Totbid dergisi 2012;11(1): 1-14 doi: 10. 5606/totbid dergisi. 2012. 01 Minimal invaziv osteosentez: Temel prensipleri, cerrahi planlama ve redüksiyon yöntemleri


şekil 2. Distal femur LISS için uygulama kolu ve perkütan vidalama için kılıflar. şekil 3



Yüklə 0,58 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/3
tarix18.01.2017
ölçüsü0,58 Mb.
#5765
1   2   3

şekil 2. Distal femur LISS için uygulama kolu ve perkütan vidalama için kılıflar.

şekil 3. Kilitli plakta hibrid vida uygulaması. 

Konvansiyonel vida (yuvarlak içinde) anato-

mik şekillendirilmiş plak üzerinden redüksi-

yonu sağlamak için kullanılmış, kilitli vidalar 

ile tespit tamamlanmış.


TOTBİD Dergisi

6

•  Çok fazla ayrışmış bir kelebek fragmanı çektir-



mek amacı ile

•  Ekleme yakın kırıklarda kilitli vidalar ekleme 

yöneliyorsa ekleme girmesinin engellenmesi 

amacıyla, kilitli plağın kombine vida deliğinden 

konvansiyonel vidalar konulabilir. Daha sonra 

başı kilitlenen vidalar ile tespit işlemi tamam-

lanır. Böylece konvansiyonel vidaların çektirme 

ve değişik açılarda uygulanabilme özellikleriyle, 

başı kilitlenen vidaların açısal stabilite ve oste-

oporotik kemiklerdeki kaliteli tespit özellikleri 

birleştirilmiş olur.

Hibrid tespit uygulanacak ise konvansiyonel vida-

lar başı kilitlenen vidalardan önce kullanılmalıdır. 

Aynı zamanda, kilitli kompresyon plakları kemiğe tam 

oturacak şekilde şekillendirilmeli veya anatomik şekil-

lendirilmiş kilitli kompresyon plakları kullanılmalıdır.



Plak Boyu

Minimal invaziv plak osteosentezi tekniğinde plak-

lar, internal ekstramedüller atel olarak kullanılmak-

tadır. Bu nedenle plak boyu aynı bir intramedüller 

çivi veya eksternal fiksatör gibi olabildiğince uzun 

olmalıdır.

Plak boyunun uzun olması, kaldıraç kolunun uzun 

olması nedeni ile plak vida arasındaki stres yüklen-

mesinin az olmasını sağlar. Bu da implant yetmez-

liği riskini azaltır.

[37,38]

 Bu biyomekanik özellik vida 



tipinden bağımsızdır. Bu yüzden hem kilitli hem de 

konvansiyonel plaklarda olabildiğince uzun plak ter-

cih edilmelidir. Minimal invaziv plak osteosentezi 

tekniğinde plak perkütan olarak uygulandığı için plak 

boyunun uzun olması ek yumuşak doku hasarı yarat-

mamaktadır.



vida yerleşimi

Kırık hattının proksimali ve distalindeki kırığa en 

yakın vidalar arasındaki mesafe “çalışma mesafesi” 

olarak adlandırılır. Bu mesafenin kısa olması kırık 

hattında hareketin az olmasına neden olur. Aynı 

zamanda bu kısa segmentte plağa aşırı yük biner ve 

plak kırılması riski artar (Şekil 4).

[11,37,39]

 Bu durum özel-

likle çalışma mesafesi zaten kısa olan transvers ve kısa 

oblik kırıklarda önem taşımaktadır. Plaktaki tüm delik-

lerin vida ile doldurulması bu stresi daha da artırır. Bu 

biyomekanik özellik de vida tipinden bağımsızdır.

Çalışma mesafesinin uzun olması ise stresin 

plakta daha uzun bir segmente dağılmasını sağlar 

(Şekil 5). Bu, hem tespitin kaynamayı uyaracak kadar 

esnek olmasını sağlar, hem de plak kırılması riskini 

azaltır.


[11,37,39]

 Çok parçalı kırıklarda çalışma mesafesinin 

çok uzun olması tespitin istenenden daha fazla esnek 

olmasına neden olabilir. Bu nedenle çok parçalı kırık-

larda vidalar kırık hattına daha yakın yerleştirilmelidir.

Proksimal ve distalde kırık hattına en uzak vidalar 

arasındaki mesafe plağın efektif olarak kullanıldığı 

uzunluktur. Uzun plağın avantajlarını kullanabilmek 

için plağın en proksimal ve distal deliklerine vida 

konulmaya çalışılmalıdır. Bu vidaların başı kilitlenen 

vida olması tespitin stabilitesini artırır.

[11]


vida sayısı

Esnek tespit elde etmek için uzun plak ile beraber 

mümkün olan en az sayıda vida, aralıklı olarak kullanıl-

malıdır. Genellikle her fragmanda üç vida kullanılması 

yeterli olmaktadır.

[37,39]


 Osteoporotik kemiklerde bu sayı 

artırılabilir. Stoffel ve ark.

[31]

 vida sayısının artırılmasının 



sadece rotasyonel stabiliteyi artırdığını belirtmişlerdir. 

Bu durum, rotasyonel güçlerin daha etkili olduğu üst 

ekstremite kırıklarında bir avantaj sağlayabilir.

Bu biyomekanik özellikler ışığında implant seçimi 

için şu prensipler uygulanabilir:

•  Esnek tespit için uzun plak ve az sayıda vida 

kullanılmalıdır (Şekil 6a, b).

•  Plak boyu parçalı kırıklarda kırık uzunluğunun 

üç katı, daha basit kırıklarda kırık uzunluğunun 

8-10 katı olmalıdır. Mümkünse her fragman için 

beş vida deliği olmalıdır.

şekil 4. Çalışma mesafesinin kısa olması plakta kısa bir seg-

mentin aşırı yüklenmesine neden olur.



şekil 5. Çalışma mesafesinin uzun olması stresin plak üze-

rinde dağılmasını sağlar.



7

Minimal invaziv osteosentez: Temel prensipleri, cerrahi planlama ve redüksiyon yöntemleri

•  Her fragmanda üç vida kullanılması yeterli-

dir. Vidalar aralıklı olarak uygulanmalıdır. 

Metafizyel kırıklarda anatomik plaklar kullanı-

larak yeterli vida sayısı elde edilebilir. Plak-vida 

doygunluğu oranının 0.40 olması esnek tespit 

için yeterlidir.

•  Uygun çalışma mesafesi elde etmek için kırık 

hattında en az üç vida deliği boş bırakılmalıdır. 

Çok parçalı kırıklarda vidalar kırık hattına daha 

yakın yerleştirilmelidir.



İnsizyon

Cerrahi sırasında kullanılan kesiler, MİPO tek-

niğinin uygulandığı yumuşak doku pencereleridir. 

Minimal invaziv cerrahi hiçbir zaman küçük cerrahi 

kesi anlamına gelmez. Amaç, kırık bölgesinde minimal 

ek hasar yaratacak şekilde “ayak izi” bırakmaktır.

Eklemi ilgilendiren kırıklarda cerrahi kesi, ekle-

min anatomik redüksiyonunu sağlayacak büyüklükte 

olmalıdır. Krettek ve ark.,

[38]


 eklem içi distal femur 

kırıklarında Transartiküler Perkütan Plak Osteosentezi 



şekil 6. Esnek tespit için implant seçimi. (a) Parçalı bir kırıkta plak boyu kırık uzunluğunun yaklaşık üç katı, plak-vida 

doygunluğu yaklaşık 0.40 olarak planlanmış. (b) Daha basit bir kırıkta plak boyu kırık uzunluğunun yaklaşık sekiz katı, 

plak-vida doygunluğu yaklaşık 0.40 olarak planlanmış.

(a)


(b)

Kırık uzunluğu

Kırık uzunluğu

Plak boyu

Plak boyu

şekil 7. (a) Eklem dışı distal femur kırığında klasik anterolateral cerrahi kesi. (b) Eklem içi distal femur kırığında 

lateral parapatellar cerrahi kesi ile transartiküler girişim.

(a)

(b)


TOTBİD Dergisi

8

(TARPO) tekniğini tanımlamışlardır. Bu teknikte klasik 



anterolateral cerrahi kesi yerine lateral parapatellar 

cerrahi kesiyle ekleme ulaşılmakta ve eklemin anato-

mik redüksiyonunu takiben bu kesiden submusküler 

plaklama yapılmaktadır. Bu sayede hem tüm ekle-

me ulaşılmakta, hem de metafizyel bölgede dolaşım 

bozulmadan köprüleme yapılabilmektedir (Şekil 7a, b).

Diyafiz bölgesindeki cerrahi kesi ise, kırıktan uzak 

ve plağı palpe edebilecek büyüklükte yapılmalıdır 

(Şekil 8). LISS gibi uygulama kolu bulunan implantlarda 

vidalama perkütan olarak yapılabildiği için mini kesi-

ler yeterli olur (Şekil 9). Perkütan vidalama skopi yar-

dımı ile yapılabilir. Ancak plağın kemik ile tam uyum 

içinde olduğuna emin olunmalıdır. Gerekirse plak üze-

rinden daha geniş bir kesi yapılarak bu sağlanmalıdır. 

Son yıllarda plak üzerinden yapılan küçük cerrahi kesi 

içinden plağı görmeye yardımcı olan MİPO tekniğine 

özel ekartörler geliştirilmiştir.

Cerrahi kesiler planlanırken nörovasküler yapılar 

açısından riskli bölgelere dikkat etmek gerekir.

[40] 


Tibia 

kırıklarında lateralde uzun plak ile MİPO uygulanırken 

distalde peroneal sinirin yüzeyel dalının ve tibialis ante-

riyor arterinin risk altında olduğu unutulmamalı ve mini 

kesilerden kaçınılmalıdır. Bu bölgede yeterli uzunlukta 

bir cerrahi kesi yapılarak vidalama öncesi nörovasküler 

yapılar görülmelidir. Aynı şekilde humerus kırıklarında 

MİPO uygulanırken, proksimalde lateral deltoid arası 

cerrahi kesi sırasında aksiller sinirin, distalde ise radiyal 

sinirin risk altında olduğu bilinmelidir.



redüksiyon

Kırık redüksiyonu, kırığın kaynaması ve ekstremite 

şekli ile fonksiyonunun korunması için önemli bir fak-

tördür. Redüksiyon, her bir kırık fragmanın anatomik 

redüksiyonu veya ekstremitenin aksiyel diziliminin 

sağlanması şeklinde olabilir. Kırığın şekline veya kırık 

bölgesinin yerine göre uygun redüksiyon tekniği 

seçilmelidir. Önemli olan nokta, seçilen redüksiyon 

tekniğinin kırık bölgesinde minimal ek hasara neden 

olması ve kan dolaşımını bozmamasıdır.

Redüksiyon için indirekt veya direkt redüksiyon tek-

nikleri kullanılabilir. Minimal invaziv plak osteosentezi 

tekniğinde amaç, kırık hattını açmadan redüksiyonun 

ve tespitin yapılmasıdır. Bu nedenle çoğunlukla indi-

rekt redüksiyon teknikleri kullanılır. İndirekt redüksi-

yon, teknik olarak daha zordur ve her zaman uygun 

redüksiyonu sağlamak mümkün olmayabilir. Bu gibi 

durumlarda direkt redüksiyon tekniklerinden de fay-

dalanılabilir. Ancak minimal invaziv osteosentez için 

direkt redüksiyonda ana kural, küçük insizyonlar kulla-

narak minimal yumuşak doku hasarına neden olmaktır.

İndirekt redüksiyon Teknikleri

İndirekt redüksiyonda kırık hattı açılmaz. 

Redüksiyon, kemik fragmanlarına bağlı yumuşak 

dokuların ligamentotaksis etkisinden faydalanıla-

rak traksiyon ile sağlanır. Redüksiyon için kullanılan 

gereçler kırık hattından uzağa uygulandığı için kırık 

bölgesinin dolaşımı korunmuş olur.

şekil 8. Diyafiz bölgesinde plağa küçük cerrahi kesi ile 

ulaşılması.



şekil 9. Less invasive stabilization system’in uygulama kolu ile vidalamanın perkütan küçük kesilerle 

yapılması.



9

Minimal invaziv osteosentez: Temel prensipleri, cerrahi planlama ve redüksiyon yöntemleri

İndirekt redüksiyon diyafizyel ve metafizyel parça-

lı kırıklarda uygulanmaktadır. Kırık hattı görülmediği 

için kırık fragmanlarında tam anatomik redüksiyon 

olmaz. İndirekt redüksiyonda amaç, ekstremitenin 

uzunluğunu, mekanik aksını ve rotasyonunu sağlaya-

rak uygun eklem uyumunu elde etmektir. Bu, “fonksi-

yonel redüksiyon” olarak adlandırılmaktadır.

[41]


İndirekt redüksiyon, traksiyon uygulanarak veya 

tespitte kullanılacak plak yardımı ile yapılabilir.

[41]

 

Yeterli traksiyon elde edebilmek için traksiyon masa-



sından, femoral distraktörden veya basit bir eksternal 

fiksatörden faydalanılabilir (Şekil 10). Daha kolay kırık-

larda el traksiyonu da yeterli olmaktadır. Shanz çivileri 

kemik fragmanlarının manipülasyonu için kullanılabi-

lir. Eksternal fiksatör veya distraktör kullanılmasının 

avantajı, bu gereçlerin tespit sırasında redüksiyonun 

korunmasına yardımcı olmalarıdır. Seçilecek cerrahi 

kesi ve kullanılacak implant göz önüne alınarak Shanz 

çivileri yerleştirilmelidir.

Tespit için kullanılacak plak aynı zamanda indirekt 

redüksiyon için de kullanılabilir. Dinamik kondiler 

vida ve kamalı plak gibi sabit açılı plaklar, MİPO tek-

niğinin tanımlandığı ilk yıllarda indirekt redüksiyon 

için sıklıkla kullanılmıştır.

[34]

 Kama veya DCS’nin lag 



vidası uygun yerine konduktan sonra plağın uç kısmı 

diyafize tespit edilerek indirekt redüksiyon sağlanmış 

olur. Son yıllarda geliştirilen anatomik şekillendirilmiş 

plaklar da aynı amaç ile kullanılabilir. Plak üzerinden 

gönderilen konvansiyonel vida ile kemik fragmanı 

çektirilerek indirekt redüksiyon sağlandıktan sonra 

kilitli vidalar ile tespit tamamlanabilir (Şekil 3).

Konvansiyonel plak ve vidaların aksine kilitli plak-

lar indirekt redüksiyona yardım etmezler. Bu nedenle 

tespit için kilitli plaklar kullanılacaksa redüksiyonun 

mutlaka tespitten önce sağlanmış olması gerekir.

Distal femur kırıkları gibi periartiküler kırıklarda 

traksiyon sırasında kırık hattında hiperekstansiyon 

deformitesi gelişmesini önlemek için diz altına bir 

yastık desteği konabilir. LISS gibi uygulama kolu bulu-

nan sistemlerde, bu kol üzerinden çektirme yapılarak 

diyafizyel fragmanın redüksiyonunu sağlayan yardım-

cı cihazlar da mevcuttur.



Direkt redüksiyon Teknikleri

Direkt redüksiyonda kırık hattı açılarak fragmanlar 

direkt olarak manipüle edilir. Direkt redüksiyon daha 

kolay olmasına rağmen kırık fragmanlarının dolaşımı-

nı bozma riski vardır. Bu yüzden mümkün olan en az 

ek hasar verilerek uygulanmalıdır.

Direkt redüksiyon, eklem içi kırıklarında ve özellikle 

önkola ve humerusa ait transvers veya kısa oblik kırık-

lar gibi basit diyafizyel kırıklarda kullanılmaktadır.

[41]


 

Eklem içi kırıklarda amaç, artrozu önlemek için iyi bir 

kıkırdak iyileşmesi elde etmektir. Bunun için anatomik 

redüksiyon ve stabil tespit gerekir. Eklemin anatomik 

redüksiyonunu takiben metafizyel bölgedeki kırığa 

aynı insizyondan perkütan köprü plaklama (internal 

distraksiyon plaklama) uygulanabilir.

Basit diyafizyel kırıklarda ise, kırık hattındaki 

gerilimin fazla olmasına bağlı implant yetmezliği 

gelişmemesi için çoğunlukla rijit tespit ile mut-

lak stabilite tercih edilmektedir. Yeterli indirekt 

şekil 10. Femoral distraktör ile indirekt redüksiyonu taki-

ben LISS system uygulaması.



şekil 11. Serkilaj teli çok ayrık duran spiral kırıkarda redük-

siyon amaçlı kullanılabilir.



TOTBİD Dergisi

10

redüksiyonun sağlanamadığı uzun oblik veya spiral 



kırıklarda ve çok fazla ayrık duran kelebek fragman-

larda da direkt redüksiyon teknikleri kullanılabilir.

[41]

 

Bu tip kırıklarda direkt redüksiyon uygulanırken 



daha az yumuşak doku sıyrılmasına neden olmak 

için ufak cerrahi kesiler veya perkütan yöntemler 

tercih edilmelidir.

Direkt redüksiyon için Weber redüksiyon klemple-

ri, Hohmann ekartörleri ve manipülasyon için Shanz 

çivileri kullanılabilir. Son yıllarda ufak cerrahi kesiler-

den yumuşak doku sıyrılmasına yol açmadan direkt 

redüksiyon sağlayan ve diyafiz veya periartiküler 

bölgeler için ayrı uçları bulunan “Collinear” klemp-

ler üretilmiştir.

[32]

 Serkilaj telleri de kırık iyileşmesini 



geciktirecek kadar ayrık duran spiral kırıklarda veya 

kelebek fragmanlarda redüksiyon amacı ile kullanı-

labilir (Şekil 11).

[41]


 Serkilaj telleri sadece redüksiyon 

için kullanılıp tespit sonrasında çıkarılabilir veya kalıcı 

tespit olarak bırakılabilir. Son yıllarda serkilaj tellerini 

fazla periosteal sıyırma yapmadan uygulamak için 

özel tel geçiriciler geliştirilmiştir.

redüksiyonun Kontrolü ve Dizilim

Bozukluklarının Önlenmesi

Minimal invaziv plak osteosentezi tekniğinin yay-

gınlaşması ile konvansiyonel plaklama sonrası görü-

len enfeksiyon ve kaynamama gibi komplikasyonlar 

daha azalmıştır. Ancak redüksiyon ve tespit sırasında 

kırık hattı görülmediği için, MİPO tekniği sonrasında 

dizilim bozuklukları ve ekstremite uzunluk farklılıkları 

gibi farklı komplikasyonlar ortaya çıkmaktadır. Bu tip 

komplikasyonlarla karşılaşıldığında ideal olan bunları 

ameliyat sırasında fark etmek ve hemen düzeltmektir. 

Eğer bu mümkün olmazsa kırık iyileşmesi başlamadan 

ilk iki hafta içinde deformiteler düzeltilmelidir, çünkü 

yanlış kaynama geliştikten sonra düzeltme daha zor 

olmaktadır.

[40]

Minimal invaziv plak osteosentezi tekniği uygula-



nırken hangi tip kırıklarda nasıl bir dizilim bozukluğu 

ile karşılaşılabileceği, bunun nasıl önlenebileceği ve 

ameliyat sırasında redüksiyonun nasıl kontrol edilebi-

leceği iyi bilinmelidir.

Ön-arka planda dizilim bozukluğu: Ön-arka plan-

daki varus-valgus dizilim bozukluğu en çok metafiz-

yel bölgedeki kırıklardan sonra oluşur, çünkü meta-

fizdeki korteks diyafiz gibi düz değildir. Bu nedenle 

bu bölgelerde plağa kemiğe uyacak şekilde eğim 

verilmeli veya anatomik şekillendirilmiş plaklar kul-

lanılmalıdır. 

Varus-valgus dizilim bozukluğunun ameliyat sıra-

sındaki kontrolü, Krettek ve ark.nın

[42]


 tanımladığı 

“kablo tekniği” ile yapılabilir. Bu teknikte bir koter 

kablosu skopi kontrolü altında femur başı merkezi ve 

ayak bileği eklemi merkezi arasında gerilir. Patella tam 

anteriyora bakacak şekilde diz ekstansiyonda tutulur 

ve koter kablosunun diz ekleminin neresinden geçtiği 

kontrol  edilir.  Normal  bir  dizilimde  koter  kablosu  diz

ekleminin merkezinden geçmelidir (Şekil 12a, b). Bu 

yöntemin bir diğer alternatifi, koter kablosunu anteri-

yor superiyor iliyak çentik ile ayakta 1. ve 2. parmaklar 

arasında germektir.

Tibia kırıklarında ön-arka plandaki dizilim bozuklu-

ğunu kontrol etmek için özel bir cihaz geliştirilebilir.

[40]


 

Bu cihaz, iki plastik plaka arasına 3-5 cm aralıklarla 

paralel olarak yerleştirilen Kirschner tellerinden (K-teli) 

oluşur (tibial alignment grid). Bir K-teli diz eklemine 

paralel olacak şekilde yerleştirildikten sonra skopi 

ayak bileği eklemine kaydırılır ve cihazdaki K-tellerinin 

ekleme paralel olup olmadığı kontrol edilerek tibiada-

ki varus-valgus dizilim bozukluğu kontrol edilebilir.

Yan planda dizilim bozukluğu: Proksimal femurda 

kırık trokanter minörün altında ise iliopsoasın çekme-

sine bağlı proksimal kırık parça fleksiyona gider. Bunu 

önlemek için bir Shanz çivisi fragmanın manipülasyo-

nu için kullanılabilir.

Femur diyafizindeki kırıklarda yan plandaki dizi-

lim bozukluğu skopi ile rahatlıkla kontrol edilebilir. 

Bu tip kırıklarda mümkünse hasta sırtüstü pozisyon-

da olmalı, uyluk altı bir yastıkla desteklenerek skopi-

nin yan planda rahat görüntü alması sağlanmalıdır. 

Femurun anteriyor eğimi nedeni ile femur diyafizin-

deki basit kırıklarda MİPO tekniği uygulandığında 

kırık bölgesinde ön-arka açılanma ile karşılaşılabilir. 

şekil 12. (a) Kablo tekniği ile varus-valgus dizilim bozuk-

luğunun kontrolü. (b) Femur başı ve ayak bileği arasında 

gerilen koter kablosu diz eklemi merkezinden geçmelidir.

(a)


(b)

11

Minimal invaziv osteosentez: Temel prensipleri, cerrahi planlama ve redüksiyon yöntemleri

Parçalı diyafiz kırıklarında yan plandaki dizilimi sağla-

mak genellikle daha kolaydır. Plağın bir miktar poste-

riyor yerleşimli uygulanması veya femurun anteriyor 

eğimine uygun plakların kullanılması basit kırıklarda 

gelişebilecek ön-arka açılanmayı önleyebilir.

[40]


Yan plandaki dizilim bozukluğu en çok distal 

femur kırıklarında görülür. Gastroknemius kasının 

çekmesine bağlı distal fragmanda posteriyor açılan-

ma oluşur. Diz altında bir destek yastığı konarak dizin 

fleksiyona alınması ile bu deformite engellenebilir.

[41]


 

Distal femur kırıklarındaki posteriyor açılanma, kli-

nik olarak dizin hiperekstansiyona gitmesi ile tespit 

edilebilir. Bunun yanı sıra Krettek’in tanımladığı yön-

temlerle lateral skopi görüntüsünde interkondiler 

çizginin (Blumensaat çizgisi) diyafiz ile yaptığı açının 

sağlam taraf ile karşılaştırılması veya ön-arka skopi 

görüntüsünde interkondiler çentik derinliğinin artmış 

olması distal femurun yan plandaki dizilim bozukluğu 

hakkında bilgi verebilir (Şekil 13a, b).

[42]

Tibia düz bir kemik olduğu ve tibia ön yüzü 



rahatlıkla palpe edilebildiği için yan plandaki dizilim 

bozukluklarını tespit etmek daha kolaydır. Skopi ile 

redüksiyon rahatlıkla kontrol edilebilir. Proksimal tibia 

kırıklarında yan plandaki dizilim, tibia platosunun 

posteriyor eğiminin sağlam taraf ile karşılaştırılması 

ile değerlendirilebilir.

Rotasyonel deformite: Minimal invaziv plak osteo-

sentezi tekniğinde kontrol edilmesi en zor olan defor-

mite rotasyonel deformitedir. Rotasyonel deformiteyi 

direkt grafi ile değerlendirmek çok zordur ve minimal 

deformiteler klinik olarak fark edilmeyebilir.

Femurda rotasyonel deformite daha çok prok-

simal femur kırıklarından sonra görülür. Femurdaki 

rotasyonel deformiteyi kontrol etmek için değişik 

yöntemler kullanılabilir. Kalça rotasyon testi, kalça 

rotasyonunun sağlam taraf ile karşılaştırıldığı klinik 

bir testtir.

[42]


 Hasta örtülmeden önce sağlam tarafta 

kalça ve diz 90 derece fleksiyona getirilerek kalça 

rotasyonu ölçülür (Şekil 14). Ameliyat sırasında femur 

kırığı proksimal ve distalde birer vida ile geçici ola-

rak tespit edilir ve aynı yöntemle rotasyon ölçüle-

rek sağlam taraf ile karşılaştırılır. Rotasyondan emin 

olduktan sonra tespit tamamlanır. Bu test, hasta 

traksiyon masasında ise kullanılamaz. Rotasyonel 

deformiteyi kontrol edebilmek için ameliyatın ışın 

geçirir bir masada yapılması ve mümkünse sağlam 

tarafın da karşılaştırma için steril olarak hazırlanması 

daha uygundur.

Femurda rotasyonel deformiteyi skopi kullanarak 

değerlendirmek için küçük trokanter belirtisi, kortikal 

basamak belirtisi ve kortikal çap farkı gibi teknikler 

tanımlanmıştır.

[42]

Küçük trokanter belirtisi, parçalı femur kırıklarında 



rotasyonel deformiteyi değerlendirmek için faydalıdır. 

Ameliyat öncesinde diz ekstansiyonda ve patella ante-

riyora bakarken sağlam taraf küçük trokanterin skopi 

ile görüntüsü alınır. Bu görüntü, ameliyat sırasında 

kırık tarafın küçük trokanterinin şekli ile karşılaştırıla-

rak rotasyonel deformite kontrol edilir (Şekil 15a-c).

Basit kırıklarda rotasyonel deformite, proksimal ve 

distal fragmanlardaki korteks kalınlık farkına (kortikal 



şekil 13. Skopi ile yan planda dizilimin kontrol edilmesi. (a) 

Blumensaat çizgisi ile diyafiz arasındaki açının sağlam taraf 

ile karşılaştırılması. (b) Distal femurun hiperekstansiyonuna 

bağlı interkondiler çentik derinliğinin artması.

(a)

(b)


Yüklə 0,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin