Beatty :
— Yeter, diye haykırdı. Neredeler?
— 35 —
Beatty, kadının yüzüne şiddetli bir tokat atarak sorusunu tekrarladı. Yağlı kadının bakışları Beatty'nin
yüzüne saplandı.
— Nerede olduğunu biliyorsunuz, yoksa gelmeze diniz.
Stoneman telefonla verüen alarmın yazılı kopyasını çıkardı.
«Tavan arasından kuşkulanıyoruz; 11 Nb.Elm,City.
E.B.»
Yazılı kopyanın üzerindeki imzanın bas; harflerini okuyan kadın :
— Komşum,
Bayan Blake olacak, dedi.
— Pekâlâ, arkadaşlar, işe başlayalım.
Gümüş renklî baltalar zaten açık olan kaplan parçalamaya başladı, Montag, dik. merdivenlerden
çıkarken bağına kitap yağmaya başladı.
Polis daha önce gelir, suçlunun ağzma bant yapıştırıp götürürdü,
itfaiyeciler eve geldikleri zaman bomboş bir evle karşılaşırlardı. Zaten hep böyle oluyordu. Ayrıca,
kimseyi de incitmezlerdi, sadece eşyayla mücadele etmek zorunda kalırlardı* Eşyanın canı yanmadığı,
inlemediği, feryat etmediği için sonradan vicdan azabı çekilmezdi. Sadece
temizlik yapan hizmetçilere
benzerlerdi. Hemen petrole yol verilir ve kibrit aranırdı.
Fakat bu gece, birisi hata yapmıştı. Kadının varlığı durumu değiştiriyordu. Adamlar gülerek, haykır arak
gerektiğinden fazla gürültü yapıyorlardı.
Kitaplar omuzlarına, kollarına, yüzüne çarptı. Kitaplardan biri kanadı kırık
bir güvercin gibi ellerinin
araşma düştü. Sayfalarından biri açılmıştı ve şu yazılan okunuyordu: «Zaman, güneşin ışıklı kollarında
uykuya dalmıştı.» Montag, kitabı elinden attı, ama başka bir kitap düştü.
—~ 36 —
—Montag, yukarı gel.
Montag, içinin yandığını hissederek kitabı parmaklarının bütün gücüyle attı. Yukarı tırmanmış olan
itfaiyeciler kitapları küreklerle savuruyorlardı. Kitaplar, ölü kuşlar gibi merdivenlerin dibinde duran kadının
üstüne düşüyordu.
Montag hiç bir şey yapmamıştı. Düşünceleri beynini kurcalarken bütün işi elleri görüyordu. Parmakları
hırsızlık yapıyordu. Titrek parmakları kitabı terü koltuk altına sıkıştırdı,
Yüzü bembeyaz, titrek ellerine baktı. Sanki göre-miyormuş gibi yüzüne iyice yaklaştırarak baktı.
Dostları ilə paylaş: