Şekil 1. Firma Maliyetleri ve Kirlilik Kaynak: Zerrin Karaman Toprak, Çevre Yönetimi ve Politikası, Anadolu Matbaacılık, İzmir, 1998;
35.
Şekilde görüldüğü gibi örnek firma sıfır kirlilikle çalışırsa (S1, S2) arz eğrisi
ile (DD) talep eğrisini kestiği B noktasında, 0Q1 miktarında ve 0P1 fiyatında üretime
gidecektir. B noktasında aynı zamanda marjinal maliyet (MM), marjinal faydaya
(MF) eşit olmaktadır. Hâlbuki üretilen her birim ürünün maliyeti üzerine bir de
kirliliğin neden olduğu dışsal maliyet eklenmektedir ve bu ürünün topluma maliyeti
yükselmektedir.
Yine şekilde; BC firmanın marjinal maliyetini göstermektedir ve yalnızca
fabrika içi üretimden ileri geldiği bilinmektedir. AB ise, her üretim birimi başına
düşen marjinal kirlilik maliyetini göstermektedir. Bütün marjinal AC, kirlilik
olmasıyla oluşan yani BC ile gösterilmekte olan maliyetten yüksek olmaktadır, AC
bu malın topluma yüklediği maliyetidir.
23
S1S1 eğrisi sola kaydırıldığında yani S2S2 eğrisi ne bakıldığında yeni denge
F noktasında oluşmaktadır. Yani arzın düşmesi demek Üretimin de 0Q1 den 0Q2’ye
doğru düşmesi fiyatlarında 0P1 den 0P2 ‘ye doğru yükselmesi olarak karşımıza
çıkmaktadır. Q1’den Q2’ye doğru kayarken meydana gelen ABF üçgeni ise toplam
kaybı (kirlilik) göstermektedir. Kirliliği ortadan kaldırmak için konulacak vergi,
firmaya caydırıcı etki gösterecek ve firma üretimden vazgeçeceği düşünülmektedir.
Kirlilik dolayısıyla meydana gelen kayıp kadar firmaya vergi ödetilmesi
topluma bir sosyal maliyet yüklemekte olduğu söylenilmektedir. Üretimin
kısılmasının fiyatları arttıracağı için bu durumun da satışları azaltacağı ve böyle bir
uygulamanın firmalara cazip gelmeyeceği görülmüştür. Diğer bir boyutu da; iktisadi
kalkınma isteği, üretimde tasarrufa gidilmesini engellemektedir. Üretim miktarının
kirlilik yaratmayacak ölçüde belirlenebilmesi veya hangi üretim düzeyinde kirliliğin
tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini tespit etmek çok zor olmaktadır. Bütün bu
tartışmalı durumlardan yola çıkılarak, iktisadi kalkınma ile çevre kirliliğinin
birbirinin alternatifi olduğu konusunda çeşitli görüşlere yol açılmıştır.
Bu durumda kirliliğe sebep olan kuruluşlara meydana getirdikleri kirlilik
oranında vergi uygulamak iyi bir metot olarak görülmektedir. Pigov’un olumsuz
dışsallıkların azaltılması için “uygun vergi” olumlu dışsallıkların teşviki için ise
“maddi yardım” düşüncesi önemlilik göstermektedir. Ancak, daha sonra ortaya atılan
görüşe göre Pavan Suhkdev:
‘‘İşletmelerin hükümet düzenlemelerini etkilemeye vergi kaçırmaya ve paydaşının
ya da paydaşlarının karını arttırmak için zararlı faaliyetleri için sübvansiyonlar
almaya dayalı rekabetleri yerine yenilikçilik, kaynak tasarrufu ve birden çok
paydaşın taleplerinin yerine getirilmesi alanlarında rekabet etmelerinin sağlanması
gerekmektedir’’ demiştir (Emmot, 2014: 181).
Ülkelerin refahı için ekonomik büyüme ve çevre arasındaki ilişki önemli
olmaktadır. Yalnızca refah ekonomik anlamda zenginlik olarak düşünülmemelidir.
Aynı zamanda bir ülkenin çevre koşulları nefes alınan hava da bu anlamda önemli bir
kavram olmaktadır. Eğer toplumlar çevreyi koruyabilir, doğal kaynakları daha
akıllıca kullanabilir iseler gelişmeleri daha sağlıklı olacağı söylenmektedir. Bu
24
nedenle ülkelerin gelişme modellerini hedefleyen ekonomi politikalarının çevreye
karşı duyarlı ve gelecekte için de sorumluluk taşıyan ve sürdürülebilir olmaları
gerekmektedir.