Şİrketlerin süRDÜRÜlebiLİR Çevre poliTİkalari ve rekabet avantajlari



Yüklə 1,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/104
tarix12.05.2022
ölçüsü1,84 Mb.
#57603
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   104
yokAcikBilim 10092049

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 



 
GİRİŞ 
Dünya  20.  yüzyılın  ikinci  yarısından  itibaren  artan  çevre  sorunlarıyla  karşı 
karşıya  kalmıştır.  Uluslararası  İklim  Değişikliği  Paneli’nin  (IPCC)  2007’deki 
raporuna  göre,  “gerekli  önlemler  alınmaz  ise  dünyanın;  2050  yılına  kadar  4-4,5 
derece  ısınacağı,  bu  ısınmanın  sürmesi  halinde  2100  yılında  artışın  4,5  ile  6  derece 
arasında” (IPCC: 2007) olacağı tahmin edilmektedir. Sayısal anlamda önemli bir artış 
gibi görünmese de dünya ve insanlık üzerindeki geri dönüşü olmayan ve zarar verici 
etkisinin  büyüklüğü,  iklim  değişikliği  sorununu  sadece  bir  çevre  sorunu  olmaktan 
çıkarmakta olduğu anlaşılmıştır. 
Atmosfere yılda 8 milyar ton karbon salınmakta ve sadece 3 milyar tonu geri 
emilebilmektedir.  Her  yıl  160  milyar  ton  su  tüketilmekte  ve  bu  miktar  yağmur  ile 
yenilenebilenden  çok  daha  fazlasını  oluşturmakta  olduğu  gözlemlenmiştir.  Ekolojik 
çevrenin,  insan  eli  ile  yok  edildiğini  ve  gelecekte  büyük  felaketlerin  yaşanacağını 
bilim adamları yaptıkları istatistiki çalışmalar ile ortaya koymuşlardır. 
Dünya  üzerindeki  gelişmiş  ve  gelişmekte  olan  ülkelerin  birçoğunda,  doğal 
kaynakların yönetimindeki eksiklikler, toprak erozyonu, ormanların yok edilmesi, sel 
baskınları, zehirli atıklar ve  insan eliyle  yapılan  yanlış uygulamalar  yüzünden doğal 
hayatın katledilmesi sonucu canlı türlerinin yok olduğunu artık görmek mümkündür. 
Gelişmiş  ülkeler  ekonomik  ve  politik  yapıları  gereği  faaliyetlerine  devam 
etmektedirler.  Fakat  gelişmekte  olan  ülkelerin  doğası  istismar  edilmekte  ve  doğal 
kaynakları  hızla  tüketilmektedir.  Bu  durumda  gelişmekte  olan  ülke  ekonomileri 
yapısal olarak doğal kaynaklara daha  fazla bağlı  olduklarından giderek daha önemli 
bir tehdit ile karşı karşıya kalacaklardır. 
Şirketler  ilk  başlarda  çevre  ile  ilgili  yapacakları  sorumlu  davranışları  artı 
maliyet  olarak  görülmüşlerdir  ve  bundan  kaçınmışlardır.  Ancak  şirketlerin  dünya 
üzerindeki  tüketilen  çoğu  şeyi  üretmeleri  ve  çevre  kavramlarının  boyutunun 
globalleşme  ile  birlikte  değişmesi,  şirketlerin  çevreye  karşı  daha  sorumlu 
davranmasını gündeme getirmiştir. Bu sorumluluktan kastedilen  şeyin  şirketlerin  bu 
konuda köklü ve uzun vadeli adımlar atmaları ve değişime gitmeleri gerektiğidir.   



 
Bu  çalışmanın  amacı  sürdürülebilir  çevre  politikalarının  şirketlere  ilk  etapta 
maliyetli görünse de rekabet avantajı sağladığını  ve  bu sebeple küresel pazarda pek 
çok  firmanın  hem  çevre  ile  ilgili  sorumluluklarını  yerine  getirmek  hem  de  rekabet 
avantajı  olarak  kullanmak  üzere  çevre  politikaları  uyguladıklarını  ileri  sürmektir.  
Şirketlerin  sürdürülebilir  çevre  politikaları  rekabet  avantajı  kazanabilmek  üzere 
uyguladıkları bütün stratejileri desteklemektedir. 
Çalışmanın ilk bölümde; çevre konusu ele alınmış daha sonra çevre sorunları 
tanımlanmıştır.  Kısaca  çevre,  canlı  ve  cansız  varlıkların  yaşamları  boyunca 
ilişkilerini  sürdürdükleri  ve  karşılıklı  olarak  birbirleri  ile  etkileşim  içerisinde 
bulundukları  ortama  denilmektedir.  Çevre  sorunlarının  meydana  gelmesinde  en 
önemli  etkenlerden  birisi  insan  eliyle  yapılan  tahribatın  artmasıdır.  Başlıca  çevre 
sorunları;  hava  kirliliği,  su  kirliliği,  gürültü  kirliliği,  toprak  kirliliği  olarak 
sıralanabilir.  Çevre  sorunlarının  kaynağına  inildiğinde  en  belirgin  karşılaşılan 
problemin nüfus artış hızının kontrol edilememesi ve bunun sonucunda kentleşme ve 
birtakım yanlış ekonomik politika uygulamalarının olduğu anlaşılmaktadır. Çevrenin 
korunması, ahlaki yönden bakıldığında sadece bir yeri bir bölgeyi ilgilendirmektedir, 
fakat çevre etiği ulusal ve uluslararası hatta evrensel boyutta çevrenin korunmasının 
gerekliliğinden  bahsetmektedir.  Dünyanın  bir  yerinde  oluşan  kirlilik  çok  uzak 
köşesindeki bir canlı türünün yok olmasına sebep olabilmektedir. Çevre etiği ‘‘derin 
ekoloji’’ kavramını gündeme getirmiştir ve felsefidir. 
 İkinci  bölümde  çevre  sorunlarıyla  mücadele  yaklaşımları  üzerinde 
durulmuştur.  Çevre  sorunlarıyla  mücadele  yaklaşımlarında  insanı  her  şeyin  ölçüsü 
olarak gören ‘‘antroposentrik’’ yaklaşım da, insan için iyi olan doğada bulunan diğer 
canlılar  içinde  iyidir  anlayışı  hâkimdir.  Bu  yaklaşımın  karşısında  ‘‘biosentrik’’  canlı 
merkezci  yaklaşım  doğmuştur,  doğadaki  diğer  canlıların  da  hakları  olduğunu 
savunmaktadır.  Daha  sonra  çevrenin  bütün  olarak  görülmesi  gerektiği  anlaşılmıştır 
ve  çevre  merkezci  yaklaşım  olan  ‘‘ekosentrik’’  yaklaşım  doğmuştur.  Bu  yaklaşım 
temelde çevrede cansız olarak kabul edilen toprağın, havanın, denizlerin, göllerin de 
çevre  kavramının  içerisine  dâhil  edilmesi  gerektiğini  savunmaktadır.  Günümüzde 
geçerli  olan  ve  çevrenin  korunurken  aynı  zamanda  gelecekte  yaşayacak  tüm 



 
canlıların da haklarına saygılı olunmasını savunan gelecekçi yani ‘‘fütürist’’ yaklaşım 
görülmektedir. 
Çevre sorunlarının dünyanın geleceğini tehdit eder boyutlara ulaşması  ve bir 
an  önce  önlemler  alınmaz  ise  geri  dönülemez  felaketlerin  dünyanın  her  bölgesinde 
yaşanacağı  anlaşıldıktan  sonra  bu  konuda  bir  şeyler  yapılması  konusu  gündeme 
gelmiş  ve  Birleşmiş  Milletler’  in  çağrısıyla  ilki  1987  yılında  yapılan  toplantılar  ve 
önlemler  paketleri  hazırlanmıştır.  Bu  toplantılarda  ulusların  gündeminde  yer  alması 
gereken  acil  önlemler  sıralanmıştır,  dünya  uluslarının  acilen  önlem  almazlar  ise 
gelecekte  dünyayı  bekleyen  iklim  değişikliğinin,  açlık,  susuzluk  ve  savaşların 
gelecek nesillerin geri dönüşü olamayacak  felaketlerin olduğu bir dünyada  yaşamak 
zorunda  kalarak  ağır  bedeller  ödeyeceklerine  dikkat  çekilmiştir.  Bu  ilk  toplantıda 
yayımlanan  ‘‘Ortak  Geleceğimiz’’  (Brundlant)  adlı  raporda  sürdürülebilir 
kalkınmanın  tanımı  yapılmıştır.  Bu  raporun  içeriğinde  sürdürülebilir  kalkınmanın 
hedefleri belirlenmiş ve dengeli ve sürekli kalkınmanın önemi ve bugünün ihtiyaçları 
karşılanırken  gelecek  kuşakların  ihtiyaçlarının  karşılama  imkânlarından  fedakârlık 
yapılmaksızın olması gerektiği  vurgulanmıştır. Birleşmiş  Milletler  bünyesinde ki  bu 
toplantılar sürekli yapılmaktadır ve sürdürülebilir kalkınma ve çevre sorunları, iklim 
değişikliği  gerçeği  dünyanın  ve  Birleşmiş  Milletler’in  gündeminde  her  zaman  yer 
almaktadır.  
Üçüncü  bölümde,  şirketlerin  sürdürülebilir  çevre  yönetimi  anlayışı  ve 
politikaları  üzerinde  durulmaktadır.  Geleneksel  yönetim  anlayışında  şirketlerin 
amacının daha çok kar elde etmek  ve paydaşlarına daha  fazla getiri  sağlamaktır. Bu 
geleneksel yönetim anlayışında şirketler tarafından gelecek düşünülmediği için daha 
fazla  üretip  daha  fazla  satmaya  odaklanılmıştır.  Çevre  kirliliğinin  önemli  boyutlara 
ulaşması  ve  doğal  kaynakların  azalmasıyla  dünyanın  gündemine  sürdürülebilir 
kalkınma anlayışı  yerleşmiştir. Şirketler açısından ise  insan hayatındaki önemleri ve 
sosyal  sorumlulukları  gündeme  gelmiştir.  Ancak  ilk  başta  şirketler  sürdürülebilir 
çevre  ile  ilgili  uygulamaların  maliyetli  olacağını  ve  karlılıklarını  azaltacağını 
düşünerek konuya pek sıcak bakmamışlardır. Şirketlerin sürdürülebilir uygulamaları 
benimsemeleri  için  birçok  neden  olduğu  zamanla  anlaşılmıştır.  Öncelikle  doğal 
kaynakların sınırlı olduğu fark edilmiştir. Gezegenin hem doğal kaynak oluşturmada 



 
hem  de  atıkları  yok  etmede  kapasitesinin  kısıtlı  olduğu  anlaşılmıştır.  Şirketlerin 
sosyal  konumundan  dolayı  globalleşme  ile  birlikte  toplumda  yeri  ve  önemi 
artmaktadır.  Etik  olarak  şirketler  yapıları  gereği  insanlardan  oluşmaktadır  ve 
paydaşlarına  güven  vermeleri  gerekmektedir.  Daha  da önemlisi  şirketler  varlıklarını 
sürdürmek  istemektedirler.  Bu  amaçla  şirketlerin  sürdürülebilir  kalkınmayı 
gündemlerine almaları kaçınılmazdır. 
Şirketlerin  sürdürülebilir  kalkınma  uygulamalarına  sürdürülebilir  çevre 
yönetimleri  ile  başlamaları  gerekmektedir.  Çünkü  sürdürülebilir  çevre  yönetimi  ile 
bir  şirket  hem  iç  çevresinde  hem  dış  çevresinde  kısa  ve  uzun  vadede  oluşturacağı 
hedefler  ve  yönetim  anlayışı  ile  faaliyetlerini  dengeli  bir  şekilde  sürdürülebilir 
kılmaktadırlar.  Sürdürülebilirlik  işin  her  adımında  hammadde  temininden,  üretim, 
dağıtım  ve  kullanılan  atıkların  yok  edilmesine  kadar  süren  faaliyetler  zincirini 
oluşturmaktadır.  Şirketlerin  başarılı  yönetim  uygulamaları  sayesinde  çalışanların 
eğitiminden tedarikçi eğitimine hatta tüketici eğitimine varan uzun ve sabırlı bir yolu 
takip  etmeleri  gerekmektedir.  Bunu  benimseyen  ve  öncü olarak  uygulayan  birtakım 
dünyaca tanınmış büyük firmalar (Apple, Unilever, Coca-Cola, Wal-Mart, Nıke gibi) 
sürdürülebilir  çevre  uygulamaları  ile  ‘‘beşikten  mezara’’  iş  anlayışlarını  ve  dünyaya 
bakış  açılarını  değiştirmişler  ve  bu  uygulamaları  ile  rekabet  avantajı  sağladıklarını 
görmüşlerdir.  Bu  uygulamalar  globalleşme  ve  medyanın  hızlı  erişimi  sayesinde 
bilinçli  tüketicilerin  gözünden  kaçmamaktadır.  Bazı  tüketiciler  bu  uygulamaları 
benimseyen  doğa  dostu  ekonomik  ürünlere  daha  fazla  fiyat  ödemeye  razı 
durumdadırlar.   
Dördüncü  bölümde,  şirketlerin  piyasada  rekabet  avantajı  elde  edebilmek  ve 
bu  avantajlarını  uzun  süre  koruyabilmek  amacıyla  uygulayabilecekleri  stratejilere 
değinilmektedir.  Daha  sonra  şirketlerin  sürdürülebilir  çevre  politikalarının  rekabet 
avantajı  oluşturma  stratejilerini  nasıl  etkilediği  incelenmiştir.    Türkiye’de  faaliyet 
gösteren  ve  sürdürülebilir  çevre  politikaları  ile  rekabet  avantajı  oluşturan  ya  da 
mevcut rekabet avantajlarını bu politikalar sayesinde güçlendiren firmalardan birkaç 
örnek  sunulmuştur.  Şirketlerin  rekabet  avantajına  sahip  olabilmeleri  için  iyi  bir 
sürdürülebilir  yönetim  planı  oluşturmaları  gerekmektedir.  Bu  yönetim  planlarını 
organizasyonlarında en üst kademeye oturtarak, planlanan bütün değişiklikleri dikkat 



 
ve  sabır  ile  uygulamaları  gerektiğine  inanmaları  ve  harekete  geçmeleri  ile 
başlamalıdırlar.  Bu  uygulamaları  gerçekleştiren  şirketlerin,  rakiplerinden  üstün 
yeteneklere sahip oluşları ve rakiplerine kıyasla yüksek değerler yaratmaları, rekabet 
gücünü  arttırmaktadır.  Şirketlerin 
sürdürülebilir  uygulamaları  her  alanda 
yenilenmelerini gerektirdiğinden değişim şirketlere maliyet avantajını, imaj ve itibar 
avantajını  ve  mevcut  ve  gelecekteki  kanuni  uygulamalara  karşı  hazırlıklı  olma 
avantajını  yaratacaktır.  Tüketiciler  sürdürülebilir  uygulamalara  karşı  artık 
bilinçlenmişlerdir.  Medyada  da  her  tür  uygulama  çok  çabuk  yansıtıldığından  ve 
tüketiciler  tarafından  takip  edilebildiğinden  artık  sürdürülebilir  uygulamalar 
benimseyen  şirketler  hemen  fark  edilmekte  ve  tüketiciler  için  dünyanın  neresinde 
olur iseler olsunlar fark etmeksizin ürünleri aranılır olmaktadır.  
Şirketlerin  sürdürülebilir  rekabet  avantajını  yönetirken  dikkatli  olmaları  ve 
sürekli  yeni  şeyler  keşfetmeleri,  bu  konuda  sektörlerinde  diğer  firmaları  takip 
etmeleri onların bilgi birikimlerinden faydalanmaları ve gerektiğinde rakipleriyle bir 
araya  gelip  yeni  iş  fikirleri  üretiyor  olmaları  rekabet  avantajının  sürdürülebilirliği 
açısından yararlarına olacaktır. 
Şirketlerin  sürdürülebilir çevre politikaları uygulamaları gerekliliği dünyanın 
gündeminde  giderek  artan  bir  şekilde  yer  almaktadır.  Globalleşme  ile  birlikte 
şirketler  karbon  ayak  izlerini  azaltmak  zorunda  kalmaktadırlar.  Karbon  ayak  izinin 
ölçülmesi  ve  karbon  piyasasının  kurulması  ile  küresel  olarak  alınan  ortak  yasal 
kararlar neticesinde şirketler gündemlerine sürdürülebilir çevre uygulamalarını dâhil 
etmeleri ve iyi bir çevre yönetim planı oluşturmalarının gerektiğinin yaşamsal öneme 
sahip olduğunu biran önce anlamaları yararlarına olacaktır. 
 
 
 

Yüklə 1,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   104




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin