İŞÇİ ARKADAŞLAR
26 Perşembe
Enrico, neden onları bir daha hiç göremeyeceğim, diyorsun? Bu bütünüyle
sana bağlı bir şey. İlkokulu bittirince sen orta okula gideceksin, onlar da işçi
olarak çalışmaya başlayacaklar. Belki de pek çok yıllar boyunca aynı şehirde
yaşayacaksınız.
Peki,
böyle
olduktan
sonra
neden
birbirinizi
göremeyeceksiniz? Liseye ya da üniversiteye devam ederken, çalıştıkları
dükkanlara, yada iş yerlerine gider onları görürsün. O zaman çalışan
koskocaman insanlar da olsalar çocukluk arkadaşlarını yeniden bulmak seni
çok sevindirecek. Nerede olurlarsa olsunlar gidip Coretti’yle Precossi’yi
görmek isteyeceksin. Onların çalıştıkları yerlere gideceksin, onların yanında
birkaç saat kalacaksın, hayatı, çevreni incelerken de o arkadaşlarından ne
kadar çok şey öğreneceksin! Onların sanatları, toplumları ve kendi ülken
hakkında öğreneceklerini kimse sana öğretmeyi başaramaz. Çocukken
edindiğin bu arkadaşlarını kaybetmemeye çalış, çünkü gelecekte, kendi
sosyal sınıfına ait olmayanlarla arkadaşlık kurman çok güç olacaktır, bu
yüzden de yalnız bir sınıfın içinde yaşamak zorunda kalacaksın, hep aynı
sınıfın içinde yaşayan insan da bütün hayatı boyunca sadece bir tek kitap
okuyan çalışkan gibidir. Ayrı ayrı sınıflara ait olduğunuz için ileride
ayrılacak da olsanız bu güzel, temiz arkadaşlığınızı bozmamaya çalış ve
şimdiden kendi kendine söz ver. Bak; yüksek sınıfın erkekleri subaylardır,
işçiler de çalışmanın askerleridirler, bunu hiçbir zaman unutma. Ama, orduda
olduğu gibi toplumda da hiçbir zaman nefer askerden daha az asil sayılmaz,
çünkü asalet kazanılan parada değil yapılan işte, rütbede değil ruh
yüceliğindedir. Ama, eğer bir çalışma üstünlüğü varsa bu, daima yaptığı işten
en az kendi yararlanan askere ve işçiye aittir. Bundan böyle, bütün
arkadaşlarının arasında en çok iş askerlerinin çocukları olan arkadaşlarına
saygı göster. Babalarının yorgunluklarına, fedakarlıklarına, onları daha çok
severek, daha çok değer vererek saygı göster. Yalnız bayağı insanların
sevgilerine ve terbiyelerini bunlara göre uyguladıkları serveti ve sosyal sınıf
farkını hiçbir zaman önemseme. Vatanımızın birliğini kurmak için en çok
çalışanların, ülkemizin topraklarını kutsal kanlarıyla sulayanların işçiler
olduğunu hiçbir zaman unutma. Gerrone’yi sev, Precossi’yi sev, Coretti’yi ve
“küçük duvarcı ustası”nı da sev; bütün bu küçük işçilerin içinde birer prens
kalbi bulunduğunu her zaman hatırla ve gelecekte hiçbir şeyin bu çocukluk
arkadaşlarının sevgisini ruhundan çıkarıp atamayacağına kendi kendine söz
ver. Kırk yıl sonra da olsa, bir tren istasyonundan geçerken eski püskü
mallarımızın, elbiselerinin içinde, yüzü kömürden kararmış yaşlı Garrone’ni
gördüğün zaman onu hemen tanıyacağına söz ver. Yok, yok, bana söz
vermene gerek yok; derhal lokomotife atlayıp, bir Kraliyet Senatörüyle
karşılaşmış gibi kollarını onun boynuna dolayacağından eminim.
BABAN
Dostları ilə paylaş: |