Şehrin dışındaki yüz metrelik ilânları gördün mü? îlân tahtalarının evvelce altı metrelik
olduğunu bilir
miydin? Arabalar öylesine süratli geçiyorlar ki ilân tahtalarını büyütmek zorunda kaldılar.
Montag hemen güldü.
— Bunu bilmiyordum!
— Bilmediğin başka bir şeyi de bildiğime bahse girerim. Sabahları çimenlerin üstünde kırağı vardır.
Montag, birden bunu bilip bilmediğini düşünmeye başladı. Oldukça şaşırmış oldunu inkâr edemezdi.
Clarisse, başıyla gökyüzünü işaret etti.
¦— Eğer bakacak olursan... ayda bir adam var.
Montag uzun zamandan beri bakmamıştı.
Yolun geri kalan kısmım sessizce yürüdüler. Kızın sessizliği düşünceli, kendisinin sessizliği huzursuzdu.
Kıza doğru suçlayıcı bir bakış fırlattı. Kızın evine geldikleri zaman bütün ışıkların açık olduğunu gördü.
Montag, bu kadar ışıklı ev hiç görmemişti.
— Ne oluyor?, diye sordu.
— Oh,
sadece annem, babam ve amcam oturmuş konuşuyorlar. Yaya yürüyen insanlar gibi. Ha, amcam
bir kere daha tutuklanmıştı, biÜyormusun... yaya yürüdüğü için? Ah, biz çok garip bir aileyiz.
— 11 —
— Fakat sen neden söz ediyorsun? CLarisse ilk defa güldü.
— iyi geceleri
Evine doğru uzaklaştı. Sonra bir şey hatırlamış gibi geri dönerek Montag'a baktı.
— Mutlu musun?, diye sordu. Montag:
— Ne miyim?, diye haykırdı.
Fakat Cîorisse, mehtapta koşarak uzaklaştı. Sokak kapısı arkasından gürültüsüzce kapandı.
**
— Mutlu! Bütün saçmalıklardan mutlu! Gülmesini yarıda kesti.
Elini kapının üzerindeki eldiven yerine soktu ve elinin hissedilmesi için bekledi. Ön kapı gürültüsüzce
açıldı.
Kuşkusuz mutluyum. Ne zannediyor? Mutsuz muyum sanıyor? Sessiz odalara soruyordu. Holdeki
havalandırma ızgarasına bakmak üzere durdu. Birden ızgaranın arkasında bir şeyin saklı olduğunu
hatırladı, şu anda kendisine bakan bir şey. Bakışlarını aceleyle kaçırdı.
Dostları ilə paylaş: