T. C. Ondokuz mayis üNİversitesi sağlik biLİmleri enstiTÜSÜ periodontoloji anabiLİm dali


 Kronik Enflamatuvar Dişeti Büyümeleri



Yüklə 1,71 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə14/45
tarix02.01.2022
ölçüsü1,71 Mb.
#41593
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   45
 

 2.1.2. Kronik Enflamatuvar Dişeti Büyümeleri 

 

Sık  rastlanılan  problemlerden  olan  dişeti  büyümelerinin  çeşitli  tipleri 



mevcuttur.  Etyolojik  faktörler  ve  meydana  gelen  patolojik  değişikliklere  göre  dişeti 

büyümeleri;  enflamatuvar,  fibrötik,  kombine  (enflamatuvar  ve  fibrötik),  sistemik 

hastalıklar  ve  durumlara  bağlı  olanlar,  neoplastik  büyümeler  ve  dişeti  büyümesi  gibi 

görünen oluşumlar olarak sınıflandırılırlar (Van Gastel ve ark., 2007; Newman ve ark., 

2002 ).  

 

Kronik  enflamatuvar  dişeti  büyümeleri,  mikrobiyal  dental  plağa  uzun  süre 



maruz  kalınması  sonucu  gelişmektedir  (To  ve  ark.,  2011).  Kronik  enflamatuvar  dişeti 


 

büyümesinin  en  önemli  etyolojik  faktörleri,  kötü  ağız  hijyeni  ile  birlikte  plak 



birikiminin  artmasına  neden  olabilecek  anatomik  ve  kazanılmış  defektlerdir.  Bunlar; 

dişlerdeki çapraşıklıklar, dişin fonksiyon görmüyor olması, servikal kaviteler, uyumsuz 

marjinleri  olan  restorasyonlar,  ağız  solunumu  ve  ortodontik  apereylerdir  (Newman  ve 

ark., 2002; Armitage ve ark., 1999). 

 

Ağız  solunumu  yapan  bireylerde,  gingivitis  ve  dişeti  büyümelerine  sık 



rastlanmaktadır  (Kouraki  ve  ark.,  2005).  Ağız  solunumu  sonucu,  özellikle  dudağın 

örtmediği dişeti  kırmızı, ödematöz ve parlak  görünür. Vakaların  neredeyse tamamında 

ağız  solunumuna  maruz  kalan  dişeti,  etkilenmeyen  komşu  dokudan  net  bir  çizgiyle 

ayrılabilmektedir.  Bu  büyümenin  mekanizması  tam  olarak  bilinmemekle  birlikte, 

yüzeydeki  dehidratasyona  bağlı  olarak  epitelin  bütünlüğünün  bozulması  olabileceği 

düşünülmektedir  (Gontiya  ve  ark.,  2011).  Anatomik  retansiyon  faktörleri  kadar, 

restoratif  ve  ortodontik  tedavide  kullanılan  apareyler  de  mikrobiyal  dental  plağın 

gelişimini  tetiklemektedir.  Ortodontik  tedavide  kullanılan  braketlerin  özellikle  apikal 

kısımlarında  yoğun  plak  birikimlerine  bağlı  olarak  enflamatuvar  dişeti  büyümeleri 

sıklıkla  görülmekte  ve  hatta  ortodontik  tedavinin  seyrini  etkilemektedir  (To  ve  ark., 

2013).  Ortodontik  tedavi  sürecinde  oluşan  dişeti  büyümeleri  genellikle  generalize 

olmakla birlikte lokalize de olabilir. Ortodontik tedavi sonrası braketler çıktıktan sonra 

hijyen  tam  olarak  sağlandığında  dişeti  sağlıklı  hale  gelmekte  ancak  bazen  periodontal 

cerrahi işlemlerine ihtiyaç duyulmaktadır (Newman ve ark., 2002). 

 

Kronik enflamatuvar dişeti büyümeleri;  vücudun herhangi bir  yerinde görülen 



diğer  kronik  enflamasyonlardaki  gibi  eksudatif  ve  proliferatif  özellikler  gösterirler. 

Lezyonlar genellikle koyu kırmızı veya mavimsi kırmızı renkte, parlak ve  yumuşak bir 

yüzeye  sahiptirler.  Kolayca  kanayan  dokularda  enflamatuvar  hücreler,  damarlarda 

büyüme ve hücreler arası sıvıda artış ve kapiller proliferasyon gözlenirken, daha sıkı ve 

pembemsi  lezyonlarda fibroblast  ve  kollajen doku artışı  ile  fibrötik komponentin daha 

fazla  olduğu  görülür  (Newman  ve  ark.,  2002;  Mavrogiannis  ve  ark.,  2006;  Nesse  ve 

ark., 2008). 

 

Kronik  enflamatuvar  dişeti  büyümelerine,  histopatolojik  olarak  baktığımızda 



genel  olarak  epitelde  ve  bağ  dokusunda  iltihabi  sıvı  ve  hücresel  eksüda,  yeni  kapiller 

yapımı,  damarsal  büyüme,  hemoraji,  epitel  ve  bağ  dokusunda  proliferasyon,  yeni 

kollajen  yapımı  gözlenmesine  rağmen  farklı  etyolojilere  sahip  dişeti  büyümelerinde 

histolojik  olarak  farklılıklar  gözlenebilmektedir  (Armigate  ve  ark.,  1999,  To  ve  ark., 




 

2013).  Dişeti  büyümelerinin  oluşmasında  dişetinde  gözlenebilecek  ilk  histopatolojik 



değişimlerden birisi, damarsal yapıların bozulmasıdır. Damarlarda dilatasyonla başlayan 

patolojik  değişimler  ilerleyen  aşamalarda  vaskülit,  proliferasyon  ve  stazlarla  devam 

etmektedir. Damar sayılarındaki artış, bağ  dokuda meydana  gelmiş olan  hasarın tamiri 

için  gerekli  hücre  ve  ürünlerinin  bu bölgeye  taşınmasını  sağlayan önemli  bir  savunma 

sistemidir.  Ancak  konjesyonun  fazla  olmasına  bağlı  olarak  hasarlı  bölgeye  daha  fazla 

sıvı  taşınması  sonucu,  dokuda  ödem  oluşur.  Enflamasyonun  olduğu  bölgedeki 

makroskobik  hacimsl artışlar, klinik olarak dişeti morfolojisinde belirgin değişikliklere 

neden  olur.  Damarlanmanın  artmasına  bağlı  olarak  ve  immün  sistemin  uyarılmasıyla 

ilgili bölgeye nötrofil, makrofaj, lenfosit ve plazmosit gibi enflamatuvar hücrelerin göçü 

görülmektedir  (Engler  ve  ark.,  1966,  Kazi  ve  ark.,  2006).  Histopatolojik  olarak 

periodontal  hastalığın  seyri  değerlendirildiğinde;  öncelikle  bölgeye  polimorf  nüveli 

lökositlerin  geldiği,  bunları  lenfositlerin  izlediği  ve  son  olarak  da  plazma  hücrelerinin 

bölgeye  ulaştığı  bilinmektedir.  Antijenik  uyarı  ve  doku  hasarının  olduğu  bölgeye 

savunma  amaçlı  gelen  hücrelerin  salgıladıkları  sitokinler,  daha  fazla  sayıda  hücre 

göçünü uyarır. Çok sayıda enflamatuvar hücre göçünün olması, dokunun savunmasında 

etkili  olmakla  birlikte,  salgıladıkları  ürünlerle  indirekt  olarak  ekstrasellüler  matriks 

yıkımına  da  katılırlar.  Sonuç  olarak  damarlanma,  ödem  ve  enflamatuvar  hücre  göçü 

parametrelerine  dayanılarak  yapılan  değerlendirmede,  etyolojileri  farklı  olan 

enflamatuvar  büyümelerin  enflamasyon  şiddetleri  birbirlerine  benzerdir  (Kazi  ve  ark., 

2006; Van Gastel ve ark., 2007). 




Yüklə 1,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin