amacına ula mak için Yahudilere tanıdı ı kolaylıklar dolayısıyla, Avrupa'da beyaz 
ırkın hayatını gizlice tehlikeye atmaktadır. Çünkü Avrupa'nın kalbi olan Rhin üzerinde zenci 
kanının saldırısı ile meydana gelen bula ma, milletimizin bu irsi dü manının intikam hırsına 
uygun dü tü ü kadar, Yahudi'nin so ukkanlı hesaplarına da uyar. i te Yahudi bu durumu Av-
rupa'nın tam merkezinde Avrupa Kıtası'nı melezle tirmeye ba lamak faaliyetinin bir vasıtası 
kabul eder. Yahudi, beyaz ırkı basit bir milletin kanı ile kirletip, kendi hâkimiyetinin 
temellerim atmaya çalı ır.  ntikam hırsından te vik gören ve aynı zamanda Yahudilerin 
sistemli olarak yaptıkları rehberlikten de faydalanan Fransa'nın bugün Avrupa'da oynadı ı rol 
beyaz ırkların varlıklarına kar ı bir günah i lemektir. Bu  ekil davranı , günü geldi inde, 
ırkların kanlarının kirletilmesini günah sayan bir neslin intikam dolu dü üncelerini harekete 
geçirecektir. 
Almanya, Fransa'nın kendisi için te kil etti i tehlike kar ısında, bütün hissi dü üncelerden 
sıyrılarak, Fransa'nın i gal emellerine izin vermek ve razı olmak istemeyen bir millete elini 
uzatmak zorundadır. Avrupa'da, gözle görebildi imiz kadarı ile, bütün gelecek süresince 
Almanya için iki müttefik vardır ve bunlar, daha önce de belirtti im gibi ingiltere ile 
italya'dır. 
E er bugün, Kasım devriminden itibaren Almanya'nın politikasının ne  ekilde idare edildi ini 
anlamak için geriye bir göz atılacak olursa, hükümetlerimizin devamlı olarak i ledikleri akıl 
almaz hataları kar ısında, ya ba ımızı ellerimizin arasına alıp kendimizi ümitsizli e terk 
etmekten veya  iddet dolu nefretle isyan ederek, böyle bir rejim aleyhinde mücadeleye 
giri mekten ba ka bir  ey yapılamaz. Almanya'nın hareketlerinde hiçbir zaman  uursuz bir 
eyler görülmemi tir. Çünkü, Kasım Devrimi'nin tek gözlü aydınları, dü ünme yetene ine 
sahip ki ilerin hepsi için akıl almaz gibi görünen her  eyi yapmayı ba armı lardır. Yani en adi 
biçimde Fransa'nın sevgisi kazanılmaya çalı ılmı tır. Bu son yıllarda düzeltılmeleri imkânsız 
bu hayalperestlerin ahmaklıkları ile devamlı  ekilde Fransa'nın iyi dostu olmaya çalı ıldı. Bu 
millet kar ısında, devamlı olarak yerlere kadar e iliyorlardı. Fransız katilinin kurnazca 
uyguladı ı her hileli davranı ında durumun de i ti ine ili kin ilk i aretlerin belirdi ine 
hükmediliyordu. Kulis arkasında bizim siyasetimizi idare edenler bu hatalı ve saçma sapan 
fikir ve dü üncelere hiçbir zaman katılmadılar. Çünkü onların gözünde, Fransa'ya yakla ma, 
tesirli bir anla ma politikasını dinamitlemek için bir araçtan ibaretti. Onlar, Fransa ve 
Fransa'nın da arkasında bulunanların uyguladıkları politikanın gayeleri hakkında hiçbir vakit 
bir  üpheye kapılmamı lardı. Bu heriflerin Almanya için yeni bir vaziyetin do du una inan-
mı  gibi görünmelerinin sebebi, milletimizin gerçek menfaati bakımından ba ka bir yol 
tutmasını önlemek içindir. Hiç  üphe yok ki, ingiltere'yi bizim taraftarlarımıza gelecek için iyi 
bir dost devlet olarak kabul ettirmek çok zor olacaktır. Al manya'da Yahudi basın, 
milletimizin kinini devamlı  ekilde Ingilte re'nin üzerinde toplamayı becermi tir. Birçok 
kafasız Alman, Yahu dilerin kurdukları ökseye dünyada e ine rastlanmayan bir iyi niyetle 
tutulmu tur. Herkese Alma Deniz Kuvvetleri'nin tekrar dirilmesin den bahsedildi. 
Sömürgelerimizin elimizden alınmı  olmaları  id detle protesto edildi ve buraların tekrar ele 
geçirilmesi istendi. Bu tün bu bo  lâflar adi Yahudilerin, ingiltere'deki ırkda larına ula tır 
dıkları malzemeler olmu tur. Yahudi'nin tesirli propagandası bu hu susları devamlı bir  ekilde 
i ledi. Bugün, politikaya burunlarını so kan ahmak burjuvalar,  imdi Almanya'nın denizlere 
hâkim olması için mücadele etmemizin ihtimal dahilinde olmadı ını üstü örtülü  ekilde 
anlatmaya ba lıyorlar. Avrupa Kıtası'ndaki durumumuzu sa lamla tırmadan Alman milletinin 


kuvvetlerim bu maksat için harcamak, sava tan önce bile büyük bir çılgınlık idi. i te bugün 
böyle bir tasarının siyasette adına cinayet denilen ahmakça yapılmı  i ler arasına alınması 
gerekir. 
ipleri ellerinde tutan Yahudilerin milletimizi ikinci derecede meseleyle uyutmayı nasıl 
becerdiklerini, nasıl gösteri ve mitingleri tertip ettiklerini ve bu arada Fransa'nın da, 
milletimizin vücudun dan yeni yeni parçalar koparıp, ba ımsızlı ımızın temellerini sistemli 
bir  ekilde nasıl oydu unu görünce do rusu gerçekten üzüntüye kapılıp, ümitsizli e 
dü ülürdü. 
i te bu arada, bu günler sırasında Yahudilerin fevkalâde bir  e kilde idare etmeyi ba ardı ı bir 
sorundan söz etmek isterim. Bu Güney Tirol sorunudur. Ayrıca  u noktanın üzerinde durmak 
isterim: 
Evet, Güney Tirol! Bu soruna ilerde tekrar dönecek ve yeni açıklamalarda bulunaca ım. Halk 
topluluklarının akıl eksikli ini ve aptallı ını istismar eden yabancılar takımının hesabını 
görmek gerekecektir. Çünkü bu parlamenterlerde var oldu u sanılan vatanseverlik duygusu, 
bir saksa anda ba ka birinin mülkiyetine kar ı saygı mefhumu bulunması kadar garip bir 
eydir. 
Güney Tirol'un kaderi tespit edildi inde -yani 1914'ten 1918 Kasımına kadar- ben bu 
memleketin tesirli  ekilde savunulaca ı noktasında vaziyet almı  olan kimseler arasındaydım. 
Yani ordu mensubu idim. Bu yıllar süresince kuvvetlerimizin elverdi i nispet derecesinde 
mücadele ettim. Evet, Güney Tirol elden kaçmasın diye de il, vatan orasını da herhangi bir 
Alman ülkesi gibi elinde sakla-Ijnn ve korusun diye mücadelelerimi sürdürdüm. 
O günlerde mücadeleye katılmayanlar, parlamentocu herifler, 
!parti siyaseti takip eden kötü ruhlu adamlardı. Biz, ancak sava ın zaferle bitmesi ile 
Almanya'nın Güney Tirol'ü de koruyabilece ine inandı ımız için sava ırken, bu hain herifler 
i ledikleri rezaletlerle ve te vik ettikleri isyanlarla ba arıyı tehlikeye dü ürüyorlardı. Öylesine 
a-di hareket ettiler ki en sonunda Siegfried arkasından bıçaklanarak yere serildi. Çünkü 
yakı ıklı parlamentocular tarafından Viyana'da Bele-' diye Meydanı'nda, yahut Münih'te 
Feldherrnhalle'de söylenen kun-| dakçı ve sahte nutuklar Güney Tirol'ü Almanya için 
muhafaza etmeye * yetmezdi. Bu hedefe ancak cephede sava an ordu ile ula ılırdı. Oysa 
cephenin da ılıp, bozulmasına yol açanlar di er Alman toprakları için oldu u kadar Güney 
Tirol için de hıyanette bulunmu lardır. 
Güney Tirol sorununun protestolar, konu malar, derneklerin barı sever yürüyü leri ile 
çözümlenebilece ini sananlar ya kötü ruhlu heriflerdir veya küçük Alman burjuvalarıdır. 
Halbuki elden kaçıp giden yerlerin ne Tanrı'ya edilen dualarla, ne de parlamentoya ba lanan 
dindarane ümitlerle tekrar kazanılamayaca ını ve bunu sadece silâh kuvvetinin 
sa layabilece ini kafalara sokmak gerekti. Demek ki, bütün sorun kaçırılan toprakları, 
yeniden fethetmek için kimlerin silâh elde hazır olduklarım bilmektedir. 
Samimiyetle ifade edebilirim ki parlamento gözdelerinden ve di er liderlerden, bazı 
mü avirlerden kurulu hücum kıtasının ba ına geçerek Güney Tirol'un tekrar kazanılmasına 
katılacak kadar kendimde henüz kuvvet hissetmiyorum. Bu kadar ate  saçan bir protesto 
mitinginin üzerinde birdenbire birkaç  arapnel patlasa buna sevinip, sevinmeyece imi  eytan 
bilir. Zannederim ki kümese giren bir tilki, tavukların bu kadar gıdaklamalarına sebep olmaz. 
Tavukların kendilerini korumak için kaçı maları bu kadar gösteri li bir protesto mitinginin 
da ılmasından daha çabuk olamaz. 
Fakat bu i te daha da kötü olan husus bu heriflerin kendilerinin de kullandıkları araçlardan 
sonuç alınabilinece ine inanmamalarıdır. O panayırı andıran mitinglerin ne kadar tesirsiz ve 
anlamsız oldu unu kendileri gayet iyi takdir ederler. Fakat bugün Güney Tirol'un yeniden ele 
geçirilmesi hususunda çene çalmak, önceden onu muhafaza etme u runda sava maktan hiç 
üphe yok ki daha kolay oldu u için bu adice davranı a ba vurulmaktadır. Herkes elinden 


geleni yapıyor. O günlerde biz kanlarımızı akıttık. Oysa bu herifler bugün gagalarını 
biliyorlar. 
i in en tatlı tarafı, Viyanalı "Legitimiste" çevrelerin bugün Güney Tirol'ü isteyerek ayakları 
üzerlerine kalkmalarıdır. Yedi yıl önce, onların kutsal ve ünlü hanedanları, en adi kimselere 
yakı acak bir hıyanette bulunarak, dü man devletlerin sava  zaferinin mükâfatı olarak Güney 
Tirol'ü i gal etmelerine yardım etmi ti. 
O devirde, bu çevreler hain hanedanlarının politikalarına yardımcı olmu lardı. Güney Tirol 
meselesine veya ba ka bir  eye, bir tavu un elmaya önem vermesi kadar duyarlılık 
gösteriyorlardı. Pek tabii ki, bugün bu yerler için tekrar mücadeleye giri mek çok daha 
kolaydır. Çünkü bu kavga sadece manevi silâhlarla yapılmaktadır. Herhalde bir protesto 
mitinginde kalbimizi dolduran asil  evk ve nefreti ortaya koyarak bo az yırtmak ve Ruhr'un 
i gali sırasında meselâ köprüleri uçurmaktansa bir gazete, için yazı yazarak, yazar cezbesine 
tutulmak pek tabii daha kolay bir i tir. 
Bazı çevrelerin son yıllar içinde, Tirol sorununu neden Almanya ile  talya arasındaki 
ili kilerin odak noktası yaptıkları pek açık biçimde görülüyor. Yahudiler ile Habsbourgların 
taraftarları, Almanya'nın antla ma yapmasını engellemekle kendilerine çıkarlar 
sa lamaktadırlar. Çünkü bu siyaset, günün birinde ba ımsız bir Alman vatanının yemden 
canlanmasını sa layabilir, i te Tirol sorununa hiçbir yararı olmayan, hatta zararlı olan bu 
komedi, Tirol a kı için oynanmıyor, gerçekte Almanya ile italya arasında imzalanabilecek bir 
antla manın korkusu ile sahneye konuyor. Yalnız bu çevrelerde hüküm süren yalan ve iftira 
salgınından yararlanarak, bizi Ti-rol'e hıyanet etmi iz gibi göstermek yüzsüzlü ünde 
bulunuyorlar. Bu efendilere açıkça  unu söylemek isterim: Tirol'e, bütün organları sa lam 
oldu u halde, 1914-1918 yılları içinde cephede görev almamı  ve vatanına yararlı olmamı  
bütün Almanlar hıyanet etmi lerdir. 
ikinci olarak, o yıllar içinde milletimizde sava a devam etmeye ve sonuna kadar mücadeleye 
yardımcı olmaya olanak verecek bir direni  iktidarını güçlendirmeye hizmet etmemi  olan 
herkes Tirol'e hıyanet etmi tir. 
Üçüncü olarak, gerek hareketleri ve davranı ları ile do rudan do ruya, gerek alçakça 
koltuklama ile dolaylı olarak, Kasım Devri-mi'ne katılarak Güney Tirol'ü kurtarabilecek tek 
silâhı da kırmı  olan herkes TiroPe hıyanet etmi tir. 
Dördüncü olarak, o utanç verici Versay ve Saint-Germain anla malarının altını imzalamı  
olan parti üyeleri ile bütün partiler Ti-rol'e hıyanet etmi lerdir. 
Evet, yalnız söylevlerle durumu protesto eden cesur(!) beyefendiler, i te gerçek bundan 
ibarettir! 
Ben, bugün yalnız  u dü ünceyi kendime rehber olarak kabul ediyorum: Kaybedilen toprak, 
anıran parlamenterlerin sivri dilleri ile geri alınamaz. Kaybedilen toprakları, pek iyi bilenmi  
kılıç ile, yani kanlı kavgalar pahasına ele geçirmek gereklidir. 
Kader kesin yargısını vermi  oldu u için, bir tereddüt göstermeden  u hususu açıklarım: 
Güney Tirol'ü bir sava  ile yeniden ele geçirmenin mümkün olmadı ına inandı ım gibi, bu 
sorunun bütün Alınanlarda zafere ula manın en önemli  artı olan ate li vatanseverlik 
duygularını da uyandırmayaca ı kanaatindeyim. Ayrıca  una da inanıyorum ki, yanımızdaki 
yedi milyon Alman (Rhenanie'nin i gal altında olması) yabancı egemenli i altında inlerken ve 
Alman milletinin hayat damarı olan Ren, zenci sürülerinin keyiflerine sahne olurken, 
Tirol'deki iki yüz Almam kurtarmak için kan dökmek bir cinayet olur. E er Alman milleti, 
kendisini Avrupa'daki topra ından yok etmek tehdidini ortaya koyan bir sürü unsurlara son 
vermek isterse; sava tan önce i lenen hataya dü erek, bütün dünyanın dü manı olmamalıdır. 
Alman milleti en tehlikeli dü manının kim oldu unu saptayarak, bütün kuvvetlerini onun 
üzerinde toplamalı ve ona öldürücü darbeler indirmelidir. Bu zaferin  artı, ba ka noktalarda 
yapılacak fedakârlıkları da gerektiriyorsa, milletimizin gelecekteki nesilleri bu konuda bizleri 
affedecektir. Bu nesiller, çabalarımızın arma anı parlak olaca ı için, büyük üzüntülerimizi, 


derin sıkıntılarımızı ve zamanında alınmı  acı kararı daha iyi takdir etmek olana ını 
bulacaklardır. Biz, bir devletin kaybetti i toprakları, ilk önce siyasal ba ımsızlı ım ve 
anavatanın güçlenmesini sa ladıktan sonra geri alabilece i yolundaki ana dü ünceyi 
kendimize rehber edinmeliyiz. Bu siyasal ba ımsızlı ı ve devlete güç ve saygı kazandırılması, 
akıllıca bir antla malar siyaseti ile mümkün olabilir, i te dı  politika konusunda enerjik bir 
hükümetin yapması gereken ilk görev budur. Biz Nasyonal-Sosyalistler, Yahudiler tarafından 
yöneltilen ve konu maktan ba ka bir  ey yapmayan vatanseverlerin arkalarından yürümekten 
kendimizi özellikle sakınmalıyız. E er bizim hareketimiz de, mücadeleyi kılıçla yapacak 
yerde, mitinglerle oyalanırsa büyük felâket olur. Habsbourglar Devleti denilen ölü bir ülke ile 
gözü kapalı bir biçimde antla ma yapılması yolundaki acayip dü ünce, Almanya'nın harap 
olması sonucunu do urdu. Bugün dı  politikamız için açık bulunan olanaklar incelendi i 
zaman, hayale ve hissiyata kulak verilecek olursa, kalkınmamızı sonsuza kadar en-
gelleyebilecek en iyi yöntem seçilmi  olur. 
imdi yukarda ortaya koydu um üç sorunun yol açaca ı itirazlara cevap vermek gerekir. Bu 
sorular  unlardır: 
Önce, harap bir durumda oldu u herkes tarafından açıkça görünen ve bilinen bugünkü 
Almanya ile antla ma yapılabilir mi? 
ikinci olarak, Almanya dü man milletler yolu ile bir do ru yola girme hareketine yetenekli 
midir? 
Üçüncü olarak Yahudili in nüfuzu bilindi ine göre, bu nüfuz öteki milletlerin pek iyi takdir 
edilmi  olan çıkarlarından ve iyi niyetlerinden daha güçlü gelip, öteki bütün antla ma 
tasarılarına engel olmaz mı ve bunları bo  bir duruma sokmaz mı? 
Birinci sorunun iki bölümünden birini yeterli biçimde incelemi  oldu umu sanıyorum. 
Bugünkü Almanya ile hiçbir ülke antla ma yapmak istemeyecektir. Dünya üzerinde kendi 
kaderini, hükümetleri zerre kadar güven vermeyen bir devletle ba lamaya cesaret edecek 
hiçbir devlet yoktur. Her  eyden önce milletimizin acı içinde oldu u esef verici manevi 
durumda, hükümetin hareketlerinin açıklamasını ve hatta mazeretini bulduklarını ileri süren 
vatanda larımızın birço u tarafından yapılmı  olan giri imlere gelince, bunu pek kesin bir 
biçimde reddetmek gereklidir. 
Milletimizin altı yıldan beri ortaya koydu u karaktersizlik örnekleri çok üzücüdür. Milletin, 
en önemli çıkarlarına kar ı ilgisiz kalı ı gerçekten ümit kırıcı bir  eydir. Korkaklık, bazen 
Tanrı'dan intikam dileme derecesine kadar varıyor. Ancak  unu hiçbir zaman unutmamalıyız 
ki söz konusu olan millet, birkaç yıl önce, dünyada en yüksek insani de erlerin hayran 
kalınacak örneklerini vermi tir. 1914 yılının A ustos ayı günlerinden, bu büyük devletler 
mücadelesinin bitimine kadar, yeryüzünde hiçbir millet, bugün böylesine acınacak duruma 
dü mü  olan bizim Alman milleti kadar yi itlik cesaret, sebat ve feragat göstermemi tir. 
Bugün milletimiz tarafından oynanan utanç verici rolün, onun samimi varlı ının özel 
niteliklerinin sonucu oldu unu hiç kimse ileri süremez. Çevremizde gördü ümüz ve içimizde 
duydu umuz  eyler, 1918 yılı Kasım ayının dokuzunda yapılan kötü i in ve edilen yeminin 
tutulmamı , verilmi  sözden cayılmı  olmanın korkunç sonuçlarıdır. Bütün bunlar zihnimizde 
derin karı ıklıklara sebep oldular.  airin pek do ru olarak söyledi i gibi, "Kötülük, kötülükten 
ba ka bir  ey do urmaz." Gerçi, o günlerde bile milletimizin en esaslı becerileri ve de erleri 
tamamen kaybolmamı tı. 
Bunlar bilinçaltında uyuklar durumda idiler. Bazen kapkaranlık olmu  gökyüzünde izler saçan 
ve ses çıkarmayan  im ekler gibi, gelecekteki Almanya'nın hastalıktan kurtulaca ı günlerin 
i areti olarak, birtakım de erlerin parladı ı görüldü. 1914 yılında oldu u gibi birçok kere, 
vatanları için her  eylerim feda etmeye hazır olan genç Almanlar bulundu. Milyonlarca insan, 
sanki devrimin yol açtı ı yıkıntıları görmezlikten gelerek çalı kan ve gayretli bir biçimde 
i lerine sarıldılar. Demirci örsünün ba ında balyoz sallıyor, köylü sabanının arkasından 


gidiyor, bilgin laboratuarında deney yapıyor, herkes aynı çaba ve aynı ba lılıkla görevlerini 
yerine getiriyorlardı. 
Dü manlarımızın yaptıkları zulüm ve baskı, eskiden oldu u gibi, kahkahalarla kar ılanmıyor, 
her türlü baskıya kar ı hiddet duyuluyordu. Yetenek ve e ilimlerin çok de i mi  oldu u 
görülüyordu. 
Zihinler deki bu geli me, henüz siyasal güçlenme dü üncesinin ve sürüp gitme içgüdüsünün 
tekrar dirilmesi biçiminde kendini göstermiyorsa suç, ülkeyi 1918 yılından bu yana, 
milletimizin yok olmasına sebep olacak biçimde yönetenlerdedir. Bu kötü sonuç Tanrı'nın bir 
takdiri de ildir. Buna yöneticilerin kendi otoriteleri sebep olmaktadır. 
Hiç ku ku yok ki, bugün milletimize açındı ı zaman kendimize  u soruyu sormak gerekir: 
Bunu düzeltmek için ne yapılmı tır? Varlıkları ile yoklukları belli olmayan hükümetlerimizin 
çalı malarına milletimizin pek az yardımcı olması, Alman milletinin hayatındaki zaafın bir 
belirtisi midir? Milletimizde bir gurur, görkemli bir erkeklik ve hiddetin çocu u olan bir kin 
ruhu do ması için, hükümetlerimiz ne yaptılar? 1919 yılında barı  antla ması Alman milletine 
zorla yüklendi inde, bu sınırsız bir zulüm ve baskı kayna ının, milletimizde derin bir 
özgürlük iste i uyandıraca ı beklenebilirdi.  iddet dolu maddeleri milletlere kamçı darbesi 
gibi çarpan barı  antla maları, çok kere bir isyan hareketini haber veren ilk davul sesleri gibi 
etki uyandırırlar. 
Versay Antla masından ne yararlar elde edilmezdi! 
Ölçüsüz zulüm, baskı ve utandırıcı bir alçaklık aracı olan bu antla ma, ondan yararlanmak 
isteyen bir hükümetin elinde, milli uzmanlıkları en yüksek seviyesine çıkarmak için bir çare 
olurdu. Büyük çapta bir propaganda ile, vah i bir zevkle yapılmı  olan zulüm ve baskılardan 
yararlanılmı  olunsaydı, bütün bir millette görülen ilgisizlik, isyan dolu bir nefrete 
dönü ebilirdi. Bu nefret ve galeyanın en büyük bir hiddet ve azgınlık derecesine yükselmesi 
mümkün olurdu. 
Bu olguları, milletimizin zihnine ve kalbine ate li çizgilerle yazmak ne kadar kolay bir i ti. 
Ortak biçimde duyulan utanma duygusu ve ortak kin, altmı  milyon erkek ve kadında ate ten 
bir sel biçimine girerek, ortak irade olu ur ve böylece hep bir a ızdan, "silâhlanmak istiyoruz" 
haykırmaları için bir çare olabilirdi. 
i te böyle rezil bir barı  antla ması, böyle bir i e yarardı. Üzerimize yükledi i ölçüsüz zulüm 
ve baskı ile isteklerindeki yüzsüzlük milletimizin hayati müttefiklerini bulundukları 
uyu ukluk içinden çıkaran en etkili silâhları sa lıyordu. Fakat o zaman, çocu un okumayı 
ö rendi i alfabeden gazetelere varıncaya kadar her yayın, tiyatro ve her sinema, her ilân 
sütunu ve her bo  duvar bu biricik ve büyük i e hasrolunmaydı. 
Bugün bizim vatanseverler derneklerinin Tanrı'ya "bizi özgür kıl" biçimindeki yakarı ları, en 
küçük Alman çocu unun dilinde  u ate li yakarı a dönü ünceye kadar, yukarıda anlattı ım 
biçimde hareket etmek gerekirdi: "Tanrım silâhlarımızı günün birinde ba arıya ula tır! Her 
zaman oldu u gibi bize de adaletli davran! Özgürlü e lâyık oldu umuza karar ver! Tanrım 
zaferimize yardım et!" 
Ancak bütün uygun fırsatlar kaçırıldı ve hiçbir  ey yapılmadı. 
Bu durumda milletimiz gerekeni yapamıyorsa, buna kim hayret eder? Bütün dünya bizi, 
döven eli minnettarlıkla yalayan sadık bir köpek ve adi bir u ak kabul ederse, buna  a ılır mı? 
Bizim antla ma yapma konusundaki yetene imizin, bütün milletimizin suçlulu u yüzünden 
olumsuz yönde etkilendi i de bir gerçektir. Ancak sekiz yıl sınırsız bir zulüm ve baskıdan 
sonra, milletimiz özgür olma yolunda iradesini bu kadar az kullanıyorsa, bunun suçu 
hükümetlerimizin ahlâksız olu larındandır. 
Milletimizin faal bir antla ma politikası izleyebilmesi için, öteki milletlerin gözünde saygı ve 
itibarının artması gereklidir. Bunun gerçekle mesi için de, Almanya'nın yabancı devletlerin 
a a ılık yama ı, milletimizi onların hizmetine veren bir angarya mangasının  efi biçiminde 


kabul edilmeyecek bir hükümete ihtiyaç vardır. Milli bilincin sesi olacak bir hükümetin i  
ba ında olması gereklidir. 
Milletimiz, yukarıda söyledi im  eyleri kendine görev sayan bir hükümete sahip oldu u 
zaman, Reich'ın dı  politikasına verilecek cesaret dolu bir yön, altı yıl geçmeden özgürlü e 
susamı  bir milletin aynı derecede cesaret dolu iradesinden güç alacaktır. 
Dü man milletleri, samimi müttefikler haline dönü türmenin ne kadar güç oldu unu öne 
süren ikinci itiraza  öyle cevap verilebilir: 
Sava  propagandasının öteki ülkelerde yapay biçimde geli tirdi i Cermenlik aleyhindeki 
genel psikoz; Alman milletinde milli bilincin yeniden do ması sayesinde, Avrupa'nın dama 
tahtası üzerinde maç yapan ve kendisi ile oyun oynamak mümkün olan bir devletin belirgin 
niteliklerini yeniden kazanmadıkça, zorunlu olarak sürüp gidecektir. Ancak milletimiz ve 
hükümetimiz, herhangi bir devlete pek güvenli bir biçimde bir antla ma yapabilece i 
izlenimini verebildikleri zaman, o devlet e er çıkarları bizim çıkarlarımıza paralel ise, aksi 
yönde bir propaganda sonucu kendi kamuoyundaki aleyhimize olan kanaati de i tirmeye 
giri ebilir. Ama böyle bir sonuç, pek tabii olarak sebat ve ustaca bir çalı mayı gerektirir. 
Öteki devletin de, kendi kamuoyunun kanaatini de i tirebilmesi için uzun bir zamana ihtiyacı 
oldu undan, böyle bir giri imi ancak etraflıca bir dü ünmeden sonra, yani bu çalı manın 
zahmetine de er bir  ey oldu una ve gelecekte olumlu sonuçlar verece ine mutlak biçimde 
inandı ında yapılmalıdır. Az çok akıllı bir dı i leri bakanının atıp tutmalarına güvenerek, yeni 
yetenek ve duyguların gerçek bir de ere sahip olacaklarının güvencesi olmadan, bir milletin 
manevi yetenek ve davranı ını de i tirmeye kalkı ılmamalıdır. Aksi durumda kamuoyu çok 
kötü biçimde karı tırılmı  olur. Gelecekte bir devlet ile bir antla ma yapılmasının mümkün 
duruma gelmesine en sa lam biçimde güvence veren  ey, yalnız ba larına birkaç bakanın  i i-
rilmi  sözleri de ildir. Bu güvence, açıkça belirlenmi  ve pek uygun görünen hükümet 
e ilimlerinin açıkça yerle mi  ve aynı yöne çevrilmi  olan bir kamuoyunun kendisidir. Bu iki 
konunun uygulanabilece i hakkında beslenecek kanaat, hükümetin kendi propagandası ile 
kamuoyunun de i mesini hazırlamak ve geli tirmek için büyük bir faaliyetle çalı ması ve 
kamuoyunun e ilimlerini, hükümetin e ilimleri içinde göstermesi oranında esaslı bir biçim 
alır. 
Bizim durumumuzda olan bir millet, ancak hükümet ve kamuoyu, özgürlüklerini yeniden elde 
etmek için mücadele etme konusunda de i mez iradelerini, hareket ve davranı ları ile 
açıkladıkları zaman, antla ma imzalamaya yetkili sayılabilirler. Ki isel çıkarlarım savunmak 
için yardımları kendisine yararlı görünecek arkada ın yolunu aynen izlemeye, yani bir 
anla ma yapmaya uygun dü en öteki devlette, kamuoyunu de i tirmeye giri meden önce, 
yerme getirilmesi gerekli ilk  art budur. 
Ama göz önünde tutulması gereken bir ba ka nokta daha vardır: Bir milletin iyice kökle mi  
olan yetenek ve duygularını de i tirmek çok kimse tarafından ilk amacı anla ılmayacak 
tehlikeli bir i  oldu u için i lenecek hatalarla, dü manın eline kar ı saldırı için silâh verilmi  
olunur. Böyle bir  ey yapmak hem bir cinayet, hem de bir aptallıktır. 
u noktanın bilinmesi gerekir: Bir millet, kendi hükümetinin gizli niyetlerim tamamen 
anlayıncaya kadar pek uzun bir süre geçer. Çünkü, hükümet giri ti i siyasal hazırlık 
çalı malarının son hedefleri hakkında açıklama yapamaz. Bu durumdaki hükümetler, ya halk 
topluluklarının körü körüne boyun e melerine ya da fikren daha geli mi  olan yönetici 
sınıfların ileri görü lülü üne güvenmek zorundadırlar. Fakat bu basiret, bu siyasal 
beceriklilik, ileriyi görme ve konuları anlama yetene i birçok ki ide bulunmadı ı ve siyasal 
sebepler açıklama yapmaya olanak bırakmadı ı için, milletin milli yol göstericilerinden bir 
bölümü sürekli olarak yeni e ilimlerin aleyhine dönecektir. Bu e ilimler, anlamlarına nüfuz 
edilemedi i için, yalnızca birer deney olarak kabul edileceklerdir. Böylece bu e ilimler 
milletin tutucu unsurlarına, endi e ve ku ku uyandıracak biçimde görünerek, onların 
muhalefet etmelerine sebep olacaktır. Bunun için, iki milleti kar ılıklı biçimde anla maya 


yöneltecek | yakla ma çalı malarına kar ı çıkan ki ilerin ellerinden kullanabile-| çekleri 
silâhların büyük bir bölümünü almak gerekir. Özellikle bi-j zim örne imizde oldu u gibi, 
vatansever demeklerin ve kahve polipi likası yapan küçük burjuvaların, kendini 
be enmi çesine yaptıkları L garip gevezeliklere son vermek ba lıca görevdir. Çünkü yeni bir 
sa-( va  donanması ve sömürgelerimizin geri verilmesi için feryat etmenin, bu isteklerin 
gerçekle mesine yetmeyecek bir gevezelikten ibaret oldu unu dü ünmek ve bilmek gerekir, 
ingiliz politikasının bir uzantısı olan ve bazıları zararsız, bazıları akli dengeden yoksun bu-
lunan, ama hepsi de gerçekte can dü manlarımız için çalı an bu protesto  ampiyonlarının 
anlamsız olarak iç döküp, yakınmalarından bir olumlu sonuç çıkaca ını beklemek Almanya 
için yararlı sayılamaz. 
Bütün dünya aleyhinde zararlı mitinglerle nefes tüketiliyor ve her ba arının  artı olan  u ana 
ilke unutuluyor: Yaptı ın i i, tam [;• yap. Be  on devlet aleyhinde ba ırıp ça ırmakla, en 
sevilmeyen dü manınızı kalbinden vurmak için, bütün manevi ve fizik kuvvetlerinizi bir 
noktanın üzerine toplamak gere i ihmal edilmi  oluyor. Böylece bir hesapla madan önce, 
antla malarla kendimizi güçlendirmek olana ı elden kaçırılıyor. 
i te bu noktada Nasyonal-Sosyalist harekete bir görev dü mektedir. Bugün milletimize; 
dikkatini küçük ku kuların üzerinden uzakla tırıp en önemlilerini göz önünde tutmayı, ikinci 
derecede önemli olan  eylere çaba harcanmasını önlemeyi,  imdi u runda mücadele 
edece imiz  eyin milletimizin hayatından ibaret oldu unu bilmeyi, darbelerimize hedef 
olacak devletin ya ama hakkımızı elimizden aldı ını ve hâlâ bu yolda çalı tı ını ö retmek 
gerekmektedir. 
Pek acı fedakârlıklara katlanmak zorunda kalmamız mümkündür. Fakat bu, aklın sözünü 
dinlemekten kaçınarak ve kuvvetlerimizi en tehlikeli dü manımıza kar ı toplayacak yerde, 
anlamsız feryatlar çıkararak, bütün dünya ülkeleri ile tartı maya giri mek için geçerli bir 
sebep de ildir. 
Alman milleti, bütün dünyanın kendisinden kaçırmak istedi i durumu koruyabilmek hakkına 
manen sahip de ildir. Bundan önce kendi araçlarını satan ve millete hıyanet eden canilerden 
hesap sormak gerekir, ingiltere'ye, italya'ya, öteki ülkelere uzaktan küfür etmek ve 
dü manlarımızın sava  propagandalarına malzeme te kil edecek silâhlarımızı elimizden alıp 
belkemi imizi manen kıran, za yıf dü en Reich'ı bir paraya satan alçakların aramızda 
serbestçe dola malarına izin vermek, saygıya de er bir  ey de ildir. 
Dü man önceden tahmin edilen ba ka bir  ey yapmamı tır Dü manın durumu ve hareketleri 
bize ders olmalıdır. 
E er bunları yapacak yetene imiz yoksa ve gelecekte her türlü antla ma siyasetini izlemekten 
vazgeçmek gerekecekse, artık üzüntüye ve ümitsizli e dü mekten ba ka yapılacak bir  ey 
kalmadı ı bilinmelidir. Çünkü bizim sömürgelerimizi çaldı diye ingiltere ile Güney Tirol'i 
i gal etti i için italya ile, Lehistan ve Çekoslovakya ile antla ma yapmak istemezsek, bize 
Avrupa'da Fransa'dan ba ka bir müttefik bulmak ihtimali kalmayacaktır. Oysa, Fransa da 
bizden Al-sace ile Lorraine'i çalmı tır. 
Bu hareket biçiminin, Alman milletinin çıkarlarına uygun gelmesi çok ku kuludur. Oysa 
böyle bir dü ünceyi ve öneriyi bir aptalın mı, yoksa usta bir  arlatanın mı savundu unu 
soru turmak her zaman mümkündür. Liderler söz konusu oldu u zaman, ben daima ikinci 
görü ü tercih ederim. 
Bugüne kadar bizim dü manımız bulunan ve gerçek çıkarları gelecekte bizim çıkarlarımıza 
uyacak olan bazı milletlerin manevi yeteneklerinde bir de i iklik sa lamak, muhakeme 
yapma yetisinin karar verebilece i oranda mümkündür. Yalnız bunun için, bizim devletimizin 
iç kuvveti, Alman milletini yardımları bir de er ifade eden müttefik durumuna getirmelidir. 
Ayrıca kendi beceriksizli imiz, ya da cani gibi davranı larımız, eski dü manlarımızla 
imzalayaca ımız bu antla ma ta anlarını, onlann propagandalarına yem yapmamalıdır. En çok 
üçüncü itiraza cevap vermek zordur. Kendileri ile bir antla ma yapmak mümkün olan 


milletlerin gerçek çıkarlarının temsilcileri, ba ımsız milli devletlerin ve halk devletlerinin can 
dü manı olan Yahudi'nin iradesine ra men hedeflerine ula abilecekler midir? Örne in 
geleneksel ingiliz politikası, Yahudili in u ursuz nüfuz ve etkisine üstün gelebilecek bir güce 
sahip midir? 
Biraz önce de belirtti im gibi, bu soruya da cevap vermek çok güçtür. Bu konuda kesin bir 
yargıya varılmasına olanak bırakmayaçak derecede birçok hususlar vardır. Herhalde gerçek 
olan bir  ey bulunmaktadır: Bir devlette yürütme organı, sa lam biçimde kurulmu  ve ülkenin 
çıkarlarına hizmet etmek için kendini adamı  olursa, artık uluslararası Yahudili in nüfuz ve 
etkisinin hükümet tarafından gerekli sayılan politikaya engel olaca ı dü ünülemez. Fa ist 
italya'nın Yahudilerin ba lıca üç silâhı aleyhinde yönetti i mücadele, devletlerin üstüne çıkan 
bu kuvvetin zehirli çengellerini paramparça edebilece ine en iyi kanıttır. Gizli mason 
derneklerinin yasaklanması, uluslararası basın aleyhinde giri ilen kovu turma ve uluslararası 
Marksizm'in kesin biçimde yok edilmesi sonucu, italya hükümeti yıllar geçtikçe bütün 
dünyayı tehdit eden Yahudi yılanının ölüm saçan ıslıklarına aldırı  etmeden, kendi milletinin 
çıkarlarını çok daha iyi bir biçimde savunur duruma gelecektir. 
Aynı durum ingiltere'de ise bu kadar iyi biçimde görülmüyor, ingiltere gibi en özgür 
demokrasi ülkesinde; Yahudi, kamuoyu aracılı ı ile hemen hemen mutlak bir diktatörlük 
uygular. Oysa bu ülkede, ingiliz devletinin çıkarlarının temsilcileri ile, Yahudiler tarafından 
uygulanan dünya diktatörlü ünün  ampiyonları arasında, arkası kesilmeyen bir kavga sürüp 
gitmektedir. 
Bu iki kar ıt görü ün nasıl  iddetle çarpı tıkları, ilk defa ve pek açık olarak, sava tan sonra 
Japonya sorununda, bir yanda ingiliz hükümetinin, öte yanda basının çe itli durum ve 
davranı larında kendini göstermi tir. 
Sava  sona erer ermez, Amerika Birle ik Devletleri ile Japonya'yı birbirlerinden ayıran eski 
kar ılıklı dü manlık, kendisini yeniden göstermeye ba ladı. Pek tabii olarak, Avrupa 
Kıtasındaki büyük devletler, bu yeni sava  tehlikesi kar ısında ilgisiz kalamazlardı, in-
giltere'yi, Amerika Birle ik Devletleri'nin ekonomik alanda ve uluslararası politika dallarında 
gösterdi i geli me kar ısında, iki ülke arasında olan ırk akrabalı ı bile, bir gıpta etmekten ve 
endi e duymaktan engelleyemiyordu. Bu eski sömürge, bu anavatan yavrusu, yeni bir dünya 
hakimi gibi büyümekte idi. 
Bugün endi e ve üzüntü içinde olan ingiltere'nin eski antla malarını gözden geçirmesi 
gerekmektedir. Artık ingiliz politikasının, "ingiltere denizlere egemendir" denilmeyip, 
"Amerika Birle ik Devletleri'nin denizleri" denilece i günün gelece ini büyük bir üzüntü 
içinde görmesi kaçınılmaz bir  eydir. Kuzey Amerika kıtasının pek büyük devleti, el 
de memi  topraklardan üretti i servetler ile, çevresi dü manlarla sarılı olan Re-ich'a oranla 
saldırıya çok daha kapalı bir yerdedir. 
Kesin ve son oyun için zarları atmak gerekirse, ingiltere yalnız kendi kuvvetleri ile kaldı ı 
takdirde yok olur. i te bundan ötürü "sarı yumru u" büyük bir hırs ve  iddetle yakalıyor ve ırk 
bakımından affedilmeyecek bir antla maya sarılıyor. Ama bu antla ma, siyasal bakımdan 
ingiltere için, Amerika Birle ik Devletleri'nin açgözlülü ü kar ısında dünya üzerindeki 
durumunu güçlendirmeye yarayacak olan tek çaredir . 
Oysa ingiltere, kendisini Asyalı arkada ına ba lıyan ba ı, Amerika Birle ik Devletleri ile 
ortakla a biçimde Avrupa sava  alanlarında yönetti i mücadeleye ra men gev etmek 
istemedi i halde, Yahudi basım bu antla maya saldırmaktadır. 
Yahudi organlarının, 1918 tarihine kadar, Reich'a kar ı sava  vaziyetinde bulunan ingiltere'nin 
sadık silâh u aklı ım yaptıkları halde ani olarak kendi yollarını takip etmek alçaklı ını 
göstermeleri nasıl mümkün olur? 
Almanya'nın imhası ingiltere'nin de il özellikle Yahudilerin çıkarlarına uygundu.  imdi 
Japonya'nın ezilmesi ingiltere hükümetinin faydasından fazla Yahudi hükümranlı ını bütün 
dünya üzerine hâkim kılmak gayesini güden liderlerin geni  tasarılarına hizmet edecektir, 


ingiltere bu dünyada bütün üsleri elde bulundurmak için bütün mesaisini, harcadı ı anlarda 
Yahudi kendisine aynı dünyanın zaptını temin edecek hücum planlıyordu. 
Yahudi,  imdiden Avrupa devletlerinin kendi elinde mukavemetsiz birer oyuncak durumunda 
olduklarını ve Batı demokrasisi demlen  ey ile ya da Rus bol evizmi ile do rudan do ruya, bu 
ülkelere egemen oldu unu bilmektedir. Fakat eski dünyayı a ları içinde tutmak, Yahudi'ye 
yetmiyor. Aynı tehlike, yeni dünya için de geçerlidir. 
Yahudiler, Amerika Birle ik Devletleri'nin mali kaynaklarının hâkimidirler. Her yıl 120 
milyondan meydana gelen bir milletin üretim araçları Yahudilerin kontrolüne biraz daha 
giriyor. 
Yahudileri fena halde kızdıracak hâlâ mutlak surette ba ımsız kalan kimselerin sayısı çok 
azdır. 
Yahudiler, hileli bir ba arıyla kamuoyunu bo uyorlar ve geleçekteki üstünlüklerinin oyunca ı 
yapıyorlar. Siyonizmin en üstün kafaları, "Ahdi Atik" tarafından ortaya konan ve israil'in 
öteki milletleri yutaca ını bildiren parolanın gerçekle ece i günün yakla tı ını  imdiden 
görüyorlar. 
Milliyetlerinden uzak kalmı  ve Yahudi sömürgesi olmu  memleketlerin büyük toplulukları 
arasında bugün hâlâ tek bir ba ımsız devlet bulunursa Yahudi'nin bütün te ebbüsü en son 
dakikada hakim kalabilirdi. Çünkü bol evikle mi  bir dünya, ancak bütün arzı kucaklarsa 
mevcut olabilir. 
Hâlâ azmini ve milli üstünlüklerini koruyan bir tek devlet kalırsa Yahudi'nin kurmak istedi i 
dünya imparatorlu u, yeryüzündeki bütün tiranlar gibi, milli fikrin kuvvetiyle yenilecekler ve 
yok olacaklardır. 
Yahudi bin sene içinde dı   artlara intibak ederek Avrupa milletlerinin temellerini yıkabilmi  
ve onları artık muayyen hiçbir türe mensup olmayan melezler haline getirebilmi se de, 
Japonya gibi Asyalı milli bir devleti aynı kadere u ratma a güçlü olmadı ını pek iyi 
anlamı tır. Kendisini Asyalı sarı ırktan ayıran uçurumu doldurama-yan Yahudi, bugün 
Ingilizi, Amerikalıyı ve Fransızı taklit edebilir. Bundan dolayı aynı ırktan ba ka devletlerin 
yardımıyla tehlikeli bir dü mandan kurtulmak için milli Japon Devleti'ni parçalama a te-
ebbüs ediyor. Amacı da, hükümet otoritesinden geri kalacak  eyin, kendi ellerinde, 
savunmasız kimseler üzerinde hüküm süren bir kudret haline gelmesidir. 
Kendisi bin senelik "Yahudi krallı ı"ru koruyabilmek için, milli Japon Devleti'nin 
mevcudiyetinden korkuyor ve bu devletin enkazını, Yahudi diktatörlü ünün kurulmasına önce 
gelmesini istiyor. Vaktiyle Almanya aleyhinde yaptı ı gibi, bugün, milletleri Japonya 
aleyhine ayaklandırıyor. Japonya ile anla an ingiliz diplomasisinin rahat edece i dakikada 
ingilizce çıkan Yahudi basınının bu dü ünü e kar ı sava ı tavsiye etmesi ve ona kar ı 
"Kahrolsun, Japonya militarizmi ve emperyalizmi" nidalarıyla demokratik ilkeler namına bir 
imha sava ı hazırlaması mümkün olabiliyor, i te, ingiltere'de Yahudi'nin dik ba lılı ı bundan 
ileri geliyor. Yahudilerin bütün dünya için meydana getirdikleri tehlikeye kar ı mücadele bu 
memlekette ba layacaktır. Burada da Nasyonal Sosyalist hareket en önemli vazifelerinden 
birini yerine getirmek durumunda kalacaktır. Nasyonal sosyalizm yabancı milletlerin ne 

Yüklə 1,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin