ÇÜTAD
Çukurova Üniversitesi
Türkoloji Araştırmaları Dergisi
Cilt 3, Sayı 2
Aralık 2018
29
Eserde kendisini mahalleliyle birlikte en çok hissettiren ve
bir mekân olan mahalleden ayrı tutamayacağımız şey, mahalle yaşam
biçimi veya mahalle ruhudur. İmamı, bekçisi, muhtarı, temizlikçisi ile
kendisini eserde vazgeçilmez bir aktör olarak hissettiren mahalleli,
mahalle hayatının vazgeçilmez unsurudur ve dönem insanının
örgütlenme ve yaşama biçimi hakkında önemli ipuçları verirler.
İmamın rüşvet alması, kadınların hile ile iş görmeye kalkışmaları
mahalle yaşamı etrafında insan ilişkilerine veya kurumlara (din
kurumu vb.) getirilen eleştirilerdir.
Mahalle fiziksel bir mekân olarak metinde tasvir edilmiş
olmasa da ona işaret eden tüm göstergeleriyle eserde yerini alır.
Bunlardan en önemlisi mahallelidir. Birbirlerine t
ürlü kayıtlarla sıkıca
bağlı olan bu insanların alışkanlıkları, töreleri ve beraberinde değer
yargıları herkesin hareket tarzını doğrudan etkiler. Bu haliyle
mahalleli güncel tabirle “mahalle baskısının” hem kaynağı hem de en
önemli uygulayıcısıdır. Mahalle halkının tavsiyeleri, görüşleri,
inançları, eleştirileri kısaca ne diyeceği insanların davranışlarını
belirleyen temel unsurdur. Hayal-i Celâl
’de yaptığı evlilik sonrası terk
edilen Akile Hanım mahallelinin kendini kınayacağını düşünüp
yaşadığı muhiti değiştirir. Şair Evlenmesi’nde ise bir baskı unsuru
olarak kullanılır. Müştak Bey Sakine Hanım’ı eş olarak kabul etmek
istemeyince kılavuz ve yenge kadınlar mahalle imamıyla birlikte
kahvehaneden erkekleri çağırtırlar. İmamla birlikte bekçi, temizlikçi
ve es
naf benzer bir işlevi yüklenirler. Ancak mahalle düzeni sadece
olumsuz olarak işlemez, dayanışma, yardımlaşma, himaye etme,
şahitlik etme gibi türlü olumlu yüzleriyle de günlük hayatın daha
badiresiz bir biçimde atlatılmasına hizmet eder. Örneğin Muttali Bey,
hayatını kaybeden yakın arkadaşının eşi Akile Hanım ve kızını evinde
kira almaksızın oturtarak himaye eder. Hatta sistem o şekilde inşa
edilmiştir ki bir insanın tek başına var olabilmesi veya kendini
gerçekleştirebilmesi oldukça zordur. Şeyda Bey’in bir türlü
evlenememesi evlilik kurumunun kadınlar tarafından inşa edilen bir
organizasyon oluşuyla ilgilidir. Kısacası her iki eserde temel mekân
İstanbul’dur. Şair Evlenmesi’nde mekâna dair hiçbir ize
rastlanmazken Hayal-i Celâl’de mekânlar ad olarak geçerler.
Eserlerde vazgeçilmez unsur olan mahalle ve mahalle hayatı sıradan
insanı veya halkı ve beraberinde geleneksel yaşam biçimini temsil
etmektedir. Yazarlar toplumsal yaşama veya artık geçerliliğini
yitirdiğini düşündükleri alışkanlıklara dair eleştirilerini bu kesim
üzerinden verirler.
Hayal-i Celâl
’de öne çıkan diğer mekânlar kalem, sokak,
kahvehane, dükkan gibi daha çok erkeklere ait olduğu düşünülen
|