TÜRK HİKÂYELERİ I
19
Gamsız, hastaydı. Çocuklar hemen bunu fark ettiler. Yemek götür-
düler. Ama o, yiyecekleri yemiyordu.
Gamsız’ın acısını öğretmenler de gördü.
- Yaklaşmayın çocuklar…Hayvandır bu. Belki
kudurmuştur, dedi-
ler.
Hademelerden birini nöbetçi yaptılar.
* * *
Büyük öğrencilerden biri birdenbire bir şey hatırlayıp bağırdı.
- Eyvah, Gamsız’ı
zehirlediler…Bu sabah, bir şey almak için bak-
kala gitmiştim…Köşe başında, Gamsız’ı gördüm…Öteki köpeklerle
beraber bir şey yiyordu…Mutlaka zehirli ekmek yedi.
Çocuğun sözü doğru gibiydi. Gamsız, bilinçsiz şekilde çırpınıyordu.
Çocukların neşesi birdenbire gitti. Bazıları ağlıyorlardı. Yapacak bir
şey yoktu.
Öğretmenlerden biri:
- Çocuklar, korkmayın… Siz bilmezsiniz… Gamsız, bir kere daha
zehirlendi ama kurtuldu… Ona bir şey olmaz… Haydi, oyununuza!
diye bağırdı.
Küçükleri, dağıtmaya başladılar. Bazıları ağlıyorlardı, devam ediyor,
bazıları hocanın sözleriyle kendilerini teselli edip: “Gamsız, gayretli-
dir…Bir şey olmaz!” diyorlardı. Hatta bazıları küçük ellerini açıp onun
için dua ediyorlardı.
Öğretmenler, nihayet başka bir çare düşündüler. Bayram yerini iki
üç dakika uzakta bir başka ağaçlığa nakletmek… Battaniyeler, paketler
toplandı ve kafile, Gamsız’ı yalnız bırakıp hareket etti.
* * *
Çocukların arasında hemen gizli bir organizasyon oldu. Üç beş da-
kikada bir öğrencilerin ikisi kayboluyor, gizlice Gamsız’ın yanına gidip
ondan haber getiriyordu.
20
TÜRK HİKÂYELERİ I
Bir saat sonra yine acı bir haber geldi. Gamsız, ölmek üzereydi. Ağzı,
gözü, ayakları kan içindeydi. Çocuklar hep birden ağlıyorlardı. Öğret-
menler, çocukları kontrol edemiyordu.
Gamsız halsiz bir şekilde kıvranıyordu. Nihayet son bir gayretle to-
parlandıktan sonra ırmağa doğru koştu.
* * *
|