Yenilenemeyen (Konvansiyonel) Enerji: Birincil enerji olarak adlandırılan
petrol, doğal gaz, taşkömürü, linyit gibi yakıtlardan oluşmaktadır. Bu konvansiyonel
enerji kaynaklarının ortaya çıkardığı karbondioksit ve metan gibi sera gazlarının
bünyesinde ısı tutma özelliğine sahip olmaları nedeniyle dünya yüzeyinde güneşten
gelen enerjiden kaynaklanan ısı ve ışığın tutulması iklim değişikliklerine sebep
olmaktadır. Oysa ki dünyanın doğal ekolojik döngüsünün devamı için ısının
yükselmemesi gerekmektedir. Yenilenemeyen enerji kaynaklarının kullanımının
artması üzerine dünyamızda kirliliğin artmakta olduğu atmosfere giden karbondioksit
gazının sera etkisini arttırarak ısı yükselişine bağlı olarak da buzulların eridiğini, sel
felaketleri, fırtınalar ve kasırgalar oluşmaktadır. Küresel ısınma etkisini çok şiddetli
göstermektedir Petrol ve kömür gibi yenilenemez enerji kaynaklarının kullanımı
sonucu atmosfere atılan kükürt dioksit, karbon monoksit ve azot gazları havada
yağan yağmurla birleşerek sülfürik asit, nitrik asit ve karbonik asit oluşturmaktadır.
Bu gazların tehlikeli etkileri ormanlara orada yaşayan canlılara, demir yollarına tarihi
kalıntılara, bina ve köprülere olmaktadır. 1990 yılında fosil yakıtların kullanımıyla
atmosfere salınan sera etkisine yol açan karbondioksit miktarı 0,6 milyar ton/yıl iken
1998 yılında 5,5 milyar ton/yıl gibi hızla artış göstermiştir (Uyar, 2014: 31-34).