Şakar M ve ark.
Konuralp Tıp Dergisi 2014;6(2):34-41
34
ARAŞTIRMA
Mustafa Şakar
1
İbrahim Karagöz
2
Abdulkadir İskender
2
Yavuz Demiraran
2
1
Sinop
Boyabat
Devlet
Hastanesi, Anestezi Servisi,
Sinop.
2
Düzce
Üniversitesi,
Tıp
Fakültesi, Anesteziyoloji AD,
Düzce.
Yazışma Adresi:
Uz. Dr. İbrahim Karagöz; Düzce
Üniversitesi,
Tıp
Fakültesi,
Anesteziyoloji
AD,
Konuralp/Düzce 81620
GSM: 0533 352 65 61
Tel: 0380 542 13 90–5233
Faks: 0380 542 13 87
E-mail:
dr.ikar@hotmail.com
Konuralp Tıp Dergisi
e-ISSN1309–3878
konuralptipdergi@duzce.edu.tr
konuralpgeneltip@gmail.com
www.konuralptipdergi.duzce.edu.tr
Yüksek ve Düşük Akımlı Desfluran Anestezisinin
Hemodinami, Derlenme ve Maliyet Açısından
Karşılaştırılması
ÖZET
Amaç: Çalışmada, yüksek ve düşük akımlı desfluran anestezisinin hemodinami,
derlenme ve maliyet açısından karşılaştırılması amaçlandı.
Yöntem: Çalışmaya submukozal rezeksiyon ve septorinoplasti operasyonu
planlanan ASA I-II, 18–65 yaş, 40 hasta dahil edildi. Grup D (düşük), grup Y
(yüksek) akımlı grup olarak belirlendi. Grup
Y’de
anestezi uygulaması 3L/dk
oksijen, 3L/dk hava karışımı ile 6 L/dakikadan sağlandı. Grup D’ de ise 10.
dk’dan sonra akım 1 L/dakikaya (0.5L/dk oksijen, 0,5 L/dk hava) indirildi.
Çalışmada FiDES, ETDES, FiO
2
, FiCO
2
, ETO
2
, ETCO
2
, MAK entübasyon
sonrası 10, 15, 30, 45, 60, 75 dakikalarda ölçüldü. Grup D’de anestezi
sonlandırılmadan 10 dk önce yeniden yüksek akımlı anesteziye (6 L/dk) geçildi.
Bulgular: İntraoperatif 15 dakikadaki OKB grup D de istatiksel olarak daha
düşük bulundu. FİO
2
, grup D de taze gaz akımı
1 L/dk’ya
indirildikten sonra
%35’e kadar düşmüş, ancak kritik değer olan
%30’un
altına hiçbir zaman
inmemiştir. ETDES 30 dk, MAK ve FİDES 15 ve 30 dk da grup D de grup Y ye
göre düşük bulunmuş. Ancak vaporizatör ayarlarında bir değişiklik ihtiyacı
olmadı. Oksijen ve desfluran tüketimi anlamlı olarak grup D de grup Y ye göre
düşüktü. Desfluran tüketiminde düşme grup D de Grup Y ye göre %66 oranında
daha düşük olarak gerçekleşti.
Sonuç: Düşük akımlı anestezinin hemodinami ve derlenme yönünden yüksek
akımlı anestezi kadar güvenli olduğu ve maliyeti azalttığı gözlendi.
Anahtar Kelimeler: Düşük Akım, Desfluran, Maliyet, Derlenme, Hemodinami.
The Comparison Effects of Desflurane Low Flow and
High Flow Anaesthesia Techniques on Hemodynamy,
Recovery and Cost
ABSTRACT
Objective: We are in this study, the high-and low-flow anesthesia,
hemodynamics, recovery, and we aimed to compare in terms of cost.
Methods: Submucosal resection and septorhinoplasty operation is planned in
the study group, ASA I-II, the operation will last for 1–3 hours, between 18–65
years of age, 40 patients were included. Group D low-flow, high-flow group was
determined as the Y group. Hemodynamic changes was measured preop. In
Group D of the 10th from the current 1 min after L / min (0.5L/dk oxygen, 0,5
L/min air) downloads. Study, FIDES, ETDES,
FiO
2
, FiCO
2
, ETO
2
, ETCO
2
,
MAK measurement after intubation, 10, 15, 30, 45, 60, 75 minutes was
measured. Group D, high-flow anesthesia is terminated 10 minutes before re-
anesthetized 6 L/min was started.
Results: Intra-operative group D in 15 minutes mean blood pressure was
statistically lower.
FiO
2
, Group D in the fresh gas flow 1 L/min or after
deduction of up to 35% of the fallen, but never below the 30% critical value.
ETDES 30 min, MAK, and FIDES 15 and 30 min in group A to group D also
found relatively low. Oxygen and desflurane consumption was significantly
lower in group D according to the group H. Desflurane consumption falls by
66%, according to group D than in Group A was lower
.
Conclusion: We observed that low-flow anesthesia is more cost-effective than
high-flow anesthesia and it’s as safe as high-flow anesthesia on hemodynamics
and recovery time
.
Key Words: Low Flow, Desflurane, Cost, Recovery, Hemodynamics.
Şakar M ve ark.
Konuralp Tıp Dergisi 2014;6(2):34-41
35
GİRİŞ
Düşük akım anestezisinde anestezi cihazının hasta
dolanım kısmındaki halka sistemine taze gaz girişi
hızı 0,5 veya 1 L/dk’dır. Rutin uygulamalarda taze
gaz girişi hızı 4–6 L/dk’dır. Oysa düşük akımlı
anestezi
uygulaması,
genel
anestezi
uygulamalarının
neredeyse
başından
beri
mevcuttur. Waters ilk olarak to and fro sistemini
uygulamaya koymuş, Alman jinekolog Carl J.
Gauss ve kimyacı Hermann D. Wieland ise halka
sistemini kullanmışlardır. 1933 yılında son derece
yanıcı anestezik gaz olan siklopropanın yanlışlıkla
patlama riskini en aza indirmek, ameliyathane
kirliliğini azaltmak için mümkün olduğu kadar
düşük akım kullanılmaya başlanmıştır. 1954
yılında, yüksek anestezik etki dar terapötik genişliği
ile karakterize yeni bir uçucu anestezik olan halotan
tanıtıldı. Mevcut buharlaştırıcılar, düşük akım
aralığında güvenilir ve hassas olarak halotan ile
yeterince verim alınamadı. Yeniden yüksek taze gaz
akımı kullanıldı ve geri solunma oranı oldukça
düşük tutuldu. Gelişen teknoloji ile birlikte tüm
anestezi makineleri halka sistemi ile donatılmış
olmasına rağmen; geri soluma ihmal edilerek 4 ila 6
L/dk gibi yüksek taze gaz akımı kullanımı klinik
rutin haline geldi (1).
Günümüzde kullanılan tıbbi araç ve gereçlerin
yüksek standartlara sahip olması, anestezik gaz
karışımına yönelik sürekli ve ayrıntılı izlem olanağı
anestezi cihazlarına yönelik zorunlu güvenlik
standartları,
inhalasyon
anesteziklerinin
farmakokinetik ve farmakodinamikleri konusunda
bilgi artışına rağmen, anestezistlerin
%85-90'ı
;
inhalasyon anestezisi sırasında, neredeyse ekshale
edilen havanın tamamen dışlanmasına yol açan
yüksek taze gaz akımların tercih etmektedir (2,3).
Azaltılmış taze gaz akımlı anestezi uygulandığında;
maliyetin düşürülmesi, çevre kirliliğinin önlenmesi
gibi avantajların yanı sıra gazların nem oranları
yüksek taze gaz akımı tekniklere göre daha yüksek
değerlere ulaşmakta ısı kaybı minimale inmektedir.
Sonuçta trakeobronşiyal ortamın fizyolojisi daha iyi
korunmaktadır. Azaltılmış taze gaz akımlı
anestezinin önemli bir başka avantajı da hastanın
daha yakından izlenme zorunluluğu olması
nedeniyle
anestezi
uygulamaları
sırasında
oluşabilecek komplikasyonların daha erken fark
edilmesi ve dolayısıyla hasta yönünden anestezi
güvenliğinin artmasıdır. Atık gazlar azaldığı için
atmosferik kirlenme daha az olmakta, bunun
sonucu olarak ameliyathane personelinin sağlık ile
ilgili
riskleri
azalırken
ekolojik
dengeler
korunmaktadır (4,5).
Çalışmamızda, yüksek ve düşük akımlı anestezinin
hemodinami, derlenme ve maliyet açısından
karşılaştırılması amaçlandı.
GEREÇ ve YÖNTEM
Bu çalışma, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi
Araştırma ve Uygulama Hastanesi Etik Kurul
Komitesi onayı (26. 08. 2010, Toplantı karar no:
2010/54) ve hasta onamları alınarak, Anesteziyoloji
ve Reanimasyon
AD’de
gerçekleştirildi.
Çalışmaya elektif submukozal rezeksiyon ve
septorinoplasti operasyonu planlanan ASA I-II
grubunda, operasyon süresi 1–3 saat sürecek, 18–65
yaş arası 40 hasta dahil edildi. Grup D düşük
akımlı, grup Y yüksek akımlı grup olarak
belirlendi. Hastalar randomize olarak belirlendi.
Çalışma dışı bırakılacak hastalar: Kişiye veya
aileye ait malign hipertermi hikâyesi olan, morbid
obezite,
opioid
duyarlılığı, alkol ya da ilaç
bağımlılığı, kronik obstrüktif akciğer hastalığı,
koroner arter hastalığı, konjestif kalp yetmezliği,
belirgin anemi, karaciğer ya da böbrek hastalığı
öyküsü olan, hipovolemi, hipotansiyon, sistemik
inflamatuvar yanıt sendromu, sepsis, dekompanse
diyabetik hastalar, gebelik ya da laktasyon
dönemindeki kadınlar ve çalışma ilaçlarına karşı
alerjisi olan hastalar olarak belirlendi.
Her operasyondan önce, anestezi devrelerinin kaçak
kontrolü ve gaz monitörlerinin kalibrasyonu
yapıldı. CO
2
absorbanı günlük değiştirildi. Tüm
olgulara gaz analizörü monitörü bağlandı. CO
2
absorbanı
olarak
sodalaym
(Sorbo-Lime®)
kullanıldı. Tüm hastalara operasyondan önce 1–2
mg İV midazolam (dormicum®) ile premedikasyon
yapıldı. EKG, Kalp atım hızı (KAH), NIBP (non-
invazif kan basıncı), periferik oksijen saturasyonu
(SpO
2
)
monitörize edildi. İntravenöz damar yolu,
18G (gauge) ya da 20 G’lık intravenöz kanül ile
açılarak
%0,9
sodyum klorür infüzyonuna başlandı.
Olgulara 3 dk süreyle yüz maskesi ile %100 O
2
ile
preoksijenizasyon sağlandı. KAH, ortalama kan
basıncı (OKB),
SpO
2
değerleri indüksiyon öncesi
ölçüldü. Anestezi indüksiyonu için 1
µg/kg.
fentanil
(Fentanyl Citrate®), 2 mg/kg. propofol (propofol®)
ve 0,1 mg/kg vekuronyum bromür (Norcuron) İV
uygulandı. Endotrakeal entübasyondan sonra tüm
olgular (Datex Ohmeda® S/5 avance) anestezi
cihazı ile tidal volüm 8
mL
/kg ve solunum sayısı
12/dk
olacak şekilde solutuldu. Taze gaz akımı
denitrojenizasyonunu sağlamak ve anesteziyi hızla
derinleştirmek amacıyla anestezi indüksiyonu
sonrası ilk 10 dakika 6 L/dk (3 L/dk oksijen, 3L/dk
hava) ile devam edildi. İçinde yaşa ve kiloya göre 1
minimum alveolar konsantrasyon (MAK) desfluran
şeklinde ayarlandı.
Anestezi uygulamasının sürdürülmesi sırasında
Grup Y’de
3 L
/dk oksijen,
3 L
/dk hava karışımı ile
taze gaz akımı 6 L/dk sağlandı. Grup D’de ise 10
dakikadan sonra akım 1 L/dk’ya (0.5L/dk O
2
, 0.5
L/dk hava) indirildi. OKB, kontrol değerine göre
%20’den fazla arttığında 0,5-1
µg/kg
fentanil
İV
bolus, %20’den fazla düştüğünde ise 5-10 mg
efedrin İV, KAH değeri 45 atım/dk altına indiğinde
atropin 0,5 mg İV verilmesi planlandı. Entidal
karbondioksit (ETCO
2
)’in 45 mmHg üzerine
çıkması, inspire edilen oksijen yüzdesi (FiO
2
)’in
%30’un altına inmesi ya da SPO
2
’
nin
%95’in altına
Şakar M ve ark.
Konuralp Tıp Dergisi 2014;6(2):34-41
36
inmesi durumunda taze gaz akımının 6 L/dk
düzeyine yükseltilmesi planlandı. Çalışmada KAH,
OKB, SPO
2
, (inspire edilen desfluran yüzdesi)
FİDES, ekspire edilen desfluran yüzdesi (ETDES),
FiO
2,
Entidal oksijen (ETO
2)
, ETCO
2
, MAC
değerleri entübasyon sonrası 10., 15., 30., 45., 60.,
75.dakikalarda ölçüldü. KAH, OKB, SpO
2
değerleri
ekstübasyon öncesi ve sonrası 1., 5., 10.
dakikalarda
ölçüldü.
Grup
D’de
anestezi
sonlandırılmadan 10 dakika önce anestezik gaz ve
buharların akciğerlerden hızla elimine olmasını
sağlamak amacıyla yeniden yüksek taze gaz akımlı
anestezi uygulamasına 6
L/dk
(3 L/dk oksijen,
3L/dk hava) geçildi. Tüm olgularda son cilt
süturundan sonra anestezik gazlar kesildi. Oksijen
akımı 6
L/dk
ile %100 O
2
ile manuel ventilasyona
geçildi. Neostigmin 0.05 mg/kg ve atropin 0.01
mg/kg ile dekürarizasyon sonrası yeterli spontan
solunumu olan olgular ekstübe edildi. Ameliyat
bitiminde toplam tüketilen volatil ajan ve oksijen
miktarları kaydedildi. Ayrıca her olgu için tüketilen
fentanil miktarları da kaydedildi. Volatil ajan kesme
ile ekstübasyon arası süre; ekstübasyon zamanı
olarak, volatil ajan kesme ile dil çıkarma; dil
çıkarma zamanı olarak, burası neresi, doğum tarihin
ne? gibi sorulara cevap verme; oryantasyon zamanı
olarak, Aldrete derlenme puanı 9 olduğu zaman;
Aldrete derlenme zamanı olarak kayıt edildi.
İstatistiksel Analizler: çalışmada elde edilen
verilerin değerlendirilmesinde PASW (sürüm 18)
programı kullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık
düzeyi
0.05
olarak
alınmıştır.
Veriler
değerlendirilirken tanımlayıcı istatistik olarak sayı
ve % değerleri ile ortalama ve standart sapma
değerleri verilmiş, sayısal değişkenlerin analizi için
student t testi, kategorik verilerin analizi için ki-
kare testi kullanılmıştır.
BULGULAR
Çalışmamızda düşük akımlı grubuna grup D,
yüksek akımlı grubuna grup Y olarak sembolize
edildi. Grup D 20, grup
Y’de
20 kişilik hastada
çalışıldı. ASA ve cinsiyet açısından gruplar
incelendiğinde, gruplar arasında anlamlı fark
bulunmamıştır. Ağırlık, boy, yaş ve anestezi
süreleri bakımından iki grup ortalaması arasında
farka bakıldığında, ortalamalar arasında anlamlı
fark bulunmamıştır (Tablo 1).
Peroperatif ölçümler bakımından iki grup arasında
OKB ortalamalarına bakıldığında, preoperatif,
peroperatif 10. dk, peroperatif 30. dk, peroperatif
45. dk, peroperatif 60. dk ve peroperatif 75. dakika
değerlerinin
hiç
birinde
anlamlı
farklılık
bulunmamıştır. Peroperatif 15. dk ölçümüne
bakıldığında ise, iki grup ortalamaları arasında
anlamlı bir fark bulunmuştur (p=0.043) (Şekil 1).
Peroperatif ölçümler bakımından iki grup arasında
kalp tepe atımı ortalamalarına bakıldığında,
preoperatif, peroperatif 10. dk, peroperatif 15. dk,
peroperatif 30. dk, peroperatif 45. dk, peroperatif
60. dk ve peroperatif 75. dakika ölçüm değerlerinin
hiç birinde anlamlı farklılık bulunmamıştır.
Peroperatif ölçümler bakımından iki grup arasında
SPO
2
ortalamalarına bakıldığında, preoperatif,
peroperatif 10. dk, peroperatif 15. dk, değerlerinin
hiç birinde anlamlı farklılık bulunmamıştır (p
değerleri sırasıyla
;
0.379, 0.213
ve
0.211).
Peroperatif 30. dk, peroperatif 45. dk, peroperatif
60. dk ve peroperatif 75.
dakika
ölçümlerine
bakıldığında ise, iki grup SPO
2
ortalamaları
arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (p değerleri
sırasıyla
;
0.050, 0.027, 0.050
ve
0.026
).
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
Preop preop
10
preop
15
preop
30
perop
45
perop
60
perop
75
Grup D
Grup Y
75
80
85
90
95
100
105
ekst önce
ekst son 1
ekst son5
eks son 10
grup D
grup Y
Şekil 1. Preoperatif, peropoperatif, ekstübasyon öncesi ve
sonrası
o
rtalama
k
an
b
asıncı ölçümlerinin gruplara göre
dağılımı
Ekstübasyon bakımından iki grup arasında OKB
ortalamalarına bakıldığında, ekstübasyon öncesi,
ekstübasyon sonrası 1.dk, ekstübasyon sonrası 5.dk,
ekstübasyon sonrası 10.dk ölçüm değerlerinin hiç
birinde anlamlı farklılık bulunmamıştır (Şekil 1).
Peroperatif ölçümler bakımından iki grup arasında
FİO
2
ortalamalarına bakıldığında, peroperatif 10. dk
ölçümünde anlamlı fark bulunamazken (p=0.422),
peroperatif 15. dk, peroperatif 30. dk, peroperatif
45. dk, peroperatif 60. dk ve peroperatif 75. dakika
ölçümlerinde iki grup arasında anlamlı fark
bulunmuştur (p< 0.001) (Tablo 2)
.
Şakar M ve ark.
Konuralp Tıp Dergisi 2014;6(2):34-41
37
Peroperatif ölçümler bakımından iki grup arasında
ETCO
2
ortalamalarına bakıldığında, peroperatif 10.
dk, peroperatif 15. dk, peroperatif 30. dk,
peroperatif 45. dk, peroperatif 60. dk ve peroperatif
75. dakika ölçümlerinin hiç birinde iki grup
arasında anlamlı fark bulunamamıştır (p değerleri
sırasıyla
;
0.355, 0.487, 0.377, 0.688, 0.206 ve
0.140).
Peroperatif ölçümler bakımından iki grup arasında
FİDES ortalamalarına bakıldığında, peroperatif 10.
dk, peroperatif 15. dk, peroperatif 45. dk,
peroperatif 60. dk ve peroperatif 75. dakika ölçüm
değerlerinde iki grup ortalamaları arasında anlamlı
fark bulunamamıştır (p değerleri sırasıyla
;
0.579,
0.067, 0.222, 0.560
ve
0.807). Peroperatif 30.
dk
ölçümünde ise, iki grup FİDES ortalamaları
arasında anlamlı fark bulunmuştur (p=0.013) (Tablo
3). Peroperatif ölçümler bakımından iki grup
arasında ETDES ortalamalarına bakıldığında,
peroperatif 10. dk, peroperatif 15. dk, peroperatif
45. dk, peroperatif 60. dk ve peroperatif 75. dakika
ölçüm değerlerinde iki grup ortalamaları arasında
anlamlı fark bulunamamıştır (p değerleri sırasıyla
;
0.438, 0.159, 0.161, 0.542
ve
0.876). Peroperatif
30.
dk
ölçümünde ise, iki grup ETDES ortalamaları
arasında anlamlı fark bulunmuştur (p=0.012) (Tablo
4). Peroperatif ölçümler bakımından iki grup
arasında
MAC
ortalamalarına
bakıldığında,
peroperatif 10. dk, peroperatif 45. dk, peroperatif
60. dk ve peroperatif 75. dakika ölçümlerinde iki
grup
ortalamaları
arasında
anlamlı
fark
bulunamazken (p değerleri sırasıyla 0.475, 0.109,
0.531, 0.769), peroperatif 15. dk, ve peroperatif 30.
dk. ölçümlerinde iki grup ortalaması arasında
anlamlı fark bulunmuştur (p değerleri sırasıyla
;
0.041
ve
0.001).
Gaz ve oksijen tüketimleri bakımından iki grup
ortalaması arasında anlamlı fark bulunmuştur
(p=0.001). Fentanil tüketimleri bakımından iki grup
ortalaması arasındaki farka bakıldığında ortalamalar
arasında anlamalı fark bulunamamıştır (p>0,05)
(Şekil 2).
0
50
100
150
200
250
300
350
Gaz
Fentanil
Oksijen
Grup D
Grup Y
*
Şekil 2. Gaz (desfluran), fentanil ve oksijen
tüketimlerinin gruplara göre dağılımı * p<0.001
Ekstübasyon zamanı, dil çıkarma zamanı,
oryantasyon zamanı, Aldrete derlenme zamanı
olarak iki grup ortalaması atasındaki farka
balıldığında ortalamalar arasında anlamlı fark
bulunamamıştır (p=0.283, 0.371, 0.602, 0,799).
Tablo 1. Ağırlık, boy, yaş anestezi süreleri, ASA ve cinsiyet türleri (Ortalama Değer±Standart Sapma).
Parametreler
Grup D
(n=20)
Grup Y
(n=20)
p
ASA (I/II)
5/15
8/12
0,311
Cinsiyet E/K
13/7
11/9
0,519
Yaş
(yıl)
29,1 ± 7,8
26,9 ± 8,1
0,399
Ağırlık
(kg)
68,9 ± 10,1
67,2 ± 12,4
0,648
Boy
(cm)
171,6 ± 6,8
170,2 ± 7,0
0,527
Anestezi Süresi
(dk)
114,4 ± 29,1
114,6 ± 27,7
0,982
Şakar M ve ark.
Konuralp Tıp Dergisi 2014;6(2):34-41
38
Tablo 2. Perop (fraksiyone inspiratuar oksijen miktarı) FİO
2
ölçümleri değerlendirilmesi (Ort.±SD).
Tablo 3. Peroperatif (perop) fraksiyone inspiratuar desfluran konsantrasyonu (FİDES) ölçümleri
değerlendirilmesi (Ort.±SD).
Tablo 4. Peroperatif (perop) entidal desfluran konsantrasyonu (ETDES) ölçümleri değerlendirilmesi (Ort.±SD).
TARTIŞMA
Çalışmamızda düşük akımlı anestezi (DAA)
uygulanan grupta FİO
2
değerleri 15., 30., 45., 60.,
75., dakikalarda, inspiratuar desfluran (FİDES) ve
ekspiratuar desfluran (ETDES) miktarı 30.
dakikada, 15. ve 30. dakikalarda desfluranın MAK
değeri, intraoperatif 15. dakikadaki OKB anlamlı
olarak düşük bulundu. Toplam desfluran ve oksijen
tüketimleri de azalmış olarak bulundu. Günümüzde
kullanılan ve giderek yaygınlaşan DAA tekrar
solutma yöntemiyle anestezik gaz tüketimini
azaltarak maliyeti düşürmekte ve çevre kirliliğini
önleyerek olumlu sonuçlara yol açmaktadır.
Özellikle çözünürlüğü ve anestezik potensleri
düşük olan yeni inhalasyon anesteziklerinin düşük
akım ile kullanılmaları daha anlamlıdır (6,7). Kan
gaz partisyon katsayısının düşük (0,42) olması
nedeniyle desfluran yüksek akımlı anestezide
(YAA) hızlı indüksiyon ve derlenme sağlar (8).
Desfluranın DAA uygulamasında sistemin ajan ile
doldurulma ve boşaltma işlemi kısa sürmekte ve
klinik deneyimler indüksiyon ve derlenmenin hızlı
olduğunu ve konsantrasyonların daha çabuk ve
FİO
2
Grup D
(n=20)
Grup Y
(n=20)
p
Perop 10.dk
45,3 ± 1,6
45,7 ± 1,0
0,422
Perop 15.dk
41,7 ± 2,0
45,0 ± 1,7
<0,001
Perop 30.dk
36,2 ± 1,7
45,7 ± 1,7
<0,001
Perop 45.dk
35,3 ± 1,7
45,7 ± 1,2
<0,001
Perop 60.dk
35,3 ± 1,7
45,7 ± 1,2
<0,001
Perop 75.dk
35,2 ± 1,7
45,6 ± 1,5
<0,001
FİDES
Grup D
(n=20)
Grup Y
(n=20)
p
Perop 10.dk
5,9 ± 0,6
5,9 ± 0,9
0,579
Perop 15.dk
5,7 ± 0,6
5,9 ± 0,6
0,067
Perop 30.dk
5,4 ± 0,7
6,0 ± 0,4
0,013
Perop 45.dk
5,5 ± 0,8
6,0 ± 0,3
0,222
Perop 60.dk
5,7 ± 0,8
6,0 ± 0,5
0,560
Perop 75.dk
5,6 ± 0,7
5,9 ± 0,4
0,807
ETDES
Grup D
(n=20)
Grup Y
(n=20)
p
Perop 10.dk
5,2 ± 0,6
5,1 ± 0,34
0,438
Perop 15.dk
5,0 ± 0,6
5,2 ± 0,4
0,159
Perop 30.dk
5,0 ± 0,7
5,5 ± 0,5
0,012
Perop 45.dk
5,4 ± 0,7
5,7 ± 0,4
0,161
Perop 60.dk
5,6 ± 0,7
5,7 ± 0,5
0,542
Perop 75.dk
5,7 ± 0,7
5,7 ± 0,5
0,876
Şakar M ve ark.
Konuralp Tıp Dergisi 2014;6(2):34-41
39
kolayca ayarlanabildiğini doğrulamaktadır (9).
Desflurane vaporizötörü geniş bir doz aralığında
ayarlanabildiği için taze gaz akımı düşük iken,
solutulan gazların desfluran konsantrasyonu kısa
sürede değiştirilebilir. Bu da DAA’de görülebilecek
inhalasyon ajan azlığına bağlı yetersiz anestezi
derinliğini önlemeye veya tam tersi derin anestezi
durumlarında hızlı müdahaleye imkan sağlar
(10,11).
Desfluranın diğer inhalasyon ajanlarına göre
kan/gaz partisyon katsayısı çok düşüktür ve daha
kısa sürede doygunluğa ulaşmaktadır (12). Baum J.
düşük ve minimal akımlı desfluran anestezisinde
inspiratuar desfluran konsantrasyonunu 1 ve 1,5
minimum alveoler konsantrasyon (MAK) arasında,
%3,4 ile %8,7 arasında uygulamış, minimal
akımlıda desfluran konsantasyonunu %1-2 artırmak
gerekirken, düşük akımlıda vaporizatör ayarında
değişim yapmaya gerek duymamıştır. (13). Toğal
ve ark. yaptığı çalışmada 10 m
L
/kg/dk taze gaz
akımı uygulandığında inspire edilen izofluran
(FİİZO) konsantrasyonunda 15-90. dk arasında,
FİDES’te 15-30. dk arasında azalma olduğunu
görmüşler (14). Bu desfluranın kan / gaz partisyon
katsayısının çok düşük olması ve daha kısa sürede
doygunluğa ulaşmasıyla açıklanabilir (15). DAA (1
L
/dk)
kullanılarak
yapılan
bir
çalışmada,
desfluranın düşük akım döneminde vaporizatör
ayarlarının
değiştirilmeden
yeterli
alveolar
konsantrasyona ulaşarak devam ettiği ve düşük
akım uygulamasında güvenle kullanılabileceği
bildirilmiştir (6,10). Hargasser ve ark. yüksek
akımın
30.
dk’sında
vaporizatör
ayarını
değiştirmeden 1
L
/dk düşük akıma geçerek izlediği
gruplarda FA’nın düşmesi üzerine izofluran,
enfluran ve halotan gruplarında konsantrasyonu
anlamlı
miktarda
arttırırken,
desfluran
konsantrasyonunda
minimal bir artış
FA/Fi
oranlarını korumakta yeterli olmuştur. Çalışmada
desfluran
konsantrasyonlarının
aslında
hiç
değişmeden kalabileceği, izofluranın ise düşük
akıma geçildiğinde
%30
oranında arttırılması
gerektiği yorumu yapılmıştır. Yüksek akıma
geçilmesi
gerektiğinde
tekrar
verilen
konsantrasyonun düşürülmesi gerektiği, çünkü doz
aşımı olabileceği belirtilmektedir (10). Lee ve ark.
desfluran ve izofluranı 500 m
L
/dk’lık minimal
akımda
kullanmışlar
ve
izofluran
konsantrasyonunun anestezi sırasında düşmeye
devam ettiğini, desfluranın ise başlangıçtaki
düşüşten sonra düzelme gösterdiğini, desfluranın
çok düşük akımlarda bile klinik problem
oluşturmadığını göstermişlerdir (16). Johansson ve
ark. (6), desfluran vaporizatör ayarını %5
konsantrasyonda
sabit
tutarak
1-2
L/dk’lık
akımlarda ve 120 dk’yı aşan operasyon sürelerinde
çalışmışlardır. 120 dk sonra 1 L/dk grubunda end
tidal konsantrasyon %4.54, 2 L/dk grubunda ise
%4.76’dır. FA/Fi oranı her iki grupta da 120.
dakikada %96 olarak bulunmuştur. FA ve Fi
düzeylerinin desfluranın düşük kan/gaz partisyon
katsayısına, taze gaz akımından daha çok bağımlı
olduğu, bu ajanın tahmin edilebilir ve güvenilir bir
dengeyi uzun süreli operasyonlarda da sağladığı
gözlenmişti Biz çalışmamızda vaporizatör ayarını
%6 civarında sabit olarak tuttuk. Çalışmamızda
DAA grubunda MAK, FİDES ve ETDES
değerlerinde 15-30. dakikada azalma görüldü
(p<0,05). Ancak anestezi derinliği ve hemodinamik
parametrelerde her iki
grupta da
bir değişim
gözlenmedi. Desfluranın her iki grupta %6
konsantrasyonda yeterli olduğu ve diğer inhalasyon
ajanlarının
aksine
vaporizatör
ayarlarının
değiştirilmesine gerek olmadığı görüldü.
Düşük akımlı tekniklerde, taze gaz akımı
azaltıldıkça, taze gaz akımı içerisindeki O
2
miktarı
ile inspire edilen gaz kompozisyonundaki O
2
konsantrasyonu arasındaki fark artar. Düşük FiO
2
miktarı hipoksi riskini arttırır. Bu nedenle
hipokseminin kesin olarak önlenmesi ve sürekli
yeterli oranda O
2
sunumunun sağlanabilmesi için
FiO
2
konsantrasyonu en az %30 olmalıdır (17,18).
Düşük akımda FiO
2
’nin
temel belirleyicisi hastaya
özgün oksijen tüketimi (VO
2
)
’dir.
Genç, yapılı ve
atletik olgulardaki FiO
2,
yaşlı ve kas dokusu az olan
astenik olgulara göre belirgin şekilde daha az olur
(19). Kızıltepe ve ark. yaptıkları bir çalışmada %50
O
2
, %50 hava karışımı kullanarak FiO
2
konsantrasyonunu izlemişler ve 60. dakikada
inspire edilen O
2
konsantrasyonunu sevofluran
grubunda
%33.60±4.56
ve desfluran grubunda
%35±1.41 olarak bulmuşlar. Operasyon süresince
inspire ve ekspire edilen O
2
konsantrasyonunda
azalmalar olduğu
,
ancak bu azalmanın
%30’un
altına inmeyerek hipoksi oluşturabilecek FiO
2
konsantrasyonuna hiç düşmediğini ve arter kan gazı
analizinde hipoksi bulgularına hiç rastlamadıklarını
belirtmişlerdir (20). Çalışmamızda ilk 10 dakikada
FiO
2
değerleri
DAA grubunda 45,3±1,6, YAA
grubunda 45,7±1,0 idi. 10. dakikadan sonra taze gaz
akımının azaltılmasıyla DAA grubunda anlamlı
olarak düşme görüldü. 15. dakikada 41,7±2,0, 30.
dakikada 36,2±1,7, 45.dakikada 35,3±1,7 olarak
ölçüldü. Sonraki takiplerde FiO
2
deki düşme
durarak 75. dakikada 35,2±1,7 olarak ölçüldü. YAA
grubunda ise değişme olmadı.. DAA grubunda
anlamlı düşme olmasına rağmen FİO
2
alt sınırı
%30
değerine inmedi. Hastalarda hipoksi gözlenmedi.
DAA ile yapılmış çalışmalarda ETCO
2
: 30-35
mmHg arasında tutulmuştur (21). Kaymak ve ark.
yaptıkları çalışmada, DAA grubunda; ETCO
2
,
33.25±6.10 ile 36.10±5.76 arasında, YAA grubunda
ise; ETCO
2
, 32.58±5.10 ile 34±5.16 arasında tespit
edildi. Her iki gruptaki ETCO
2
değerleri arasında
istatistiksel olarak farklılık tespit edilmedi (22).
Bizim çalışmamızda da ETCO
2
değerleri açısından
her iki grup arasında anlamlı fark bulunmadı.
Ayrıca inspiratuvar CO
2
konsantrasyonu (FiCO
2
)
takipleri de yapıldı ve her iki grupta sıfırın üzerine
çıkmadığı görüldü.
Şakar M ve ark.
Konuralp Tıp Dergisi 2014;6(2):34-41
40
Weiskopf ve ark. yüksek akımlı desfluran anestezisi
altında yapılan nonkardiyak cerrahi vakalarında,
0.83, 1.24 ve 1.66 MAK desfluran anestezisinin,
hemodinamik etkilerini incelemişler, 0.83 MAK
desfluran ile kalp hızının değişmediğini, ancak
desfluran konsantrasyonundaki hızlı artış ve 1
MAK üzerindeki desfluran konsantrasyonlarında
taşikardinin belirgin hale geldiğini tespit etmişler
(15). Gormley ve ark. desfluranın %6 üzerindeki
vaporizatör ayarlarının kullanılması ile geçici bir
süre (1-4 dk) sempatik aktivite artışı ile, kalp hızı
ve kan basıncı artışına neden olduğunu
bildirmişlerdir (23). Ebert ve ark. da, 1 MAK
desfluran ile kalp atım hızı etkilenmezken, 1.5-2
MAK
desfluran
uygulandığında
veya
konsantrasyon
arttırıldığında
taşikardi
ve
hipertansiyonla sonuçlanan sempatik stimulasyon
olduğunu bildirmişlerdir (24). Bennett ve ark. 3
L/dk taze gaz akımının kullanıldığı ve desfluran ile
oluşan anestezi derinliğindeki değişikliklerin
incelendiği randomize bir çalışmada, cerrahi uyarı
tarafından oluşturulan hipertansiyon ataklarının,
desfluran ile 4.6 dk sonra kontrol değerlerine
döndüğünü
bildirilmiştir
(25).
Bu
durum,
desfluranın düşük çözünürlüğü ile end-tidal
anestetik
konsantrasyonlarının,
inspiratuar
anestezik konsantrasyonlara hızlı ulaşılmasıyla
açıklanmıştır. Nathanson ve ark. (8) hemodinamik
değerleri %20 sınırları içinde tutmuşlar, gerek
duyulduğunda fentanil 0.5-0.75 μg/kg
İV
veya
inhalasyon anesteziğinde %50'lik artış yapmışlardır.
Dupont ve ark. (104) çalışmasında, ortalama kan
basıncı ve kalp atım hızını başlangıç değerlerine
göre ± 20 sınırları içinde tutmaya çalışmış ve
belirtilen değerlerin üzerine çıkıldığında sufentanil
0.15 μg/kg
İV
, yeterli gelmezse, inhalasyon
anesteziğinde %50'lik artış uygulamıştır. Biz de
indüksiyonda ve anestezinin idamesinde 1 µg/kg
fentanil kullandık. İnhalasyon anesteziğinde
değişiklik
yapmadık. Her iki
grupta
da
hemodinamik veriler stabil seyretti.
Yıldız ve ark.’nın düşük akımlı desfluran anestezisi
sonrası postoperatif titreme oranı ve klonidinin
titreme üzerine etkisini inceledeği çalışmada
anestezi sonrası erken derlenme açısından gruplar
arasında anlamlı fark yoktu (21). İnhalasyon
anesteziklerinde derlenme; ajanın yağda erirliğine,
konsantrasyonuna, kullanım süresine ve hastanın
alveolar ventilasyon düzeyine bağlıdır. İnhalasyon
ajanları kullanılarak uygulanan yaklaşık iki saatlik
anesteziden sonra erken derlenme dönemi, yaklaşık
15 dk. içinde gerçekleşir (26). İnhale ilaçlar,
dengeli
anestezinin
sadece
bir
kısmını
oluşturduğundan, uyanma ve derlenme süreci
inhalasyon dışı faktörlere de bağlıdır (27).
Çalışmamızda DAA grubunda ekstübasyon zamanı
10.3±1.6, dil çıkarma zamanı 12.2±1.6, oryantasyon
zamanı
14.2±1.7
dakika,
YAA
grubunda
ekstübasyon zamanı 9.85±0.9, dil çıkarma zamanı
11.9±1, oryantasyon zamanı 14±1.3 dakika olarak
bulundu. Bu derlenme özellikleri açısından her iki
grup arasında (p>0.05) fark yoktu. Yine her iki grup
arasında ekstübasyon öncesi ve sonrasında
hemodinamik parametreler açısından da (p>0.05)
anlamlı bir fark yoktu.
İnhalasyon ajanlarının tüketimi ve maliyeti, taze
gaz akım hızına, vaporizatör ayarına ve anestezi
süresine bağlıdır. Desfluranın 1 MAK/saat anestezi
maliyeti
karşılaştırıldığında,
sevofluran
ve
izoflurandan güncel piyasa fiyatlarında daha pahalı
olduğu bilinmektedir. Ancak düşük gaz akımı
kullanıldığında 1 MAK/saat için hemen hemen aynı
düzeye geldiği görülmüştür. Dolk ve ark.’nın
yaptığı çalışmada; elektif diz artroskopisi yapılacak
bir gruba propofol infüzyonu, diğer iki gruba da
desfluran ve sevofluran anestezisi ile beraber LMA
uygulandı. Gruplar arasında anestezi süresi,
postoperatif ağrı ve derlenme zamanları açısından
fark yoktu. Ancak propofol grubuna göre volatil
ajan grupları %45-55 arasında maliyet açısından
daha düşük bulundu (28). Yıldırım ve ark yaptıkları
çalışmada toplam 8061 dk. uygulanan düşük akımlı
anestezide, 312 m
L
izofluran, 574 m
L
sevofluran,
1130 m
L
desfluran kullanmışlar. Akım hızının 4
L
/dk’ya çıkarılması durumunda 889
mL
izofluran,
1697
mL
sevofluran,
3320
mL
desfluran
harcandığını hesaplamışlardır. Buna göre akımın 4
L
/dk’dan 1
L
/dk’ya düşürülmesi ile gazların
tüketiminde izofluran için
%65
, sevofluran için
%67
, desfluran için
%66
azalma olduğunu
belirlemişlerdir (29). Baxter anestezik ajan
maliyetlerinin akım hızları ile ilişkili olduğunu
belirtmiştir. Taze gaz akımlarının 1.5
L
/dk’ya
düşürülmesi ile volatil anestezik ajan maliyetlerinde
%25
oranında azalma olduğunu bildirmiştir (3).
Rosenberg ve ark. Desfluran anestezisi veya 100-
200 mcg/kg/dk hızında propofol infüzyonu
vermişler ve desfluranın propofole göre daha
ekonomik olduğunu belirtmişlerdir (30). Coetzee ve
ark. 302 hasta ile yaptıkları çalışmalarında
desfluran, halotan ve enfluran tüketimini taze gaz
akımına göre (0.5-1-3
L
/dk) değerlendirmişler,
desfluran tüketiminde taze gaz akımı ile orantılı
azalma olduğunu tespit etmişlerdir (31).
Çalışmamızda desfluran tüketimi; DAA grubunda
70,2±2,3 mL, YAA grubunda 208,0±4,3 mL’dir.
P=0 olarak her iki grup arasında anlamlı fark vardır.
DAA grubunda desfluran tüketimi %66 oranında
azalmıştır. Oksijen tüketimleri; DAA grubunda
156,2±44,3
L
, YAA grubunda 338,9±62,1 L’dir.
P=0 olarak her iki grup arasında anlamlı fark vardır.
Düşük potensi ve yüksek fiyatı ile anestezide
kullanımı oldukça pahalı olan desfluranın düşük
taze gaz akımlarında ideal bir inhalasyon ajanı
olduğunu gözlemledik. Düşük akımlı anestezinin
hemodinami ve derlenme yönünden yüksek akımlı
anestezi kadar güvenli olduğu ve maliyeti azalttığı
sonucuna varıldı.
Şakar M ve ark.
Konuralp Tıp Dergisi 2014;6(2):34-41
41
KAYNAKLAR
1.
Baum J. Low-flow anaesthesia: Theory, practice, technical preconditions, advantages, and foreign gas
accumulation. Journal of Anaesthesia 1999;13(3):166-74.
2.
Vecil M, Di Stefano C, Zorzi F. Low flow, minimal flow and closed circuit system inhalational anesthesia in
modern clinical practice. SignaVitae 2008;3 (suppl 1):33–6.
3.
Baxter AD. Low and minimal flow inhalational anaesthesia. Can J Anaesth 1997;44(6):643-52.
4.
Baum J. Low flow anesthesia Anaesthesist 1994;43(3):194–210.
5.
Patel SS, Goa KL. Desflurane. A review of its pharmacodynamic and pharmacokinetic properties and its
efficacy in general anaesthesia. Drugs 1995;50(4):742–67.
6.
Johansonn A, Lundberg D, Luttropp HH, et al. Low-flow anaesthesia with desflurane: Kinetics during
clinical procedures. Eur J Anaesth. 2001;18(8):499-504.
7.
Baum J, Stanke HG. Low Flow-und Minimal Flow-Anästhesie mit Sevofluran. Anaesthesist 1998;[Suppl 1]
47:70–6.
8.
Nathanson MH, Fredman B, Smith I, et al. Sevoflurane versus desflurane for outpatient anaesthesia: a
comparison of maintenance and recovery profiles. A & A 1995;81(6):1186–90.
9.
Hargasser SH, Mielke LL, Entholzner EK. Experiences with the new inhalational agents in low-flow
anaesthesia and closed-circuit technique. Monitoring and technical equipment. Appl Cardiopulm
Pathophysiol. 1995;5 (Suppl 2):47–57.
10.
Hargasser S, Hipp R, Breinbauer B. A lower solubility recommends the use of desflurane more than
isoflurane, halothane, and enflurane under low-flow conditions. J Clin Anesth 1995;7(1):49–53.
11.
Saraiva RA. Desflurane: Physicochemical Properties, Pharmacology and Clinic Use. Rev Bras Anestesiol
2003;53(2):214–26.
12.
Eger EI II. Desflurane animal and human pharmacology: aspects of kinetics, safety, and MAC. Anesth
Analg 1992;75:4(Suppl): 3–9.
13.
Baum J, Berghoff M, Stanke HG, et al. Low-flow anesthesia with desflurane. Anaesthesist 1997;46(4):287–
93.
14.
Toğal T, Ayas A, Demirbilek S ve ark. Düşük Akımlı Anestezide İzofluran ve Desfluran İle Vücut
Ağırlığına Göre Uygulanan Taze Gaz Akımlarının Karşılaştırılması. Türk Anest Rean Der Dergisi.
2004;32(2):91–9.
15.
Weiskopf RB, Cahalan MK, Eger EI, et al. Cardiovascular actions of desflurane in normocarbic volunteers.
Anesth Analg 1991;73(2):143–56.
16.
Lee DJH, Robinson DL, Soni N. Efficiency of a circle system for short surgical cases: comparision of
desflurane with isoflurane. BJ Anaesth 1996;76(6):780-2.
17.
Baum JA. Clinical applications of low flow and closed circuit anaesthesia. Acta Anaesthesiol Belg
1990;41(3):239-47.
18.
Hendrickx JFA, Cooman DS, Vandeput DM, et al. Air-oxygen mixtures in circle systems. Journal of
Clinical Anaesthesia 2001;13:461–4.
19.
Baum JA. Düşük Akımlı Anestezi (Çev. Ed. Tomatır E). Klinik uygulamada düşük akımlı anestezi, İstanbul:
Nobel Tıp Kitabevi; 2002; 220–68.
20.
Kızıltepe H. Düşük Akım Anestezisinde Sevofluran ve Desfluranın nefrotoksisitelerinin karşılaştırılması.
Uzmanlık Tezi, İstanbul–2006.
21.
Yıldız K. Laparoskopik kolesistektomilerde düşük akım anestezisinin değerlendirilmesi. Uzmanlık Tezi.
İstanbul–2007.
22.
Kaymak Ç, Başar H, Tekin Ö. Düşük Akım ve Yüksek Akımla Uygulanan Desfluran Anestezisinde
Hemodinamik Etkilerin Torasik Elektriksel Biyoempedans Monitorizasyon ile Karşılaştırılması. TARD
Dergisi 2007;35(1):29-37.
23.
Gormley WP, Muyıray JM. Intravenous lidocaine does not atenuate the cardiovasculer and catecholamine
response to a rapid increase in desflurane concentration. Anesth Analg 1996;82:358–61.
24.
Ebert TJ, Muzi M. Sympathetic hyperactivity during desflurane anesthesia in healthy volunteers. A
comparison with isoflurane. Anesthesiology 1993;79(3):444–53.
25.
Bennett JA, Mahadeviah A, Stewart J, et al. Desflurane controls the hemodynamic response to surgical
stimulation more than isoflurane. J Clin Anesth 1995;7(4):288-91.
26.
Aitkenhead AR, Smith G. Inhalation anesthetic agents. Textbook of Anaesthesia 2nd Edition. 1990;160.
27.
Tarazi EM, Philip BK. A Comparison of recovery after sevoflurane or desflurane in ambulatory anaesthesia.
J Clin Anesth 1998;10(4):272–7.
28.
Dolk A, Cannerfelt R, Anderson RE. Inhalation anaesthesia is cost-effective for ambulatory surgery: a
clinical comparison with propofol during elective knee arthroscopy. Eur J Anaesthesiol 2002;19(2):88–92.
29.
Yıldırım A, Göksu H, Toprak Ç. İzofluran, desfluran ve sevofluran ile uygulanan düşük akımlı anestezinin,
anestezi kalitesi ve güvenirliliğinin karşılaştırılması. Fırat Tıp Dergisi 2006;11(3):170–4.
30.
Rosenberg MK, Bridge P, Brown M. Cost Comparision: A desflurane-versus a propofol-based general
anesthetic technique. Anesth Analg 1994;79(5):852–5.
31.
Coetzee JF, Stewart LJ. Fresh gas flow is not the only determinant of volatile agent consumption: a multi-
centre study of low-flow anaesthesia. Br J Anaesth 2002;88(1):46–55.
Dostları ilə paylaş: |