SUDA ERİYEN VİTAMİNLER :
B KOMPLEKS VİTAMİNLER
Hazırlayan :
Sarper ÖZBEK
Veteriner Hekim
SUDA ERİYEN VİTAMİNLER
C, H , O gibi elementlerden başka azot ( N ), kükürt ( S ), ve kobalt ( Co ) ‘ da içerirler. Provitaminleri yoktur. Ayrıca koenzim olarak rol oynarlar ve enerji transferinde etkilidirler.
Su devamlı bağırsaktan emildiği için suda eriyen vitaminlerin emilimi oldukça kolaydır. Bu bileşiklerin depolanmaları mümkün değildir. Ancak vitamin C vücutta çok az depolanabilir. Bu vitaminlerin başlıca atılım yolu idrardır.
Bu gruba giren B kompleks vitaminlerin yetersizliğinde dermatitis, kılların kaba bir hal alması, büyümenin gerilemesi, yemden yararlanma oranının azalması gibi spesifik olmayan belirtiler ortaya çıkar.
Ayrıca B grubuna mensup vitaminlerin spesifik enzim aktiviteleri ile ilgili oldukları bilinmektedir. Bunlar koenzimlerdir. Belki hepsi bazı enzim sisteminde kofaktördürler.
Sindirim sistemi geniş olan atlarda genellikle sekum ve kolonlarda B kompleksi vitaminler yeterli düzeyde sentezlenmektedir. Geviş getirenlerin Rumenlerinde de aynı durum söz konusudur fakat köpek ve kediler gereksinimlerini diyetleri ile almak zorundadırlar.
TİYAMİN ( Vitamin B1 )
Pirofosfatların yapısına koenzim olarak katılan kükürtlü bir bileşiktir. İnce ve kalın bağırsakta emildikten sonra karaciğere gelerek kokarboksilaz oluşturarak fosforlu esterlere dönüşür. pH sı 3,5 in altındaki çözeltilerde ısıya dayanıklıdır. Hafif oksidasyonla thiochrome’e oksitlenir. Asidik solüsyonlarda oldukça stabil iken alkali solüsyonlarda oldukça kolay parçalanır.
Tiyamin mikroorganizmalar ve bitkiler tarafından sentez edilir ve bunlarda serbest halde bulunur. Pirofosfatlar karbonhidrat metabolizmasında anahtar bir görev yapar ve gereksinimi diyetteki karbonhidrat düzeyi ile ilgilidir. Bu sebeple karbonhidrat düzeyi yüksek olan diyetler hazırlanırken tiyamin miktarı arttırılmalıdır.
İnsanlar ve hayvanlar tiyamine ihtiyaçlarını besinleriyle dışardan karşılarlar. Koyunlar ve sığırlar gibi bazı gevişgetiren hayvanlar tiyamine ihtiyaçlarının hepsini rumenlerinde , atlar ise kalın bağırsaklarında yaşayan bakteriler tarafından sentez edilen tiyamin ile karşılayabilirler. Vitamin B 1 avitaminozu bu hayvanlarda rol oynamaz. Domuz, köpek, kedi, kanatlılar ve insanda sadece bağırsaklarda var olan tiyamin yetersizdir. Yeni doğanlarda kaslarda ve karaciğerde kayda değer vitamin B 1 deposu yoktur.
Bira mayasında, tohumların embriyo ve kabuk kısmında bol miktarda tiyamin vardır. Bitki yaprakları iyi özellikteki kuru otlar önemli miktarda tiyamin içerirler. Bütün canlı hücrelerde tiyamin vardır ve burada metabolizma olaylarında gereklidir. Süt tiyamin bakımından zengin olmadığı halde yumurta sarısı zengindir. Ayrıca karaciğer ve böbrekte tiyamin zenginliği yönünden dikkati çeker. Dış kabukları tiyamince zengin olan tohumlar öğütme sırasında tiyaminin çoğu kaybolduğu için beyaz ekmek tiyamince fakir olduğu halde kepekli ekmek zengindir.
Günlük vitamin B 1 ihtiyacı, yaşa, metabolizma durumuna, bağırsak florasının bakterileri tarafından sentez edilme ölçüsüne ve besinlerde vitamin parçalayan enzimlerin bulunmasına bağlıdır. Yetişkin insanlarda günlük tiyamin ihtiyacı 1 – 2 mg.dır ve bitkisel ve hayvansal besinler tarafından karşılanır. Tiyamin besinlerde yaygın şekilde bulunduğundan ve rumende sentez edilebildiğinden , tavuklar dahil, evcil hayvanların beslenmesinde, tiyamin noksanlığı bir problem oluşturmaz.
Resim 1: Normal ve tiyamin yetersiz rat
Tiyamin yetersizliğinin ilk belirtileri iştah kaybı, genel zayıflama, kaslarda zayıflama, sinir sisteminin fonksiyon bozukluğudur. İnsanlarda Beri – Beri hastalığı, kanatlılarda polyneuritis gözlenir. Köpeklerde iştahın azalması, gelişmenin yavaşlaması, kaslarda zayıflık, ve polyneuritis görülür. Domuzda iştah azalması, kusma, soluma güçlüğü ve zayıflık meydana gelir. Tiyaminsiz beslenen güvercinlerde başın geriye, sırta doğru çekilmesine Opisthotonus denir.
Resim 2 : Tavukta tiyamin yetersizliği (Opisthotonus)
Tiyamin kedi ve köpek diyetlerinde dikkat edilmesi gereken bir vitamindir çünkü pişirmeyle yıkımlanabileceği gibi çiğ balık ve kimi bitkisel gıda maddelerinde mevcut olan tiyaminaz tarafından da parçalanabilmektedir. Pişirmeyle yıkımlanan tiyaminaz ısı işleminden geçirilerek hazırlanan ticari gıdalarda bu kayıp dikkate alınarak ihtiyaç yüksek tutulur.
Tablo 1 : Farklı hayvan türlerine göre tiyamin ihtiyacı
Hayvan Yetiştirme Amacı Gereksinim
Besi sığırı
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Süt sığırı
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Keçi
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Koyun
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Tavuk
|
0 – 6 hafta
|
1.8 mg/kg
|
( Leghorn )
|
6 – 20 hafta
|
1.3 mg/kg
|
|
Yumurtacı – Damızlık
|
0.8 mg/kg
|
|
Broyler ( 0 – 8 hafta )
|
1.8 mg/kg
|
Hindi
|
Her amaç için
|
2.0 mg/kg
|
At
|
Büyüme çağı
|
3.0 mg/kg
|
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Köpek
|
Büyüme çağı
|
0.75 mg/kg
|
Kedi
|
Ergin
|
5 mg/kg
|
Balık
|
|
1 mg/kg
|
RİBOFLAVİN ( Vitamin B 2 )
Riboflavin flavoproteinlerin önemli bir yapı maddesidir. Bu proteinlerin prostetik grubu fosfat formunda ( Flavin Mononukleotid = FMN ) riboflavin veya daha kompleks form olan Flavin Dinukleotid ( FAD ) içerir. Hayvan vücudunda önemli görevler üstlenen pek çok flavoprotein vardır. Bunlar hidrojen transferinde rol oynayan çeşitli kimyasal reaksiyonlarla ilgilidir.
Bakterilerin hepsi riboflavin sentez edemezler; birçok bakteri türü için, özellikle Lactobacillus casei için, eksojen bir büyüme faktörüdür. Bu mikroorganizmalar tarafından üretilen lactic asit, miktarının ortamdaki riboflavin miktarı ile orantılı olması, bu vitaminin kantitatif tayininin esasını teşkil etmektedir. Ruminantlar, riboflavin ihtiyaçlarının hepsini bağırsaklarındaki bakteriler tarafından sentez edilen riboflavinle karşılayabilirler. İnsanların bağırsaklarındaki bakteriler tarafından sentez edilen riboflavin yetmez. Onun için insanlar besinleriyle riboflavin almak zorundadırlar. Bütün hayvan ve bitki hücreleri riboflavin içerir.
Riboflavin bitkilerde ve mikroorganizmalarda bulunur ve özellikle yapraklı sebzelerde, mayada, sıcak kanlıların bütün organlarında, balıkta ve sütte ( lactoflavin adı buradan gelir ) vardır. Riboflavin bitki ve hayvan aleminde çok yaygındır, bütün besin maddelerinde ve yemlerde pek az bir istisna ile bulunur. Bitkilerin genç kısımları yaşlı kısımlarından çok riboflavin içerir. Yapraklarda saptakinden çok riboflavin bulunur.Tahıllar riboflavince fakirdir.
Resim 3: Tavukta Riboflavin eksikliği.
Besinlerle alınan riboflavin bağırsak duvarında fosforla birleşerek rezorbe edilir. Bir miktar riboflavin sütle serbest halde alınır. Genç hayvanların besinlerinde riboflavin bulunmayışı büyümede duraklama meydana getirir. Riboflavin noksanlığı piliçlerde spontan olarak meydana gelir. Köpeklerde deneysel olarak riboflavin noksanlığı meydana getirilmiştir. Piliçlerde riboflavin noksanlığında ayak parmakları bükülmüş bir hal alır ve dermatitis şekillenir. Yumurta verimi için gereklidir
İnsanlarda günlük ihtiyaç 1 – 2 mg. dır. Bu ihtiyaç gebelik esnasında artar. Riboflavin noksanlığında piliçlerde büyüme durur, felç ve ölüm meydana gelir. Civcivlerde büyüme yavaşlar ve periferal büyüme noksanlığına bağlı olarak ayak felçleri ortaya çıkar. Yetişkin tavuklarda ise kuluçka kabiliyeti düşer, embriyonun ölüm oranı artar. Sıçan ve köpeklerde ayrıca kansızlık görülür. Pratik beslenme şartlarında hayvanlarda riboflavin yetersizliği meydana geldiği bilinmemektedir. Riboflavin noksanlığının teşhisi güçtür.
Resim 4 : Ratlarda Riboflavin eksikliği
Tablo 2 : Farklı hayvan türlerinde riboflavin ihtiyacı
Hayvan Yetiştirme amacı Gereksinim
Besi sığırı
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Süt sığırı
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Keçi
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Koyun
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Tavuk
|
0 – 6 hafta
|
3.6 mg/kg
|
( Leghorn )
|
6 – 20 hafta
|
1.8 mg/kg
|
|
Yumurtacı
|
2.2 mg/kg
|
|
Damızlık
|
3.8 mg/kg
|
|
Broyler ( 0 – 8 hafta )
|
3.6 mg/kg
|
Hindi
|
Her amaç için
|
2.4 – 4.0 mg/kg
|
At
|
Büyüme çağı ( yaşama payı )
|
2.2 mg/kg
|
Mink
|
Büyüme çağı
|
1.5 mg/kg
|
Köpek
|
Büyüme çağı
|
2 - 4 mg/kg
|
Kedi
|
Büyüme çağı
|
1 mg/kg
|
Balık
|
Alabalık
|
3 mg/kg
|
PİRİDOKSİN ( Vitamin B 6 )
Vücut dokularında birbirine dönüşebilen üç ayrı formda bulunur. Bunlar pridoksin, pridoksal ( aldehit formu – en aktif olanı ) ile pridoksamin ( amin formu ) ‘ dir. Vitamin B 6 bu üç formu tanımlamada kullanılır. Pridoksine göre daha az stabil olan diğer iki formu ısı etkisiyle parçalanır. Pridoksin ise ısı, asit ve alkalilere dayanıklıdır. Ayrıca vitamin karbonhidrat, yağ, protein metabolizmasında rol oynar ve transaminazların koenzimidir.
Pridoksal özellikle aminoasitlerin oksidatif olmayan yıkımlanmalarında ve tüm enzimatik dönüşümlerde esansiyel bir rol oynar. Örneğin, triptofandan niyasin sentezi için bu vitamine ihtiyaç vardır. Yüksek düzeyde karbonhidratlı diyetlerde beslenen hayvanlarda tiyamin gereksinimi artacağı gibi protein düzeyi yüksek olan diyetlerin de pridoksin gereksinimi artması normaldir.
Hayvanlarda pridoksin ihtiyacı diyetteki protein miktarı ile direkt ilgili olarak değişiklik gösterir. İnsanlarda günlük vitamin B 6 ihtiyacı 2 mg. olarak tahmin edilmektedir. Bağırsak kanalındaki mikropların sentez ettiği vitamin B 6 günlük ihtiyacın bilinmeyen bir bölümünü karşılar. Vitamin B6 amino asit metabolizması ile yakından ilgili olduğu için proteince zengin besinler pridoksin ihtiyacını artırır. Böbrek, karaciğer, et , süt, karaciğer, beyin, maya, yumurta sarısı, çeşitli hububat iyi vitamin B6 kaynaklarıdır. Hayvansal kökenli yemler vitamin bakımından fakirdir.
Sıçanlarda noksanlığı, büyümenin kaybolması, kuyrukta, kulaklarda, ağızda, pençelerde ödem ve pullanma ile birlikte seyreden dermatitis ile karakterize olur. Genç domuz, köpek ve sıçanlarda noksanlığı microtic, hypochromic anemia’ya, plazmada demir miktarında artmaya ve hemosiderosis’e neden olur. Sinir sistemi’ de ciddi şekilde etkilenir. Sıçanlar B6 noksanlığında gürültüye karşı fevkalade duyarlıdır, epileptiform nöbetler meydana gelir---Perifer sinirler ve medulla spinalis demiyelin’e olur. Büyümede gerileme, deride yangılar, periferal ve sentral sinir sisteminde değişiklikler, protein kazanımında azalma, tavuklarda yumurta ve kuluçka veriminde düşme, yetersiliğin en önemli belirtilerindendir.
Tablo 3 : Farklı hayvan türlerinde pridoksin ihtiyacı
Hayvan Yetiştirme Amacı Gereksinim
Besi sığırı
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Süt sığırı
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Keçi
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Koyun
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Tavuk
|
0 – 20 hafta
|
3.0 mg/kg
|
( Leghorn )
|
Yumurtacı
|
3.0 mg/kg
|
|
Damızlık
|
4.5 mg/kg
|
|
Broyler ( 0 – 8 hafta )
|
2.5 – 3.0 mg/kg
|
Hindi
|
Her amaç için
|
3.0 – 4.5 mg/kg
|
At
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Mink
|
Büyüme çağı
|
1.6 mg/kg
|
Köpek
|
Büyüme çağı
|
60µg/kg vucut ağırlığı
|
Kedi
|
Büyüme çağı
|
4.0 mg/kg
|
Balık
|
Alabalık
|
5 - 15 mg/kg
|
KOBOLAMİN ( Vitamin B12 )
Yapısında H, O, N, P ve Co bulunan kompleks yapıda bir vitamindir. Bir siyan grubu ( CN ) molekülün ortasında bulunan kobalta bağlanmıştır. İzelemente bağlı siyanid iyonu yerine 5-deoksiadenozin molekülü girerse kobamid adı verilen koenzim oluşur. Kuvvetli asit, alkali ve ısıya karşı dayanıksızdır.
Sadece hayvansal kökenli yem maddelerinde bulunur. Balık unu, et unu, süt tozu vb yemler bol miktarda vitamin içerirler.Bu yemlerde bulunan vitamin hayvanlar tarafından tam olarak değerlendirilebilir.Hayvanlar ve bitkiler bu vitamini sentezleyemezler.Toprak, su ve bağırsakta yaşayan mikroorganizmalar vitamin B12 nin kaynaklarıdır. Birçok mikroorganizma çoğalmaları için vitamin B 12 ye gereksinim duyarlar.
Vitamin B 12 birçok metabolik reaksiyon için gerekli olan enzimin yapısında bulunur. Vitamin B 12 kolin, metiyonin ve folik asit gibi bileşiklerle ilişkilidir. Vitamin metil gruplarının transferinde, aminoasitlerden protein sentezinde, karbonhidrat ve yağ metabolizmasında fonksiyona sahiptir. Ayrıca folatla birlikte labil metil gruplarının oluşumu nükleik asitlerin önemli bir öğesini oluşturur. Purin ve pirimidin bazlarının biyosentezi için gereklidir. Bu nedenle B 12 vitamini eksikliğinde nüklein metabolizması bozulmaktadır. Ayrıca sinir dokusunu oluşturan miyelinin sentezinde de yer alır.
Vitamin B 12 ruminant beslenmesinde özel bir önemi vardır. Rumende karbonhidratların fermentasyonu sonucu oluşan propiyonik asit metabolizması fonksiyon gösterir. Nitekim yetersizliğinde propiyonik asidin metabolize olması azalır. Dolayısıyla propiyonik asidin değerlendirilmesi düşer ve idrarda metil malonik asidin artmasına neden olur. Bu vitaminin bağırsak duvarından emilebilmesi tükrük ( ekstrinsik faktör ) ile mide salgısında bulunan intrinsik faktör varlığına bağlıdır.
Vitamin B 12 nin hayvansal organizmalarda azda olsa ( belki 1 µg/gün ) saklanabilmesi ( Karaciğer ), besin maddelerinde yaygın bulunması, günlük ihtiyacın çok az olmasından ötürü eksikliği pek fazla görülmez. Tipik belirtiler başta miyelin sentezindeki aksaklıklar dolayısıyla sinirsel olmaktadır. Alınan vitamin B 12 nin absorbsiyonu için mide salgısındaki intrinsik faktöre ihtiyaç vardır. Eksikliğine gençler erginlere göre daha duyarlıdır ve büyümede gecikme ve ölümler görülür. İnsanlarda eksikliğinde pernisiyöz anemi ve sinirsel dejenerasyonlar ortaya çıkar.
Hayvanlarda tabii olarak meydana gelmiş vitamin B 12 noksanlık hali tespit edilmemiştir. Eksikliğinde domuzlarda, büyümenin durması, ishal, kusma, hareket bozuklukları, ağız mukozasında yangı; kanatlılarda büyümenin yavaşlaması, kötü tüylenme, böbreğin zarar görmesi, kuluçka yeteneğinin düşmesi; ruminantlarda Co yetersizliğinde mikrobiyel sentez sağlanamaz ve bu durumda iştahın azalması, zayıflama, anemi görülür. Köpek ve kedi için bilgiler yetersizdir ve gereksinme de tam olarak bildirilememiştir.
Tablo 4 : Farklı hayvan türlerinde Kobolamin ihtiyacı
Hayvan Yetiştirme amacı Gereksinim
Besi sığırı
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Süt sığırı
|
Buzağı
|
0.34 – 0.68 µg / kg C.A.
|
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Keçi
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Koyun
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Tavuk
|
0 – 6 hafta
|
9 µg / kg
|
( Leghorn )
|
6 – 20 hafta
|
3 µg / kg
|
|
Yumurtacı – Damızlık
|
4 µg / kg
|
|
Broyler ( 0 – 6 hafta )
|
9 µg / kg
|
|
Broyler ( 6 – 8 hafta )
|
3 µg / kg
|
Hindi
|
Her amaç için
|
3 µg / kg
|
At
|
Ergin
|
Mikrobiyel sentez
|
Köpek
|
Büyüme
|
26 µg / kg
|
Kedi
|
Her amaç için
|
20 µg / kg
|
Balık
|
Alabalık
|
2 – 3 µg / kg
|
NİKOTİNAMİD ( = niyasin )
Triptofan aminoasidi nikotinik asit ve nikotinamidin ön maddesi olup bağırsak duvarında vitamine dönüşür.
Memeli soylarında triptofan barsak duvarında ve vücut dokularında bu vitamine dönüştürülebildiği için niasin gereksinimi diyetteki triptofan düzeyi ile yakından alakalıdır. Kediler diğer memelilerden farklı olarak bu dönüşümü gerçekleştiremezler ve bu durum enzim yetersizliğinden kaynaklanmamaktadır. Triptofanın parçalanması sırasında, reaksiyon sonucu iki yoldan birine gider. Bunlardan ilkinde alternatif non-niyasin’ den sorumlu enzim yüksek aktiviteye sahiptir ve triptofan bu alternatif metabolik basamakta karbonhidratların değerlendirilmesine benzer biçimde metabolitlere ayrılıp enerji sağlar. Böyle olduğu içinde ikinci yolda kullanılacak triptofan azalır,diğer bir deyişle niasin sentezinde triptofan kalmaz.
Kedi, mink ve bazı balık türlerinin triptofandan vitamin sentezleme yetenekleri düşük düzeydedir. Birçok havyan türü triptofandan yeterince niasini sentezleyebildikleri halde kediler bunu gerçekleştiremez ve gereksinimleri köpeklerden 4 kat daha fazla olur. Niyasin gereksinimini etkileyen faktörler arasında genetik farklılıklar, triptofandan vitamin sentez yeteneği, stres, subklinik hastalıklar, amino asit dengesizlikleri gibi besin maddeleri arası ilişkiler, yemlerde bulunan küfler ve antimetabolitler yer almaktadır.
Niyasin yetersizliği değişik hayvan türlerinde deri, gastrointestinal sistem, tüylerde bir takım bozukluklara neden olur. Civcivlerde büyümenin gecikmesi, ağızda köpeklerde görülen kara dil benzeri semptomlar , kötü tüylenme, dermatitis görülür. Tavuklarda yumurta ve kuluçka veriminin düşmesi niyasin eksikliğinde görülebilen genel belirtilerdir. İnsanlarda dilin kırmızı renk alması, ağız ülseri, iştahsızlık, dermatitis ve bulantı ile karakterize olan pellegra hastalığı ortaya çıkmaktadır. Tek başına niasin eksikliği köpeklerde insanlarda olduğu gibi şiddetli sentral sinir sistemi bozukluklarına yok açmaz. Şiddetli stomatitis ve enteritis vardır. Dildeki stomatitis ve nekrozis nedeniyle bu hastalığa “karadil hastalığı” denir. Daha ileri vakalarda ölümle sonuçlanan daire, anemi, ağız ve dil mukozasında eritem ve ülserasyonlar vardır. İnsanlarda da köpeklerdeki bu aynı tablo mevcuttur. Kedilerde de daire, kaşeksi ve ölüm görülebilir.
Karaciğer, maya, yer fıstığı ve ayçiçeği küspeleri vitamin bakımından zengin kaynaklardır.Tahıl tanelerinde bol miktarda vitamin bulunursa da, bağlı formda olan bu vitaminden kanatlı ve domuzların yararlanması çok güçtür.
Resim 5: Niasin eksiklği ( pellegra ile karakterize )
PANTOTENİK ASİT
Aside, bazlara ve sıcağa karşı çok duyarlıdır. İnce bağırsaktan emilir, karaciğer ve böbrekte kısmen depo edilir. Dokularda tamamen koenzim A şeklinde bulunur. Bu da karbonhidrat, yağ ve aminoasit metabolizmasındaki enzim reaksiyonlarının temelini teşkil eder.
Yetersizliğinde büyümenin gerilemesi ve döl veriminde düşme, deri ve kıl lezyonları, gastrointestinal semptomlar, sinir sistemi lezyonları gibi belirtiler ortaya çıkar. Kedilerde olmamakla beraber köpeklerde alopesia saptanmıştır. Civcivlerde eksikliğinde büyüme ve tüylenme gecikir ve ilerleyen zamanlarda dermatitis oluşur. Yumurta tavuklarında kuluçka verimi düşer. Sıçanlarda büyümenin geri kalması, üremenin bozulması, siyah kılların ağarması, hemorajik nekroz ve adrenal korteksin hipofonksiyonu mevcuttur.
Karaciğer, yumurta sarısı, böbrek, kaslar, yonca unu, fındık küspesi, beyin, maya tahıllar, buğday kepeği, yeşil bitkiler zengin pantotenik asit kaynaklarıdır. Ayrıca doğada yaygın halde bulunur.
Resim 6: Domuzda pantotenik asit eksikliği ( sinir hasarıyla birlikte tipik “kaz yürüyüşü”)
Resim 7 : Ratlarda Pantotenik asit eksikliği ( Bakır eksikliği ile beraber )----- Akromotor sistemde bozukluk
BİYOTİN
Heterosiklik yapıda olup kükürt içeren monokarboksilik asittir. Suda erir, ısıya ve oksitlenmeye karşı dayanıksızdır. Bağırsaklardan emilerek kısmen karaciğer ve böbreklerde depo edilir. Yağ asitlerin sentezinde rol oynayan metabolik reaksiyonlarda önemli görevlere sahiptir.
Biotin, CO2 in bir organik bağa fikzasyonunu katalize eden çeşitli enzimlerde prostetik grup olarak fonksiyon yapar. Bunun neticesi olarak biotinden yoksun hayvanların dokularında CO2 in oxalacetate’ a bağlanma kapasitesi ve yağ asidi sentezi azalır.
Biotin eksikliğinde protein sentezinde amino asitlerin katılımında azalma ve dikaboksilik asit sentezinde azalma gerçekleşir. Ayrıca glikoz değerlendirilmesinde de azalmalar meydana gelir.
Biotin, hayvansal ve bitkisel kökenli yem ve gıdalarda hem serbest hem de birleşik halde bol miktarda bulunur. Mısır, soya küspesi, hayvansal protein kaynaklarında vitamin değerliliği % 100’ e ulaşır. Sebzeler, meyveler, süt, pirinç, maya, karaciğer, böbrek, et, yumurta sarısı, süt ve mantar zengin kaynaklardır.
Eksikliğinin ilk safhalarında deride pul pul dökülmeler olur. Normal beslenme koşullarında biyotin yetersizliğinin görülmesi son derece nadirdir çünkü bağırsaklarda yaşıyan mikroorganizmalar tarafından günlük gereksinim bir çok kısmı sentezlenebilmektedir. Yetersizlik daha çok antibiyotik kullanılmasını takiben bağırsaklardaki mikroorganizmaların zarar görmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca yumurta akında anti-biyotin aktiviteye sahip avidin bulunmaktadır. Çok miktarlarda çiğ yumurta akı yedirilmesi sonucu da avidin biyotinle biyolojik olarak inaktif ve sabit kompleksler oluşturur ve biyotin değerlendirilemez. Avidin bakteriyel olarak sentezlenen biyotinide nötralize eder. Avidin ısıya duyarlıdır ve bu bakımdan yumurta katılarak hazırlanacak gıdaların pişirilmesi gereklidir. Tedavi amacıyla antibiyotik kullanıldığında K vitamini ve folik asitte olduğu gibi biyotinde de gereksinmesinin artacağı göz ardı edilmemelidir.
Kanatlılarda biyotin yetmezliğinde büyümenin gerilemesi, dermatitis, kötü tüylenme, yağlı karaciğer ve böbrek sendromu ( FLKS ) gibi bozukluklar ortaya çıkar.
İnsanlar, % 30 oranında çiğ yumurta içeren diyetle beslenirse, 5 – 7 hafta sonra, dermatitis, deri ve mukozaların şişmesi, uyuşukluk, bulantı ve kas ağrıları gibi belirtiler ortaya çıkar.
Resim 8 : Ratlarda biyotin eksikliği
FOLİK ASİT (Folasin)
İlk defa ıspanak yapraklarından elde edildiği için bu adı almıştır. ( Folium = yaprak ) Folasin, folik asit derivatlarını tanımlamak amacıyla kullanılan bir terimdir. Folik asit ( B9 vitamini ) doğada aminoasitler ve glutamik asitle konjuge formda bulunur.
Biyolojik olarak aktif koenzim tetrahidro derivatlarıdır ve kısaca THFA veya FH4 olarak gösterilir. Bunların diğer koenzim formlarıda folatlar ve folat koenzimler olarak bilinir. Folatlar DNA nukleik asidinin esas komponenti olan timidin sentezine katılırlar. DNA’ nın yeterli sentezlenememesi kemik iliğindeki primordial kırmızı kan küreciklerinin normal olgunlaşmasını önler. Bu nedenle folik asit yetersizliğinin tipik belirtileri anemi ve lökopenidir. Bu tablo antibiyotik uygulamalarında daha çok görülür . Vitamin C ve B 12 ile birlikte alyuvarların ve hemoglobin üretiminde yer alır.
Doğada yaygın olarak bulunur. Yeşil yapraklı bitkiler, tahıllar, yağlı tohum küspeleri, hayvansal kökenli protein kaynakları, peynir, süt, kas, böbrek, yumurta sarısı, karaciğer zengin kaynaklardandır. Kanatlılar, doğal kaynaklarda bu vitaminin bağlı bulunmasından dolayı sınırlı oranda ( % 20 – 30 ) faydalanırlar. Folik asitle yapısı benzeyip de onunla antagonist ilişki içerisinde olan bileşikler vardır. Bunlara aminopterin denir.
Bu vitaminin eksikliğinde büyümünen gerilemesi, anemi, lökopeni gözlenir. Civcivlerde ise gereksinim yeterince karşılanmazsa perozis şekillenir.
Ayrıca eksikliğinde kan hücrelerinin erken şekillerine rastlanır. Normoblastlar yerine megaloblastlar görülür. Eritrosit, trombosit, yukarda da belirtildiği gibi lökosit sayıları azalır. Gingivitis, diare, kaşeksi, iştahın kaybolması da gözlenir.
Resim 9 : Koyunda folik asit noksanlığı ( solda )
Resim 10 : Tavukta deneysel folik asit eksikliği
KOLİN
Hücre ve dokuların yapısını oluşturan lesitin ve sfingomiyelin gibi fosfolipidlerin sentezi için kolin gereklidir. Yağların karaciğerden taşınması ve yağ metabolizmasından sorumludur. Ayrıca sinir uyarımlarının nakledilmesinde görev alan asetil kolinin yapısında bulunur. Enzim ve koenzimlerin yapı maddesi değildir.
Kolinin karaciğerde biriken yağları lesitin halinde başka yerlere taşıma ve yağların kullanımını artırma gibi fonksiyonu da vardır. Bu etkisi koline lipotropik faktör niteliği kazandırmaktadır.
Bütün yemlerde bulunur. Özellikle hayvansal kökenli protein kaynakları, kuru maya ve bazı küspeler vitamin bakımından zengindirler. Soya küspesinde bulunan kolinden hayvanların yararlanma oranı % 60 – 70 civarında iken tahıllardaki daha düşük düzeyde değerlendirilir. Metiyoninle olan yakın ilişkisinden ötürü metabolizmada metiyoninle kolin birbirlerinin yerine alabilirler. Kedilerde diyette kolinin yetersizliği durumunda yerine metiyonin geçebilmektedir. Hem bundan dolayı hem de kolinin gerek bitkisel gerekse hayvansal kaynaklı gıdalarda yaygın bulunmasından dolayı kedi ve köpeklerde noksanlığına pek fazla rastlanmaz.
Kolin yetersizliği buna rağmen oluşabilmektedir. Spesifik olmayan belirti ise büyümenin yavaşlamasıdır. Yağlı karaciğer ve böbrek sendromu bu vitaminin eksikliğine bağlı olarak oluşabilmektedir.
Dostları ilə paylaş: |