Sultan III. Mustafa Sultan III. Mustafa her nedense iki kelimeyi hep birbirine karıştırırmış. “Telaş”a “talaş”, “talaş”a da “telaş” dermiş. Padişahın bu yanlışını düzeltmek istemelerine rağmen kimse cesaret edip de söyleyemezmiş. Derken nediminin aklına bir fikir gelmiş. “Ben birkaç gün ortadan kaybolacağım. Padişahım beni sorduğunda ‘Evi yandı, onunla ilgileniyor’ dersiniz” diyerek gitmiş.
Bir süre sonra, ortadan kaybolan nedimi gören padişah sormuş: “Geçmiş olsun nedimim, nasıl oldu da yandı eviniz?” Nedimi, “telaş” ile “talaş” arasındaki farkı anlatmak için kurguladığı ev yanma olayını şöyle anlatmış: “Bizim hanım bir gün yemek yapmak için talaşları tutuşturmuş. Bir süre sonra alev yandaki büyük talaş yığınına sıçrayınca zavallıcığı almış bir telaş. O telaşlandıkça talaşlar yanmış, talaşlar yandıkça o telaşlanmış. Nihayetinde, alevler içinde kalan talaşlar ve bizim hanımdaki yüksek telaş sonucu maalesef evimiz yandı.” Nedim, “telaş” ile “talaş” arasındaki farkı güzel bir dille anlatmış olmanın verdiği keyfi yaşayacakken padişah ev yanma olayını şöyle özetleyivermiş: “Olay anlaşıldı; hanımınız o kadar talaş etmeseydi, telaşlar da bu kadar tutuşmazdı!” Doğru kelimeyle, hemen hemen doğru kelime arasındaki fark; ateşle, ateş böceği arasındaki farktır. Mark Twain