74
Senkop: Nörolog Bakışı
Syncope: View of Neurologist
S. Naz YENİ
İletişim adresi (Correspondence): Dr. Seher Naz Yeni. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, 34098 İstanbul.
Tel: 0212 - 414 30 00 / 21239 Faks (Fax): 0212 - 632 00 50 e-posta (e-mail): snaz@istanbul.edu.tr
© Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi. Ekin Tıbbi Yayıncılık tarafından basılmıştır. Her hakkı saklıdır.
© Medical Journal of Trakya University. Published by Ekin Medical Publishing. All rights reserved.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, İstanbul
Senkop pek çok tıbbi terim gibi Yunanca’dan gelme-
dir. Serebral perfüzyonun, ani geçici olarak düşmesi, azal-
ması ile ortaya çıkan geçici şuur kaybı olarak tanımlanır.
Klinik duruma, olmazsa olmaz tonus kaybı da eşlik eder.
[1]
Nörologlar için senkop sıklıkla epilepsiden ayrılması
gereken bir ayırıcı tanı meselesidir. Ancak, senkop başlı
başına bir sağlık sorunudur ve multidisipliner yakla-
şım gerektirir. Kısa süreli, geçici şuur kaybı yaşayan bir
olguda nöroloji uzmanları sıklıkla ve sadece elektroense-
falografi (EEG) kaydı istemektedirler. Geçici şuur kaybı
durumunda olayın senkop olabileceği ve bazen kardiyak
bir yönünün de bulunabilme ihtimaliyle EEG yerine EKG
çekmenin daha uygun olduğu göz ardı edilebilmektedir.
Bu yazıda nöroloji uzmanları açısından senkop’a bakış ve
tanı-ayırıcı tanı ve tedavi yaklaşımları irdelenecektir.
TANI - AYIRICI TANI
Ayırıcı tanı açısından geçici şuur kaybı anahtar keli-
mesini kullandığımızda karşımıza çıkabilecek olasılıklar
Tablo 1’de özetlenmiştir. Bunlar travmatik, vasküler
olaylar, epilepsi, senkop, psikojen bayılmalardır. Ayrıca
narkolepsi (aslında şuur kaybı olmasa da), metabolik
sorunlara bağlı şuur kayıpları, entoksikasyonlar karıştı-
rılabilen diğer olasılıklar olarak dikkati çeker.
[2]
Epilepsi ciddi bir sağlık sorunu olup, yaşam kalitesini
olumsuz etkileyen, morbidite ve mortaliteye neden olan
bir durumdur. Kronik bir hastalıktır. Nöroloji pratiğinde
önemli bir yer kaplar. En sıklıkla ilk iki dekatta ortaya
çıkar. Gelişmiş ülkelerde, 65 yaş üzerinde ikinci bir tepe
daha yaptığı gösterilmiştir.
[3]
Ancak, ülkemizde ileri yaşta
sıklığı bilinmemektedir. Epilepsi polikliniklerinin hasta
grupları çoğunlukla çocuklar ve genç yetişkinler olmakta-
dır. Bu yaş grubunda senkop da seyrek değildir ve sıklıkla
vazovagal tipte olabilir ve tedavi ya da özellikli bir takip
gerektirmeyebilir. Belki de bu nedenle nöroloji uzmanları
dikkatlerini epilepsi tanısına yöneltmektedir.
Epilepsi tanısı konan hastalarda tanı hataları %20-30
oranında bildirilmektedir. Bu hataların arasında senkop-
lar önemli bir yer tutmaktadır.
[4]
Acil ünitesine müracaat
Senkop pek çok tıbbi terim gibi Yunanca’dan gelme-
dir. Serebral perfüzyonun, ani geçici olarak düşme-
si, azalması ile ortaya çıkan geçici şuur kaybı olarak
tanımlanır. Klinik duruma, olmazsa olmaz postüral
tonus kaybı da eşlik eder. Geçici şuur kaybı yaşa-
yan bir hastada ilk akla gelen epilepsi, senkop ve
psikojen bayılmalar olabilir ve bu üç durum en sıklık-
la birbiriyle karıştırılabilmektedir. Bu yazıda nöroloji
uzmanları açısından senkop’a bakış ve tanı-ayırıcı
tanı ve tedavi yaklaşımları irdelenecektir.
Anahtar sözcükler: Senkop; epilepsi; vazovagal senkop;
refleks senkop; ortostatik.
Syncope derives from Greek as many other
medical terms. It is described as acute, transient
decrease of cerebral perfusion resulting in a tran-
sient loss of consiousness. Loss of postural tone
is a sine qua none. In a case of transient loss of
consiousness, syncope, epilepsy, psychogenic
faintings need to be differentiated. In this review
diagnosis, differential diagnosis, and treatment
issues of syncope will be discussed from a stand-
point of neurologists.
Key words: Syncope; epilepsy; vasovagal syncope;
reflex syncope; orthostatic.
Trakya Univ Tip Fak Derg 2010;27 Suppl 1:74-78
Derleme /
Review
Senkop: Nörolog Bakışı
75
eden geçici şuur kaybı tanılı olguların yaklaşık yarısı
senkop olarak teşhis edilmektedir.
[5]
Nöroloji uzmanları
açısından senkop tanısındaki hataları öncelikli olarak
gözden geçirmekte fayda vardır. En sıklıkla epilepsi,
senkop ve psikojen bayılmalar birbiriyle karıştırılabil-
mektedir ve aşağıda bu tabloları ayırmada yardımcı
olabilecek temel özellikler özetlenecektir.
[6,7]
AURA-ÖNCÜ BELİRTİLER
Aura, epilepsi nöbetleri öncesi yaşanan, kısa süreli,
subjektif duyumlardır. Anlamı ’uyarı işareti’ (warning
sign) olan latince kökenli bir kelimedir. Auralar epilepsi
nöbetinin henüz şuur açıkken yaşanan öncü bölümü
olup, kaynaklandıkları korteksi iyi bir şekilde temsil
etmektedirler. Senkop öncülleri de (presenkop) vardır.
Bunlar daha sıklıkla, bayılacakmış hissi, baş dönmesi,
soğuk terleme, gözlerde kararma, bulantı gibi otonom
belirtilerdir, belirli bir kortikal bölgeyi temsil etmezler.
Ancak bazı epilepsi nöbetlerinde senkop benzeri auralar
olabilmesi, bazı senkop ataklarında da atipik presenko-
pal belirtilerin oluşu ayrımda zorluk yaratabilmektedir.
Epilepsi nöbetlerinde otonom belirtiler sıklıkla oluşur
ve bazıları aura olarak başlangıçta yer alabilir. Senkop
atakları bazen hiçbir ön belirti vermeksizin de ortaya
çıkabilir. Atipik belirtilerden birisi de görsel halüsinas-
yonların senkop sırasında tarif edilmeleridir.
[8]
ŞUUR KAYBI ANI
Şuur kaybı döneminde epilepsi ve senkop sıklıkla
birbirlerine benzemeyecek kadar farklı klinik belirtiler
sergilerler. İyi bir sorgulama çoğunlukla ayrımı yapma-
ya yeterlidir. Ancak bazen her iki durumun ayrımını
yapmayı zorlayacak belirtiler olabilir.
Senkop şuur kaybı ile birlikte tonus kaybı ve ona
bağlı olarak gevşek bir bayılma ile şekillenir. Epilepsi
nöbetlerinde ise hemen daima tonik-distonik-klonik
motor belirtiler vardır. Ama senkoplara tonik-myok-
lonik istemsiz kas aktivitelerinin eşlik edebildiği
gösterilmiştir ve bu durum senkop epilepsi ayrımın-
da en sıklıkla sorun yaratan belirtidir (Şekil 1). Kan
verme işlemi sırasında vazovagal senkop geçiren
kişilerde jeneralize tonik klonik kasılmaların olduğu
bildirilmektedir. Bazı kardiyak kökenli senkoplarda
tipik epilepsi nöbeti kliniğinde bir görünüm ortaya
çıkabilmektedir ve epilepsi nöbeti de ikincil olarak
gelişebilmektedir.
Epilepsi nöbetleri de kalp hızı ve ritmi üzerinde
etki yapar. Zannedildiğinin aksine bu durum sadece
jeneralize tonik klonik nöbetlerde değil, motor belir-
tilerin hemen hiç olmadığı fokal nöbetlerde de müm-
kündür ve sıktır. Limbik nöbetler dediğimiz özellikle
fronto-temporal loblardan kökenini alan nöbetlerde
otonom belirtiler(kalp hızı değişiklikleri) sıkça görülür.
Çoğu zaman taşikardi şeklinde izlenebilmekle birlikte
bradikardi, bradiaritmi tanımlanmaktadır (Şekil 2). Bu
tür kalp ritmi ile ilgili değişiklikler epilepsi-senkop
ayrımında anamnez aşamasında sorun yaratmayabilir
fakat akılda tutulmasında fayda vardır. Senkop esna-
sında EEG’de delta dalgaları izlenir. Fokal epilepsi
nöbetlerinde ise iktal EEG’de alfa, delta, teta, diken-
keskin dalgalardan herhangi birinin evrildiği görülür
(zaman içersinde frekans, amplitüt ve topografik deği-
şim). Senkoplarda kalp ritmindeki değişiklik serebral
değişikliklere ve klinik belirtilere öncelik eder, epilepsi
nöbetlerinde ise kalp ritmi sıklıkla iktal paternle eşza-
manlı ya da iktal paternin başlangıcından saniyeler
sonra gelişir.
Tablo 1. Geçici şuur kaybı; ayırıcı tanı
Epilepsi
Senkop
Kafa travması-kontüzyo
Entoksikasyonlar
Serebro-vasküler olay
SAK
GİA
Subklavyan steal sendrom
Psikojen olaylar
Uyku bozuklukları
Katapleksi-narkolepsi
GİA; geçici iskemik atak, SAK; subaraknoid kanama
Şekil 1. 30 yaşında erkek hasta, EEG kaydı sırasında senkop; (a) Kalp hızında giderek yavaşlama dikkati çekiyor. Serebral aktivite normal alfa
dalgalarından kurulu. (b) Belirgin bradikardiyi izleyerek serebral perfüzyon azalmasına bağlı serebral aktivite yaygın yavaş (delta) dal-
galarından oluşmuş. Bu esnada senkop gelişiyor ve kas bağlantısında kasılma olduğu da dikkati çekiyor. (c) Kalp ritmi halen yavaş ve
serebral perfüzyon düzelmemiş ve delta yavaşlaması belirgin bir şekilde devam ediyor.
(a)
(b)
(c)
Senkop: Nörolog Bakışı
76
EŞLİK EDEN DİĞER BELİRTİLER
Epilepsi nöbetleri sırasında idrar kaçırma, dil ısır-
ma, siyanoze renk, seyrek olmayarak ortaya çıkar.
Senkoplarda cilt rengi soluktur ancak idrar kaçırma, dil
ısırma imkansız değildir. Her iki olayda da yaralanmalar
olabilir. Öncü belirtilerin olmadığı senkoplarda yaralan-
ma seyrek değildir.
ZAMANLAMA
Epilepsi nöbetleri her koşulda (uykuda bile) ortaya
çıkabilir. Senkoplar ise sıklıkla ayakta, aç iken, kalabalık
havasız ortamlarda, ani acı hissi, rektal muayene sıra-
sında ve kan verme-kan görme gibi durumlarda izle-
nir. Ancak kardiyak kökenli senkoplar epilepsiler gibi
yukarıda tanımlanan koşullar dışında da olabilir. Ayrıca
öksürük, miksiyon senkopları da akılda tutulmalıdır.
DÜZELME
Epilepsi nöbetlerinde düzelme sıklıkla postiktal kon-
füzyon olarak tanımladığımız bir şaşkınlık dönemi ile
10-30 dakikada gerçekleşir. Ancak bazı epilepsi nöbet-
lerinde postiktal konfüzyon olmaz. Senkoplar sırasında
yere düşen hastada serebral perfüzyon hızla düzelir ve
bu da şuurun hızla normale dönmesini sağlar. Belirgin
bir postiktal konfüzyon olmaz. Ancak erkenden ayağa
kaldırılmaya çalışılan hastalarda senkop tekrarları ola-
bilmektedir. Aslında bu tür bir tekrarlama epilepsi
nöbetlerinde pek izlenen bir durum değildir (status
epileptikus geliştiği haller dışında). Ancak psikojen
bayılmalarda ayılırken tekrar bayılma sıklıkla ortaya
çıkan bir durumdur.
PSİKOJEN BAYILMALAR VE SENKOP
Çoğu nonepileptik psikojen bayılma senkop ben-
zeri bir klinik görünümle başlar. Bu şekilde kalabilir,
akut stres hallerinin düzelmesine bağlı olarak düzelebilir
ancak zamanla altta yatan sebebe bağlı olarak epilepsiye
benzer bir görünüme de evrilebilir, hatta sıklıkla evrilir.
Çoğu tipik olayda, hasta akut bir duygusal olayı takiben,
baş dönmesi ile birlikte, herhangi bir motor belirti olmak-
sızın kısa süreli olarak bayılır. Hastanın renginin sarardığı
bildirilir. Kadınlarda, özellikle genç kadınlarda daha sık
görülür. Hastanın altta yatan psikiyatrik sorunun niteliği-
ne ve kronikliğine bağlı olarak, bu tür bayılmalar tekrar-
layabilir ve kronikleşebilir. Zaman içersinde semptomlar
zenginleşir. Kasılmalar başlar. Giderek sfinkter kusuru
ve yaralanmalar ortaya çıkabilir. İlk bayılmalarda ayırıcı
tanı ağırlıklı olarak senkop olsa da zamanla bu hastalar
nörolog-psikiyatr arasında gidip gelirler.
SENKOP SINIFLANDIRMASI - SENKOP
ÇEŞİTLERİ
Tablo 2’de senkop çeşitleri özetlenmiştir. Nöroloji pra-
tiğinde sıklıkla genç yetişkinlerde ortaya çıkan vazovagal
senkoplarla karşılaşılır. Bu hastalarda EEG incelemesi sık-
lıkla gereksizdir. Refleks nöral senkoplar arasında özellik-
le miksiyon, öksürük senkop’u önemlidir. Hastalar sıklık-
la ileri yaşlıdır. Eşlik eden sistemik problemleri sıklıkla
vardır. Antihipertansif, diüretik kullanımı dikkate değer
sıklıktadır. Öksürük senkop’u hastaları ise sıklıkla kronik
obstruktif akciğer hastalığı olan kişilerdir. Obstruktif
uyku apne sendromu olan hastalarda hipoksemi ve bunu
izleyerek ortaya çıkabilen epilepsi nöbetleri akılda tutul-
malıdır.
[9]
Nevraljilerle ilişkili senkop olabilir ve bu tür
durumlarda tedavi altta yatan sebebe yönelik olmalıdır.
Tablo 2. Senkop sınıflandırması
Nöral refleks senkop sendromları
Vazo- vagal senkop
Karotis sinus sendromu
Olaya bağlı senkoplar
Akut kanama
Öksürük
GİS
Miksiyon
Egzersiz sonrası
Glossofarengeal-trigeminal nevralji
Ortostatik
Primer otonom yetmezlik
Sekonder otonom yetmezlik
Kardiyak aritmiler
Yapısal kalp-pulmoner hastalıklar
Şekil 2. Epilepsi nöbeti sırasında kalp hızında artış otonomik bir belirti olarak izlenebilir. (a) Bazal EEG ve kalp
hızı uyku sırasında izlenmektedir. (b) Parsiyel nöbete eşlik eden taşikardi dikkati çekmektedir.
(a)
(b)
Senkop: Nörolog Bakışı
77
Nadir görülen karotis sinus sendromu çoğunlukla yaşlı
erkeklerde görülür. Baş hareketleri ile baş dönmesi olup
olmadığı sorgulanmalıdır.
Ortostatik senkop nörolojik hastalıklara eşlik eden
bir sorun olarak görülebilir. Özellikle, yaşlı hastalarda
dejeneratif hastalıklara eşlik edebilmektedir ve tedavi-
leri oldukça sorunludur. Parkinson hastalığı ve tedavide
kullanılan dopaminerjik ilaçlar, multisistem atrofiler
(otonom sistem yetmezliği) en sıklıkla bahse değer
hastalıklardır. Servikal travmalar, viral enfeksiyonlar,
pandisotonomi, polinöropatiler sırasında otonom belir-
tiler ve ilişkili senkop olabilir. Guillain Barre sendromu,
transvers myelit sırasında otonom belirtiler izlenebilir
ve ciddi olabilir.
Kardiyak zeminde ortaya çıkan senkoplar özellikle
kardiyologlar tarafından vurgulanacağı için burada ele
alınmayacaktır. Ancak, seyrek görülse de Q-T sendrom-
ları bahsedilmeye değerdir. Genellikle genç yaşlardaki
hastalarda görülebilir, ve epilepsi ile sıklıkla karışa-
bildiği vurgulanmaktadır (uzun Q-T sendromu, kısa
Q-T sendromu, Brugada sendromu vb.). Bu senkoplar
ailevi özellik gösterebilir. Senkop’u tetikleyen etkenler
vazovagal, refleks senkop özellikler gösterebilir (kan
görme vb.). Ailede ani ölüm öyküsü olabilir. Yanlış
olarak epilepsi tanısı konması mümkündür.
[10]
Ayrıca
nöropsikiaytri pratiğinde kullanılan pek çok ilacın Q-T
aralığını uzatabildiği de akılda tutulması gereken bir
konudur (çoğu nöroleptik, antidepresanlar, galantamin,
vb.). Diğer taraftan anti-epileptik ilaçlardan, difenil
hidantoin Q-T aralığını kısaltabilir.
LABORATUAR YÖNTEMLERİ
Geçici şuur kaybı atağı geçiren bir hastada en önemli
inceleme detaylı bir sorgulamadır. Olay, öncesi, presipi-
tan durumlar, olay anında eşlik eden belirtiler, kullanı-
lan ilaçlar, öz ve soy geçmiş özellikleri son derece yararlı
bilgiler içerebilir.
Yapılacak incelemeler anamnezden elde edilen veri-
lere göre yönlendirilir. Elektrokardiyografi ya da EEG
yapılması tümüyle ön tanıya göre planlanır. Epilepsi
düşünülmediği durumlarda kranyal MR yapılması
gereksizdir. Gereksiz incelemelerden kaçınmakta fayda
vardır (Olgu 1).
Yapısal kalp hastalığı olmayan, normal EKG’si bulu-
nan hastalarda tek ya da seyrek senkop varlığında ileri
tetkik yapmaya gerek yoktur. Ancak senkop atakları tek-
rarlayıcı, yapısal kalp hastalığı varsa veya EKG anormal
ise ileri incelemeler açısından hasta kardiyolojiye sevk
edilebilir. Senkoplarda %60‘a varan oranda bir sebep
bulunamayabilir. İleri inceleme hastaların önemli bir
kısmında gerekli değildir. Nöral refleks ve psikojenik
senkoplar en önemli etyolojik grupları oluştururlar.
[11]
Holter monitorizasyon ritm bozukluğunu saptamak açı-
sından faydalı olmakla birlikte 24 saatlik monitorizasyonun
olayı yakalamada yetersiz kalabileceği akılda tutulmalıdır.
Nöral refleks senkop tanısı için “head-up tilt (HUT)”
testi yapılabilir. Endikasyonlar şu şekilde sıralanabilir;
organik kalp hastalığı olmaksızın ortaya çıkan açıkla-
namayan tekrarlayıcı senkop atağı, kalp hastalığının
varlığında, kardiyak sebepler dışlandıktan sonra sebebi
bilinmeyen tekrarlayıcı ya da tek senkop ataklarında,
etyolojisi belirli senkop ataklarında tedavi açısından
strateji belirlemeye yardımcı olabileceği düşünülüyorsa
HUT testi yapılabilir.
Head-up tilt testi epilepsi ayrımında faydalı olabilir.
Sebebi açıklanamayan tekrarlayıcı bayılmaları anlayabil-
mek açısından, otonom yetmezlik ve periferik nöropati
durumunda açıklanamayan senkopların değerlendiril-
mesi için, hastaları eğitmek gibi ek katkılar da sağlaya-
bilir. Tanı amaçlı diğer yöntemler karotid sinus masajı,
valsalva manevrası, öksürük testidir.
TEDAVİ̇
Spesifik bir tedavisi yoktur. Hastanın rahatlatılması
en önemlisidir. Ancak altta yatan sebebe bağlı olarak ek
öneriler ve uygulamalar yapılabilir. Refleks senkoplar-
da senkop olayına neden olabilen uyaranlara yönelik
öneriler ve tedavi önemlidir (yetersiz sıvı alımı, kronik
öksürüğün tedavisi, yatarak kan verme, vb.). Ortostatik
senkop geçiren hastalarda, neden olan ilaçların kontrolü
ve gerekirse kesilmesi, tuz ve sıvı alımının artırılması,
başın 25 derece yukarıda yatılması, varis çorapları,
endometazin, fludrokortizon benzeri ilaçların kullanımı
düşünülebilir. Vazovagal senkopta midodrin’in etkinliği
gösterilmiştir.
[12]
Olgu 1. 14 yaşında, kadın hasta okulda, tören sırasında ön planda
senkop özellikleri gösteren bir geçici şuur kaybı atağı nedeni
ile nöroloji polikliniğine başvuruyor. Yapılan EEG aşağıda
yer almaktadır. Epilepsi tanısı konarak tedavi başlanıyor.
Ancak, ataklar artarak devam ediyor. Yapılan değerlendir-
mede hastanın ne senkop, ne de epilepsi olduğu ve psikojen
tipte bayılmalarının olduğu anlaşılıyor. EEG’de izlenen
bulgular psikomotor varyant olarak tanımlanan normalin
varyasyonudur. Temporal bölgelerde paroksizmal şekilde
5-7 hz frekanslı teta dalgaları izlenmektedir (oktan itiba-
ren).
Senkop: Nörolog Bakışı
78
KAYNAKLAR
1. Benditt DG, Blanc JJ, Brignole M, Sutton R, editors. The
evaluation and treatment of syncope: a handbook for clini-
cal practicea. 2nd ed. Massachusetts; Blackwell Publishers:
2006.
2. Benbadis S. The differential diagnosis of epilepsy: a critical
review. Epilepsy Behav 2009;15:15-21.
3. Olafsson E, Ludvigsson P, Gudmundsson G, Hesdorffer D,
Kjartansson O, Hauser WA. Incidence of unprovoked seizu-
res and epilepsy in Iceland and assessment of the epilepsy
syndrome classification: a prospective study. Lancet Neurol
2005;4:627-34.
4. Chowdhury FA, Nashef L, Elwes RD. Misdiagnosis in epi-
lepsy: a review and recognition of diagnostic uncertainty.
Eur J Neurol 2008;15:1034-42.
5. Olde Nordkamp LR, van Dijk N, Ganzeboom KS, Reitsma
JB, Luitse JS, Dekker LR, et al. Syncope prevalence in the
ED compared to general practice and population: a strong
selection process. Am J Emerg Med 2009;27:271-9.
6. Crompton DE, Berkovic SF. The borderland of epilepsy:
clinical and molecular features of phenomena that mimic
epileptic seizures. Lancet Neurol 2009;8:370-81.
7. Bora İ, Yeni N, Gürses C, editörler. Epilepsi. İstanbul: Nobel
Tıp Kitabevleri; 2008.
8. Brandt C, Kramme C, Storm H, Pohlmann-Eden B. Out-of-
body experience and auditory and visual hallucinations in
a patient with cardiogenic syncope: Crucial role of cardiac
event recorder in establishing the diagnosis. Epilepsy
Behav 2009;15:254-5.
9. Schmidt D, Schachter SC, editors. 110 puzzling cases of
epilepsy. 1st ed. London: Martin Dunitz; 2002.
10. MacCormick JM, McAlister H, Crawford J, French JK,
Crozier I, Shelling AN, et al. Misdiagnosis of long QT
syndrome as epilepsy at first presentation. Ann Emerg Med
2009;54:26-32.
11. Lamarre-Cliche M, Cusson J. The fainting patient: value of
the head-upright tilt-table test in adult patients with orthos-
tatic intolerance. CMAJ 2001;164:372-6.
12. Liao Y, Li X, Zhang Y, Chen S, Tang C, Du J. alpha-Adreno-
ceptor agonists for the treatment of vasovagal syncope: a
meta-analysis of worldwide published data. Acta Paediatr
2009;98:1194-200.
Dostları ilə paylaş: |