Sosyo-küLTÜrel değİŞme açisindan güney marmara genç ÇİFTÇİleri Üzerine bir araştirma



Yüklə 1,11 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/55
tarix20.02.2022
ölçüsü1,11 Mb.
#52884
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   55
yokAcikBilim 10321088

ŞEKİLLER LİSTESİ 

 

Sayfa  

Şekil 1. Demografik Veriler-Çocuklu ve Çocuksuz Çiftçiler………………………45 

Şekil 2. Genç Çiftçilerin Çiftçiliği Tercih Etmelerindeki Etkenler………………....46 

 

 



 


 

 



1.  GİRİŞ 

 

Tarım  kavramı  sosyal  bilimler  tarafından  farklı  ve  çeşitli  açılardan  ele  alınan  bir 



alandır. Bu nedenle kavramın pek çok tanımı bulunmaktadır. En genel tanımı ile tarım, bitki 

ve  hayvan  ürünlerinin  teknik  koşullar  altında  en  ekonomik  yollardan  elde  edilmesi  ve 

pazarlanması faaliyetleridir (Terimler Sözlüğü, 2015:280). Tarım, insanoğlunun ilk ekonomik 

faaliyetlerinden biri olup, doğayla insan arasındaki etkileşimin en yoğun yaşandığı sektördür 

(Mollavelioğlu,  2009).  İnsanlığın  bin  yıllar  önce  ürettiği  ve  topladığı  tahılı  depolamanın 

yaşamsal önemini  fark etmesi  ile birlikte ilk yerleşik  köylerin  kurulmasından, günümüzdeki 

endüstriyel  tarım  uygulamalarına  kadar  geçen  süreçte  tarımsal  faaliyetler  geçimlik  aile 

üretimlerinin dışına çıkıp teknolojiyle tanışarak değişime uğraşmıştır. Bu değişim ile birlikte 

insanların sosyal ilişkilerinde de dönüşümler yaşanmış ve her tarımsal üretim modeli yeni bir 

ilişkilenmeyi  ortaya  çıkarmıştır.  Ortaya  çıkan  bu  ilişkilenmeler,  kırsal  alanlardaki  mevcut 

nüfusun  çoğunluğu  sadece  tarımsal  üretim  içinde  faaliyet  gösterirken  yeni  iş  kollarının  da 

gelişmesini sağlamıştır.  

Tarım ve zanaat alanları özellikle son iki yüz yılda endüstrileşme sürecini yaşamıştır. 

Bu  süreç  sonunda  özellikle  modern  çağla  birlikte  alanda  uzmanlaşma  etkili  olmuş  ve  tarım 

başka  bir  işin  yanında  ikincil  üretim  alanı  olarak  değerlendirildiğinden  tarımsal  üretimde 

uzmanlaşma  düşük  seviyelerde  kalmıştır.  2000’li  yıllarda  ise  tarımsal  üretimden  süresiz 

kopuşlar  yaşanmaya  başlamıştır.  Cumhuriyet  dönemi  boyunca  yapılan  nüfus  sayımlarında 

mutlak bir artış gösteren kent nüfusu 1985 yılı nüfus sayımı ile köy nüfusunu geçmiştir. Aynı 

dönemlerde  oransal  olarak  sürekli  azalan  köy  nüfusu  mutlak  olarak  artmaya  devam 

etmekteyken  ilk  kez  1990  yılı  nüfus  sayımlarında  mutlak  olarak  da  azalma  göstermiştir 

(Akşit,  1998).  Türkiye  İstatistik  Kurumu  (TUİK)  2019  yılı  verilerine  göre,  2000  yılında 

toplam  nüfusun  %35,1’i  belde  ve  köylerde  yaşarken  bu  oran  2019  yılında  ise  %7,2  olarak 

kaydedilmiştir  (TUİK,  2019).  Kırsal  alan  nüfuslarında  yaşanan  söz  konusu  sürekli  veya 

dönemsel  hızlı  düşüşler  kırsal  alanlardaki  değişimlerin  anlaşılabilmesi  için  bugün  detaylı 

araştırılmaların yapılmasının önemini ortaya koymaktadır.  

Cumhuriyet’in  kurulduğu  1923  yılından  1970’li  yıllara  kadar,  Türkiye,  tipik  bir  az 

gelişmiş  ülke  olarak  tarımsal  üretimde  istikrarsızlıkların  yaşandığı  yapısını  sürdürmüştür 



 

(Kazgan, 2017). Türkiye’de kır sosyolojisi alan araştırtmaları genel olarak 1930’larda başlar. 



1930’larda  Türkiye  nüfusunun  %75  kadarının  köyde  yaşıyor  olması  sebebiyle  ülke 

kalkınmasının  köylünün  kalkınmasına  bağlı  olduğu  görüşü  yaygın  olmakla  birlikte 

kapitalizmin  1929  yılı  buhranının  da  köylülüğün  ön  plana  çıkarılmasında  etkili  olduğu 

düşünülmektedir  (Arslan,  2019).  1970  sonrası  yıllarda  tarımdaki  dönemsel  verimsizliklerin 

genel ekonomideki etkisi giderek azalmaya başlamıştır. Bunun sebebi olarak gelişen teknoloji 

ile  coğrafi  şartlara  bağlı  olarak  yapılan  üretimin  azalması  ve  tarımsal  üretime  zarar  veren 

diğer  biyolojik  etkenlerin  ilaç  ve  gübre  kullanımları  ile  azaltılmaya  başlaması  gösterilebilir 

(Kazgan,  2017).  1980’li  yıllarda  tarımın  gayri  safi  milli  hasıladaki  (GSMH)  payı  %25  in, 

2000’lerde ise %15’in altına düşmüştür. Bundaki en büyük pay ise tarımdan bağımsız sanayi 

kollarının  çeşitlenmesi  ve  ihracattaki  paylarının  giderek  artması  olarak  değerlendirilebilir 

(Kazgan,  2017).  Bu  ekonomik  ilişkiler  sosyal  bilimlerin  araştırma  alanlarını  etkilemiş  ve 

1990’lı yıllar kır sosyolojisine olan ilginin azalmasına neden olmuştur.  2010’lardan itibaren 

sürdürülebilirliğin  önemi  ve  “tersine  göç”  kavramının  kamuoyunda  çokça  yer  almaya 

başladığı ve bu iki söylemin tarım ile ilişkilendirilmesi ile yeniden sosyal bilimlerin ilgisinin 

kırsal alanlara yöneldiği görünmektedir. Burada hazırlayıcı etkenler olarak da küreselleşme ve 

metropolleşmenin  giderek  artması  ile  kent  hayatının  zorluklarının  son  otuz  yıllık  süreçte 

çokça gündemde kalmış olması gösterilebilir.  

Yaşanan  göç  hareketlilikleri  ile  tarımsal  üretime  katılım  oranında  ve  üretim 

şekillerinde  bazı  değişikler  yaşanmıştır.  Bu  değişimler  üretim  alanı  olarak  coğrafi  şartlara 

bağlı  olan  tarım  faaliyetlerinin  belirleyiciliğinin  yanı  sıra,  yeni  ve  çok  yönlü  tarım 

politikalarının geliştirilmesini zorunlu hale getirmiştir. Kırsal kalkınma politikaları, teknolojik 

ve  sosyo-ekonomik  faktörlerin  etkisiyle  dönemsel  olarak  değişmiştir.  1960’larda 

modernizasyon, 1970’lerde devletin müdahalesi, 1980’lerin serbest pazarı, 1990’larda katılım 

ile  biçim  verilen  bu  farklılaşmalar  Türkiye’nin  kırsal  kalkınma  politikalarında  da  yansıma 

bulmuştur.  2000’li  yıllar  ise  kırsal  kalkınma  planları  üzerinde  2005  yılı  Avrupa  Birliği’ne 

(AB)  tam  üyelik  müzakereleri  etkili  olmaya  başlamıştır.  Yine  aynı  etki  ile  25.01.2006 

tarihinde  5449  sayılı  Kalkınma  Ajanslarının  Kuruluşu,  Koordinasyonu  ve  Görevleri 

