36,83
35,75
37,89
34,35
41,57
3
SİNOP
36,81
35,75
37,87
32,91
44,78
4
EDİRNE
36,77
35,19
38,38
33,11
46,14
5
KASTAMONU
36,68
35,30
38,06
32,46
45,11
6
BURDUR
36,33
35,17
37,51
33,19
42,45
7
KIRKLARELİ
36,05
34,45
37,74
32,87
44,96
8
ARTVİN
35,63
34,50
36,84
31,79
42,28
9
BARTIN
35,48
34,78
36,20
32,85
37,70
10
KARABÜK
35,32
33,68
36,91
33,39
45,35
11
GİRESUN
35,25
34,27
36,26
32,07
42,16
12
ÇANKIRI
35,17
33,96
36,46
30,30
48,58
13
MUĞLA
34,51
34,25
34,78
33,30
35,58
14
AYDIN
34,41
33,76
35,08
33,55
36,09
15
AMASYA
34,25
33,31
35,18
32,09
40,24
16
KÜTAHYA
34,22
33,48
34,97
31,56
41,04
17
YALOVA
34,16
33,52
34,78
33,68
35,37
18
BOLU
34,02
33,06
35,01
31,27
41,47
Kaynak: GMKA, Güney Marmara Bölgesinin Nüfus Dinamikleri Raporu, 2011, s.8
Güney Marmara Kalkınma Ajansı Tarafından (2011) hazırlanan Güney Marmara
Bölgesinin Nüfus Dinamikleri isimli rapora göre: Türkiye genelindeki ortanca yaş
29,70’dir. Ortanca yaş kadınlarda 30,30 olarak ortaya çıkmışken erkeklerde kadınlara göre
daha genç olup 29,10’dur. İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin ortanca yaşı 29,50;
belde ve köylerde ikamet edenlerin ortanca yaşı ise 30,50 olarak ortaya çıkmıştır. Arada
çok büyük farklılıklar olmasa da kırsal nüfus kentsel nüfusa göre daha yaşlıdır. Türkiye’de
36,97 ortanca yaş ile Çanakkale ve 36,83 ortanca yaş ile Balıkesir Güney Marmara
Bölgesi’ni oluşturan iki il olarak ilk iki sırayı paylaşmaktadırlar. Balıkesir’ de kadınların
ortanca yaşı 37,89 olup erkeklerin ortanca yaşı ise 35,75’tir. İl ve ilçe merkezlerinde
ortanca yaş 32,93 olup belde ve köylerdeki bu ortalama 43,44’tür. Türkiye genelinde
olduğu gibi Balıkesir ve Çanakkale’de de yaşlı nüfus kırsalda yoğunlaşmıştır.
32
2.2. İlgili Araştırmalar
Dünya genelinde sürdürülebilir kaliteli bir yaşam için hala önemini koruyan tarımsal
üretim ve çiftçilik, özellikle ekonomik dengeler ve göç olgusu bağlamında değerlendirilen
yirminci yüzyıl sosyoloji çalışmaları dışında günümüzde çok da üzerinde durulmayan bir
konudur. Sosyo-kültürel değişmenin çiftçiler üzerindeki etkisinin daha çok tarımsal ekonomi
ve iktisat temelli çalışmalarla ele alındığı bu çalışma sürecinde yapılan araştırmalarla
görülmüştür. Sosyal etkileşimin yoğun olarak yaşandığı çiftçiliğin yerel sosyoloji
çalışmalarında daha çok yer edinmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Çalışma genelinde tarım ve çiftçiliğin genel tarihinden Türkiye özeline doğru bir yol
izlenmiştir. Bu süreçte kontrol edilmesi ve yönetimden uzak tutulması gereken bir topluluk
olarak ‘köylü”nün ortaya çıkışı Marx’ ın “köylülüğün tasfiyesi tezi” üzerinden tartışılmış ve
genel olarak doğu toplumları ile Asya Kıtası’na atfedilen “köylülük” kavramı ele alınmıştır.
Dönemin genel sosyoloji çalışmalarında köylüler meselesi çok fazla ele alınmasa da örneğin
Weber de Marx gibi Doğu’ da köyün esas olduğunu ve tarım halklarının merkeze bağımlı ve
gelişime kapalı olduklarını düşünmektedir. Ülkenin kırsal toplumlarının sosyal
etkileşimlerinde ciddi bir yer edinen ve sürekli deneme yanılma yöntemlerine maruz kalan
kırsal kalkınma uygulamaları kronolojik olarak ele alınmış ve tarımsal üretim ile çiftçiye olan
etkisi üzerinde durulmuştur. Tüm bunlar olurken bir sosyo- kültürel değişim yaşanmış ve
kırdan kente göç olgusu ortaya çıkmıştır. Bu değişim evresinde Bourdieu'nun Fransız
sömürgesi sebebiyle kırsal üretimden kopartılan Cezayir köylüleri üzerine tartışmaları
değerlendirilmiştir. Bourdieu'nun "Eylem Kuramı” ve bir grubun üyelerinin paylaştığı ortak
deneyimleri sağlayan habitus yani “alan” üzerinden çiftçi ve eğitim gibi yaşam alanı
dinamikleri tartışılmıştır.
Çiftçiliğin süreçleri, geçirdiği değişimleri ve çeşitli anlamlandırmalarını çözümlemek
adına Çağlar Keyder ve Zafer Yenal’ın Bildiğimiz Tarımın Sonu çalışması değerlendirilmiş ve
esin kaynağı olmuştur. Kırsaldan kente doğru gerçekleşen göçün tersi olarak son yıllarda
kentten kırsal alanlara doğru da bir tersine göç hareketliliği görülmektedir. Köye geriye göçün
yani yeni köylülüğün henüz ölçülemiyor olması sebebiyle kesin yargılarda bulunmak yanıltıcı
olabilirse de dünyanın diğer ülkelerinde de benzer durumların yaşanıyor olması dikkat
çekicidir. Keyder ve Yenal’a göre, bu durumu sadece küresel ekonomik kriz bağlamında
yorumlamak yanıltıcı olabileceğinden diğer sosyal kriz hallerini de irdelemek gerekmektedir.
33
Türkiye’deki tarımsal yapıların bazı özellikleri yeniden köylüleşmeye kolaylaştırıcı etki
sağlamaktadır. Kıyı bölgelerindeki tarımsal faaliyetlerin çeşitliliği, turizm ve tarımın
ilişkilendirilmesi ve kalkınma dönemindeki Türkiye tarımının yaygın olarak küçük aile
işletmeleri şeklinde uygulanıyor olması köye dönüşleri veya yereldeki tarım temelli sosyo-
kültürel değişmeleri kolaylaştırdığı düşünülmektedir (Keyder ve Yenal, 2013).
Tarımın ülkemizde geçirdiği dönüşümleri aynı zamanda genç çiftçiler üzerinden de
irdelemek mümkündür. 2018 ve 2019 yıllarında yapılan ve genç çiftçileri konu alan lisansüstü
çalışmalardaki verilere bakıldığında, Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki genç çiftçilerin
çoğunluğunun tarımsal üretimi bırakmayı düşünmedikleri, bunun sebebi olarak da tarımsal
üretimin geleceğine ve gerekliliğine dair pozitif beklentilerinin olduğu, bırakmayı düşünlerin
ise kişisel olarak kendilerine geçimlik kazanç olarak belirledikleri gelir seviyesini sağlaması
ve iş garantisi sunması halinde başka sektörlere geçiş yapabilecekleri, tarımsal üretime devam
edenlerin uzun yıllardır iki farklı iş kolu olarak değerlendirilmeyip birlikte araştırılan tarım ve
hayvancılığı ayrı iki iş kolu olarak işlettikleri, bu iki üretim alanını birlikte sürdürenlerin ise
gelir/gider hesaplamalarını ayrı olarak değerlendirdikleri tespit edilmiştir. Kırsal ve çiftçi
ilişkisine odaklanan kısımlarda ise, genç çiftçilerin son yüzyılda yaygın olan “kırsal”a
romantik yaklaşımların tersine gerçekçi planlar yaptıkları ve kırsalda kalmaya devam etme
isteklerini gerekli kaliteli yaşam standartları ile ilişkilendirdikleri tespit edilmiştir. Yine aynı
çalışmalarda kırsal kalkınma planlarının çok yönlü ve yerele uygun işletilmesi gerektiği,
devlet teşviklerinin arttırılması ile hizmete ulaşmanın kolaylaştırılmasının beklendiği
verilerine ulaşılmıştır (Çelik, 2018), (Alanoğlu, 2019), (Alkan, 2019), (Başaranoğlu, 2019),
(Gedik, 2019), (Güder, 2019), (Kurnaz, 2019), (Yılmaz, 2019). Bu çalışmaların Keyder ve
Yenal’ın (2013), modernizasyon sürecinde kentsel nüfusun sürekli artmasına rağmen kırsala
dair süre gelen algının değişeceğini ve kırsal kalkınma planlarının çok yönlü olarak hayata
geçirilmesinin gerekliliğini savundukları çalışması ile benzer sonuçlar verdiği söylenebilir.
34
3. YÖNTEM
Bu bölümde araştırmada kullanılan model, araştırmanın evren ve örneklemi, araştırma
için oluşturulan veri toplama araçları ve yararlanılan teknikler, veri toplama süreci ve
analizinin nasıl yapıldığına dair bilgilere yer verilmiştir. Araştırmanın ilk bölümünde alana
dair teorik çalışmalar üzerinde durulmuş ikinci bölümü ise uygulamalı olarak
gerçekleştirilmiştir. Öncelikli olarak konu özelinde alan taraması yapılmış ve elde edilen
veriler ışığında genel bir çerçeve oluşturulmaya çalışılmıştır.
Dostları ilə paylaş: |