11
insan müdahalesi sonucu ortaya çıkan kirlenmedir (Türkiye Çevre Vakfı, 1995: 75-
76). Suyun doğal dolanımının bozulmasından anlaşılan; aynı zamanda suyun
kalitesini düşüren bir temel etmenin oluşması durumudur (Öktem, 2003: 41). Başka
bir deyişle, su kirliliği; su kaynaklarının kalitesini düşürerek, kullanılmasını bozacak
oranda, organik, inorganik, biyolojik ve radyoaktif kirleticiler içermesi olmaktadır.
Bu kirleticilerin suyun kendini yenileyebilme kapasitesini aşması ile ortaya
çıkmaktadır.
Doğal yoldan su kirliliği ise erozyon nedeniyle toprak ve beraberinde gelen
kirleticiler ile havanın içerdiği ve buradan suya karışan polenler gibi çeşitli
kirleticiler sebebiyle ortaya çıkmaktadır ve suyun kendi kendini temizlemesi ile
zararsız hale gelebilen kirlilik olarak tanımlanabilmektedir (Ertürk, 1998: 71).
Su kirliliği, tarımsal etkinlikler, sanayileşme ve yerleşim yerleri ile bağlantılı
olarak artmaktadır. Tarımsal faaliyetlerin neden olduğu kirlilik, tarlaların verimini
artırabilmek için kullanılan yapay gübrelerden, bitki besin maddelerinden, hayvan
atıklarının ve tarımsal mücadele ilaçlarının toprağa karışmasından, su kaynaklarına
kadar ulaşmasıyla ortaya çıkmaktadır (Keleş, Hamamcı, 2009: 120-121).
Sanayileşmenin neden olduğu sulardaki kirlilik ise sanayi ürünlerinin atıkları
yoluyla kirletmenin yanında sanayi kuruluşlarının sıvı atıklarıyla doğrudan suya
karışması şeklinde oluşmaktadır. Sanayi faaliyetlerinden kaynaklanan kirliliği,
kirleticilerin niteliğine göre kimyasal, fiziksel, biyolojik, fizyolojik ve radyoaktif
kirlilik olarak sınıflandırılmaktadır (Keleş, Hamamcı, 2009: 122-123).
Dostları ilə paylaş: