Türkiye Parazitoloji Dergisi, 32 (3): 276 - 279, 2008
Türkiye Parazitol Derg.
© Türkiye Parazitoloji Derneği
© Turkish Society for Parasitology
Çevre Kirliliğinin İzlenmesinde Parazitlerin Rolü
Kader YILDIZ
Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Parazitoloji Anabilim Dalı, Kırıkkale, Türkiye
ÖZET: Ağır metallerin organizmalar üzerine zehirli etkileri bilinmektedir. Kurşun, kadmiyum, cıva gib i bazı zehirli metaller çeşitli
kaynaklardan doğaya salınmaktadır. Son yıllarda parazitizm ve çevre kirliliği arasındaki ilişki ile ilgilenilmiştir. Özellikle
Acanthocephala olmak üzere çeşitli helmint türleri vücutlarına ağır metal biriktirmeleri yönünden araştırılmıştır. Bu makalede çevre
kirliğinin izlenmesinde parazitlerin rolü tartışılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Ağır metal, parazit, biriktirme
The Role of Parasites in Monitoring of Environmental Pollution
SUMMARY: Heavy metals are known for their toxic effects on organisms. The toxic metals such as lead, cadmium and mercury are
continuously released into the aquatic environment from different sources. The relationship between parasitism and environmental pollu-
tion has been of interest during recent years. Different helminth species, especially Acanthocephala, have been investigated in respect to
heavy metal accumulation in their bodies. The importance of parasites for monitoring of environmental pollution was discussed in the
present article.
Key Words: Heavy metals, parasite, accumulation
GİRİŞ
Doğadaki canlıların yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen sorun-
lara "Çevre Kirliliği" adı verilmektedir. Çevre sorunlarının baş-
lıca kaynakları arasında düzensiz şehirleşme, gübre ve zirai
mücadele ilaçları, endüstriyel artıklar ile çöp yer almaktadır.
Kurşun, kadmiyum ve cıva gibi bazı metaller ağır metal olarak
adlandırılmaktadır. Son yıllarda endüstrileşme ve hızlı nüfus
artışı nedeniyle özellikle de aquatik (sucul) ortamda hızla artan
ağır metal seviyesinin canlılar üzerine toksik etkili olduğu belir-
lenmiştir (9). Üstelik ağır metallerin besin zinciri aracılığı ile
diğer canlılara yoğunluğu artarak taşındığı saptanmıştır (10).
Çevre kirliliği ile ilgili çalışmalarda genellikle doğaya çeşitli
yollarla yayılan metallerin balıklarda ölüm oluşturan akut
toksisitesi üzerinde çalışılmaktadır. Bunun yanı sıra sucul
canlıların doğal ortamlarında düşük yoğunluklardaki toksik
maddelere uzun süre maruz kaldığı bilinmektedir. Bu durum
bazı fizyolojik, biyokimyasal ve davranışsal göstergeler ile
belirlenebilmektedir (9). Konağın genel sağlığı hakkında belir-
leyici faktörlerden birisi balık üzerinde ya da içinde sıklıkla
gözlenen metazoon parazitlerdir. Bu parazitlerin yaygınlığı ve
yoğunluğundaki değişiklikler balıkların yüzme aktivitesi veya
kan kimyasındaki değişikliklere göre daha kolay değerlendi-
rilmektedir (9). Düşük yoğunlukta kirleticilere maruz kalan
balıkların değişen davranışsal karakterleri subletal toksisite
göstergesi olarak kullanılmaktadır. Değişen bu karakterler
arasında özellikle balığın beslenme davranışı ve mikrohabitat
tercihindeki değişiklikler önemlidir ( 9).
Balıklarda helmint enfeksiyonuna karşı diğer omurgalı canlı-
lardakine benzer bir immun yanıt şekillenmektedir. Ortamda
toksik maddelerin varlığında pek çok immunite basamağı
yıkımlanmakta olup (9, 10), kirliliğe bağlı olarak gelişen
immun değişikliklerin hastalığa karşı balığın duyarlılığını
arttırdığı belirlenmiştir (9). Ayrıca toksik maddeler balık biyo-
lojisindeki diğer özellikleri de etkileyebilmektedir.
Parazitolojik yayınların pek çoğu parazitlerin balık sağlığı için
tehdit olduğunu ileri sürmesine rağmen 1980’lerden sonra
yayımlanan pek çok yayın sucul çevredeki kirlilik ve
parazitizm arasındaki ilişkiden bahsetmektedir (8, 9, 13-24).
Bu yayınlarda ekosistemdeki önemi ve yaygınlığı nedeniyle
parazitlerin çevresel kalitenin göstergesi olarak kullanılması
ile ilgili denemeler yer almaktadır.
Parazitler bu çalışmalarda biyoindikatör olarak “etki gösterge-
si” ve “birikim göstergesi” olmak üzere iki gruba ayrılarak
incelenmektedir (13).
Makale türü/Article type: Derleme / Review
Geliş tarihi/Submission date: 04 Şubat/04 February 2008
Düzeltme tarihi/Revision date: 09 Nisan/09 April 2008
Kabul tarihi/Accepted date: 17 Nisan/17 April 2008
Yazışma /Correspoding Author: Kader Yıldız
Tel: (+90) (318) 357 33 01 Fax: (+90) (318) 357 33 04
E-mail: kaderyildiz@hotmail.com
15.Ulusal Parazitoloji Kongresi’nde (18-23 Kasım 2007,
Kayseri ve Ürgüp) sunulmuştur.
Çevre kirliliği ve parazitler
277
Etki göstergesi
Cıva, kadmiyum, kurşun ve arsenik canlılar üzerinde zehirli
etki oluşturması, ayrıca bir organizmadan diğerine geçişi esna-
sında yoğunluğunun artması nedeniyle önem kazanan ağır
metaller arasındadır (4,5). Dünya üzerinde kirli suların karıştı-
ğı yerlerde ortamın göstergesi olarak genelde midye (5) kul-
lanmakla birlikte çevre çalışmalarında parazitlerin de kullanı-
labilirliğine ilişkin çok sayıda çalışma mevcuttur (14, 15, 22,
25, 26). Balık parazitlerine kirliliğin etkisi üzerine yoğunlaş-
mış olan bu çalışmalarda çoğunlukla Ciliata, nematod,
Monogenea, cestod, Digenea ve Acanthocephala kullanılmış
olup Digenea ve Acanthocephala’ların ağır metallere uygun
göstergeler olabileceği belirlenmiştir (8). Balıkların erişkin
cestodlarında
da
metal
birikimi
olduğu
görülmüş,
Monobothrium wagenery’nin konağı olan kadife balığının
kaslarından 150 kez kurşun ve 40 kat fazla kadmiyum birik-
tirmesine rağmen aynı bölgeden alınan balıklardaki
Acanthocephala’larda her iki metal yoğunluğu daha yüksek
bulunmuştur (23).
Balık solungaçlarında yaşayan monogenik trematodlar çevre
kirliliğine etki göstergesi olarak parazitlerin rolünün belirlen-
mesinde kullanılmıştır. Hem çevre hem de konak balık ile
direkt temasta olan bu trematodların çevresel faktörlerdeki
değişikliklere hızla reaksiyon verdiği belirlenmiştir (13). Yapı-
lan çalışmalarda kirli suda yaşayan balıkların solungaçlarında
parazitizmin arttığı saptanmış, kâğıt fabrikasının etkilediği bir
gölden alınan balıkların solungaçlarında kontrollere kıyasla
çok sayıda ve türde Dactylogyrus spp. tespit edilmiştir (12).
Petrol ürünlerinin ise deniz balıklarının solungaç parazitlerini
arttırdığı (6), buna karşılık bağırsak parazitlerinin ise gözden
kaybolmasını sağladığı belirlenmiştir (7). Ayrıca petrokimya
ile kirli toprakta yaşayan ratlarda da benzer durum görülmüş,
bu hayvanların mide-bağırsak helmint populasyonunda azalma
saptanmıştır (3).
Etki çalışmalarında bazı sıkıntılarla karşılaşılmaktadır. Bunlar
arasında kontrol ortamının zor bulunması, aynı alanda çok
sayıda kirletici bulunması nedeniyle kirleticilerin etkilerini
saha çalışmalarında değerlendirmenin güçlüğü, genelleme
yapılamaması ve parazitizm düzeyindeki değişimin tam değer-
lendirilememesi yer almaktadır. Ayrıca kirleticilerin doğası, su
ortamının fiziko-kimyasal özellikleri, incelenen balık ve para-
zitlerin özellikleri de araştırma sonuçlarını etkilemektedir.
Birikim göstergesi
Bazı parazitlerin ağır metalleri vücutlarında biriktirme yetene-
ği çevrenin kimyasal durumunu değerlendirmede biyomonitor
olarak uygulanabilirliğini sağlamaktadır. Midyeler gibi rutinde
kullanılan duyarlı organizmalar ile kıyaslandığında parazitle-
rin geniş coğrafi dağılıma sahip olması, çok sayıda bulunması,
metallere toleransının yüksek olması, hareketli olan konağın
yaşadığı yerdeki ortalama maruz kalma süresinin değerlendi-
rilmesinde kullanılabilmesi ve ayrıca deneysel çalışmalarda
laboratuarda kolayca sürdürülebilir olması gibi avantajları
mevcuttur. Buna karşılık parazitlerin konaklarından daha kısa
yaşam süresine sahip olması, parazitler arasındaki metal düzey-
lerinin farklı olması, parazitin metal alma yolu ve mekanizması-
nın tam olarak bilinmemesi gibi dezavantajlar da vardır (20).
Ağır metal biriktirme kapasitesi nedeniyle araştırılan pek çok
helmint
türü
içerisinde
en
ümit
verici
olanlar
Acanthocephala’lardır. Balık Acanthocephala’larında ağır
metal birikimi şimdiye dek üç türde (Pomphorhynchus laevis,
Acantocephalus lucii ve Parateuisentis ambiguus) araştırılmış-
tır (14-16, 21, 22, 27).
Acanthocephala’ların metal birikimi hakkında saha çalışmaları
Doğal
enfekte
balıklardan
elde
edilen
tüm
Acantocephala’larda konaklarının dokularından daha yüksek
miktarda metal tespit edilmiş (14-16, 21, 22, 27) olup aksi
durum hava kesesinde yerleşen bir nematod olan Anguicolla
crassus’ta gözlenmiştir (21). Çeşitli doğal enfekte balık türleri
ile Acantocephala’ları’nın ağır metal yüklerinin incelendiği
çalışmalarda en yüksek metal oranı P.laevis ile enfekte kefalden
elde edilmiştir. P.laevis’teki ortalama kurşun ve kadmiyum
yoğunluğu konak balığın kasından 2700 ve 400 kez, balığın
bulunduğu sudan ise 11000 ve 27000 kez daha yüksek bulun-
muştur (22). Ergin Acanthocephala’da kaydedilen yüksek ağır
metal yoğunluğunun aksine arakonaktaki larva formlarda metal
birikiminin düşük olduğu gözlenmiştir (15, 16).
Parazitteki ağır metal yoğunluğunun konaktaki yerleşim yeri ile
ilgili olduğu belirlenmiştir. Erişkin parazit tarafından ağır metal-
ler sonkonağın bağırsak boşluğundan alınmaktadır. Bu nedenle
balıkların vücut boşluğundan elde edilen P.laevis’teki metal
yoğunluğu konak dokularından daha düşük bulunmuştur (15).
Erişkin Acantocephala anormal ağır metal biriktirme kapasite-
si nedeniyle bulunduğu ortamdaki ağır metal için birikim gös-
tergesi olarak değerlidir. Son saha çalışmalarından elde edilen
ilginç bulgular midyeye göre Acanthocephala’nın sucul çev-
reden toksik metalleri daha çok biriktirdiğini ileri sürmektedir
(20, 24). Parazitler arasında metal yükündeki değişkenliğin
midye bireylerinden çok yüksek düzeyde olduğu gözlenmiş,
bu farklılığı konak balığın hareketli olmasının etkilediği bildi-
rilmiştir (20).
Acanthocephala’nın metal birikimi hakkında yapılan
deneysel çalışmalar
Acanthocephala’ların ağır metal biriktirmelerine ilişkin saha
çalışmalarından elde edilen bulgular deneysel çalışmalarla da
desteklenmiştir. Deneysel olarak P.laevis ile enfekte edilen
kefal farklı kurşun yoğunlukları içeren sulara bırakılmıştır.
Yaklaşık 4-5 haftalık periyottan sonra P.laevis’teki kurşun
miktarının sabit bir düzeye ulaştığı buna karşılık kefalin kara-
ciğer ve bağırsağındaki kurşun düzeyinin artmaya devam ettiği
belirlenmiştir. Kurşun yükünün balıkların kaslarına kıyasla
parazitlerinde 1000 kat daha yüksek olduğu gözlenmiştir (14).
Yıldız K.
278
Bu durum parazitin metal biriktirmesinin çevresel kirlilikteki
hızlı değişime yanıt olarak ortaya çıktığının göstergesidir.
Üstelik Acanthocephala böyle yüksek miktardaki kurşunu bu
kadar kısa sürede vücudunda yoğunlaştırdığı için konağı olan
balıktaki kurşun birikimini de etkilemektedir.
Sures ve Siddall (14), Acanthocephala’nın kurşun alımıyla ilgili
bir hipotez ileri sürmüştür. Bu hipoteze göre: kurşun iyonları
tatlısu balıklarının solungaçlarından osmozla geçerek kan dola-
şımına girmekte, eritrosit membranına bağlandıktan sonra dola-
şım aracılığı ile karaciğere oradan da safra ile bağırsaklara gel-
mektedir. İnce bağırsağa gelen kurşunun bağlandığı steroidler
ya bağırsak duvarından yeniden emilmekte ya da balık dışkısıy-
la dışarı atılmaktadır. Acanthocephala’nın kolesterol ve yağ
asidi sentezindeki yetersizliği nedeniyle konak tarafından üreti-
len safranın parazit açısından oldukça önemli olduğu bilinmek-
tedir. Acanthocephala’lar safra tuzlarını alırken onlara bağlı
organometalik kompleksleri de ince bağırsaklardan almaktadır.
Böylelikle enfekte balığın bağırsak boşluğundaki kurşun yoğun-
luğu ve dolayısıyla da bağırsak duvarınca geri emilen miktarı
enfekte olmayan balığa göre önemli ölçüde azalmaktadır.
Parazit tarafından kurşun alınımında safranın rolü memelilerde
de çalışılmış ve bu durum Fasciola hepatica ile enfekte sığır-
larda doğrulanmıştır. Bu trematotta kurşun düzeyi konağı olan
sığırın kas ve karaciğerine göre 172 ve 115 kat daha yüksek
oranda bulunmuştur (18).
Deniz balıklarındaki parazitlerde metal birikimi hakkında
sınırlı bilgi bulunmakta özellikle konak-parazit sisteminde ağır
metal birikimi üzerine suyun tuzluluğunun etkisi hakkında az
şey bilinmektedir (13). Su kaybını karşılamak için deniz suyu
içen balığın helmintleri tatlısu balıklarının safrasında gözlenen
organometalik kompleksler yerine oral yolla alınmış inorganik
metal iyonları ile karşılaşmaktadır (13).
Sucul ortamda metal yoğunluğunun izlenmesinde balık para-
zitlerinin potansiyel rolünün aksine memeli parazitlerinin çev-
re çalışmalarındaki rolünün oldukça sınırlı olduğu görülmek-
tedir (1, 2, 17-19). Memelilerde metal alınımı ve birikimi ile
ilgili en önemli organlar böbrek ve bağırsaktır. Bağırsak kur-
şun için, böbrek ise kadmiyum birikimi ve atılması için önemli
bir organdır. Memeliler çeşitli metalleri özellikle böbrek yo-
luyla dışarı attığı için bağırsakta yerleşen parazitler daha az
metal yoğunluğu ile karşılaşırlar (17).
Memelilerde yapılan çalışmalarda yalnızca F.hepatica’nın
balık Acanthocephala ve cestodlarından kaydedilen değere
yakın metal yoğunluğu taşıdığı belirlenmiştir. Kurşun parazitte
konağın kas, böbrek, karaciğerine göre 172, 53 ve 115 kez
daha yüksek bulunmuş, buna parazitin safra ile temasta olma-
sının sebep olduğu ve parazitin tegümenti aracılığı ile kurşunu
aldığı tahmin edilmiştir (18).
Macracanthorhynchus hirudinaceus ile doğal enfekte domu-
zun metal yükü kıyaslandığında parazitteki kurşun düzeyinin,
konağın kas, karaciğer, böbrek ve bağırsağından sırasıyla 85,
85, 56 ve 24 kat yüksek olduğu belirlenmiş, parazitteki kad-
miyum düzeyi ise karaciğerden 32, böbrekten ise 5 kat yüksek
bulunmuştur (17).
Ağız yoluyla kurşun verilen Moniliformis moniliformis ile
deneysel enfekte ratların dışkılarıyla çıkan kurşun miktarının
enfekte olmayan ratlara göre daha düşük olduğu kaydedilmiş-
tir. Kurşun, parazitte konağın karaciğer, bağırsak, böbrek renal
korteks ve medullasıyla kıyasla sırasıyla 25, 39, 2 ve 9 kat daha
yüksek düzeyde saptanmıştır (19). Aynı parazitle deneysel
enfekte ratlara kadmiyum verilmesi sonucunda ise kadmiyumun
konağın böbrek, karaciğer ve bağırsağıyla kıyasla, parazitte 20,
23 ve 119 kez daha yüksek olduğu görülmüştür (11).
Parazitlerden metalleri saptamada genelde atomik absorbsiyon
spektrofotometre ve benzeri cihazlar kullanılmaktadır. Konak-
larda elde edilen parazitler ve konağa ait dokular ayrı ayrı
homojenize edildikten sonra ağır metal yönünden analiz edil-
mektedir. Elde edilen veriler kullanılarak biyokonsantrasyon
faktörü hesaplanmaktadır (20).
Parazitteki ortalama
element miktarı
Biyokonsantrasyon faktörü =
Organdaki ortalama
element miktarı
Metallerin parazite yerleşimi ve etkileri
Yapılan çalışmalarda ağır metallerin parazit içinde homojen
dağılım göstermediği bulunmuştur (23). Kurşunun ağırlıklı
olarak parazitin çengellerinde olduğu belirlenmiş, kollajen ve
kitinden oluşan çengellere atomik ağırlığının benzerliğinden
dolayı kalsiyum yerine kurşun bağlandığı ileri sürülmüştür.
Cestodların posterior kısımlarının daha çok ağır metal içerdiği
belirlenmiş, bu durum posterior kısmın daha uzun süre ağır
metallere maruz kalması ile açıklanmıştır. Fakat metal biri-
kimde maruz kalma süresinin önemli olduğu görüşü başka
parazitlerden elde edilen sonuçlar ile desteklenmemiştir (20).
Oldukça yüksek yoğunluklarda ve subletal etkiye potansiyeli-
ne sahip metalleri taşıyan Acanthocephala ve cestodlarda buna
bağlı herhangi bir mortalite görülmemesine rağmen parazitle-
rin yumurta fertilitesine ve larva canlılığına metallerin etkileri
hala tam olarak bilinmemektedir. Parazitlerin metaller için
kendi detoksifiye mekanizmalarına sahip olabilecekleri ya da
zaten konak tarafından detoksifiye edilmiş metal formlarını
aldıkları düşünülmektedir (20).
Acanthocephala’ların anormal metal biriktirme özellikleri nede-
niyle sudaki düşük yoğunluktaki metaller bile tespit edilebilmek-
tedir. Ayrıca parazit ve konak kaslarındaki metal yoğunluğu ara-
sındaki oran metale maruz kalınan süre ile ilgili bilgi de sağla-
maktadır. Ortamda bulunan metalin parazit tarafından hızlı alın-
ması nedeniyle hem konak kasında hem de parazitte saptanan
yüksek metal düzeyi uzun maruz kalma süresinin göstergesidir.
Eğer metal yükü parazitte yüksek fakat kasta düşükse yaklaşık 5
haftalık bir süredir kirliliğin geçerli olduğunun kanıtıdır (14).
Çevre kirliliği ve parazitler
279
Endoparazitlerin balıktaki ağır metal miktarını azaltmasındaki
rolü yakın zamanda izlenmiştir. Balıklar yüksek yoğunlukta
ağır metali tolere edebilir. Balıklar Acanthocephala’lar ile
enfekte ise, bu parazitler metallerin çoğunluğunu kendi içle-
rinde biriktirirler ve ayrıca balıklar çeşitli parazitlerle sıklıkla
enfekte olduklarından parazitizm balıkta toksinlerin birikimini
etkileyen potansiyel faktör olarak düşünülür.
Bu sonuçlar parazitizmin tanımında ve konak parazit ilişkile-
rinin anlaşılmasında önemli olabilir. Yaygın olarak kabul edi-
len
parazitlerin
konaklar
için
zararlı
olduğudur.
Acanthocephala’lar konakları için zararlı olmasına rağmen
erişkin helmintin parazit olarak oluşturduğu olumsuz etki ko-
nak içerisinde kurşunun hepato-intestinal çemberdeki miktarı-
nı azaltması ve böylece kurşun emilimini düşürmesindeki
etkisi sebebiyle göz ardı edilebilir. P.laevis’in kurşunu kendi
vücudu içinde biriktirmesi konak için oldukça yararlı olup
böylelikle parazit ve parazitizm tanımını kısmen değiştirecek
ilginç bir fenomen ortaya çıkmaktadır.
KAYNAKLAR
1.
Barus V, Tenora F, Krackmar S, 2000. Heavy metal (Pb, Cd)
concentrations in adult tapeworms (Cestoda) parasitizing birds.
Helminthologia, 37: 131-136.
2.
Barus V, Tenora F, Krackmar S, Prokes M, 2001. Accumula-
tion of heavy metals in the Ligula intestinalis plerocercoids
(Pseudophyllidea) of different age. Helminthologia, 38: 29-33.
3.
Faulkner BC, Lochmiller RL, 2000. Ecotoxicity revealed in
parasite communities of Sigmodon hispidus in terrestrial envi-
ronments contaminated with petrochemicals. Environ Pollut,
110: 135-145.
4.
Kayhan FE, 2006. Su ürünlerinde kadmiyumun biyobirikimi ve
toksisitesi. E.Ü. Su Ürün Derg, 23: 215-220
5.
Kayhan FE, Balkıs N, Aksu A, 2006. İstanbul balık halinden
alınan Akdeniz midyelerinde (Mytilus galloprovincialis) arsenik
düzeyleri. Ekoloji, 61, 1-5.
6.
Khan, RA, Kiceniuk J, 1983. Effects of crude oils on the gastroin-
testinal parasites of two species of fish. J Wildlife Dis, 19: 253-258.
7.
Khan RA, Kiceniuk J, 1988. Effects of petroleum aromatic
hydrocarbons on monogeids parasitizing Atlantic cod, Gadus
morhua L. Bull Environ Cont Toxicol., 41: 94-100.
8.
Lafferty KD, 1997. Environmental parasitology: what can para-
sites tell us about human impacts on the environment? Parasitol
Today, 13: 251-255.
9.
Poulin R, 1992. Toxic pollution and parasitism in freshwater
fish. Parasitol Today, 8: 58-61.
10. Özkurt Borazan G, 2006. Balıklarda deniz kirliliğinin biyobe-
lirteçleri. Türk Vet Hek Bir Derg, 1-2: 71-76.
11. Scheef G, Sures B, Taraschewski, H., 2000. Cadmium accu-
mulation in Moniliformis moniliformis (Acanthocaphala) from
experimentally infected rats. Parasitol Res, 86: 688-691.
12. Skinner, RH, 1982. The interrelation of water quality, gill para-
sites, and gill pathology in some fishes from South Biscayne
Bay, Florida. Fish Bull, 80: 269-180.
13. Sures B. 2001. The use of fish parasites as bioindicators of
heavy metals in aquatic ecosystems: a review. Aquat Ecol, 35:
245-255.
14. Sures B, Siddall R, 1999. Pomphorhynchus laevis: the intestinal
Acanthocaphalan as a lead sink for its fish host, chub (Leuciscus
cephalus). Exp.Parasitol, 93: 66-72.
15. Sures B, Siddall R, 2000. Comparison between lead accumulation
of Pomphorhynchus laevis (Palaeacanthocephala) in the intestine
of chub (Leuciscus cephalus) and in the body cavity of goldfish
(Carassius auratus auratus). Int J Parasitol, 31: 669-673.
16. Sures B, Taraschewski H, 1995. Cadmium concentration in
two adult Acanthocephalans, Pomphorhynchus laevis and Acan-
thocephalus lucii, as compared with their fish hosts and cad-
mium and lead levels in larvae of A.lucii as compared with their
crustean host. Parasitol Res, 81: 494-497.
17. Sures B, Franken M, Taraschewski H, 2000a. Element concentra-
tions in the archiacanthocephalan Macracanthorhynchus hirudina-
ceus compared with those in the porcine definitive host from a
slaughterhouse in La Paz, Bolivia. Int J Parasitol, 30: 1071-1076.
18. Sures B, Jurges J, Taraschewski H, 1998. Relative concentra-
tions of heavy metals in the parasites Ascaris suum (Nematoda)
and Fasciola hepatica (Digenea) and their respective porcine
and bovine definitive hosts. Int J Parasitol, 28: 1173-1178.
19. Sures B, Jurges G, Taraschewski H, 2000b. Accumulation and
distribution of lead in the archiacanthocephalan Moniliformis monili-
formis from experimentally infected rats. Parasitology, 121: 427-433.
20. Sures B, Siddall R, Taraschewski H, 1999. Parasites as accumulation
indicators of heavy metal pollution. Parasitol Today, 15: 16-21.
21. Sures B, Taraschewski H, Jackwerth E, 1994a. Lead content
of Paratenuisentis ambiguous (Acanthocephala), Anguilicola
crassus (Nematodes) and their host Anguilla anguilla. Dis Aquat
Org, 19: 105-107.
22. Sures B, Taraschewski H, Jackwerth E, 1994b. Lead accumulation
in Pomphorhynchus laevis and its hosts. J Parasitol, 80: 355-357.
23. Sures B, Taraschewski H, Rokicki J, 1997. Lead and cadmium
content of two cestodes, Monobothrium wagenery and Bothrio-
cephalus scorpii, and their fish hosts. Parasitol Res, 83: 618-623.
24. Sures B, Steiner W, Rydlo M, Taraschewski H, 1999. Concen-
trations on 17 elements in the zebra mussel (Dreissena polymor-
pha), in different tissues of perch (Perca fluviatilis), and in perch
intestinal parasites (Acantocephalus lucii) from the subalpine lake
Mondsee, Austria. Environ Toxicol Chem, 18: 2574-2579.
25. Tekin-Ozcan S, Kır I. 2005. Comparative study on accumula-
tion of heavy metals in different organs of tench (Tinca tinca L,
1758) and plerocercoids of its endoparasite Ligula intestinalis.
Parasitol Res, 97: 156-159.
26. Tekin-Ozcan S, Kır I. 2007. Accumulation of some heavy
metals in Raphidascaris acus (Bloch, 1779) and its host (Esox
lucius L., 1758). Türkiye Parazitol Derg, 31: 327-329.
27. Zimmermann S, Sures B, Taraschewski H, 1999. Experiman-
tal studies on lead accumulation in the eel-specific endopara-
sites, Anguilicolla crassus (Nematoda) and Paratenuisentis am-
biguous ( Acanthocephala) as compared with their host, Anguilla
anguilla. Arch Environ Contam Toxicol, 37: 190-195.
Dostları ilə paylaş: |