14
TÜRK HİKÂYELERİ I
14
aç, hem de zavallı bir hırsızdı... Hayrullah Efendi çok üzüldü ve adamın
çıkmasını bekledi.
Adam dükkândan çıkıp uzaklaştıktan sonra Hayrullah Efendi dük-
kâna girdi:
“Bu adam kimdi?” diye sordu.
Bakkalın cevabından sonra Hayrullah Efendi her şeyi anladı. Yedi
yüz liranın içinden beş lirasını alıp kaçmıştı, bu bir hırsız değil, namuslu
bir aç adamdı. Kim bilir ne durumdaydı? Savaştan hemen sonraki yıl-
lardı ve askerden binlerce aç, yoksul ve işsiz adam yaralı bir şekilde geri
dönmüştü.
Bu adam da bir savaş
gazisi olabilirdi. Az önce gırtlağına
sarılmıştı. İşte bu adam, Hayrullah Efendi rahat etsin diye dört yıl savaş
meydanlarında çarpışmıştı. Bu para onun hakkıydı.
Hayrullah Efendi, ertesi gün çok fazla
erzak hazırlattı ve onun evine
gönderdi. O adam döndükten sonra şöyle anlatıyordu:
“Kapıyı bir kadın açtı, ‘Olamaz, kocamın şimdi bunları almak için
parası yok, yanlış getirdiniz!’ diyordu. O sırada kocası geldi, ‘Kim gön-
derdi?’ diye sordu, biz söylemedik, fakat anlamıştı. Bu sebeple ısrar et-
medi, başını diğer yana çevirdi. Çok iyi göremedik ama galiba ağlıyor-
du!”