YAŞLIDA DİYABET EPİDEMİYOLOJİSİ Fonksiyonel açıdan bağımlı yaşlı diyabetli bireylerde, kolay değiştirilebilir risk faktörleri
üzerinde durulmalıdır. Demansif grupta hasta bakıcıların eğitimine destek verilmelidir.
Yaşamın sonunda ve bakımda olan yaşlı bireylerde ise risk belirlemesi gereksizdir.
Yaşlı Diyabetli Bireylerde Kan Basıncı Yönetimi Hipertansiyon, diyabetli bireylerde yaygın bir ko-morbiditedir ve diyabeti olmayanlara
göre 1.5-3 kat daha fazla görülür.
Hipertansiyon, diyabetli bireyde kardiyovasküler olaylardan sorumlu olduğu kadar,
nefropati ve retinopati gibi mikrovasküler komplikasyonların da hem oluşum hem de
ilerlemesine yol açabilir.
Hipertansiyon tedavisinin inme ve kardiyovasküler olayları azalttığı gösterilmiştir.
75 yaş üzeri popülasyonda antihipertansif tedavi kardiyovasküler morbidite ve mortalite-
yi, kalp yetersizliği insidansını azaltmış; ancak total mortaliteyi etkilememiştir.
ACCORD çalışması, 65 yaş üzeri grupta sistolik kan basıncının 140 mmHg yerine 120
mmHg ve aşağısına indirilmesinin ek bir yarar sağlamadığını göstermiştir.
Kan basıncı her klinik vizitte ölçülmelidir.
Yaşlı diyabetli bireyde, hipertansiyon tanısı en az iki ayrı vizitte, en az 3 farklı (toplam 6
kez) kan basıncı ölçümü sonucuna dayanılarak konmalıdır.
Hipertansiyon tanısı için en az iki kez, sistolik kan basıncının ≥140 mmHg ve/veya diyas-
tolik kan basıncının ≥90 mmHg olması şartı aranmalıdır.
Özellikle nöropatisi bulunan ve anti-hipertansif tedavi alan yaşlı diyabetli bireylerde ayak-
ta kan basıncı ölçümü ortostatik hipotansiyonu belirleme açısından önemlidir.
Tuz alımının azaltılması (günlük maksimum 2.4 gram sodyum alınması), sigaranın bı-
rakılması, alkol kısıtlaması ve düzenli fiziksel aktivite gibi nonfarmakolojik önlemler ön
plana çıkarılmalıdır.
Kan basıncı, fonksiyonel açıdan bağımsız ya da demanslı vakalarda <140/90 mmHg iken;
yaşam beklentisi düşük, ağır demanslı olgularda ise <150/90 mmHg olarak hedeflenebilir.
6 haftalık yaşam tarzı düzenlemesine yeterli yanıt alınamaz ise farmakolojik tedaviye
başlanmalıdır.
Farmakoterapi sırasında renal fonksiyonlar ve elektrolitler mutlaka takip edilmelidir.
Diyabetik böbrek hastalığı varlığında, başlangıç tedavisinde anjiyotensin dönüştürücü
enzim -inhibitörleri (ACE-i), ilk seçenek olmalıdır.
Anjiyotensin reseptör blokerleri (ARB’ler), ACE-i’lerini tolere edemeyen bireylerde baş-
langıç tedavisinde düşünülebilir.
ACE-i ya da ARB başlanan yaşlı diyabetli bireylerde, 2 hafta sonra renal fonksiyonlar ve
serum potasyum düzeyi kontrol edilmelidir.
ACE-i veya ARB tedavisi ile kan basıncı hedeflerine ulaşılamıyor ise diüretikler veya kal-
siyum kanal blokerleri ilk eklenecek tedavi ajanlarıdır.
Tiyazid grubu veya furosemid verilen yaşlı diyabetli bireylerde, 1-2 hafta sonra mut-
laka elektrolit kontrolü yapılmalıdır. Her doz artırımında serum elektrolit kontrolü
yapılmalıdır.
Beta blokerler, kombinasyon tedavisinde taşikardi veya koroner arter hastalığı bulunan
bireylerde düşünülmelidir.
Alfa blokerler, özellikle prostat büyümesi olan yaşlı erkeklerde yarar sağlayabilir.