Hiperaljezi ve allodini tanımlanması (64).
septörlerdir. Hasarlı nörondaki HSP artışı bu resep-
törlerin aktivesi ile nöropatik ağrının sürmesine neden
olabileceği düşünülmektedir. Yapılan çalışmalarda
biriken kanıtlar, mikroglial Toll benzeri reseptör 4’ün
(TLR4) ve otofajinin nörodejeneratif hastalıklara ka-
rıştığını, ancak nöropatik ağrıdaki ilişkisinin ve rolü-
nün belirsizliğini koruduğunu göstermektedir (2, 68).
Bununla birlikte, ortaya çıkan kanıtlar, merkezi sinir
sisteminde glial hücrelerin aktivasyonunun, ağrının
kolaylaştırılmasına canlı olarak katkıda bulunduğu-
nu düşündürmektedir. Mikroglia ve astrositlerin nöro-
patik ağrı, kanser ağrısı ve inflamatuar ağrı hayvan
modellerinde aktif olduğu bildirilmektedir. Minosiklin,
mikroglia aktivasyonunu ve omurilikte potasyum klo-
rid ko-transporter 2’nin (KCC2) yukarı regülasyonunu
baskılayarak diyabetik sıçanlarda mekanik hiperalje-
ziyi tamamen önlediği doğrulanmıştır. Minosiklin, kan-
ser ağrılı hayvan modellerinde mikroglial nöropatik
ağrının ve nikotin yoksunluğuna bağlı hiperaljezi ile
ilişkili BDNF’nin yukarı regülasyonunu baskılayabile-
ceği söylenilmiş. Dahası, minosiklin, C-fiber uyarılmış
alan potansiyellerinin BDNF ile indüklenmiş uzun sü-
reli potensasyonunu (LTP) bloke edebileceği de söy-
lenilmektedir (57).
Sonuç
Ağrı; uyarım, algılama ve inhibisyon ile biten acılı bir
süreçtir. Ağrı işletilmesi birçok karmaşık düzenlenme-
ler ile yapılmaktadır. Bununla beraber ağrı tek bir olay
içinde gerçekleşmemesi fiziksel, ruhsal ve sosyoeko-
nomik olarak etkilenimler içinde olması değerlendirme
ve tedavi süreçleri konusunda araştırmacıları multi-
disipliner alanda çalışmaya itmiştir. Her bir disiplinin
ağrı kompleksini incelerken yeni gelişimlerden haber-
dar olması elzemdir. Toplumun çok büyük bir kesimini
ilgilendiren ağrı ile baş edebilmek için ağrı mekaniz-
malarının iyi bilinmesi ve ağrının fizyopatolojik yönden
detaylı moleküler mekanizmalarının ortaya konulma-
sına ihtiyaç vardır.
Dostları ilə paylaş: