Partizanları desteklemenin kendi çıkarlarına
daha uygun olacağını düşünmeye başlamıştı.
Sırp pilotların Tenesee'de eğitildiği ABD'yi
ziyaret eden Peter, hasta olduğu için huzuruna
gelemeyen Tesla'nın ayağına gidecekti.
Günlüğünde (Bir Kralın Mirası) Kral II. Peter
bu ziyareti şöyle anlatacaktı: "Dünyaca ünlü
Yugoslav-Amerikan bilim insanı Dr. Nikola
Tesla'yı New Yorker otelindeki odasında
ziyaret ettim. Kendisini selamladıktan sonra
yaşlı mucit şunları söyledi: 'Bu benim için en
büyük onurdur. Gençliğiniz beni de mutlu
kılıyor ve büyük bir hükümdar olacağınıza
inanıyorum.
Özgür
Yugoslavya'ya
geri
döneceğinizi görene dek yaşayabileceğime
inanıyorum.
Babanızın
son
arzusunu
biliyorsunuz: 'Yugoslavya'yı Savun." Bir Sırp
ve bir Yugoslavyalı olmaktan gurur duyuyorum.
Halkımız
asla
yok
olmayacaktır.
Tüm
Yugoslavların,
Sırpların,
Hırvatların
ve
Slovenlerin birliğini muhafaza ediniz."
Kral
bu
sözlerin
kendisini
derinden
etkilediğini ve kendisinin de, Tesla'nın da
gözyaşlarına boğulduğunu ekliyordu. Kral daha
sonra bir diğer yurttaşı, Pupin ile buluşmak
üzere
Columbia
Üniversitesi'ni
ziyaret
edecekti.
Savaştan
sonra
Mihailoviç
"Halk
Mahkemesi" tarafından düşmanla işbirliği
yapmaktan suçlu bulunacak ve idam edilecekti.
Yugoslavya Cumhuriyeti'nin kurulduğu tüm
dünyaya duyurulmuş ve başa geçirilen
Komünist Parti önderi Tito ömür boyu başkan
ilan edilmişti.
II. Dünya Savaşı sonunda iki milyon
Yugoslav vatandaşının hayatını kaybettiği ve
trajik bir şekilde binlercesinin de bizzat
yurttaşları
tarafından
öldürüldüğü
açıklanacaktı. Komünist sistemi bütünüyle
benimseyen
Kosanoviç
bakan
olarak
hükümette görev aldı ve daha sonra da
Washington büyükelçiliğine atandı. Yugoslavya
en sonunda özgürlüğüne kavuşmuştu ama
Tesla bunu görebilecek kadar yaşayamamıştı.
Savaş
sonrası
Amerikan
toplumunun
belleksizliği,
gittikçe
silikleşen
bilimsel
saygınlığı ve ortaya çıkan Soğuk Savaş
sendromu nedeniyle Tesla'nın çalışmaları
demir perdenin ardında kalacak ve unutulup
gidecekti. 1948 yılında Yugoslavya, Sovyet
Rusya'nın "Sınırlı Hükümranlık" doktrininden
bağımsızlığını ilan edecek ve bir demir perde
ülkesi olmaktan çıkacaktı. Amerika savaş
sırasında Slavlara insani yardımda bulunmuştu
ama askeri yardım konusunda Churchill kadar
çevik davranamamıştı. Savaş sonrası yıllarda
da Tesla'nın takipçilerinin Belgrat'taki bilimsel
belgelere ulaşması bir hayli zorlaşacaktı.
Mucit 1942 kışında iyiden iyiye güçten
düşmüştü. Mikroplara karşı titizliği o derece
saplantılı bir hal almıştı ki en yakın
arkadaşlarından bile kendisinden bir hayli
uzakta durmalarını istiyordu. (Güvercinlerdeki
mikroplar ise kendisini hiç mi hiç rahatsız
etmiyordu.) Kalbi tekliyordu ve ardı ardına
nükseden hastalıklar elini ayağını bağlıyordu.
Artık sevgili güvercinlerini beslemeye de
yetişemiyordu. Bu konuda Charles Hausler
adında, yarışçı güvercinler besleyen bir gence
güveniyordu.
Hausler
1928'den
beri
Tesla
için
çalışıyordu.
Görevi
halk
kütüphanesinin
bahçesine
buğdayla
gitmek,
güvercinleri
beslemek
ve
yaralı
olanlarını
mucide
getirmekti. Odasındaki usta marangoz elinden
çıkma kafesleri hatırlıyordu, ne de olsa "Mr.
Tesla her işin tam anlamıyla kotarılmış
olmasını arzu ederdi." Güvercinlerin duş
alabileceği
perdeli
bir
küvet
de
ihmal
edilmemişti.
Hausler ve Tesla birçok saatlerini birlikte,
genellikle
güvercinler
üzerine
konuşarak
geçirirlerdi. Genç adam mucidin "çok nazik ve
düşünceli bir adam" olduğunu hatırlıyordu.
Uzun süre unutamayacağı bir olaya şahit
olmuştu: "Güvercin kafeslerinin yanında büyük
ve kapalı bir kutu gibi bir şey duruyordu. Buna
dokunmamam
konusunda
beni
özellikle
uyarmıştı. İçindeki şeyin bir uçağı havaya
uçurabilecek güçte bir makine olduğunu
söylüyor,
bir
gün
bunu
bir
gösteride
tanıtabilmeyi umduğunu anlatıyordu." Daha
sonra bu kutunun otelin tavan arasına
kaldırıldığına inanıyordu.
1943 yılı Ocak ayının soğuk bir günü Tesla
postacı Kerrigan'ı Mr. Samuel Clemens'a
mühürlü bir zarf götürmekle görevlendirmişti.
Kerrigan, insanın iliklerine işleyen soğuk
rüzgarda sokakları arşınlayacak ve sonuçsuz
kalacak bir çabayla verilen adresi bulmaya
çalışacaktı. Sonradan verilen adresin Tesla'nın
eski laboratuvarının bulunduğu bina olduğu
anlaşılacaktı ama burada Clemens adında
birisi yoktu.
Kerrigan bitap bir halde Hotel New Yorker'a
geri dönecek ve durumu yaşlı ve hasta mucide
bildirdi. Tesla, Clemens'ın Mark Twain'in ta
kendisi olduğunu ve bunu da herkesin bildiğini
söyledi. Kerrigan'ı gerisin geri göndererek ve
bu defa güvercinlere de bir göz atıvermesini
istedi. Kafası karışan postacı güvercinleri
besledikten sonra durumu şefine bildirdi ve
Mark Twain'in yirmi beş yıl önce dünya
değiştirmiş
olduğunu
öğrendi.
Kerrigan
akşamın ayazında durumu açıklayabileceğini
umarak tekrar Tesla'nın oteline yollandı.
Bu işe bir hayli içerleyen yaşlı mucit
Twain'in ölmüş olduğu haberini duymak bile
istemiyordu. "Daha dün gece beraberdik"
diyordu. "İşte şuradaki sandalyede oturuyordu,
bir saat boyunca sohbet ettik. Maddi sorunları
varmış
ve
benim
yardımıma
ihtiyaç
duyuyormuş. Bu yüzden elindeki zarfı yerine
ulaştırmadan bir daha buraya dönme." Postacı
bir kez daha şefine başvurmak zorunda kaldı.
Birlikte zarfı açtıklarında boş bir kağıda
iliştirilmiş yirmi beş dolarlık bir banknot -bu
kadarı başı sıkışmış bir eski dosta yardım
etmek için yeterliydi- olduğunu göreceklerdi
içinde.
4 Ocak günü yaşlı mucit kendisini çok
güçsüz
hissetmesine
karşın
Scherffin
ilgilendiği bir deneyi gerçekleştirmek üzere
ofisine gitti. Scherff hazırlıklar konusunda
kendisine yardımcı oluyordu. Fakat Tesla
sırtında
dayanılmaz
ağrılar
hissetmeye
başlayınca işlem yarıda kaldı.
Tıbbi yardımı yine reddetti ve otel odasına
döndü. Ertesi gün odasına temizlik yapmak
üzere bir hizmetli geldi. Tesla kendisinden
rahatsız etmeyin yazısını kapısına iliştirmesini
rica ederek temizlik için de zahmet etmemesini
söyledi. Yazı iki gün boyunca kapıda asılı
kalacaktı.
7 Ocak günü Alice Monaghan adında bir
temizlikçi yazıya aldırmayıp odaya girdiğinde
yatağına uzanmış haldeki mucidin çökmüş,
zayıf ama sakinleşmiş yüzünü gördü ve ölmüş
olduğunu fark etti. Ölü bedeni inceleyen tıp
uzmanı ölümün 7 Ocak günü saat 22.30'da,
kalpte kan pıhtılaşması nedeni ile meydana
geldiği raporunu düzenledi. Tesla uykusunda
iken ölmüştü, uzman raporuna
"şüphe
uyandıracak
bir
durumla
karşılaşılmadı" notunu da düşecekti. Mucit
öldüğünde 86 yaşındaydı.
Kenneth
Sweezey
hemen
durumdan
haberdar edilmişti. O da ertesi gün Dr. Rado'ya
haber verecekti. Kral Peter'ın 745 Beşinci
Caddedeki karargahına da profesör tarafından
verilecekti haber. Tesla'nın kuzeni Kosanoviç'e
de hemen bildirilmişti.
Sıra FBI'ın bilgilendirilmesine gelmişti.
Sweezey ve Kosanoviç bir çilingir bulmuşlar ve
Tesla'nın kilit altındaki eşyaları açtırılmıştı.
Frank E. Campbell de mucidin ölüm maskını
çıkartmak
üzere
bir
heykeltıraş
görevlendirmişti.
Tesla'nın ölümünden hemen önce Eleanor
Roosevelt, Başkan Roosevelt'le ünlü mucidin
durumunu konuşmuştu; belki de kendisine bir
onur ödülü verilmesini öneriyordu. New York
valisi bir taziye mesajı yayımlamıştı. Bu arada
Sırp ve Hırvat fraksiyonların cenazeyi sabote
etmek istedikleri haberleri yayılıyordu kulaktan
kulağa. O'Neill yayımlanmamış bir mektubunda
Tesla'nın naşını ancak on iki kişinin ziyarete
geldiğini, bunların arasında da fotoğrafını
çekmek isteyen birkaç gazeteci olduğunu
anlatıyordu.
12 Ocak günü saat dörtte, St. John
katedralinde düzenlenen cenaze törenine ise
iki bin kişi gelecekti. Sırplar ve Hırvatlar
koridorun
iki
ayrı
yanındaki
sıralarda
oturuyorlardı. Psikopos William T. Manning her
iki gruptan da politik konuşmalar yapmama
sözü
almıştı.
Ayin,
Psikopos
Manning
tarafından İngilizce olarak başlatılacak ve
Başrahip Sukletoviç tarafından Sırpça olarak
sürdürülecekti.
Tesla'nın ölüm haberi telgraflarla Avrupa'ya
yayılmaya başladığında dünyanın dört bir
yanındaki bilim ve siyaset adamlarından taziye
mesajları
yağmaya
başladı.
Devlet
başkanlarından bilim insanlarına herkes ünlü
mucit
hakkında
övgü
dolu
mesajlar
yayınlıyordu.
Louis
Adamiç,
Tesla'nın
parayı
önemsemediğinden dem vururken yanılıyordu
ama Tesla'nın ölümsüz olduğu konusundaki
sözlerinde
gayet
haklıydı:
"Tesla,
medeniyetimize armağan ettiği başarıları ile
evlerimizden sokaklarımıza hayatımızın her
parçasında yaşamaya devam edecektir...
O'nun hayatı bir zaferdir... "
Tesla, sağlığında Amerikan ve yabancı
üniversitelerden pek çok akademik unvan ve
çeşitli Avrupa hükümetlerinden sayısız ödül
almıştı; Nikola Tesla adı verilen Liberty gemisi
1943 yılında denize indirilecekti. Ama ismi 1975
yılına kadar Ulusal Mucitler Onur Salonu'nda
yer almayacaktı.
Ölümünden sekiz ay sonra ABD Yüksek
Mahkemesi kendisinin emin olduğu üzere,
Radyo'nun mucidinin Tesla olduğu yönünde bir
kararı onayacaktı. Tesla'nın cesedi soğuk bir
kış akşamı Ferncliffe Mezarlığı'na götürülerek
yakıldı ve külleri de daha sonra doğduğu
topraklara gönderildi. Bu arada dünyanın
neredeyse tüm uluslarının parçası olduğu bir
kıyım yaşanmaya devam ediyordu...
|