Hakkındaki  Kanun  kabul  edilmiş  ve  devamı  olarak  25.07.2009  tarihinde  2009/15236  sayılı 

Bakanlar Kurulu Kararı ile araştırma bölgemizde faaliyet gösteren Güney Marmara Kalkınma 

Ajansı (GMKA) kurulmuştur.  Kalkınma planlarının devamı olarak 2016 yılında Genç Çiftçi 

Projesi uygulamaya konmuştur. 24 Mart 2018 tarihli Resmi Gazete (RG) genç çiftçiyi şöyle 

tanımlar:  18-40  yaş  aralığında,  kırsal  alanda  ikamet  eden  veya  etmek  isteyen  ve  tarımsal 




 

faaliyet gösteren veya göstermek isteyen gerçek kişiler (Resmi Gazete, 24.03.2018)Tarımsal 



üretimin  sürdürülebilirliğin  sağlanabilmesi  açısından  genç  nüfusu  kapsayan  tarım 

politikalarının oluşturulmaya devam etmesi ulusal anlamda önem arz etmektedir.  

Köylü ekonomisinin tasarrufu dışında gelişen çiftçilik, tarih boyunca aldığı uygulama 

şekilleri ve farklı kalıplarda görülen çeşitliliği nedeniyle tespit ve tanımlamalarda bulunması 

güç  bir  oluşum  olarak  karşımıza  çıkmaktadır  (Keyder,  1998).  Tarım  konusu  ekonomi 

politikaları ekseninde ele alınabileceği gibi çiftçiliği eyleyen kişiler olarak çiftçilerin de süreç 

içindeki  yorumları  tanımlara  ulaşmak  açısından  faydalı  olacaktır.  Son  yıllarda  çiftçiler  ile 

ilgili  hazırlanan  akademik  çalışmalar  genel  olarak  ziraat,  tarım  ekonomisi  ve  iktisat 

alanlarında  yapılmakta  ve  çalışmaların  sonuçları  genelde  nicel  verilere  dayanmaktadır.  Bir 

sosyal  etkileşim  alanı  olarak  çiftçiliğe  ve  tarımın  niteliğine  yönelik  çalışmaların  yapılması 

gerekmektedir.  Bu  bağlamda  “Sosyo-Kültürel  Değişme  Açısından  Güney  Marmara  Genç 

Çiftçileri Üzerine Bir Araştırma” başlıklı tez çalışmamız genç çiftçilerin çevresini algılama ve 

yorumlamaları üzerinden bir veri sunmayı amaçlamaktadır.  

Güney  Marmara  Bölgesi’nde  aktif  olarak  çiftçilik  ile  uğraşan  genç  çiftçilerin  hedef 

olarak belirlendiği çalışmamızda; genç çiftçilerin çiftçiliğe ve kırsal alanlara hangi anlamları 

yükledikleri,  kültürel  değişmelerden  nasıl  etkilendikleri,  çiftçilik  faaliyetleri  ile  ilgili 

memnuniyet  durumları  ve  gelecek  kaygıları,  tehditler,  riskler  ve  sosyo-kültürel  değişmeyi 

doğrudan  etkileyen  kırsal  kalkınma  uygulamalarıyla  etkileşimleri  ortaya  konmuştur. 

Çalışmamız; Güney Marmara Bölgesi’nde yaşayan 20 genç çiftçiden, görüşme formu ile elde 

edilen  veriler  ve  verilerin  analiziyle  sınırlıdır.  Çalışmanın  ilk  bölümünde,  araştırmanın 

problemi,  amacı  ve  önemi  üzerinde  durulmuştur.  Daha  sonra  araştırmamızda  kullanılan 

metodolojik  yöntem  olarak  fenomenoloji  ve  kuramsal  çerçeve  hakkında  bilgiler  verilmiştir. 

Sosyo-kültürel  değişmelerin  genç  çiftçiler  üzerindeki  etkilerine  katılımcılardan  elde  edilen 

bulgular  bağlamında  değinilmiş  ve  sonuç  bölümüyle  son  değerlendirme  yapılarak  çalışma 

bitirilmiştir.  




Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin